18 Aralık 2012 Salı

Tevbe (ders işleniş örneği)

I. Derse Giriş:

a) Önceki dersin özeti

Resim
b) Dikkat çekme: Çocuklar çamaşır makinesi ne işe yarar? Çamaşırlarımız kirlendiği zaman yıkarız ve çamaşırlarımız artık temiz olur, değil mi? (Resim 1 gösterilir, alttaki resim -çamaşır makinesi- gizlenir.) Resimde ne görüyorsunuz? Bugün sizinle çamaşır yıkama hakkında konuşacağız. Çamaşır kirlenirse ne olur, nasıl yıkanır, bunları öğreneceğiz. Şaşırdınız mı yoksa? Bu çamaşır yıkama olayını dersin ilerleyen dakikalarında açıklığa kavuşturacağım.
c) Motivasyon/Güdüleme: Eğer bu dersi dikkatlice dinler ve derse katılırsanız dersimizin sonunda hem kendi duygu ve düşüncelerimizi hem de diğer insanlarla olan ilişkilerimizi nasıl düzenli yürütebileceğimiz hakkında bilgi sahibi olacaksınız.
II. Derse Geçiş – İçerik:
a) Konuya geçiş: Drama çalışması[1]
1. Öğrenciler yolda yürüme hareketi yaparlar. İçlerinden biri yürüme hareketi yapanların arasından koşarak, çarpa çarpa geçmeye çalışır.
2. Öğrenciler yolda yürürken acelesi olan öğrenci insanlara çarpa çarpa geçmeye çalışır ancak her çarptığı kişiye “Özür dilerim” “Af edersiniz” “Biraz acelem var da kusura bakmayın” gibi ifadeler kullanır.
3. Yine öğrenciler sokakta yürüme hareketi yaparlar, acelesi olan kişi de acelesi olmasına rağmen insanları rahatsız etmemek için sabreder ve onlara çarpmadan yavaş yavaş geçmeye çalışır.
(Oyun sonunda öğrencilerin duygu ve düşüncelerini almak için şu sorular sorulur:)
Tartışma:
- Arkadaşınız size çarptığında ne hissettiniz?
- Özür dilemesi hoşunuza gitti mi? Onu affettiniz mi?
- Bir kişi size yaptığı yanlıştan dolayı özür dilese affeder misiniz?
- İnsanlar zaman zaman hata yapabilir, ancak ne yapmaları gerekir?
- Birine karşı hata yaptıysanız özür diler misiniz?
- Özür dilemek o kişiyi mutlu eder mi?
Sizlere bu hafta içinde başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum.
Geçen gün bir arkadaşımla markete gittim. Alış verişimizi yaptık. Aldıklarımızın ücretini ödemek için kasaya gittik, sıraya girdik. Ben sıramı beklerken arkadaşımla konuşuyordum. Bir de baktım ki arka taraftan bir bayan benim önüme geçmiş ve aldıklarının ücretini ödüyor. Ben ‘Sıra benimdi’ dedim. ‘Ama siz arkadaşınızla konuşuyordunuz, ben de aldıklarım fazla değil diye geçtim’, diye cevap verdi. Ben ‘Eğer aceleniz olduğunu söyleseydiniz, sıramı verirdim’ deyince kadıncağız pişman oldu ve biraz da utanarak ‘Özür dilerim, hakkınızı helal edin’ dedi. Ben de ‘Helal olsun, önemli değil’ dedim ve ayrıldık. İlk başta kadının benden izin istemeden benim sıramı aldığını gördüğümde çok sinirlendim. İster istemez tepki verdim. Ancak sonunda o benden utangaç bir şekilde özür dileyip helallik isteyince kızgınlığım geçti. Belli ki düşünmeden bir hata yapmış, hatalı olduğunu anlayınca da utanmıştı. En güzeli de hatasını anladığında benden özür dilemişti. Eğer özür dilemeseydi ona hâlâ kızıyor olabilirdim.
Çocuklar bir hata yaptığımızda özür dilemek çok güzel bir davranıştır. Her insan hata yapabilir; hiç birimiz kusursuz, mükemmel değiliz. Mesela, çok acelemiz vardır, bir yere yetişmeye çalışıyoruzdur, çok dikkat etmemize rağmen yolda birilerine çarpabiliriz. Bazen düşünmeden konuşup birilerinin kalbini kırabiliriz, kendimizi yanlış ifade edebiliriz. Bilerek yaptığımız hatalarımız da olabilir. Çok zor bir durumdan kurtulmak için yalan söylemiş olabiliriz. Önemli olan hatamızı kabul etmektir, yani pişman olmaktır. Durum ne olursa olsun, böyle olumsuz durumları düzeltebileceğimiz, karşımızdaki insanın memnuniyetini kazanabileceğimiz, kendimizi affettirebileceğimiz iki güzel kelime vardır: ÖZÜR DİLERİM. Bu iki güzel kelime karşısında her insanın kalbi yumuşar, kızgınlığı geçer, memnun olur. Biz de hatamızı düzeltmiş oluruz.

