15 Ağustos 2012 Çarşamba

MEB 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı İş Takvimi (AYRINTILI

1.Okul Öncesi Ve İlköğretim Okulları 1. Sınıf Öğrencilerinin Eğitim-Öğretime Hazırlanmaları ( Bağımsız Anaokulları hariç) 10-14 Eylül 2012

2.Örgün Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında 2012–2013 Ders Yılının Başlaması.( Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi 9. Sınıfları Dahil ) 17 Eylül 2012

3.İlköğretim Haftası 17-21 Eylül 2012

4. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde öğrenim gören 10. ve 11. Sınıf Öğrencilerinin 2011–2012 Ders Yılı İşletmelerde Mesleki Eğitimin Sona Ermesi 21 Eylül 2012

5. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde öğrenim gören 10. ve 11. Sınıf Öğrencilerinin 2011–2012 Ders Yılı Sonu Beceri Sınavları Öncesi Öğretmenler Kurulu Toplantısı 24 Eylül 2012

6. Mesleki Ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarında 2011–2012 Öğretim Yılı Telafi Ve Yüz Yüze Eğitim Programlarının Başlaması 24 Eylül 2012

7. Mesleki Eğitim Merkezi Öğrencilerinin Teorik Eğitime Başlamaları 24 Eylül 2012

8. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde öğrenim gören 10. ve 11. Sınıf Öğrencilerinin 2011–2012 Eğitim-Öğretim Yılı Sonu Beceri Sınavları 25–27 Eylül 2012

9. İl Hayat Boyu Öğrenme, Halk Eğitimi Planlama Ve İşbirliği Komisyonu Toplantısı (1. Toplantı ) ……Eylül 2012

10. Anadolu Öğretmen Liseleri 11.sınıf öğrencilerinin Uygulama İzleme Etkinlikleri Koordinasyon Kurulunun Toplanması ......Eylül 2012

11. Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri 2011–2012 Öğretim Yılı 10. ve 11. Sınıf Öğrencilerinin Ortalama Yükseltme ve Sorumluluk Sınavları öncesi ders seçimi 01–05 Ekim 2012

12.Halk Eğitim Merkezlerinde Kursların Öğretime Başlaması. 01 Ekim 2012

13.Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri 2011-2012 Öğretim Yılı 10. ve 11. sınıf öğrencilerinin Ortalama Yükseltme ve Sorumluluk Sınav Tarihlerinin İlanı 08–12 Ekim 2012

14. Bilim Ve Sanat Merkezi Müdürlüğü Tarafından Öğrenci Tanılaması İçin Gözlem Formlarının Okullara Gönderilmesi 15–31 Ekim 2012

15. 2011-2012 Öğretim Yılı Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi 10. ve 11. sınıf öğrencilerinin Ortalama Yükseltme Sınavları 15-24 Ekim 2012

16.İl Genelinde İlköğretim Ve Ortaöğretim Okullarında Görev Yapan Rehber Öğretmenler İle Toplantı Yapılması 22 Ekim 2012

17. Kurban Bayramı 24 Ekim 2012 Çarşamba günü 13.00’da başlar. 28 Ekim 2012 Pazar akşamı sona erer.

18. Cumhuriyet Bayramı 28 Ekim 2012 Pazar günü saat 13.00’da başlar, 29 Ekim 2012 Pazartesi günü akşamı sona erer.

19. a)Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Sorumluluk Sınavları ( 10. ve 11. Sınıflar ) b) Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde 2011-2012 Öğretim Yılı Sonu ve 2012-2013 Öğretim yılı sene başı Öğretmenler Kurulu Toplantısı a) 30 Ekim - 01 Kasım 2012 b) 02 Kasım 2012

20.Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesinde 10.,11.,ve 12. sınıfların 2012–2013 Eğitim-Öğretim Yılının Başlaması 05 Kasım 2012

21. Demokrasi Eğitimi Ve Okul Meclisleri

A) Şube Temsilcisi Seçimi

Okul Meclisi Başkanı Seçimi

C) İlçe Temsilcilerinin Seçimi

D)İl Öğrenci Meclisi Başkanlık Divanının Seçimi a) 03 Ekim 2012 b) 18 Ekim 2012 c) 01 Kasım 2012 d) 13 Kasım 2012

22.2012– 2013 Öğretim Yılı Tüm Eğitim Bölgelerinde ( İlçeler Dahil ) Dönem Başı: A) Müdürler Kurulu Toplantısı C) Danışma Kurulu Toplantısı İlçe Mili Eğitim Müdürlükleri tarafından belirlenen tarih ve yerde yapılacaktır.

23. Atatürk Haftası 10–16 Kasım 2012

24. Öğrenci Meclisi I.Yarıyıl Toplantısı ( Öğrenci Meclisleri Yönergesi 32.Madde Gereği) 13 Kasım 2012

25.Öğretmenler Günü 24 Kasım 2012

26.Mesleki Eğitim Merkezi Aday Çırak Ve Çırak Öğrencilerin 1. Yarıyıl Yazılı Sınavlarının Yapılması 24 Aralık 2012 - 05 Ocak 2013

27. Yılbaşı Tatili 1 Ocak 2013

28.Bilim Ve Sanat Merkezlerine Aday Gösterilen Öğrencilere Ait Gözlem Formlarının Okullar Tarafından Bilim Ve Sanat Merkezi Müdürlüğüne Gönderilmesi 02 Ocak–28 Şubat 2013

29.Aday Çırak Ve Çıraklık Sözleşmelerinin Yapılması (Ara Kayıt Dönemi) 02 Ocak – 04 Şubat 2013

30. Mesleki Eğitim Merkezi Öğretmenlerinin Yarıyıl Tatili 14 Ocak– 27 Ocak 2013

31. Mesleki Açık Öğretim Lisesi Öğrencilerinin 1. Dönem Sonu Beceri Sınavlarının Yapılması. 21-23 Ocak 2013

32. Mesleki Eğitim Merkezlerinin Aday Çırak Ve Çırak Öğrencilerinin Yarı Yıl Tatili 14 Ocak - 10 Şubat 2013

33. Örgün Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında Birinci Dönemin Sona Ermesi. 25 Ocak 2013

34. Örgün Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında Yarıyıl Tatili 28 Ocak – 08 Şubat 2013

35.Mesleki Eğitim Merkezi II. Dönem Başı Öğretmenler Kurulu Toplantısı 28 Ocak 2013

36. Kış Dönemi Kalfalık Ve Ustalık Sınavlarının Yapılması. 28 Ocak – 09 Şubat 2013

37. İlçe Hayat Boyu Öğrenme, Halk Eğitimi Planlama İşbirliği Komisyonu 2. Toplantısı Ocak 2013

38. Örgün Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında II. Dönemin Başlaması. 11 Şubat 2013

39. Her Derecede Ve Türdeki Okullarda 2. Dönem Başı Öğretmenler Kurulu Toplantısı 11 Şubat 2013

40. Ortaöğretim Kurumlarında Sorumluluk Sınavları 11 Şubat–17 Şubat 2013

41. Okullarda Zümre Toplantılarının Yapılması. 11–22 Şubat 2013

42.Aday, Çırak Ve Çırak Öğrencilerin 2012–2013 Öğretim Yılı II. Yarıyıl Teorik Eğitime Başlamaları 11 Şubat 2013

43. İl Hayat Boyu Öğrenme, Halk Eğitimi Planlama Ve İşbirliği Komisyonu 2. Toplantısı ….Şubat 2013

44. 2012–2013 Öğretim Yılı Tüm Eğitim Bölgelerinde ( İlçeler Dahil ) II. Dönem Başı:

A) Müdürler Kurulu Toplantısı

C) Danışma Kurulu Toplantısı İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından belirlenen tarih ve yerde yapılacaktır.

