7 Aralık 2020 Pazartesi

Dünyanın Derin Devleti İlluminati

 





Dünyanın Derin Devleti İlluminati Kitap Açıklaması


Ortadoğu'da dengeler tamamen değişecek ve 7 ülke işgal edilip Büyük İsrail Devleti kurulacak. Bu 7 ülkeden 1'i kesinlikle Türkiye olacaktır." İddiasındaki Illuminati Örgütüyle ilgili aşağıdaki soruların da cevaplarını bulacaksınız.

  • Kuran-ı Kerimde adı geçen 9'lu çete kimlerdi?

  • Tapınak Şövalyeleri Sapık mıydı?

  • İsa'nın kanı nasıl Gül'e dönüştü?

  • Illuminati'yi Yöneten 13 Aile Kimler?

  • Piramidin tepesindeki göz: neyi temsil eder?

  • Lücifer, Dewil, İblis, Deccal, Baphomet kimin diğer adı?

  • 2 Milyar İnsan niçin Öldürülecek?

  • Dünyanın kaynakları kimlerin elinde? Nasıl kar ediyorlar?

  • Kâbe Bombalanıp, Mescid-i Aksa Yıkılacak mı?

  • Kıyameti koparacak 112'inci Kehanet Ne?

  • Türkiye'de Hangi Renk Darbe Yapılacak?

  • Çizgi Filmlerde Çocuklarımıza ne mesaj veriliyor?

  • 25. Kare Tekniği ve subliminal mesajların asıl hedefi ne?

  • 2020 Yılında Çiçek hastalığından Türkiye'de kaç milyon insan ölecek?

  • Genetik Kodlarımız Çözülüyor mu?

  • Rockefeller Ailesine neden Ölüm İmparatorluğu deniyor?

  • Kürtaj sonucu öldürülen 95 milyon bebeğin organları ne yapılıyor?

  • Türk Merkez Bankasının gizlenen hissedarı Rothschild'ler mi?

  • Masonlar - Tapınakçılar - Kurukafa ve Kemikler- Bohemıan Grove -Yuvarlak Masa Teşkilatı- CFR- Opus Dei - Bilderberg - Trilateral Komisyonu neden kuruldu?


  • Kendinizi ve Sevdiklerinizi Nasıl Koruyacaksınız?
    (Tanıtım Bülteninden)



    Sayfa Sayısı: 488

    Baskı Yılı: 2014

    1 Doların Arkasındaki Simgelerin Anlamı

     Yıllarca 1 doların arkasındaki simgeler hakkında teoriler yapıldı ve Amerika’nın arkasındaki gizli güçlerin simgeleri olduğu söylendi. Peki bunlar doğru mu?

    Doların ilk olarak ortaya çıkması 1500’lü yıllara işaret etmektedir ve kökenleri bugün Çek Cumhuriyeti’ne giden bir imparatorluğa kadar uzanıyor. St. Joachimsthal kasabasında ticarette kullanılmaya başlayan gümüş sikkelere, Joachimsthaler kısaltması olan “thaler” ismi verilmiştir. İngilizler bu paraya dolar adını verdiler. Zamanla bu gümüş para tüm avrupada yaygın olarak kullanılmaya başladı.

    Bohemia,_Joachimsthaler_1525_Electrotype_Copy._VF._Obverse.

    1776 yılında Kuzey Amerika’da bulunan İngiliz kolonileri bağımsızlığını ilan ettiklerinde kendilerine ait para birimlerini kullanmak istediler. Kullanacakları para birimi ise ya İngiliz para birimi olan sterlin olacaktı ya da birçok vatandaşın kullanmaya başladığı dolar olacaktı.

    1 doların ön yüzünde pek tartışma yaratan şekiller veya yazılar yok. Arka tarafına geçtiğimiz de ise işler değişiyor

    United_States_one_dollar_bill,_obverse

    Gelelim simgelere... İlkin, 1 ABD dolarının sağ arka yüzündeki 'E Pluribus Unum' ile başlayalım... Türkçe söylersek, ABD'nin kuruluşunu simgeleyecek bir biçimde 'çokluktan hayat bulan teklik' manasına gelir ama bunun yalnızca bir milleti simgelemediği, ikincil ve daha güçlü manaları olduğundan söz edilir.

