16 Mayıs 2025 Cuma

Okul Ne İşe Yarar?

 Her kurum gibi okul için de bu "Okul ne işe yarar" sorusu sorulur ve sorulması gereken, çok önemli bir sorudur. Kişilerin nerede olduğunu fark etmesi onu motive etmektedir. Bu bakımdan, öğrencilere okul ne işe yarar sorusunun cevabı mutlaka verilmelidir.

Okul, iki yönde önemli katkılar sağlar. İlki bireysel diğeri toplumsaldır. Eğitim biliminde bu açık işlevler ve kapalı işlevler olarak geçer.

Açık işlevler şunlardır:

  • Kişinin edebiyat, tarih, matematik gibi temel alanlarda bilgi ve beceri sahibi olması amaçlanır. Örneğin edebiyat dersinde dili güzel kullanma ve kendisini hem yazarak hem de sözel bir şekilde ifade etmesi amaçlanır. Matematik dersinde ise hem soyut düşünme hedeflenir hem de kişinin basit - karmaşık matematik problemlerini çözmesi amaçlanır.
  • Okul, her gün beden eğitim, resim, müzik gibi güzel sanatların yanında matematik gibi soyut bilimlerin ve fen gibi ilimlerin öğretilmesi gereken yerdir. Dolayısıyla okul zihnen ve bedenen sağlıklı olmayı sağlar.
  • Bilgi edinme yolları, bilgiyi kullanma becerisi ve geleceğe yönelik tahmin yeteneklerini geliştirir. Modern toplumlarda, internet sayesinde bilgi edinmede bir sorun olmasa da bilgiyi kullanmada hala temel sorunlar vardır. Okul, bunun üzerine çalışır.
  • Okul sistemi aslında öğrenci karşısına sorunlar çıkarır ve bunu çözmesi için bir yol gösterir. Örneğin sınıf geçme ya da iyi not alma öğrenci için bir sorundur; çözümü ise sistemli hareket etmektir.
  • Okullar, öğrencinin alternatif çözümler bulması için tasarlanmıştır. En çok yüksek öğretim kurumlarında gerçekleşir.
  • Okul da bir sosyal topluluktur. İnsan, farklı fikirler ile zenginleşir. Bu bakımdan okul farklı bakış açıları kazanmanın en iyi yoludur.
  • Sosyalleşmek okul sayesinde gerçekleşir. Son iki yıldır uzaktan eğitim sürecinde olan öğrencilerin hemen hemen hepsinin en çok şikayetçi olduğu durum, sosyalleşememektir. Bu bakımdan, okul "enerji atma yeri", "arkadaşlık kurma ortamı" olarak lanse edilir.

Kapalı işlevler şunlardır:

  • Meslek hayatı için beceri kazandırma, özellikle meslek okulları tarafından gerçekleştirilen bir amaçtır.
  • Okul, her kesimden insanın birlikte olduğu bir yerdir. Bu nedenle sağlıklı ilişkiler kurmanın en iyi yolu okuldur.
  • Sorunlar karşısında yaratıcı çözümler üretmek okulun kapalı işlevlerindedir. Bu çözümler bazen doğru bazen yanlış olabilir ancak okul, sorun çözmeyi kavratır.
  • Kişi kendini okulda keşfeder. Dolayısıyla okul, kendini tanıma, kendi yeteneklerini keşfetme yeridir.
  • Okulun en önemli amacı ve işlevi kişide olumlu bir benlik yaratmaktır.

Okul Nedir?

 Öncelikle okul eğitimin verildiği yerdir. Eğitim ise bir disiplin, bir bilimdir. Bu bakımdan eğitim bir sistemdir, girdisi, çıktısı, birikim, meslek kolları, uzmanlık alanları gibi unsurları içinde barındırır. Okul ise, tam anlamıyla eğitimi eğitimi üreten ve değişik adlarla anılan bütün sistemleri kapsayan genel bir kavramdır (Basaran, 1994).

Okul, bir sistem olduğu için bu sistemin amaçları, bu amaçları mümkün kılmak için farklı unsurları ve yolları içinde barındırır. Bu bakımdan programlar, kazanımlar, hedefler bulunur. Sosyal bir sistem olan okul, aslında toplumun devamlılığına hizmet etmektedir.