45. İl Öğrenci Meclisi II. Yarıyıl Toplantısı ( Öğrenci Meclisleri Yönergesi 32.Madde Gereği) Mart Ayı içinde

46. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde 2012–2013 Öğretim Yılında Mesleki Eğitim Görecek Öğrencilerin İşyeri Planlaması 01–29 Mart 2013

47. Bilim Ve Sanat Merkezine Alınacak Öğrencilerin Belirlenmesi İçin Tanılamanın Yapılması (Grup Tarama Testi, Bireysel İnceleme) 01 Nisan–31 Mayıs 2013

48. Anadolu Öğretmen Liseleri 11.sınıf öğrencilerinin Uygulama İzleme Etkinlikleri 01 Nisan - 10 Mayıs 2013

49. Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı Tatili:

a) Okul Öncesi Ve İlköğretim Kurumlarında

b) Ortaöğretim Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında a)23 Nisan 2013 Salı günü törenden sonra başlar 24 Nisan 2013 Çarşamba akşamı sona erer.

b) 23 Nisan 2013 Salı

50. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde 2012–2013 Öğretim yılı 2. Dönem Teorik eğitimin sona ermesi (9.sınıflar hariç) 19 Nisan 2013

51. Emek Ve Dayanışma Günü ( Resmi Tatil ) 01 Mayıs 2013

52. Halk Eğitim Merkezlerinin Köy Ve Beldelerdeki Yılsonu Sergilerinin Yapılması 06–31 Mayıs 2013

53. Özel Öğretim Kurumlarında

A) Ücretlerin Tespit Ve İlanı

Tespit Edilen Eğitim Ücretlerinin İlan Örneği İle Tahmini Bütçe Tablolarının Bakanlığa Gönderilmesi a) 01 Ocak 2013–31 Mayıs 2013

b) 03–28 Haziran 2013

54. Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi 12. Sınıf Öğrencilerinin Ortalama Yükseltme Sınavları Ders Seçimi 24 – 30 Nisan 2013

55. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde 2012–2013 Öğretim yılı 12.sınıflar ve beklemeli öğrencilerin Ortalama Yükseltme ve Sorumluluk Sınavları 06 – 17 Mayıs 2013

56. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin, 2012–2013 Ders Yılı Beceri Eğitimine Başlaması 06 Mayıs 2013

57. Aday Çırak Ve Çırak Öğrencilerinin 2. Yarıyıl Yazılı Sınavları 13–25 Mayıs 2013

58. İşletmelerde Beceri Eğitimi Gören Öğrencilerden Meslek Alanı Öğretim Programının En Az % 80 İni Tamamlayamayanlar İçin Okulda Telafi Eğitimi. 13 Mayıs–07 Haziran 2013

59. Atatürk’ü Anma, Gençlik Ve Spor Bayramı Tatili

(Örgün ve Yaygın Eğitim Kurumlarında ) 19 Mayıs 2013 Pazar günü tören bitiminde başlar, 20 Mayıs 2013 Pazartesi günü akşamı sona erer.

60. Okul Öncesi Eğitim Kurumları Ücret Tespit Komisyonu Toplantısı 29 Mayıs 2013

61. a) Okul öncesi Ve İlköğretim Kurumlarında 2013–2014 Öğretim Yılı Öğrenci Kayıtlarının Başlaması.(E-Okul Üzerinden Yerleştirme İşlemleri)

b) Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Önkayıt a) 01 Haziran 2013

b)01-30 Haziran 2013

62. Halk Eğitim Merkezleri Yılsonu Sergilerinin İlçe Merkezlerinde Yapılması 15 Mayıs - 14 Haziran 2013

63. Aday Çırak Ve Çırak Öğrencilerin Teorik Eğitiminin Sona Ermesi. 01 Haziran 2013

64. Mesleki Eğitim Merkezlerinde Öğretmenler Kurulu Toplantısı. 03 Haziran 2013

65. İşletmelerde Beceri Eğitimi Gören Öğrencilerin Yıl Sonu Beceri Sınavları Öncesi Sınav Komisyonu Toplantısı. 07 Haziran 2013

66. 2012 – 2013 Öğretim Yılı Sonu İlköğretim Kurumlarında:

A)Şube Öğretmenler Kurulu Toplantısı

Yıl Sonu Öğretmenler Kurulu Toplantısı a)10-13 Haziran 2013

b)17-21 Haziran 2013

67. Mesleki Eğitim Merkezi Yaz Dönemi Kalfalık Ve Ustalık Sınavları 03-30 Haziran 2013

68. İşletmelerde Beceri Eğitimi Gören Öğrencilerin Yıl Sonu Beceri Sınavları. 10-12 Haziran 2013

69. Örgün Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında 2012–2013 Ders Yılının Sona Ermesi. 14 Haziran 2013

70. Ortaöğretim Kurumlarında Ortalama Yükseltme Sınavlarına Girecek Öğrencilerin Ders Seçiminin Yapılması 17-21 Haziran 2013

71. Okul Öncesi, İlkokul ve Ortaokul Kurumlarında Yılsonu Mesleki Çalışmalar. 17-28 Haziran 2013

72. 2012 – 2013 Öğretim Yılı Sonu Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Öğretmenler Kurul Toplantısı 17 Haziran 2013

73. Ortaöğretim Kurumlarında Yıl Sonu Ortalama Yükseltme Ve Sorumluluk Sınavları Öncesi Öğretmenler Kurulu Toplantısı 24 Haziran 2013

74. Ortaöğretim Kurumları 2012-2013 Öğretim Yılı Ortalama Yükseltme Ve Sorumluluk Sınavları 25 Haziran – 12 Temmuz 2013

75. Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Kesit Kayıt Dönemi Temmuz 2013

76. A) Okul Öncesi, İlköğretim Ve Yaygın Eğitim Kurumlarındaki Öğretmenlerin Tatile Girmesi.

Ortaöğretim Kurumları Öğretmenlerinin Tatile Girmesi a) 01 Temmuz 2013

b) 13 Temmuz 2013

77. Mesleki Eğitim Merkezi Öğrencilerinin Sözleşmelerinin Yapılması 01 Temmuz – 30 Eylül 2013

78. Merkezi Sistemle Öğrenci Almayan Ortaöğretim Kurumlarında 2013–2014 Öğretim Yılı Öğrenci Kayıtları. Bakanlığımızca yayınlanacak Genelge doğrultusunda kayıtlar yapılacaktır

79. Mesleki Ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarında 2013–2014 Öğretim Yılı İçin Telafi Programına Müracaatlar 01 Ağustos – 06 Eylül 2013

80. Ramazan Bayramı 07 Ağustos 2013 Çarşamba günü saat 13.00’de başlar 10 Ağustos 2013 Cumartesi Günü Akşamı Sona Erer.

81. Bilim Ve Sanat Merkezlerine Öğrenci Kayıtları Ve Yerleştirme İşlemleri 12 Ağustos–25 Eylül 2013

82. Meslek Liselerinde Alanlara Müracaat Ve Kayıt Tarihleri Bakanlığımızca yayınlanacak Genelge doğrultusunda yapılacaktır

83. Zafer Bayramı ( Resmi Tatil ) 30 Ağustos 2013

84. İlçe Hayat Boyu Öğrenme Halk Eğitimi Planlama ve İşbirliği komisyonu 1. Toplantısı Ağustos 2013

85. İl Hayat Boyu Öğrenme Halk Eğitimi Planlama ve İşbirliği komisyonu 1. Toplantısı Eylül 2013

86. Örgün Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında Öğretmenlerin Göreve Başlaması.