    Bu sözün serbest çeviri ile 'seçilmiş halk' manasına geldiğini söyleyenlere kulak verirsek; ABD'nin, kuruluşundan bu yana bütün devletleri himayesi altına almak için ortaya attığı bir motto olduğu neticesine varılır.

    2007_US_$1_Bill_Reverse

    1 ABD dolarının barındırdığı ve 13 sayısıyla ilişkilendirilen simgeler oldukça fazla! Mesela kartalın üzerindeki 13 yıldıza ilişkin bir teori... 13 yıldızın konumlarına bakarak iç içe geçmiş iki üçgen ve bu biçimde oluşan bir 'Davut Yıldızı' olduğu söylenir ama bundan ne gibi bir mana çıkarmamız gerektiğini kimse bilmiyor.

    13 sayısının banknot üzerinde bu denli sık kullanılmasının altında gizli nedenler aramaya gerek yok gibi görünüyor çünkü temsil ettiği somut bir olay var. Bu sayı üzerinden çok sayıda çıkarım olduğundan, genel bilgilendirme için önce kısa bir özet geçelim... Son Akşam Yemeği freskinde yer alan Yehuda veya mitolojik öbür 'uğursuzluk' atıflarıyla pek ilgisi yok 13'ün.

    Kuzey Amerika'da Britanya yönetiminde olan ve bağımsızlık hareketini başlatan kolonilerin sayısıdır, 13. Hatta ABD bayrağındaki çizgilerin sayısının 13 olmasının nedeni de budur.

    A one dollar bill close up, showing the eagle on the great seal of the United States.

    Şimdi de sol tarafta, üzerine en fazla komplo teorisi üretilen 'tamamlanmamış piramit' figürü ve altındaki MDCCDXXVI ibaresine göz atalım... Roma rakamlarıyla yazılan bu tarih 1776'yı, yani ABD'nin bağımsızlığını simgeliyor. Bu kadar basit.

    Üst kısımda Latince yazan 'Annuit cœptis' yaratıcı başlangıcı, yeniliği destekler anlamını taşırken altta yer alan 'Novus ordo seclorum' nedir, biraz detaylandıralım:

    ABD'nin bağımsızlığıyla ve yaydığı bu fikirlerle yeni bir dünyanın yaklaşmakta olduğunu simgelemesi için kullanılan bu motto aslında 'yeni dünya düzeni' olarak Türkçe ‘ye çevirilse de çevirinin taşıdığı iddialı anlamı barındırıp barındırmadığı tartışılıyor. Bu mottoyu sömürgeciliğin ve kapitalizmin tehdidi olarak görenler bir yana, özgürlüğün hüküm sürdüğü yeni bir çağı simgelediği söyleniyor.

    Dollarnote_siegel_hq

    Latince'nin söyleyiş kuvvetini anlatan 'quidquid latine dictum sit, altum videtur' sözünü duymuşsunuzdur. Anlamı: Her ne söylerseniz söyleyin, Latince söylediyseniz, 'derin' bir manaya sahipmiş gibi görünür.

    Kültürel köklerin Roma İmparatorluğu'nda olması Latince kullanımına bir neden teşkil etse de yukarıdaki söze baktığımızda bu mottoların zihinlerde oluşturduğu heyecanları anlamak çok da zor değil.

    Pet Goat II nedir? Kabalist bir proje mi?

     Notre Dame Katedreli'nin yanmasıyla birlikte tüm dünyada Pet Goat II adlı animasyon filmi gündem oldu.

    2012 yılında yayınlanan Pet Goat II adlı animasyon kısa film, çıktığı günlerde de tartışma konusu olmuştu. Kanada yapımlı filmde ABD Başkanları Barack Obama, George Bush, ikiz kuleler, El Kaide lider Bin Ladin ve daha bir çok şeye atıfta bulunulmuştu.

    Hakkında birçok inceleme yapılan Pet Goat II'nin Kabalist zihniyetinin bir ürünü olduğu da sıklıkla dile getirilen ifadeler arasında yer aldı.

    Kabala nedir? Kabalistler kimlerdir?

    Siyonizme hizmet edenler, Yahudiler arasında Talmud'u kullanırken kendi aralarında Kabala adlı kitabı kullandığı sıklıkla dile getiriliyor. 

    Kabala nedir?

    Kabbala, Tevrat inmeden çok daha önceleri Yahudi ruhban sınıfının geliştirdiği bir öğretidir. Kabbala büyü ve şeytani güçlerle bağlantı sanatıdır.