Okullarda, toplumun ihtiyaçlarına göre önceden planlanmış müfredat denilen programlar uygulanır. Bu müfredatlar, sürekli olmasa da toplumun yapısına, bakış açısına, ihtiyacına göre yenilenebilir. Dolayısıyla bir toplumun, eğitim sistemi onun geleceğidir çünkü okullar bir nevi nesil inşa eder.

Okul yukarıda sayılan tüm unsurları gerçekleştirmek için iki ana şeye ihtiyaç duyar: Fiziki yapı ve canlı unsurlar. Fiziki yapı, bina, sıra, tahta gibi nesnelerdir. Canlı unsurlar ise sistemin ta kendisini meydana getiren öğretmen, öğrenci ve idare noktalarıdır.

OKUL ve ÇEVRE İLİŞKİSİ

 Okul sosyal bir örgüttür. Girdisi ve çıktısı insandır. Girdiyi çevreden alır, belirli bir eğitim sürecinden sonra ürünü tekrar çevreye verir. Bu yüzden çevreyle sıkı bir ilişki içindedir. Bu iş birliğinin tam olarak gerçekleştiği örgütlerde örgüt amacına ulaşır, gerçekleşmeyen örgütlerde ise eğitim örgütü tam olarak amacına ulaşamaz, sorunlar ortaya çıkar. 

Zorunlu eğitim günümüzde geçmişe oranla daha uzun bir zamanı kapsamakla birlikte, çocuğun okulda geçirdiği zaman ailesi ve çevresiyle geçirdiği zamana göre daha kısa olduğundan okul öğrenmelerinin aile çevresinde de desteklenmesi gereklidir. Öğrencilerin okul başarılarını artırmak hem ailelerin hem de okulun ortak sorunudur (Tutkun ve Köksal, 2000, 216). 

Okul hayatın içinde, hayat için ve hayatla beraber teşkilatlanmak ve faaliyette bulunmak zorundadır. Unutmamak gerekir ki, her okul çevresinden etkilenmek ve çevresini etkilemek gibi iki görevi beraber yapmak durumundadır. Okullarda yapı> eğitimin başarılı olması ve amaçlarına ulaşabilmesi için öğrencinin ailesinin ilgi ve yardımına ihtiyaç vardır (Taymaz, 2001, 190). Okul, eğitim sistemimizde eğitimin üretildiği yerdir. Okul eğitim örgütünün halkla yüzyüze gelinen kapısıdır. Okulun sorunları toplumu, toplumun sorunları da okulu daha doğdukları anda etkiler. 

Her sistem, bir çevre içinde yaşar. Sistem, çevresi elverişli ise yaşayabilir. Çevre, sisteme ne denli gerekli girdileri sağlayabiliyorsa o denli elverişlidir. Her sistemin bir genel bir de özel çevresi vardır. Okulun genel çevresi, içinde yaşadığı toplumdur. Toplumun kültürel yapısı,siyasal düzeni, yönetsel birimleri, ekonomik yapısı, toplumsal değişim ve eğilimleri, kaynakları, yasal düzenlemeleri, bilimsel ve teknolojik gelişmişliği gibi pek çok değişken dolaylı ve dolaysız olarak okulu etkilerler. Okulun özel çevresi ise girdilerini aldığı, mezunlarını saldığı, etkilendiği ve etkilediği öbür örgütlerdir. Bunlar üst eğitim örgütleri, öbür okullar, toplum, aileler, örgütler ve benzerleridir. Okul, bunlara girdisi ve çıktısı ile bağlı olduğundan, bunlar olmadan ne var olabilir ne de yaşayabilir (Başaran, 2000, 45). 

Türkiye’de okul giderek ailenin ve toplumun gerisine düşmüştür. Türk eğitim sisteminde okulçevre dolayısıyla okul-veli ilişkilerinin sağlıklı olduğu söylenemez. Okul-çevre ilişkisini sağlayan aracı kurumlar olan okul-aile birliği, okul koruma derneği ve okul yönetiminin düzenli ve uyumlu çalışması gerekmektedir. Türk eğitim sisteminde; eğitim-öğretimin niteliğini önemli ölçüde düşürücü etkenlerden biri çocuğun hayata hazırlanmasında birinci derecede role ve öneme sahip iki unsur olan okul ile aile arasında iş birliğinin yeterince kurulamayışıdır. Okul-aile birlikleri ve okul koruma dernekleri örgütlenmiş değillerdir. Veli görüşme günleri dışında, velilerle örgütlü bir koordinasyon söz konusu değildir (Aytaç, 2000)