Ortaöğretim Kurumlarında Sorumluluk Sınavları Öncesi Öğretmenler Kurulu Toplantısı 02 Eylül 2013

87. Mesleki Eğitim Merkezi 2013–2014 Öğretim Yılı Sene Başı Öğretmenler Kurulu Toplantısı 02 Eylül 2013

88. Ortaöğretim Kurumlarında Sorumluluk Sınavları 02 - 08 Eylül 2013

89. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde 12.sınıfa devam edip alt sınıflarda başarısız ders/dersleri bulunanlar ile Beklemeli durumdaki öğrencilerin Sorumluluk Sınavları. 02 – 06 Eylül 2013

89. A) Okul Öncesi Eğitim Kurumları ve İlköğretim Okulları Öğretmenler Kurul Toplantısı

B ) Okul Öncesi Eğitim Kurumları İle İlköğretim Kurumlarındaki Öğretmenlerin 2013–2014 Öğretim Yılı Sene Başı Mesleki Çalışmaları a)02–06 Eylül 2013 b)02-13 Eylül 2013

90. Mesleki Eğitim Merkezlerinde Güz Dönemi Kalfalık Ve Ustalık Sınavları 02–28 Eylül 2013

91. Okul Öncesi Ve İlköğretim Okulları 1. Sınıf Öğrencilerinin Eğitim-Öğretime Hazırlanmaları ( Bağımsız Anaokulları hariç) 09-13 Eylül 2013

92. Örgün Eğitim Kurumlarında 2013–2014 Eğitim-Öğretim Yılı Sene Başı Öğretmeler Kurulu Toplantısı 09-13 Eylül 2013

93. Mahalli Kurtuluş Günü ( Bursa Merkez ) 11 Eylül 2013

94. Örgün Ve Yaygın Eğitim Kurumlarında 2013–2014 Ders Yılının Başlaması. 16 Eylül 2013

95. İlköğretim haftası 16-20 Eylül 2013

96. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde öğrenim gören 10. ve 11. Sınıf Öğrencilerinin 2012–2013 Ders Yılı İşletmelerde Mesleki Eğitimin Sona Ermesi 20 Eylül 2013

97. Aday, Çırak Ve Çırak Öğrencilerin 2013–2014 Eğitim-Öğretim Yılı Teorik Eğitme Başlamaları 23 Eylül 2013

98. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde Öğrenim Gören 10. ve 11. Sınıf Öğrencilerinin 2012–2013 Ders Yılı Sonu Beceri SınavlarıÖncesi Öğretmenler Kurulu Toplantısı 23 Eylül 2013

99. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde Öğrenim Gören 10. ve 11. Sınıf Öğrencilerinin 2012–2013 Ders Yılı Sonu Beceri Sınavları 24-26 Eylül 2013

100. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde Öğrenim Gören 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin 2012–2013 öğretim yılı Ortalama Yükseltme Sınavları için ders seçimi 30 Eylül- 04 Ekim 2013

101. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde Öğrenim Gören 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin 2012–2013 öğretim yılı Ortalama Yükseltme Sınavlarının ilanı 07 - 11 Ekim 2013

102. Kurban Bayramı 14 Ekim 2013 Pazartesi günü 13.00’da başlar. 18 Ekim 2013 Cuma akşamı sona erer.

103. Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri 10. ve 11. sınıf öğrencilerinin 2012 – 2013 öğretim yılı Ortalama Yükseltme Sınavları 21 - 27 Ekim 2013

104. Cumhuriyet Bayramı 28 Ekim 2013 Pazartesi günü saat 13.00’da başlar, 29 Ekim 2013 Salı günü akşamı sona erer.

105. Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin Sorumluluk Sınavları 28 - 31 Ekim 2013

106. Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde 2012–2013 Öğretim Yılı Sonu ve 2013–2014 Öğretim Yılı Sene Başı Öğretmenler Kurulu Toplantısı 01 Kasım 2013

107. Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri 10.,11. ve 12. sınıflarının 2013–2014 Öğretim Yılına Başlaması 04 Kasım 2013

14 Ağustos 2012 Salı

İslam âlimleri kaç çocuk sahibi olmayı tavsiye ediyorlar?

Peygamber efendimiz (Ahir zamanda, sizin en iyiniz çoluk çocuğu olmayandır) buyuruyor. Yani çocuk sahibi olmamak tavsiye ediliyor. Eskiden ise, (Ben ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim) buyurarak çok çocuk sahibi olunmasını tavsiye ediyordu.

Ahir zamanda çocukları İslam terbiyesi ile yetiştirmek çok zordur. Çocuk çoğaldıkça bu zorluk artar. Terbiye edebilecek olan istediği kadar çocuk sahibi olur.

(Âlim evlat, cahil babasına imam olamaz.)

Yanlış bu. Evlat bilgiliyse, babasına imam olabilir. Bunu yanlış olarak kölenin imamlığına benzetmiş. Kölenin imamlığının mekruh olması, köle olduğu için değil, hizmetle meşgul olmasından dolayı ilim tahsiline vakit bulamayacağı içindir. Eğer âlim olursa kölenin de imamlığı mekruh olmaz. A’manın [körün] imamlığının mekruh olmasının sebebi de, elbisesini temizleyememesidir; fakat elbisesi temiz olan a’manın da imam olması mekruh değildir. Çünkü Peygamber efendimiz, a’ma olan İbni Mektum hazretlerini defalarca kendi yerine imamlığa seçmişti. (Nimet-i İslam)

Yabancı kadınlara bakmak günah mıdır?

Kadınlara da erkeklere de lüzumsuz veya şehvetle bakmak günahtır. Âyet-i kerimede mealen buyuruldu ki:
(Ey Resulüm, müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramlardan korusunlar! İmanı olan kadınlara da söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar!) [Nur 30]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Erkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır.) [Taberani]

(Harama bakmak, şeytanın zehirli okudur. Allahü teâlâdan korkup yabancı kadına bakmayana, zevkli bir iman nasip olur.)
[Ramuz]

(Yabancı kadına şehvetle bakanın gözleri ateşle doldurulup, Cehenneme atılır, onunla toka edenin kolları ensesinden bağlanıp, Cehenneme sokulur, lüzumsuz ve şehvetle konuşan, her kelimesi için, bin yıl Cehennemde kalır.) [R.Nasıhin]

(Komşu ve arkadaş hanımına şehvetle bakmak yabancı kadına bakmaktan ve evli kadına bakmak, kıza bakmaktan daha çok günahtır. Zina da böyledir.)
[R. Nasıhin]

Bir erkeğin bir kadınla tokalaşması, zaruretsiz konuşması, görünmeyen bir yerde yalnız kalmaları haramdır. Peygamber efendimiz bile hiçbir kadınla tokalaşmamıştır. Bir hadis-i şerifte buyuruyor ki:
(Elbette ben kadınlarla tokalaşmam.) [Nesai, İbni Mace, Taberani]

Hazret-i Âişe validemiz de buyurdu ki:
(Resulullah, kendisine helal olan kadınlardan başka, hiçbir kadınla tokalaşmadı.) [Buhari, Müslim]

Yine hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bir erkeğin başına demir bir şişin batması, namahrem bir kadına dokunmasından daha hafif kalır.) [Taberani, Beyheki]

(Yabancı kadınla kucaklaşan, şeytanla beraber zincire vurulup ateşe atılır.)
[Şir’a]

(Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının. Allah’a yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hafiftir.)
[Taberani]

Namahremle konuşmakKadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz’un 469. sayfasında yazılı ilk hadis-i şerif şöyle:
(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]

Siz iffetli olursanızErkekler, iffetsiz [yani namussuz] olursa, geneleve falan giderse, karıları, kızları da kötü yola düşebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Siz iffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur.) [Hakim]

(Onun bunun karısını, kızını ayartan bizden değildir.) [İ.Ahmed]

(Zina eden, aynı şeye maruz kalır.) [İ.Neccar]
["Çalma elin kapısını, çalarlar kapını", "Eden bulur" denmiştir.]