Tevbe nedir?[2]
Tevbe (bir diğer söyleniş şekliyle tövbe), bilerek veya bilmeyerek, açıktan veya gizlice işlenmiş günahlardan, hatalardan ve kusurlardan pişmanlık duymak, onları bir daha yapmamaya niyet etmek ve yeniden aynı yanlışlara düşmemek için çaba göstermektir. Tevbe, Rabbimizden özür dilemektir. “Özür dilerim Allah’ım, hata yaptım; inşallah bir daha yapmayacağım” demektir. Kur’an’da tevbeyle yakın anlama sahip bir kelime daha kullanılır: İstiğfar. İstiğfar, bağışlanma dilemek, af istemek anlamlarına gelir. Hani duymuşsunuzdur “Estağfirullah” derler ya, bu “Allah’ım, senin affını diliyorum, beni affet” anlamına geliyor.
Rasulullah (sav) buyurdular ki:
"Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir rahip tarif edildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu.
Rahip: "Hayır yoktur!" dedi. Adam onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı. Adamcağız , yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü , kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilave etti: "Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah`a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah`a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Çünkü orası kötü bir yer." Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu aldı. Rahmet ve azap melekleri onun hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tövbekâr olarak geldi. Kalben Allah`a yönelmişti" dediler. Azap melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler. Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar." Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü salih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."
Demek ki insanın hatası ne olursa olsun umutsuzluğa kapılmamalı, Rabbimizin çok affedici olduğunu, hataları sadece onun affedebileceğini ve Rabbimizle aramıza kimsenin giremeyeceğini unutmamalı ve tevbe etmeli. Aynı hatayı işleyen iki insanı birbirinden ayıran şey tevbe edip etmedikleridir. Az önceki oyunumuzda birinci bölümde arkadaşınız size çarpıp geçtiği zaman rahatsız olmuştunuz ama ikinci bölümde özür dilediği zaman onu affettiniz, değil mi?
Resim gösterilir:

(Altta gizlenen resim açılır.) Dersin başında çamaşır yıkamaktan bahsetmiştik, hatırladınız mı? Tevbe de bir çamaşır makinesi gibidir çocuklar.
· Çamaşırlarımızın gün içinde kirlenmesi çok normaldir, değil mi? Aynı şekilde insanın hata yapması da gayet normaldir.
· Kirlenen çamaşırlarımızı temizlenmesi için makinede yıkıyoruz, değil mi? Aynı şekilde hatalarımızı telafi etmek, onlardan uzaklaşmak için hatalarımızı Tevbe makinesinde yıkamalıyız.
· Çamaşırlar yıkandığında önceden hiç o lekeler yokmuş, çamaşır hiç kirlenmemiş gibi oluyor değil mi? Aynı şekilde samimi bir şekilde yapılan tevbe o hataları hiç işlenmemiş gibi temizler. Bazen çamaşırlarda lekelerin izlerinin kalır da çamaşırın yıkanıp yıkanmadığı belli olmaz ya eğer tevbemizi kurallarına uygun yapmadıysak hatalarımızın da izleri kalır ve aynı hataya tekrar düşebiliriz. İşte tevbe de hatalarımızı temizleyen bir çamaşır makinesi gibidir. Peygamberimiz "Günahtan tevbe eden, günah işlememiş gibidir” buyuruyor. Tevbe ettiğimiz zaman o hatayı sanki hiç yapmamış gibi oluruz. Hatamızı anlayıp pişman olduğumuz ve tevbemiz güzel işlerimiz arasına yazılır ve Rabbimizin hoşnutluğunu kazanırız. Rabbimiz ne kadar merhametli değil mi çocuklar? Hata yaptıktan sonra eğer tevbe edersek hem hatamızı siliyor hem de tevbe ettiğimiz için bize sevap yazıyor. (Materyal 1’de meleklerin yaptıklarımızı kaydettiği ve tevbe edince defterdeki hataların silinip sevap bölümüne geçmesine vurgu yapılır. En alttaki tevbe örnekleri sesli şekilde okunur.)
Tevbemizi kurallarına uygun yapmadıysak hatamızı tekrarlayabiliriz, dedim ya şimdi bu kurallara bir bakalım.
Tevbe eden kişi şu hususlara dikkat etmelidir:
Şu ayeti bir okuyalım ve bakalım Rabbimiz tevbe ederken nelere dikkat etmemizi öğütlüyor ?
Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Yoksa (makbul) tevbe, kötülükleri (günahlar ) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca “İşte ben şimdi tevbe ettim.” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır. (4 / Nisâ Suresi, 17–18. ayetler)
1. Beklememek: Bir hata yaptıktan sonra, hata yaptığımızın farkına varır varmaz hemen tevbe etmeliyiz.
2. Pişmanlık duymak: Tevbe, yapılan kötü işten dolayı “pişmanlık duymak ve içi sızlamak”tır. Peygamber Efendimiz “Pişmanlık, tevbedir” buyurmuştur. Eğer bir insan gerçekten yaptığı hatadan pişman olmadığı halde diliyle tevbe ederse bunun bir anlamı yoktur. (Materyal 2 gösterilir.)
3. Kararlılık: Yapılan hatayı bir daha yapmamaya samimi olarak niyet edip karar vermek gerekir. Aynı hata veya kusuru işlememek için elden geldiğince çaba göstermek gerekir. Bilerek veya bilmeyerek hata ve kusur işlenebilir. Önemli olan hatada ısrar etmemektir, aynı hatayı tekrar yapmamak için gayret etmektir. Hata yapmamak için insan kendisini buna sürükleyecek ortamlardan ve kişilerden de uzak durmalıdır. Biraz önce anlattığım olayda âlim kişi Tevbe etmek isteyen adama tekrar eski memleketine dönmemesini, oranın kötü bir yer olduğunu, iyi insanlarla bir arada bulunması gerektiğini tavsiye etmişti, değil mi?
4. Hak sahibine hakkını vermek: Eğer yaptığımız hatanın olumsuz sonuçlarından sadece kendimiz değil de başkaları da etkilenmişse o kişilerin de memnun olmalarını sağlamak bizim görevimizdir. Eğer kendisi hakkında söylenilen kötü bir sözden incindiyse ondan özür dileyip hakkını bize helal etmesini istemeli, helallik dilemeliyiz. Eğer o kişinin malı vs. harcandı, zarara uğradıysa o malını geri vermeli, zararını gidermeli ve yine ondan helallik dilemeliyiz. Mesela, ben çok yakın bir arkadaşımdan kitabını ödünç almıştım. Kitabı bende gören başka bir arkadaşım da benden istedi, ben de verdim. Ama kitap bana geri geldiğinde o kadar yıpranmıştı ki sayfaları dağılmıştı. Çok üzüldüm, utandım. Kitabı sahibi olan arkadaşıma o halde veremeyeceğim için aynı kitaptan aldım ve kendisine verdim. Verirken de hakkını helal etmesini istedim. Çünkü yırtılan kitap belki de onun için özeldi, değerliydi.
b. Ara özet:
Soru: Tevbe eden kişinin dikkat etmesi gereken şeyleri kim söylemek ister? (Uygun cevaplar alınır)
Ne Zaman, Nerede ve Nasıl Tevbe Edebiliriz?
Tevbe etme imkânı, Allah’ın kullarına bir hediyesidir. Kişi hata veya kusur işlediğinde tevbe etmelidir. Ancak tevbe etmek için ille de yanlış yapmış olmak gerekmez. Her zaman ve durumda tevbe edilebilir. Peygamberimiz (as) bile kendisinin günde yüz defa tevbe ettiğini belirtmektedir. Böylece bizlere de tevbe etmenin önemini anlatmaktadır. Bu, insanın iç huzurunu ve barışını sağlayacağı gibi Allah’ın da hoşnutluğunu kazandıracak bir davranış olacaktır. Herhangi bir işe başlarken Bismillah demeli, Allah’ın adıyla başlamalı; o işi bitirince de Estağfirullah demeli, o işi yaparken işlediğimizhatalar ve eksik bıraktığımız şeyler için Allah’tan özür dilemeliyiz. Demek ki her zaman, her yerde, hata yapmış olsak da olmasak da tevbe edebiliriz.
Kalp, yaratılıştan pırıl pırıl bir aynaya benzer. Küçük veya büyük hatalar sebebiyle parlaklığını kaybeden bu ayna tevbe ederek sık sık parlatılmalıdır. Kişi işlediği hata ve kusurlardan gerçekten pişman olup bunları bir daha yapmamaya içtenlikle karar vermelidir. Her zaman, her yerde, her durumda tevbe edebiliriz ama tevbede en önemli şart samimi olmaktır. Yüce kitabımız bunu şu şekilde ifade eder:
“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar.” (66 / Tahrim Suresi, 8. ayet).
Tevbenin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi
Soru: Tevbe etmek bize ne kazandırır? Neler düşünüyorsunuz?
İnsanın, hataları, kusurları ve eksiklikleri olabilir. Tevbe, yapamadığımız ya da yaparken eksik ve kusurlu davrandığımız konularda Allah’tan özür dilemektir. O hataları bir daha yapmamaya karar vermektir. Tevbe imanın bir gereğidir. İnsan tevbe ederek hayatında birtakım şeyleri değiştirir. Olumsuz durumları olumluya çevirir. Hatalarını telafi eder. Duygularını güzel duygulara yönlendirir. İnsanlarla ilişkileri daha iyi olur. Aynı hataları yapmamaya çalışır. Tevbe eden kişi ruhen rahata ve huzura erer.
Tevbe, başlamaya yetkili tek makamın Allah olduğu bilincine sahip olmaktır. Bu yönüyle tevbe Allah ile kul arasında hiç kimseyi aracı kılmamanın işaretidir ve imanın çok önemli bir belirtisidir.
Tevbe etme imkânı olmasaydı insan yaptığı yanlışların ağırlığı altında ezilir, kendine eziyet eder, vicdan azabından kurtulamazdı.
Rabbimiz bizi Tevbe etmeye teşvik ediyor. (Ey iman edenler! Tam bir içtenlikle samimi bir tevbe ile Allah’a tevbe edin. (Tahrim, 8) ayeti okunur.)
Tevbe ettiğimiz zaman bağışlanmayacağımızı düşünmemeliyiz. Rabbimiz çok merhametlidir, affetmeyi sever. Gerçekten pişman olduysak, samimiysek hatalarımızı affedecektir. Nasıl ki birisi bizden özür dilediğinde memnun oluyorsak, Rabbimiz de bizim özür dilememizden memnun olur. Çünkü Rabbimiz bizlerin hata yapabileceğini biliyor. Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurmuştur.: "Allah, mü´min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah´ın, mü´min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır.
Bakın şu ayette ne buyuruluyor:
Kim bir kötülük yapar yahut kendine zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlama dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur. (4 / Nisâ Suresi, 110. ayet)
Rabbimizin güzel isimlerinden biri de “tevbeleri çokça kabul eden” anlamına gelen “Tevvâb”dır. Tevbe etmekten, özür dilemekten çekinmeyelim. Çünkü samimiyetle özür dilediğimizde bizi affedecek biri var.
III. Dersi Bitiriş:
a) Özet: Evet çocuklar, her insan hata yapabilir, önemli olan hatadan pişmanlık duymak, aynı hatayı yapmamaya çalışmaktır. Eğer bizler de hata yaptığımızda özür diler ve tevbe edersek Tevbe etmenin güzel sonuçlarına ulaşırız. Ama tevbe etmez özür, dilemezsek vicdan azabı çekeriz, insanlarla ilişkilerimiz bozulur, aynı hataları tekrar tekrar yaparız ve en önemlisi Rabbimizin hoşnutluğunu kazanamayız. İlgili resimler gösterilir ve her biri hakkında kısa yorumlar yapılır.