Öğrenci başarısının okulların yapısı veya sosyo-ekonomik koşullarından ziyade aile-okul iş birliği ile arttığı Griffith ve Chu ve Williams tarafından yapı> çalışmalarda tespit edilmiştir. Ancak, öğrenme ve davranış sorunları olan öğrenciler ailelerinin öğretmenlerle yaptıkları görüşmelerin öğrencilerin okul-içi ve okul-dışı faaliyetlerinden ziyade öğrencinin notları üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür (Demirbulak, 2000, 146). Öğrencinin okuldaki gelişimi ailenin eğitime verdiği önem ile ilişkilidir. Aile-okul iş birliğinin iki avantajı vardır: Birincisi, ailenin okula ve öğrenciye gösterdiği ilgi, motivasyonu sağlar. İkincisi ise, okulun yapısını, değerlerini ve standartlarını tanıyan aileler çocuklarını daha iyi yönlendirebilirler (Berger, 1987, 96-108).

26 Mart 2025 Çarşamba

Sokak Siyaseti ve Siyasi Sorumluluk

 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı üzerinden yürüyen soruşturma ve tutuklamalarla ilgili CHP, genel hatları ile muhalefet stratejisini şöyle bir çerçevede yürütüyor.

Soruşturma ve yargılama süreçlerini siyasete tahvil edilerek ve siyasi yönü ağır basan davalar söylemiyle etiketleyerek içerdeki çok ciddi iddiaları bile perdelemeye çalışıyor.

Yolsuzlukla ilgili vahim boyuttaki iddialar, sadece "gizli tanık" beyanı ile ortaya çıkmış gibi sunularak, MASAK raporu, İçişleri Bakanlığı tevdi raporu, HTS incelemeleri, ihale dosyaları incelemesi ve vergi inceleme uzman raporları yokmuş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor.

"Yargıya güven endeksi zaten düşük" argümanı ile bu yargılama en baştan paketleniyor. Sonuç şimdiden tartışmalı hale getiriliyor. Yargı ile ilgili daha önceden benzer söylemlerle oluşturulmuş güvensizlik endeksi algısı pekiştirilmek isteniyor.
Yabancı basına üretilen malzemelerle, dışarda Türkiye'ye yönelik eleştirinin yükselmesi amaçlanıyor. Buradan "yatırımcılar gelmez" argümanına dayanak oluşturuluyor. Tam da bu argüman üzerinden döviz kurları ve borsa ile ilgili gelişmeler, "bak bu olanlar iktidar yüzünden oldu, soruşturma olmasaydı, bunlar olmayacaktı" denilerek, yargılama süreçleri yargının konusu olmaktan çıkarılıp, iktidar-muhalefet denklemine sıkıştırılmaya çalışılıyor.

"Sokak çağrısı" ve "siyasi darbe" söylemi ile kitleselleştirilen sokak gösterileri üzerinden hukukun üstünde bir baskı atmosferi oluşturularak yargılama süreçleri etkilenmeye çalışlııyor.

Uzun dönemli oluşan iktidar karşıtlığını ve muhalif enerjiyi, "soruşturmaya tepki" başlığında konsolide ederek, CHP içinde cumhurbaşkanı adaylığı, kongre tartışmaları vb. temalarda devam eden hizipleşeme ve hesaplaşma süreçlerini yönetmenin bir aracı haline getirmeye çalışılıyor.

Soruşturma ile ilgili CHP, kendi politikası açısından böyle bir strateji izlerlerken, ortaya çıkan iddialarla ilgili "bunlar olmamıştır" demiyor. "Biz, belediye başkanımıza her anlamda kefiliz" anlamında bir cümle kurulmuyor.

Medyada konuşan, CHP'ye yakın kamuoyu oluşturucuları da, "ama bunlar iktidar partisinin belediyelerinde de oluyor, niye onlara bir şey olmuyor" gibi bir argümanı dolaşıma sokuyorlar. "Yolsuzluğu kim yaparsa yapsın yakasına yapışılmalıdır" demiyorlar.