Kur'an-ı kerimde mealen, (Fuhşun açığına da, gizlisine de yaklaşmayın) buyuruluyor. (Enam 151)
Buradaki yaklaşmayın demek, zinaya götürecek sebeplerden, hareket ve işlerden sakının, yabancı kadınları düşünmeyin, onlarla konuşmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın demektir. Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır, kalbi karartır. Peygamber efendimiz de, "göz zinası" hakkında buyuruyor ki:
(Yabancı kadına şehvetle bakmak göz zinasıdır, onu tutmak el zinasıdır, ona gitmek ise ayakların zinasıdır.) [R.Nasıhin]

(Bir yabancı kadın görüp de, Allah’tan korkarak, başını ondan çevirene, Allahü teâlâ, ibadetlerin tadını duyurur.)
[Ebu Davud, İ.Ahmed, Hakim]

(Avret yerini açana, başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!)
[Beyheki]
(Kadının yüzünden ve iki eli ayasından başka bütün bedeni avrettir.) [M.Enhür]

Kadınların, Kur'an-ı kerim, mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır. [Hoparlör, radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur.] (Tergib-üs-salat, Hadika)

Hanımla iyi geçinmenin yolu nedir?

Hanımının güzel huylu olmasını isteyen, önce kendisi güzel huylu olmalıdır! Kur'an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. O halde, dinimizin emir ve yasaklarına riayet eden, hanımı ile iyi geçinir.

Aliyy-ül Havas hazretlerine hanımı küsmüştü. Hanımı, kocasına muhalefet etmek için ayrı testi, ayrı bardak kullanıyordu. Aliyy-ül Havas hazretleri, bir gün yanlışlıkla hanımının testisinden su içince, hanımı hemen testiyi kırmıştı. Hazret, "Testiyi niçin kırdın?" bile dememiş, hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.

Osman el-Hattab hazretlerinin komşusu, Nureddin Şuni efendi anlatır: Bir gece dışarı çıktım eski bir hasıra sarılı birinin dışarıda yattığını görüp (Sen kimsin, burada niçin yatıyorsun?) dedim. (Komşu ben Osman el-Hattabım. Oğlumun annesi, beni evden kovduğu için sokağa çıktım, onun kızgınlığı gidinceye kadar burada yatmaya karar verdim) dedi.

Huysuz hanım
İbni Ebil Hamayil-i Sevri hazretlerinin hanımı huysuzdu. Kocasına ağzına geleni söyler, onu rahat bırakmazdı. O mübarek zat da hep sabrederdi. Yine bir gün hanımının yaptığı huzursuzluktan kurtulmak için uçarak kaçmıştı. Hanımı arkasından bakıp, (Hele şuna bak, uçup kaçmakla elimden kurtulacağını sanıyor) diye söylenmişti. Bizim gibilerin uçması mümkün olmayacağına göre, kaçmak suretiyle kavgadan, münakaşadan uzak durmaya çalışmalıyız. Haklı olduğumuzu ispata kalkışmamalıyız!

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir mümin, hanımına kızmasın! Kötü huyu varsa, iyi huyu da olur.) [Müslim]

(Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!)
[İbni Lal]

(Müslümanların iman yönünden en üstünü, ahlakı en güzel olanı, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranandır.)
[Tirmizi]

(Müslümanların en iyisi, en faydalısı, hanımına en iyi, en faydalı olandır. Sizin aranızda hanımına karşı en iyi, en hayırlı, en faydalı olan benim.)
[Nesai]

(Kocası razı oluncaya kadar, kadının namazları ve hiçbir iyiliği kabul olmaz.)
[Taberani]

(Namazları kabul olmaz) demek, namaz borcundan kurtulur, fakat namaz kılmakla meydana gelecek büyük sevaba kavuşamaz demektir. Namazı boşa gider demek değildir. Bir kadından kocası razı olmazsa, kadın, günahının cezasını çektikten sonra, Cennete girer. Cennete sadece kâfirler girmez.
Müslümanın günahı çok olsa da, sonunda mutlaka Cennete girer. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İyi kadınlar, Allah’a itaat eder ve kocalarının haklarını gözetir. Kocaları yokken, onların namuslarını ve mallarını, Allah’ın yardımı ile korurlar.) [Nisa 34]

Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalıdır. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendini neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Haksız olarak hanımını dövenin, Kıyamette hasmı ben olurum. Hanımını döven, Allah ve Resulüne asi olur.) [R.Nasıhin]

(Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allahü teâlânın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!)
[Müslim]

(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine bir köle azat etmiş sevabı yazılır.)
[R.Nasıhin]

(Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl]

Huzurun anahtarı tebessümdür

Erkeğin hanımı üstündeki hakkı nedir?

Erkeğin de hanımı üzerinde hakkı çoktur. Kadın kocası ile iyi geçinmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.) [Taberani]

Bir kadın, kocasını güzel karşılar, güzel sözler söyleyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdı. Peygamber efendimiz aleyhisselam, kadının bu hareketinden dolayı kocasına buyurdu ki:
(Hanımına selam söyle, yarı şehid sevabına kavuştuğunu haber ver!) [Şir’a]

Kadınların Cennete girmeleri erkeklere göre daha kolaydır. Bir hadis-i şerif meali:
(Kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına muti olursa, Cennete girer.) [İbni Hibban]

Erkeğini razı eden kadın için korku yoktur. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.)
[Tirmizi]

(Kocasına muhabbet gösteren, çocuk doğuran, öfkelendiği an veya kocası kendine kızdığı zaman, kocasını razı edinceye kadar uyumayan kadın Cennetliktir.)
[Taberani]

Kadına ziynet eşyası mubahtır. Ziynet almak için kocasını müşkül duruma düşürmemeli, yabancılara ziynetlerini göstermemelidir! Böyle olunca ziynetleri Cennete girmelerine mani olmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Cennette kadınların az olduğunu gördüm. Sebebini sordum. "Onları altın ve ziynet eşyası meşgul etti" dediler.) [İ. Ahmed]

Kocasına, elinden geldiği kadar güler yüzlü davranıp, sevgi göstermeli, dili ile de onu incitmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kıyamette Allahü teâlâ, kocasına dili ile eziyet eden kadının dilini 70 arşın uzun yapıp, boynuna dolar. Kocasına kötü gözle bakan kadını da başı kesik ve bedeni parçalanmış hale çevirir.) [Şir’a]

(Senden ne gördüm) diyerek küfran-ı nimette bulunmamalıdır! İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Eğer kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunmasalar, namaz kılanlar hemen Cennete girerdi.) [Şir’a]

(Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil ettiğini gördüm. Sebebi de, çok lanet ederler ve kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunurlar.)
[Buhari]

Kocasına bir iyilik yapmışsa, başına kakmamalıdır. Yeme ve giyme gibi hususlarda kocasını üzmemeli, yapamayacağı şeyi ondan istememelidir! Kocasının şerefini korumalı, her işte onun rızasını kazanıp gönlünü hoş etmeye çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kocanın hanımı üzerindeki hakkı, benim sizin üzerinizdeki hakkım gibidir. O halde kocasının hakkını gözetmeyen, Allahü teâlânın hakkını gözetmemiş olur.) [Şir’a]

Kadın, kocasını üzmemelidir.
Bir gün Hazret-i Fatıma, ağlayarak babasının huzuruna geldi. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Ya Fatıma, niçin ağlıyorsun?
- Kasıtsız söylediğim bir sözden Ali bana kızdı. Özür diledim. Fakat onu üzdüğüm için ağlıyorum.
- Kızım, bilmez misin, Allahü teâlânın rızası kocanın rızasına bağlıdır. Ne mutlu o kadına ki daima kocasının rızasını arar, kocası ondan razı olur. Kadınlar için en üstün ibadet, kocasına itaattir. Erkek, hanımından razı olunca, o kadın istediği kapıdan Cennete girmeye hak kazanır. Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, Allahü teâlânın lanetinde olur.)
[R. Nasıhin]

Koca hakkına riayet, kadına cihad etmiş gibi sevap kazandırır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.) [Taberani]

(Kadın, kocasından izinsiz olarak nafile oruç tutamaz. Eğer tutarsa, aç ve susuz kalmış olur, sevap kazanamaz. Kocasından izinsiz evinden dışarı çıkamaz. Çıkarsa, gökteki melekler, geri evine dönünceye kadar ona lanet eder.)
[Taberani]

(Bir erkek, ihtiyacı için hanımını çağırsa, kadın tandır başında olsa da, hemen ihtiyacına cevap versin!)
[Tirmizi]

(Kocası çağırdığı halde yatağa gelmeyen kadına melekler sabaha kadar lanet eder.)
[Buhari]

(İzinsiz evden çıkan kadına, kocası razı oluncaya kadar, güneşin ve ayın doğduğu her şey lanet eder.)
[Deylemi]

(Kadın, kocasından izinsiz
[ana, baba, kardeşleri dahil] hiç kimseyi evine alamaz, nafile namaz kılamaz.) [Taberani]

(Kadınlarınızı süslü giyinmekten men ediniz! Beni İsrail kadınları süslü giyinip camiye gururlanarak yürüdükleri için lanetlenmişlerdir.)
[İbni Mace]

(Kocası razı oluncaya kadar, kadının namazları ve hiçbir iyiliği kabul olmaz.)
[Taberani]

(Kadının namazları kabul olmaz) demek, namaz borcundan kurtulur, fakat namaz kılmakla meydana gelecek büyük sevaba kavuşamaz demektir. Namazı boşa gider demek değildir.

Bir kadından kocası razı olmazsa, kadın, günahının cezasını çektikten sonra, Cennete girer. Cennete sadece kâfirler girmez. Müslümanın günahı çok olsa da, sonunda mutlaka Cennete girer.

Karı koca iyi geçinip, birbirlerinin rızalarını almaya çalışmalıdır.

Bir hoca, (Uyuyarak oruç tutan sevab yerine hava alır ve sevabına ancak rüyada kavuşur, sevabını hayâl bile edemez) diyor. Ben, gece çalışıyorum, gündüz uyuyorum, sadece namaz vakitlerinde uyanıyor, namazımı kılıp yatıyorum. Benim oruçlarım boşa mı gidiyor?

Hayır, oruçlunun uyumasının mahzuru olmaz. Aksine uyuması bile sevab olur. Gece çalışmasanız bile, gündüz uyuyabilirsiniz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Oruçlunun uykusu ibadettir.) [Deylemi]

Bir beyit de şöyledir:
Oruçlunun uykusu, elbette ibadettir,
Oruçluyken uyumak, ne büyük saadettir.

Uyumak kötü bir şey değildir. Ölü gibi yatan, Allahü teâlânın lütfuyla, uyurken de sevab kazanıyor. Uykuda günah yazılmaz, çünkü şuurlu olarak bir günah işlemiyor. Bir hadis-i şerif meali:
(Şu üç kişiden kalem kaldırılır [günah yazılmaz]: Uyuyan kimse uyanana kadar, çocuk büluğa erene ve deli olan iyileşinceye kadar.) [Ebu Davud]

Eğer oruçlu, abdestli yatmışsa ayrıca sevab alır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Abdestli olarak yatan, uykudayken, gündüz saim [oruçlu], gece kaim [gece uyanıp ibadet eden] gibi sevaba kavuşur.) [Deylemi]

Yatarken hayırlı işleri yapabilmek için istirahat etmeye, namaza kalkmaya, uyanınca hayırlı işler yapmaya niyet etmeli! Böyle niyet edenin uykusu ibadet olur. Âlimler bunu bilip böyle niyet ettikleri için, Peygamber efendimiz, (Âlimlerin uykusu ibadettir) buyuruyor. Bir kimse de, gece ibadet etmek niyetiyle yatsa, fakat uyanamasa, niyeti sebebiyle yine sevab kazanır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İbadete niyet edip yattıktan sonra, uyuyup kalana, niyeti sebebiyle gece ibadet etmiş gibi sevab yazılır, uykusu da kendisine sadaka olur.) [Nesai, İbni Mace]

Oruçlu kimse, uyanıkken namaz kılamıyor, hayırlı işler yapamıyorsa, gıybet ediyor veya günah olan işler yapıyorsa, uyuması onun için daha iyi olur. Uyumakla günahlardan kurtulmuş olur. (Uyuyan, orucun sevabını hayâl bile edemez) demek ilmî değil, indî bir sözdür.

Uzun ve sıcak günlerde oruç tutmak, kısa ve soğuk günlerde oruç tutmaktan ve maniler arasında sıkıntılı oruç tutmak daha sevabdır diye kendini sıkıntıya sokmak yanlış olur. Sıkıntı tabiî olarak gelmeli, kendi elimizle kendimizi sıkıntıya sokmamız sevab olmaz.

İftar açarken hangi dua okunur?

Güneşin battığı iyi anlaşılınca iftardan önce, Euzü ve Besmele çekilip, (Allahümme yâ vâsi’al-magfireh igfirlî ve li-vâlideyye ve li-üstâziyye ve lil-müminîne vel müminât yevme yekûmülhisâb) denir. Manası şöyledir: (Ey mağfireti çok geniş olan Allah’ım! Kıyamet günü hesaba çekilirken, beni, ana babamı, hocamı, erkek ve kadın bütün müminleri affet!)

Bir iki lokma yedikten sonra, (Zehebezzama’ vebtelletil urûk ve sebe-tel-ecr inşâallahü teâlâ) denir ve yemeğe başlanır. Bu iftar duasının manası ise şöyledir: (Açlık bitti. Damarlarımızın suya kavuşma vakti geldi. İnşallah sevab hâsıl oldu.)

Ramazanda, şöyle dua da edilir:
Ya Rabbi, Ramazan-ı şerifin şefaatine nail eyle! Ramazan-ı şerifte af ve mağfiret eylediğin ve Cehennemden azat eylediğin kulların arasına bizleri de dahil eyle!