b) Değerlendirme soruları:
- Tevbe nedir?
- Tevbe eden kişi nelere dikkat etmelidir?
- Ne zaman, nerde, nasıl tevbe edebiliriz?
- Tevbe etmek bize neler kazandırır?
- Tevbe etmekle ilgili bir hadis söyleyiniz.
- Rabbimizin “tevbeleri çokça kabul eden” anlamına gelen ismi hangisidir?
IV. Ev Ödevi:
Çalışma kağıdı örneği (boş)


Çalışma kağıdı örneği (cevaplanmış)
- Sizlere dağıtacağım bu çalışma kâğıdını kendinizden bir iki yaş küçük biriyle (kardeşiniz,komşunuzun çocuğu vs.) yapmanızı ve bu konu hakkında onunla konuşmanızı istiyorum.
- Peygamberimizin bizlere okumamızı tavsiye ettiği, bir tevbe örneği olan şu duayı da bir sonraki derse kadar ezberleyin ve her gece uyumadan önce okumaya çalışın:
Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka ilâh yoktur. Beni yarattın ve ben Sen’in kulunum. Ve ben gücüm yettiği kadar Sana verdiğim söz ve vaadim üzereyim. Yaptıklarımdan doğabilecek kötülüklerden sana sığınırım. Bana verdiğin nimetleri itiraf ederim. Kendi kusur ve günahlarımı da itiraf ederim. Beni bağışla. Çünkü Sen’den başka hiç kimse günahlar bağışlayamaz.
(Dua yazdırılır veya fotokopi dağıtılır.)

[1] Kaynak: Güler, Tuğba, Din Ve Ahlak Öğretiminde Drama Örnekleri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Ekim 2007
[2] Diyanet’in Dinimi Öğreniyorum serisinin üçüncü kitabından konu anlatımlarında istifade edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...