İddialar tespit edilinceye kadar, masumiyet karinesi esastır. Bu hukukun evrensel kaidesidir. Ama unutulmamalı, hukukun başka evrensel olan kaideleri de var. Hukukun üstünde baskıyı sadece iktidarlar oluşturmaz.

Bir siyasi parti soruşturma ve yargı süreçlerine itiraz edebilir. Yargı kararlarını eleştirebilir. Hukuki gerekçelerini delilleri ile ortaya koyar. Görüş ve tezlerini kendi tabanı başta olmak üzere topluma anlatabilir. Bunu yapması da beklenmelidir.

Yargılama süreçlerinde her zaman hatalar olabilir. Olduğu için bir alt kademenin yaptığı hatayı düzeltsin diye üst mahkemeler kurulmuştur.

Kamu düzeni baltalandığında, bundan en fazla etkilenecek kurumların başında bağımsız yargı gelir. Sokak siyaseti ile kaosa zemin hazırlayacak bir siyaset izlendiğinde bundan en çok buna sebebiyet verenler etkilenir.

Her ne olursa olsun bir ülkenin dirlik ve düzeninden iktidarlar kadar muhalefet de sorumludur. CHP yürüyen soruşturmalarla ilgili tepkinin ölçüsünü kaçırırsa, hukuki değerlendirmeleri bir tarafa bırakıp, yargılamaları siyasi zemine çekerse bundan en çok kendisi zarar görür.

İktidara gelmenin yolu, siyasi sorumluluktan geçer. Yaptığı sokak çağrısının sonuçlarını öngöremeyecek basirete ulaşamamış siyaseti ve siyasetçiyi toplum makbul görmez.

[Sabah, 24 Mart 2025]

Kadınlar KADES konusunda kararsız

 

Kadınlar KADES konusunda kararsız: Biber gazına ve diğer savunma yöntemlerine yöneliyorlar


Haber Üsküdar: Elif ALTIN

Kadına yönelik şiddetin arttığı günümüzde, kadınlar kendilerini koruma adına KADES (Kadın Destek) uygulamasını kullanıyorlar, ancak çoğu kadın uygulamanın eksiklikleri nedeniyle kendini güvensiz hissediyor.

Görüşlerine yer verdiğimiz kadınlar, biber gazı ve elektroşok gibi geleneksel savunma yöntemlerinin daha etkili olduğunu vurguluyorlar. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Avukat Fidan Ataselim, KADES'in amacına ulaşabilmesi için uygulama pratiklerinde yaşanan ihmallerin giderilmesi gerektiğini belirtiyor. İçişleri Bakanlığı’nın son verilerine göre, 2018 yılından bu yana geçen 6 yılda KADES’i telefonuna 6 milyon 597 bin kişi indirdi ve uygulamadan 1 milyon 219 bin ihbar yapıldı. İstanbul’un simge yerlerinden biri olan Taksim Meydanı’nda 10 kadınla konuştuk; KADES’i ve kendilerini koruma yöntemleri hakkında sorular sorduk. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Başkanı Fidan Ataselim de görüşlerini paylaştı.

“Biber gazı taşıyorum”

İlayda Sağlam: “KADES’i indirdim ama kaydolma aşamasında bir türlü sisteme giriş yapamadım. Her seferinde hata verdi, bu yüzden sildim. Tekrar indirmeyi denemedim. KADES işe yarar mı, açıkçası bilmiyorum. Mantıken yararmış gibi geliyor ama sıkıntılı bir anda telefondan sinyal göndermenin zor olabileceğini düşünüyorum. Tek dayanak o olmamalı. Ben kendimi korumak için genelde yanımda biber gazı taşıyorum ve eğer güvenmediğim bir yolculuk yapıyorsam, taksi vs. arkadaşlarıma canlı konumumu atıyorum”.

“Biber gazının daha etkili olduğunu düşünüyorum”

Merve Yiğit: “KADES uygulamasını indirdim, ancak hiç kullanmadım. Umarım kullanmak zorunda da kalmam. KADES’in işe yaradığını veya yarayacağını düşünüyorum. Ancak, zamanında ulaşılabilir mi? Ben o KADES tuşuna bastıktan sonra ekipler gelene kadar iş işten geçer mi, açıkçası bilemiyorum. Kendimi korumak için biber gazı ile dolaşıyorum. Daha etkili olduğunu düşünüyorum”.