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Bir iş sebebiyle iftarı ne kadar geciktirmek caiz olur?

Akşam vaktinin girdiği kesin olarak biliniyorsa, önce hurma, su gibi bir şey ile oruç açılır sonra namaz kılınır. Yemeği tezce yiyip sonra namaz kılmak da caizdir. Ancak iftar sofrasında çeşitli yemekler olduğu için, akşam namazı gecikebilir. Namaz mekruh vakte kalabilir. Bu bakımdan önce namazı kılmak ve sonra yavaş yavaş yemeği yemek daha uygun olur. Vaktin girdiği kesin belli değilse, önce namazı kılmak gerekir. Daha sonra vaktin girmediği anlaşılırsa, namazı iade etmek mümkündür. Fakat vakit girmeden oruç açılırsa, oruç bozulmuş olur. Telafisi de mümkün olmaz. Vaktin girdiği kesin biliniyorsa, önce orucu açıp, namaz kıldıktan sonra yemeği yemelidir.

Hadis-i şerifte, (İftarda acele edin) buyuruldu. (Hakim) Acelenin son vaktinin, muteber kitaplarda, yıldızlar görününceye kadar olduğu bildiriliyor. Bu da takriben akşam vakti girdikten yarım saat sonradır. Hadis-i şerifte, (Yıldızlar görünmeden iftar eden, sünnetimle amel etmiş olur) buyuruldu. (İbni Hibban)

Bazıları, (Namaz kılmayan, içki içen, açık gezen veya başka günah işleyen, boşuna oruç tutmamalı) diyorlar. Bu söz doğru mudur?

Hayır, dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz, fakat âhirette, niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur, hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkânı olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.)
Namazın dinimizdeki yeri, oruca göre daha önemliyse de, bir kimseye namaz kılmadığı için, (oruç da tutma) denmez. Aksine, (Namaz kılamıyorsan, orucu bari terk etme) denir. Namaz kılmamakla büyük bir günaha giren kimse, oruç tutmazsa günah miktarı daha da çok artar.

Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse ona, (Diğerlerini bırakmadığına göre, bu günaha da devam et) denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa, o kadar iyi olur. Allah’tan korkup bir günahtan vazgeçmek iman alametidir. Hadis-i şerifte, (Ömründe bir defa Allah’ı anan veya Ondan korkan Müslüman, Cehennemden çıkar) buyuruldu. (Tirmizi)

Günah işleyen, oruç tutuyor veya zekât veriyorsa, (Aman bunları bari bırakma) demelidir! Bu ibadetleri de yapmazsa, dinden tamamen uzaklaşabilir. Korkutmaktan çok, müjdeleyici olmak gerekir. Peygamber efendimiz, (Allah’ın rahmetinden ümit kestirip, dinden nefret ettirenlere lanet olsun! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin) buyurdu. (Buhari)

Bir genç, Peygamber efendimize, (Şu üç günahı bırakamıyorum) dedi. O üç günah, yalan, zina ve içkidir. Resulullah efendimiz, (Bu üç günahtan yalanı benim için bırak) buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, (Bu günahları işleyip Resulullahın karşısına çıkınca, “Ben işlemedim” desem yalan söylemiş olurum. Eğer işlediğimi söylersem, beni cezalandırır) diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti. (Şir’a)
Kelime-i şehadeti dil ile söyleyip kalb ile de tasdik eden Müslümandır. Günah işleyen, Müslümanlıktan çıkmaz. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrail aleyhisselam, “Ümmetine müjde ver ki, müşrik olarak ölmeyen Cennete girer” dedi. Ben, “Zina ve hırsızlık eden de mi Cennete girer” diye üç defa sordum. “Evet, zina ve hırsızlık eden de Cennete girer” dedi. Daha sonra, “İçki içse de, yine sonunda Cennete girer” dedi.) [Buhari]

Bu, Ehl-i sünnet itikadıdır. Günahları hafif görmek değildir. Bu inanış, insanı günaha sevk etmemeli! Her günah, kalbi karartır, insanı küfre sürükleyip Cehennemde ebedi kalmaya sebep olabilir. Her günahtan kaçınmalı, çünkü Allah’ın gazabı günahlar içinde saklıdır. Belam-ı Baura, çok ibadet eden büyük bir âlimken, bir günah yüzünden imansız öldü. Günah işleyen hemen tevbe etmelidir! (K.Saadet)
 
Hayır, dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz, fakat âhirette, niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur, hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkânı olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.)
Namazın dinimizdeki yeri, oruca göre daha önemliyse de, bir kimseye namaz kılmadığı için, (oruç da tutma) denmez. Aksine, (Namaz kılamıyorsan, orucu bari terk etme) denir. Namaz kılmamakla büyük bir günaha giren kimse, oruç tutmazsa günah miktarı daha da çok artar.

Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse ona, (Diğerlerini bırakmadığına göre, bu günaha da devam et) denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa, o kadar iyi olur. Allah’tan korkup bir günahtan vazgeçmek iman alametidir. Hadis-i şerifte, (Ömründe bir defa Allah’ı anan veya Ondan korkan Müslüman, Cehennemden çıkar) buyuruldu. (Tirmizi)

Günah işleyen, oruç tutuyor veya zekât veriyorsa, (Aman bunları bari bırakma) demelidir! Bu ibadetleri de yapmazsa, dinden tamamen uzaklaşabilir. Korkutmaktan çok, müjdeleyici olmak gerekir. Peygamber efendimiz, (Allah’ın rahmetinden ümit kestirip, dinden nefret ettirenlere lanet olsun! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin) buyurdu. (Buhari)

Bir genç, Peygamber efendimize, (Şu üç günahı bırakamıyorum) dedi. O üç günah, yalan, zina ve içkidir. Resulullah efendimiz, (Bu üç günahtan yalanı benim için bırak) buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, (Bu günahları işleyip Resulullahın karşısına çıkınca, “Ben işlemedim” desem yalan söylemiş olurum. Eğer işlediğimi söylersem, beni cezalandırır) diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti. (Şir’a)
Kelime-i şehadeti dil ile söyleyip kalb ile de tasdik eden Müslümandır. Günah işleyen, Müslümanlıktan çıkmaz. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrail aleyhisselam, “Ümmetine müjde ver ki, müşrik olarak ölmeyen Cennete girer” dedi. Ben, “Zina ve hırsızlık eden de mi Cennete girer” diye üç defa sordum. “Evet, zina ve hırsızlık eden de Cennete girer” dedi. Daha sonra, “İçki içse de, yine sonunda Cennete girer” dedi.) [Buhari]

Bu, Ehl-i sünnet itikadıdır. Günahları hafif görmek değildir. Bu inanış, insanı günaha sevk etmemeli! Her günah, kalbi karartır, insanı küfre sürükleyip Cehennemde ebedi kalmaya sebep olabilir. Her günahtan kaçınmalı, çünkü Allah’ın gazabı günahlar içinde saklıdır. Belam-ı Baura, çok ibadet eden büyük bir âlimken, bir günah yüzünden imansız öldü. Günah işleyen hemen tevbe etmelidir! (K.Saadet)
 
Hayır, dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz, fakat âhirette, niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur, hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkânı olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.)
Namazın dinimizdeki yeri, oruca göre daha önemliyse de, bir kimseye namaz kılmadığı için, (oruç da tutma) denmez. Aksine, (Namaz kılamıyorsan, orucu bari terk etme) denir. Namaz kılmamakla büyük bir günaha giren kimse, oruç tutmazsa günah miktarı daha da çok artar.

Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse ona, (Diğerlerini bırakmadığına göre, bu günaha da devam et) denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa, o kadar iyi olur. Allah’tan korkup bir günahtan vazgeçmek iman alametidir. Hadis-i şerifte, (Ömründe bir defa Allah’ı anan veya Ondan korkan Müslüman, Cehennemden çıkar) buyuruldu. (Tirmizi)

Günah işleyen, oruç tutuyor veya zekât veriyorsa, (Aman bunları bari bırakma) demelidir! Bu ibadetleri de yapmazsa, dinden tamamen uzaklaşabilir. Korkutmaktan çok, müjdeleyici olmak gerekir. Peygamber efendimiz, (Allah’ın rahmetinden ümit kestirip, dinden nefret ettirenlere lanet olsun! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin) buyurdu. (Buhari)

Bir genç, Peygamber efendimize, (Şu üç günahı bırakamıyorum) dedi. O üç günah, yalan, zina ve içkidir. Resulullah efendimiz, (Bu üç günahtan yalanı benim için bırak) buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, (Bu günahları işleyip Resulullahın karşısına çıkınca, “Ben işlemedim” desem yalan söylemiş olurum. Eğer işlediğimi söylersem, beni cezalandırır) diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti. (Şir’a)
Kelime-i şehadeti dil ile söyleyip kalb ile de tasdik eden Müslümandır. Günah işleyen, Müslümanlıktan çıkmaz. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrail aleyhisselam, “Ümmetine müjde ver ki, müşrik olarak ölmeyen Cennete girer” dedi. Ben, “Zina ve hırsızlık eden de mi Cennete girer” diye üç defa sordum. “Evet, zina ve hırsızlık eden de Cennete girer” dedi. Daha sonra, “İçki içse de, yine sonunda Cennete girer” dedi.) [Buhari]

Bu, Ehl-i sünnet itikadıdır. Günahları hafif görmek değildir. Bu inanış, insanı günaha sevk etmemeli! Her günah, kalbi karartır, insanı küfre sürükleyip Cehennemde ebedi kalmaya sebep olabilir. Her günahtan kaçınmalı, çünkü Allah’ın gazabı günahlar içinde saklıdır. Belam-ı Baura, çok ibadet eden büyük bir âlimken, bir günah yüzünden imansız öldü. Günah işleyen hemen tevbe etmelidir! (K.Saadet)

Kaza orucuna nasıl niyet edilir?

(Niyet ettim ilk kazaya kalan Ramazan orucumu tutmaya) diye niyet edilir. Son kazaya kalan da denebilir. Kaza orucunda, akşam namazından imsak vaktine kadar niyet etmek şarttır.
İmsak vaktinden önce niyet etmeyi unutan, kaza orucu tutamam diye oruçtan vazgeçmemeli, nafile oruç tutunca boşa gidecek diye düşünmemeli. Yani nafile de olsa oruç tutmalıdır.

Bir de, niyetten sonra yemek yenilmez sanılıyor. Bu da yanlıştır. Akşam oruca niyet edip, Türkiye Takvimi’ndeki imsak vaktine kadar yiyip içilebilir.

Bazıları aç ve susuz durmanın ne faydası olur ki diyorlar. Oruç tutmaktan maksat nedir?

Oruç, yalnız aç ve susuz kalmak değildir. Bir hayvanı veya inanmayan bir kimseyi bir odaya hapsedip aç, susuz bırakmakla oruç tutturulmuş olmaz. Orucun, sabır, şükür, nefs terbiyesi gibi diğer ibadetlerle irtibatı vardır. Onun için hadis-i şerifte, (Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetlerin kapısıysa oruçtur) buyuruldu. (İbni Mübarek)

Sinir sistemimizin vücuttaki yeri çok mühimdir. Dil sinirleri felç olan konuşamaz. Bacaktaki sinirler felç olursa, insan yürüyemez. Sinirimizin bozulması nispetinde hayatımız, az veya çok tehlike içindedir. Siniri bozuk kimse, huzursuz olur, sabredemez. Cemiyetteki kavgaların, cinayetlerin çoğu sinirli olmaktan, sabredememekten ileri gelmektedir. (Oruç sabrın, sabır da imanın yarısıdır) hadis-i şerifi oruç tutanın sabırlı olduğunu bildirmektedir. (Ebu Nuaym)

Böylece, orucun imandan da olduğu görülmektedir. İmanlı olan da, imanının kuvvetine göre suç ve günah işlemez. Sinirine hakim olur. Her şeyin bir zekatı vardır. Vücudun zekatıysa açlıktır. Oruç tutarak aç kalanın arzuları kırıldığı için sabretmesi kolay olur. Oruç tutan aç durur. Aç durmak iyidir: Aç duranın basireti açılır. Anlayış kabiliyeti artar. Hadis-i şeriflerde, (Aç duranın idraki artar, zekası açılır) ve (Tefekkür, ibadetin yarısı, az yemekse tamamıdır) buyuruldu. (İ. Gazali)
Çok yiyen çok uyur, çok uyuyanın da ömrü boşa geçmiş olur. Çok yiyen sarhoş gibi olur, dimağı yorgunlaşır. Zekası, zihni dumura uğrar. Açlık, kalbde incelik doğurur. Hadis-i şerifte, (Az yiyenin içi nurla dolar ve Allahü teâlâ, az yiyip içen ve bedeni hafif olan mümini sever) buyuruldu. (Deylemi)

Açlıkta arzular kırılır, nefsimiz uysallaşır, serkeşliği kalkar. Çok yemek, gafleti doğurur. Azgın bir atı zaptetmek zor olduğu gibi, çok yedirmekle azan nefsi zaptetmek de zordur. Açlıkla terbiyesi kolaylaşır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsan kalbi tarladaki ekin, yemek ise yağmur gibidir. Fazla su ekini kuruttuğu gibi, fazla gıda da kalbi öldürür.) [İ.Gazali]

Her zaman tok olan şefkatsiz ve merhametsiz olur. Tok, açın hâlini bilmez. Çok yiyen sert ve katı kalbli olur. Hadis-i şerifte, (Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin!) buyuruldu. (İmam-ı Gazali)

Sinirlerine hakim olan kimse huzurlu olur. Açlık, günah işleme arzusunu kırar, kötülük etmeye mani olur. Hadis-i şerifte, (Açlık ve susuzluk yoluyla nefisle cihad etmek, Allah yolunda cihad gibidir) buyuruldu. (İmam-ı Gazali)

Çok yiyen çok su içer. Çok su içen çok uyur. Çok uyuyanın ömrü uyku ile geçtiği için dünya ve ahiret kazancına mani olur. Demek ki açlık, sinirleri uyanık, zinde tutar. Fazla tokluk ahmaklığa yol açar. Okuduğunu ezberlemesi ve hatırında tutması zor olur. Hadis-i şerifte, (Her gün bir defa yemek yenmesi itidaldir) buyuruldu. (Beyheki)

İki günde üç defa yemek yemenin normal olduğu bildirilmiştir. (Teshil-ül-menafi)
Hastalıkların çoğu çok yemekten ileri gelir. Hadis-i şerifte, (Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır) buyuruldu. (Dare Kutni)

Az yiyenin vücudu sıhhatli olur. Hadis-i şerifte, (Oruç tutan sağlıklı olur) buyuruldu. (Taberani)

Çok yiyende acıma hissi azalır. Arzuları artar, harama dalar. Gayrimeşru arzuları harekete geçiren yolları tıkamak gerekir. Açlık şeytanın yolunu tıkar. Hadis-i şerifte, (Şeytan, damardaki kan gibi, vücutta dolaşır, açlıkla yolunu daraltın) buyuruldu. (İhya)

8 Ağustos 2012 Çarşamba

3. Dünya Savaşı üç hafta sonra mı çıkacak?!

Teröre karşı yıllardır verilen kararlı(!) mücadele Hakkari'de Geçimli Karakolu ile Çukurca'da üç ayrı karakola teröristlerce gerçekleştirilen eş zamanlı saldırıda yine bizlere 6 asker ve 2 köy korucusu olmak üzere 8 şehit verdirdi. (Hakkari'de 7 bölgeye giriş yasaklandı.)
Acı kelimelere sığmayacak kadar büyük hele ki şehit aileleri için...