    Kabala'nın sır bilgileri nerede saklanıyor?

    “Gelenek” veya “Ağızdan kulağa” anlamına gelen kabala “sır” esasına dayalıdır. Bu sırların tamamı Jerusalem Lodge (Kudüs Locası) nın üç Kabalisti tarafından ezberde tutulur. Kabalistlerden biri öldüğünde diğeri İsrail’in 70’ler Meclisinden (Sanhedrin) seçilen bir aday aynı bilgileri devralır.

    Kabalistler şeytana neden ulaşmak istiyor?

    Faal, Kara Büyü ve Şeytanla ilişki kurma ile ilgili bilgileri kapsayan Kabala, Masonik öğretinin temelini oluşturur. Bu nedenle Kabala’nın teorik ve pratik uygulamarı ile ilgili bilgiler 33 kademeye ayrılmıştır. Kabala’nın vermeye çalıştığı eğitimin özü ise metafizik güçlerle irtibat kurarak Şeytan’ın sırrının tüm manalarını içeren bilgiye ulaşmaktır.

    Kabalistler neden bilinçaltı mesajlarla çalışıyor?

    Kabala bilinçaltının kapılarını açan ve ruhu saran manevi değerlerin dışarı çıkmasını sağlayan anahtar görevi görmeye çalışır. İstedikleri mesajları kodlayarak kitlelere aşılamaya çalışırlar.

    Kabalist nasıl olunur?

    Kabalist eğitimle yetiştirilecek olan adaylar, Mason Üstad-ı Azamlar tarafından dikkatle seçilir ve aday, ancak bir kademenin bilgilerini tam anlamıyla hazmedince diğer bir kademeye geçebilir. Bu taktiğe masonik dilde: “Uykulu gözlere ışığın yavaş yavaş verilmesi” denir.

    Kabalistler büyücü müdür?

    ''Kabala büyücülüğün anlamını kavrar. Kabala sayesinde kara büyü dünya çapında itibar görmüştür.” denir Kabala hakkında...

    Kabalist ağacı:

    Süleyman Tapınağı 2

     

    Süleyman Mabedi nerede? Süleyman Mabedi neden önemli? Mescidi Aksa kazıları

    Amerikan Başkanı Donald Trump'ın duyurduğu sözde Filistin-İsrail barış planı gündemdeki sıcaklığı korurken, Kudüs ve içinde bulunan kutsal mekanlarla ilgili aramalar hız kazandı. Araştırılan hususlardan biri de Süleyman Mabedi. İsrail uzun yıllardır Süleyman Mabedini bulabilmek için arkeolojik kazılar yapmaktadır. Ancak Filistinliler ve Müslüman alemi İsrail'in yaptığı kazıların amacının Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırmak olduğunu iddia etmektedir. Peki, Süleyman Mabedi nedir? Süleyman Mabedi nerede? Süleyman Mabedi neden önemli? Mescidi Aksa kazılarıyla ne ilgisi var? İşte detaylar...

    Yeniakit Publisher
    2020-01-29 15:35:00 - 2020-01-30 13:55:22
    Süleyman Mabedi nerede? Süleyman Mabedi neden önemli? Mescidi Aksa kazıları

    Amerikan Başkanı Donald Trump'ın duyurduğu sözde Filistin-İsrail barış planı gündemdeki sıcaklığı korurken, Kudüs ve içinde bulunan kutsal mekanlarla ilgili aramalar hız kazandı. Araştırılan hususlardan biri de Süleyman Mabedi. İsrail uzun yıllardır Süleyman Mabedini bulabilmek için arkeolojik kazılar yapmaktadır. Ancak Filistinliler ve Müslüman alemi İsrail'in yaptığı kazıların amacının Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırmak olduğunu iddia etmektedir. Peki, Süleyman Mabedi nedir? Süleyman Mabedi nerede? Süleyman Mabedi neden önemli? Mescidi Aksa kazılarıyla ne ilgisi var? İşte detaylar...

    Süleyman Mabedi nerede?

    Süleyman Mabedi, Tevrat'a göre, Kudüs'teki ilk Yahudi tapınağı. Hz. Süleyman’ın inşa ettirdiği, Yahudilerin Bet Ha-mikdaş (Kutsal Ev) dedikleri tapınak, Hz Süleyman tarafından yapıldığı için de “Süleyman Mabedi” olarak bilinmektedir.

