9 Kasım 2010 Salı

Çaldıran 1514’ dengesi çökerken ‘yeni Osmanlı’nın hali...

Çaldıran 1514’ dengesi çökerken ‘yeni Osmanlı’nın hali...
01 Kasım 2010

Amerikan düşünce kuruluşu Marshall Fonu’nun (GMF) Haziran 2010’da yürüttüğü sonuncu “Transatlantik Eğilimler” araştırması, İran’ın nükleer programının algılanmasında güya azası olduğumuz “Batı kulübü” ile Türk kamuoyu arasındaki uçurumu gösteren çarpıcı veriler içeriyordu.
Hatırlayalım...
Türkiye’nin yüzde 48’i İran’ın nükleer silahlanmasından endişe duymuyor. ABD’de ise endişesizlerin oranı yüzde 13, araştırmanın yapıldığı 11 AB ülkesinde yüzde 19.
Türkiye’de nükleer bir İran’dan endişelenenlerin oranı yüzde 40. Batımızda bu oran çok yüksek. ABD’nin yüzde 86’sı, 11 AB ülkesinin yüzde 79’u endişeli.
“İran’ın nükleer silahlanması engelleneceğine kabul edilsin” diyen Türklerin oranı yüzde 25. ABD’de bu oran yüzde 4; 11 AB ülkesinde yüzde 6.
Görüldüğü gibi, Türk kamuoyu İran’ın nükleerleşmesinden “Batılı dostlarımız” gibi tehdit algılamıyor.
Bir araştırma da Türk kamuoyundaki bu “tehdit algısızlığı”nın nedenleri üzerine yapılsa, “İran’ın nükleer programı Batı’da tehdit olarak görüldüğüne göre demek ki bu iyi bir şey” diyenlerin oranı eminim hayli yüksek çıkar.
“Ilımlı İslamcı” iktidar, Türkiye’de giderek marazi boyutlara varan Batı karşıtlığını söylem ve politikalarıyla körüklüyor. Oysa İran kutuplu yeni soğuk savaşta kendi iktidarlarının esenliğini sağlama almak adına, kamuoylarını İran’a karşı Batı’yla işbirliğine ikna etme baskısı altında kalacak olanlar da onlar. Bakalım o an geldiğinde kime ne diyecekler?
Bu arada ben bizim hükümet üyelerinin kendilerinden “Yeni Osmanlılar” diye her bahsedildiğinde neden bu denli gururlandıklarını anlamıyorum. Çünkü İran nükleerleşerek bütün bölgesel dengeleri Türkiye aleyhine bozmak üzere iken, “İran’la sıfır sorun” diye özetlenebilecek sahte paradigmanın onları götüreceği yerin “Yeni Osmanlıcılık”la bir ilişkisini göremiyorum. Tuttukları yolun adına “Yeni Osmanlıcılık” değil de “Yeni İslamcılık” dense daha isabetli olur.
Sünni Osmanlılar ve Şii Safeviler arasında, Safevilerin yenilgisiyle sonuçlanan 1514 Çaldıran Savaşı ile kurulmuş ve bugüne kadar pek değişmeden sürmüş bulunan 500 yıllık stratejik denge, İran’ın nükleerleşmesi ya da bir “nükleer eşik” ülkesi haline gelmesiyle Osmanlı’nın mirasçısı Türkiye’nin aleyhine yıkılmak üzeredir.
Maalesef AKP Türkiye’sinin ve özellikle de Davutoğlu’nun süreçteki rolü, bu dengenin yıkımını zorlaştırmak değil, tam tersine, bütün o Tahran deklarasyonları ve BM Güvenlik Konseyi’ndeki “Hayır” oylarıyla kolaylaştırmak yönünde tezahür ediyor.
1514 Çaldıran dengesinin Türkiye aleyhine yıkılması, Safevi İran’ın Çaldıran’la uzaklaştırıldığı bugünkü Irak’a 500 yıl sonra İran İslam Cumhuriyeti olarak geri dönmesiyle zaten başlamıştı.
İran nükleerleştiğinde Türkiye için gerçekçi yaklaşım, ne İran gibi nükleerleşmek, ne de dünkü yazıda bahsettiğim gibi “Finlandiyalaşmak”tır... Türkiye süper güç İran karşısında artık mütevazı bir bölge ülkesi olarak NATO’nun nükleer şemsiyesinin altında duracak ki bu da ancak ehven-i şerdir.
O zaman da “Merkez ülke olduk” diyebilecek misiniz bakalım?
İran’ın süper güce dönüşmesinin Türkiye aleyhindeki etkileri başta jeopolitik olmak üzere birçok alanda hissedilecektir.
En başta Dışişleri Bakanı Davutoğlu olmak üzere, bu gerçeği lisan-ı münasip ile göstermeyen ve söylemeyenlerin “Yeni Osmanlılık”la bir alakası olamaz.
Mutlaka bir alaka aranacaksa, iş görme tarzı bakımından kendilerini, dengelerin ve imparatorluğun yıkıcısı hayalci İttihatçılara benzetirim; çok sevdiklerini tahmin ettiğim, dengelerin ustası Abdülhamid’e değil...
Kendisi Dışişleri Bakanı olalı beri Türkiye Ortadoğu barışı denkleminden dışlandı, Hamasçılık yaparken El Fetih’i kaybetti, İsrail’le düşman olduğu için Suriye nezdinde değeri azaldı, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan’ın şüpheyle baktığı bir ülke haline geldi.
Türkiye nükleer krizde İran tarafından kullanılırken bunun karşılığı başta ABD olmak üzere Batı ittifakı içinde dramatik bir zemin ve güven kaybı oldu.
Bugün Avrupa’nın büyükleri Türkiye ile ikili ilişkilerini, çöküşe giden AB sürecinin enkazından kurtarma çabasındalar.
Ermenistan’la normalleşme sürecinin başlangıç noktasından da geriye düşüldü...
“Yeni İslamcılar” olarak Türkiye’yi Ortadoğululaştırmayı başardılar. Ama “Yeni Osmanlılar” olarak eskilerinden de beceriksizler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...