“Telefonla konuşarak yürüyorum”

Hanife Arslan: “KADES uygulamasını indirmedim. KADES’in işe yaradığını ya da yarayacağını düşünmüyorum. Kendimi korumak için toplu taşıma kullanacaksam, sürekli eşime nerede olduğumu haber veriyorum. Canlı konum atıyorum, tek başıma ve korktuysam telefonla konuşarak yürüyorum. Biber gazı aldım kendime, sürekli çantamın içerisinde. İnşallah kullanmak zorunda kalmam. Toplu taşımalarda uyumuyorum artık”.

“Kimseyle münakaşaya girmiyorum”

Sevval Anaç: “KADES uygulamasını indirmedim ve hiç kullanmadım. KADES’in işe yarayacağını düşünmüyorum. Kendimi korumak için kimseyle münakaşaya girmiyorum. Biber gazı temin ettim”.

“Biber gazı ve elektroşok taşıyorum”

Defne Bulut: “KADES uygulamasını indirdim ama hiç kullanmadım. KADES’in işe yaradığını ya da yarayacağını düşünmüyorum. Zamanında orada olabilirler mi, emin değilim. Kendimi korumak için biber gazı ve elektroşok taşıyorum. Fakat AVM gibi yerlerde içeri almadıkları için çoğu zaman sıkıntı yaşıyorum”.

“Telefonumun SOS özelliği açık”

Selin Fırat: “KADES’i hiç indirmedim, bu yüzden de kullanmadım. İşe yarayabileceğini düşünüyorum. Ama olay anında kim nasıl o tuşa basabilir, bilemiyorum. Gece yürüdüğüm yerlere dikkat ediyorum ve konumumu yakınlarımla paylaşıyorum. Ayrıca telefonumdaki SOS özelliğini açık bırakıyorum”.

“İşe yarayacağını düşünmüyorum”

Aslı Sözer: “KADES uygulamasını hiç indirmedim. İşe yarayacağını düşünüyorum ancak daha çok yaygınlaştırılmalı ve bilinçlendirilmeli kadınlar. Kendimi korumak için arkadaşlarımda telefonda bulunan ‘bul’ özelliğinden aktif hale getirip o şekilde birbirimizin konumunu görerek koruduğumu söyleyebilirim. Biber gazı almayı düşünüyorum. Ani bir durumda hemen ulaşabilirseniz biber gazına, ilk müdahalede bize kaçacak zaman tanıyor, bu yüzden biber gazı bana mantıklı geliyor”.

“Alarm almayı düşünüyorum”

Belkıs Yavuz: “KADES’i indirdim, bu gündem olaylarından sonra. Uygulamayı hiç kullanmadım, çok şükür. İşe yarayabileceğini düşünüyorum ama tehlike anında nasıl olur, emin değilim. Yanımda biber gazı taşıyorum, alarm almayı düşünüyorum. Saat geç olduysa mutlaka aileme canlı konumumu iletiyorum ve etrafımdaki insanların konumumu bildiğine emin oluyorum”.

“3-5 dakika içinde geliyormuş”

Zeynep Çalı: “Uygulamayı indirmedim ama indirmeyi düşünüyorum. Kendim, şiddete maruz kalırsam çığlık atarım. Çevrede duyduğuma göre, KADES kullanarak yardım isteyen arkadaşlara en yakın mesafedeki ekip yönlendiriliyormuş ve ekipler üç veya beş dakika içinde geliyormuş. Bir de sessiz çığlık var; tehlike anında KADES yoksa, elinin ortasına siyah bir nokta yapıyorsun. Sonra çevredekilere gizlice avuç içini gösteriyorsun. Bu, 'Tehlikedeyim, lütfen yardım edin' anlamına geliyor”.

“İhtiyaç duymam halinde göreceğiz”

Ezgi Yılmaz: “Bir kez indirdim ama telefon değiştirince tekrar indirmedim. Bu yaşanan olaylardan sonra indirmeyi düşünüyorum. İşe yarayıp yaramadığını ihtiyaç duymam halinde göreceğiz. Kendimi korumak için biber gazı almayı düşünüyorum”.