    Süleyman tapınağı ve sarayının idealize edilmiş yeniden yapılandırılması

    Yahudiler göçebe hayat sürdükleri dönemde ve Filistin'e yerleşmelerinin başlarında ibadetlerini Mişkan adı verilen portatif tapınakta yapmaktaydılar. Ahit Sandığı da Mişkan’daki "Kutsallar Kutsalı" adı verilen bölümde saklanmaktaydı. MÖ 1000 yıllarında Hz. Davud Kudüs'ü fethetti ve şehri imar ederek burasını Yahudi toplumunun başkenti yaptı. Ahit Sandığı’nın çadırda bulunmasından rahatsız olan Hz. Davud, hem Ahit Sandığı’nın korunacağı hem de Tanrı’nın evi olarak kabul edilecek görkemli bir mabed yapmak istemiştir. Ancak Tevrat'a göre Tanrı tarafından kendisinin bu mabedi yapması uygun görülmemiş olup, Peygamber Natan’ da bunu kendisine bildirdi. Bu isteğe uyan Hz. Davud bu mabedi yapmamış ancak mabedin yapılacağı yeri belirlediği gibi mabedin yapılması için kaynaklar hazırlamış ve mabedin ayrıntılı planını da oğlu Hz. Süleyman’a vermiş


    Hz. Süleyman hükümdarlığının dördüncü yılında, MÖ 964 dolaylarında mabedin inşasına başladı. Tevrat’ta belirtildiğine göre Hz. Süleyman, tapınağının yapımına Yahudilerin Mısır’dan çıkışının dört yüz sekseninci yılında başlamıştır. Hz. Süleyman, daha önce Hz. Davud’un sarayının yapımında büyük emeği geçen ve Hz. Davud’la yakın dostluğu bulunan Sur Kralı Hiram’dan da malzeme ve zanaatçi tedarik ederek yardım aldı. Mabedin inşasında Hiram işçilerin başında bulundu. MÖ 957 yılında tapınağın inşası tamamlandı. Ancak tapınağın etrafında bulunan kraliyet sarayı ve diğer kraliyet binalarının tam bir kompleks haline gelmesi otuz yıl kadar zaman almıştır. Genel görüşe göre Süleyman Mabedi, Kudüs’teki Haram-i Şerif’in bulunduğu dağ sırtının orta bölümünde yer alan Kubbet-üs-Sahra’nın olduğu yere inşa edilmiştir. Dönemin mimarisine göre Süleyman Mabedi, "Kutsallar Kutsalı", "Kutsal Yer" ve Mabed’i kutsal olmayan yerden ayırmak için yapılmış olan "Eyvan" olmak üzere üç bölümden oluşmaktaydı. Ahit Sandığı, "Kutsallar Kutsalı" olarak adlandırılan bölümde saklanmıştır. Yahudi terminolojisine göre, Süleyman’ın yaptığı Mabed, “Birinci Mabed” olarak nitelendirilmektedir.

    Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra krallık ikiye bölününce mabed güneydeki Yahuda Krallığı sınırları içerisinde kalmış, zaman zaman istilacıların yağmalama ve yıkımlarına maruz kalmıştır. Hz. Süleyman’ın oğlu Yahuda Kralı Revaham’ın zamanında, Mısır Kralı I. Şeşonk’un Kudüs’e yönelik saldırısında, Süleyman Mabedi’nin bütün hazinelerini alarak yanında götürdü. Hz. Süleyman’ dan sonra olan Yahuda krallarında ve toplumun büyük bölümünde görülen putperest eğilimler sonucunda mabedin dini önemi zarar gördü. Kral Yotam (MÖ 740-736), Hizkiya ve Yoşiya (MÖ 638- 609) dönemlerinde mabede bir takım tadilat, bakım ve dinsel temizlik yaptırıldı. Babil krallığına bağlı olan Yahuda devletinin isyan etmesi üzerine Kudüs’ün MÖ 597 yılında Buhtunnasr (II. Nebukadnezar) tarafından ele geçirilmesiyle tapınaktaki değerli hazineler alınarak Babil’e götürüldü. İlk işgalde çok fazla zarar görmeyen tapınak, Kudüs halkının yeniden isyan etmesi üzerine MÖ 586 yılında Kudüs'ü yeniden ele geçiren Babil kralı tarafından yıktırıldı. Bu olaydan sonra tapınaktaki Ahit Sandığı kaybolmuş ve bir daha bulunamamıştır.