“Savunma tekniklerine bakıyorum”

Nimet Karataş: “Uygulamayı indirdim ancak kullanmadım. İşe yarayacağını düşünmüyorum çünkü göz açıp kapayıncaya kadar bir insan hayattan koparılabiliyor. Ne kadar hızlı gelinirse gelinsin, iş işten geçebilir. Daha etkili ve caydırıcı cezalarla bunların önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Kendimi korumak için savunma tekniklerine bakıyorum. Onun dışında biber gazı vs. taşımak istiyorum ama kullanırsam bana zarar verecek kişiden daha fazla ceza alacağımı düşünüyorum.”

“Kolluk geri arayıp tehlikenin boyutunu soruyor”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Başkanı Avukat Fidan Ataselim, KADES’i bu kadar çok kişinin indirmiş olmasının hem iyi hem de hâlâ uygulamada eksikler olduğunu gösterdiğini belirterek, “Güvenilmemesinin sebebi, kötü uygulama pratikleri maalesef. Bize gelen başvurulardan da görüyoruz ki, KADES’e basıldığında kolluk geri arıyor ve tehlikenin boyutunu soruyor. Halbuki KADES’e basıldığında kolluk geri aramamalı, anında o konuma gitmeli. Geri aramak, hayati riskle birlikte birkaç tehlike daha doğuruyor” dedi.

Avukat Fidan Ataselim sözlerine şöyle devam etti: “Kadınların şiddet failinin yanındayken telefonda gerçeği söylemesinin mümkün olmaması, kolluğun başvurucuyu geri aradığında ‘fiziksel şiddet yoksa gelmiyoruz’ demesi ve ardından o kadının fiziksel şiddete uğraması gibi olumsuz sonuçlar doğuruyor. Kadınlar hayatlarından oluyor, şiddete uğruyor, failler ‘KADES’e bastın, ne oldu ki?’ diyor, hatta cesaretleniyor. Devletin kadını koruma iradesi, şiddet failleri dilinde alay konusu bile olabiliyor. KADES sayesinde hayata tutunmuş birçok kadın vardır, o yüzden kullanılmaya devam edilmeli ve yaygınlaşmalı. Ancak bu eksiklikler ve uygulamadaki ihmaller ortadan kaldırılmalı, aksi takdirde daha fazla hayat kaybedilebilir”.

“KADES amaca uygun işlerse daha fazla hayat kurtarır”

Uygulamanın amacına uygun kullanılması durumunda daha fazla hayat kurtaracağını söyleyen Ataselim, “Kadınları koruyan 6284 ayılı Kanun’un (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) uygulamasında da çokça ihmalleri konuşuyoruz. Koruma kararı olmasına rağmen öldürülen kadınlar, uzaklaştırma kararlarının artık kısa süreli verilmesi, zorlama hapis kararlarının uygulanmaması nedeniyle öldürülen kadınlar gibi örnekler görüyoruz. Biber gazı belki sadece alan kişiyi koruyabilir ama bizlerin ‘asla yalnız yürümeyeceksin’ diyerek sürdürdüğümüz mücadele sonucunda 6284 etkin uygulanabilir ve nice kadın hayatta kalabilir” şeklinde konuştu.


Alıntı : Haber Üsküdar

18 Mart 2025 Salı

Nasrettin Hoca Kaynakları

 Nasreddin Hoca’mızdan bahseden en eski kaynakları, şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Ebu’l- Hayr-ı Rumȋ’nin “Saltuknȃme” adlı eseri (1480’den sonra),

2. Mehmed Gazalȋ’nin “Dafiü’l- Gumum Rafiü’l- Humum” adlı eseri (1511),

3. Güvahȋ’nin “Pendnȃme” adlı eseri (1527),

4. Basȋrȋ’nin “Letȃȋf” adlı eseri (öl. 1534-1535),

5. Lȃmiȋ Çelebi ile oğlu Abdullah’ın “Mecmaü’l- Le Letȃȋf” adlı eseri (1551),

6. Hüseyin veya Hasan Abdi tarafından kopya edilen “Hikȃyet-i Kitȃb-ı Nasreddin” adlı eser (1571),

7. Bayburtlu Osman’ın “Kitȃb-ı Mir’ȃt-ı Cihȃn” adlı eseri (1581),

8. Taşlıcalı Yahya’nın “Gencine-i Rȃz” (1540) ve “Usȗlnȃme” (?) adlı eserleri,

9. Muhyȋ-i Gülşenȋ’nin eseri (1569-1604),

10. Nev’izȃde Atȃyȋ’nin “Sohbetü’l Ebkȃr” adlı eseri (1635),

11. Evliya Çelebi’nin “Seyahatnȃme” adlı eserinin üçüncü cildi (öl.1682),

12. Yurt dışındaki kütüphanelerde (Londra, Paris, Groningen, vb.) bulunan Nasreddin Hoca yazmaları,

13. Ülkemizde kurum ve kişilerde bulunan Nasreddin Hoca yazmaları. (Sakaoğlu: 2013, s.19)

14. Nasreddin Hoca’nın minyatüre edildiği ilk ve en önemli eser, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğünde H.2142, y.24a envanterinde kayıtlı 17. yüzyıl başına ait bir minyatürdür. Nasreddin Hoca’mızdan bahseden bu eski kaynakların hepsi, farklı yıllarda ve hatta farklı asırlarda yazılmış eserlerdir.

Hoca’mızdan bahseden bu kaynakların varlığı, O’nun ne derece tanındığının ve bilindiğinin en açık göstergesidir. Nasreddin Hoca hakkında ülkemizde yayımlanan ilk bilimsel eser, Türkolog Mehmet Fuad Köprülüzȃde’nin “Nasreddin Hoca” isimli kitabıdır. Eserin ilk baskısı, 1918 yılında yapılmıştır. Hoca “gül-düşün”lerinin dikkat çekici bir anlatımla sunulduğu eserin en önemli özelliği, Nasreddin Hoca’nın hayatı ve şahsiyeti hakkında bilgiler barındırmasıdır. (Özçelik: 2011, s.22, 23)


Dünyada Nasrettin Hoca

 Nasreddin” adı, Arapça aslında “Nasrüddin” şeklinde olup “dine yardımı dokunan” anlamına gelmektedir. Nasreddin Hoca; bilgin, din adamı ve müderris (üniversite hocalığı) sıfatlarından dolayı da “Hoca” unvanını almıştır. Nasreddin Hoca’nın adı, Türk Dünyasında ve dünya ülkelerinde farklılık göstermektedir. Hoca’mızın bilinen isimlerini şöyle sıralayabiliriz:

A. Türk Dünyasındaki Adları

1. Doğu Türkistan: Afandi, Nasirdin Efendi

2. Kazakistan: Koca Nasır, Hoca Nesir, Kuja Nasr

3. Kırgızistan: Ependi

4. Özbekistan: Nasriddin Afandi, Molla Nasraddin, Hoca Nasraddin, Apandi, Afandi

5. Türkmenistan: Ependi, Nasreddin Ependi

6. Azerbaycan: Molla Nesreddin

7. Karaçay: Nasır Hoca

8. Kumuklar: Hoca, Molla Nasreddin, Nasridin

9. Tatarlar: Huca Nasretdin, Munla Nasreddin

10. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti: Nasreddin Hoca, (Rumlar arasında Nusreddin Hoca, Gasdanȋ Hoca ve Aslanȋ Hoca adıyla bilinmektedir.)

11. Batı Trakya: Nasreddin Hoca

12. Irak Türkmenleri: Molla Nasreddin

B. Dünya Ülkelerindeki Adları

1. Tacikistan: Efendi

2. Bangladeş: Nasiruddin Hojjga

3. Pakistan: Molla Nasirudin, Molla Nasıruddin, Hoca Nasreddin

4. İran: Molla Nasreddin

5. Rusya: Hoca Nasreddin

6. Çeçenistan: Nasaret

7. Macaristan: Nasreddin Hodzsa

8. Romanya: Nasratin Hogea

9. Bulgaristan: Nasraldi

10. Yunanistan: Anastratin

11. Makedonya: Nasradin Hoca, Strandilhoca, Stradin Hoca

12. Bosna-Hersek: Nasrudin Hodza

13. Arnavutluk: Nastru, Nastroya

14. Sırbistan: Nasrudin Hodza, Nasradin Hoca

15. Almanya: Hoscha Nasreddin, Hodscha Nasreddin

16. Fransa: Nasreddin Hodja (Sakaoğlu, Alptekin: 2009, s. 27,28)

Okul Ne İşe Yarar?

  Her kurum gibi okul için de bu "Okul ne işe yarar" sorusu sorulur ve sorulması gereken, çok önemli bir sorudur. Kişilerin nerede...