    Kur'an'da Hz. Süleyman'ın emrinde çalışan cinlerin mihraplar, heykeller, havuzlar kadar geniş leğenler ve sabit kazanlardan ne dilerse yaptıkları belirtilmiştir.

    Babil sürgününden dönen Zerubabel’in idaresindeki Yahudiler, yıkılan mabedin yerine tapınak inşasına başlamış ve bu tapınağı MÖ 515'te tamamlanmıştır (İkinci Mabed). Roma İmparatorluğu'na bağlı Kral Herod, İkinci Mabed’in daha görkemli bir şekilde olması için yeniden yapmaya MÖ 20/MÖ 19 yıllarında başladı. 1-2 yıl içerisinde ibadet bölümü tamamlanan mabedin diğer bölümlerinin tamamlanması uzun yıllar sürmüştür. MS 66 yılında Romalı idarecilerin yönetimine karşı fanatik Zealotlar tarafından çıkarılan isyan sonrasında tapınak Romalı idareci Titus tarafından MS 70 yılında yıktırıldı. Yahudilerin Simon bar Kohba önderliğinde, MS 132-135 yılları arasındaki çıkardığı isyanı bastıran Romalılar tapınağın kalan kısımlarını da ortadan kaldırdılar.

    Süleyman Mabedi’nden sadece Herod’un yaptırdığı Batı duvarı (Ağlama Duvarı) günümüze gelebilmiştir. Mabedin yıkılışından sonra Yahudilik’te ibadet yeri olarak sinagog ortaya çıkmıştır.

    İsrail'in Mescid-i Aksa kazıları ve Süleyman Mabedi

    İsrail uzun yıllardır Süleyman Mabedini bulabilmek için arkeolojik kazılar yapmaktadır. Ancak Filistinliler ve Müslüman alemi İsrail'in yaptığı kazıların amacının Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırmak olduğunu iddia etmektedir.

    Süleyman Tapınağı

     Süleyman Tapınağı, Tevrat'a göre, Kudüs'teki ilk Yahudi tapınağı. Süleyman’ın inşa ettirdiği, Yahudilerin Bet Ha-mikdaş (Kutsal Ev) dedikleri tapınak, Süleyman tarafından yapıldığı için de “Süleyman Mabedi” olarak bilinmektedir.

    Süleyman tapınağı ve sarayının idealize edilmiş yeniden yapılandırılması

    Yahudiler göçebe hayat sürdükleri dönemde ve Filistin'e yerleşmelerinin başlarında ibadetlerini Mişkan adı verilen portatif tapınakta yapmaktaydılar. Ahit Sandığı da Mişkan’daki "Kutsallar Kutsalı" adı verilen bölümde saklanmaktaydı. MÖ 1000 yıllarında Davud Kudüs'ü fethetti ve şehri imar ederek burasını Yahudi toplumunun başkenti yaptı. Ahit Sandığı’nın çadırda bulunmasından rahatsız olan Davud, hem Ahit Sandığı’nın korunacağı hem de Tanrı’nın evi olarak kabul edilecek görkemli bir mabed yapmak istemiştir. Ancak Tevrat'a göre Tanrı tarafından kendisinin bu mabedi yapması uygun görülmemiş olup, Peygamber Natan’ da bunu kendisine bildirdi. Tanrı'nın isteğine uyan Davud bu mabedi yapmamış ancak mabedin yapılacağı yeri belirlediği gibi mabedin yapılması için kaynaklar hazırlamış ve mabedin ayrıntılı planını da oğlu Süleyman’a vermiştir.[1]

    Süleyman hükümdarlığının dördüncü yılında, MÖ 964 dolaylarında mabedin inşasına başladı. Tevrat’ta belirtildiğine göre Süleyman, tapınağının yapımına Yahudilerin Mısır’dan çıkışının dört yüz sekseninci yılında başlamıştır. Süleyman, daha önce Davud’un sarayının yapımında büyük emeği geçen ve Davud’la yakın dostluğu bulunan Sur Kralı Hiram’dan da malzeme ve zanaatçi tedarik ederek yardım aldı. Mabedin inşasında Hiram işçilerin başında bulundu. MÖ 957 yılında tapınağın inşası tamamlandı. Ancak tapınağın etrafında bulunan kraliyet sarayı ve diğer kraliyet binalarının tam bir kompleks haline gelmesi otuz yıl kadar zaman almıştır. Genel görüşe göre Süleyman Mabedi, Kudüs’teki Haram-i Şerif’in bulunduğu dağ sırtının orta bölümünde yer alan Kubbet-üs-Sahra’nın olduğu yere inşa edilmiştir. Dönemin mimarisine göre Süleyman Mabedi, "Kutsallar Kutsalı", "Kutsal Yer" ve Mabed’i kutsal olmayan yerden ayırmak için yapılmış olan "Eyvan" olmak üzere üç bölümden oluşmaktaydı. Ahit Sandığı, "Kutsallar Kutsalı" olarak adlandırılan bölümde saklanmıştır. Yahudi terminolojisine göre, Süleyman’ın yaptığı Mabed, “Birinci Mabed” olarak nitelendirilmektedir.[1]

    Süleyman’ın ölümünden sonra krallık ikiye bölününce mabed güneydeki Yahuda Krallığı sınırları içerisinde kalmış, zaman zaman istilacıların yağmalama ve yıkımlarına maruz kalmıştır. Süleyman’ın oğlu Yahuda Kralı Revaham’ın zamanında, Mısır Kralı I. Şeşonk’un Kudüs’e yönelik saldırısında, Süleyman Mabedi’nin bütün hazinelerini alarak yanında götürdü. Süleyman’ dan sonra olan Yahuda krallarında ve toplumun büyük bölümünde görülen putperest eğilimler sonucunda mabedin dini önemi zarar gördü. Kral Yotam (MÖ 740-736), Hizkiya ve Yoşiya (MÖ 638- 609) dönemlerinde mabede bir takım tadilat, bakım ve dinsel temizlik yaptırıldı. Babil krallığına bağlı olan Yahuda devletinin isyan etmesi üzerine Kudüs’ün MÖ 597 yılında Buhtunnasr (II. Nebukadnezar) tarafından ele geçirilmesiyle tapınaktaki değerli hazineler alınarak Babil’e götürüldü. İlk işgalde çok fazla zarar görmeyen tapınak, Kudüs halkının yeniden isyan etmesi üzerine MÖ 586 yılında Kudüs'ü yeniden ele geçiren Babil kralı tarafından yıktırıldı. Bu olaydan sonra tapınaktaki Ahit Sandığı kaybolmuş ve bir daha bulunamamıştır.[1]

    Kur'an'da Süleyman'ın emrinde çalışan cinlerin mihraplar, heykeller, havuzlar kadar geniş leğenler ve sabit kazanlardan ne dilerse yaptıkları belirtilmiştir(Sebe' 34/13).[2]

    Babil sürgününden dönen Zerubabel’in idaresindeki Yahudiler, yıkılan mabedin yerine tapınak inşasına başlamış ve bu tapınağı MÖ 515'te tamamlanmıştır (İkinci Mabed). Roma İmparatorluğu'na bağlı Kral Herod, İkinci Mabed’in daha görkemli bir şekilde olması için yeniden yapmaya MÖ 20/MÖ 19 yıllarında başladı. 1-2 yıl içerisinde ibadet bölümü tamamlanan mabedin diğer bölümlerinin tamamlanması uzun yıllar sürmüştür. MS 66 yılında Romalı idarecilerin yönetimine karşı fanatik Zealotlar tarafından çıkarılan isyan sonrasında tapınak Romalı idareci Titus tarafından MS 70 yılında yıktırıldı. Yahudilerin Simon bar Kohba önderliğinde, MS 132-135 yılları arasındaki çıkardığı isyanı bastıran Romalılar tapınağın kalan kısımlarını da ortadan kaldırdılar.[1]

    Süleyman Mabedi’nden sadece Herod’un yaptırdığı Batı duvarı (Ağlama Duvarı) günümüze gelebilmiştir. Mabedin yıkılışından sonra Yahudilik’te ibadet yeri olarak sinagog ortaya çıkmıştır.[2]

    İsrail uzun yıllardır Süleyman Mabedini bulabilmek için arkeolojik kazılar yapmaktadır. Ancak Filistinliler ve Müslüman alemi İsrail'in yaptığı kazıların amacının Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırmak olduğunu iddia etmektedir.

    Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

      Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...