Şehit haberlerinin ardından A Haber'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan saldırıdan Suriye'yi sorumlu tuttu. Esed'in Afrin ve Kobani'yi PKK'ya teslim ettiğinden söz etti. Ardından da tehdit devam ederse Suriye'ye gireceğimiz mesajını verdi.
Türkiye'de bunlar yaşanırken eşzamanlı olarak Sina'nın kuzeyindeki kontrol noktasını hedef alan ve 16 Mısır polisinin ölümü ile sonuçlanan bir saldırı gerçekleşti. Gazze saldırıdan İsrail'i sorumlu tutsa da Refah Sınır Kapısı süresiz kapatıldı. Mısır ile Gazze'nin arasını açmak hedefi ile gerçekleştirildiği düşünülen saldırı da Mısır'ın siyasi istikrarını sarsmakta diğer bir amaçtı.

Dezenformasyon için düğmeye basıldı ve sosyal ağlar devreye girdi. Rusya İçişleri Bakanı adına twitter da açılan bir hesaptan Esed'in ve eşinin Lazkiye'de öldüğü öne sürüldü. Jet yanıtla söz konusu hesabın Rus Bakana ait olmadığı belirtildi.
Özgür Suriye Ordusu mensubu Thwaiba Kanafan adlı bir kadın,Türkiye'de eğitim aldığını, Suriyeli üst düzeydeki resmi yetkililer hakkında casusluk yapıp, Özgür Suriye Ordusu'nun bu insanları yakalamasına yardımcı olmaya çalıştığını iddia etti. Kanafan, Türkiye'de, kendisi gibi olanlar için özel bir eğitim programı düzenlendiğini ve Türk ordusunun yönettiği gizli merkezler olduğunu söyledi.
Kanafan'ın söyledikleri doğru bile olsa bu açıklamanın garipliği üzerinde düşünürken gündeme İran televizyonunun 'Suriye'de muhaliflere yardım eden üst rütbeli Türk subayı yakalandı' iddiası düştü. (Dışişleri Bakanlığı yalanladı.)
Birkaç gün önce Mossad'ın eski şefi Efraim Halevy'in, Times of İsrael sitesine İran'a saldırı tarihi vermesi ve "Eğer İranlıların yerinde olsaydım, önümüzdeki 12 hafta için çok büyük endişe duyardım" açıklamasına paralel olarak ise İsrail Kanal 10 televizyonu İran'a saldırı için yıllardır hazırlık yapıldığını ve artık saldırı zamanının geldiğini ileri sürerek İran'a saldırının bedelinin de ağır olacağına işaret etti.

Tüm bu gelişmeleri hesaba katarak Suriye konusunda Türkiye'deki mevcut resmi hatırlayalım;
1-Özgür Suriye Ordusunu destekleyenler.
2-Esed Rejimini sahiplenenler.
3-Esed'in başından beri halk ayaklanmasıyla gitmesini sağlayacak adımların atılması gerektiğini ve Esed'in gitmesi konusunda ABD'den gelecek sözde destekle daha çok kan akacağı endişesini taşıyanlar.
3. görüşü baştan beri destekleyenlerin safında yer alsakta geldiğimiz noktanın sadece bir temennide kaldığını itiraf etmeliyim.

Müslüman kanının akmasına sessiz kalmak gibi bir saçmalığı bu görüşü taşıyanlara yakıştıranlar yani Özgür Suriye Ordusunu destekleyenlerin yürekten söylüyorum ki haklı ve endişelerin boşa çıkmasını çok istiyorum.

Gelelim olası senaryolara;
-Suriye'nin sahip olduğu büyük enerji kaynakları ve stratejik konumundan ötürü yıllardır bölgeye girme hevesinde olan ABD'nin senaryoları tutmadığı için İsrail devreye girecek ve Suriye'ye hava saldırısı için Nato'ya ortam hazırlayacak.
-Obama Modeli olarak ABD'nin işgal politikasında üstlendiği rolü Türkiye oynayacak. ABD'nin Libya, Mısır ve Tunus'ta uyguladığı iddia edilen modelin bir basamağı olan Suriye işgali Türkiye üzerinden gerçekleştirilecek. Buna göre ise İsrail'in İran'ı vurduğu gün, Türkiye de Suriye'yi vuracak.

Ülkesi dışında tek deniz üssü Suriye'nin Tartus limanında olan ve Esed'in düşmesiyle bu üssün kapatılacağını çok iyi bilen Rusya devreye girecek. Lojistik açısından zor duruma düşen Lübnan Hizbullahı da elbetteki bu duruma kayıtsız kalmayacak. Enerji ihtiyacını Ortadoğu'dan karşılayan Çin ise bu kaynakların batılılıların kontrolüne geçmesini kabul etmeyeceği için olası bir savaşta safını alacak.
Bundan sonra kim kimin yanında yer almış pek de önemi kalmıyor aslında.
3. Dünya Savaşı'nın çıkmasını ellerini ovuşturarak bekleyenler bir yana bu komplo teorileri içerisinde beni en çok ilgilendiren Türkiye'nin nerede durduğu!
Esed'i devirmek adına ABD ve NATO ile işbirliği yaptığımıza göre safımızın ne olduğunu bulmak ise zor olmasa gerek.
Ne var ki İsrail'in ve ABD'nin İran'a olan tutumunu bile bile onu yok etmek isteyenlerin yanında yer almamız neticesinde PKK saldırılarını Suriye rejiminin ve İran'ın desteklediğinin ispatı da gereksiz gözüküyor. Hadi Suriye'yi bir kenara bırakalım dost bildiğimiz İran'ın bulunduğu yeri eleştirirken bizim onun karşısındaki duruşumuzu nereye koyacağız? Ne demelerini bekliyoruz mesela: "Türkiye bizim dostumuz ABD ile işbirliği yapıp sonra bize saldırının zemini hazırlansa da dostumuz!"

...Şimdi!
8 Şehit verdik, PKK sözde Arap Baharının peşinde, komşularımızla düşman olduk. 1. Ve 2. Dünya Savaşlarının çıkma nedenlerini hatırlarsak amaç Suriye halkına demokrasi getirmek mi yoksa 3. Dünya Savaşı çıkarmak mı?
Hazır madem böyle korkunç bir senaryoyu konuşuyoruz ABD'de, Irak'ta ve Afganistan'da binlerce kişiyi katletti-katlediyor, İsrail Filistin'de katliama ara vermeden devam ediyor. Mavi Marmara'nın kanı da üzerinde duruyor!

Suriye'ye girmişken amaç masum insanların ölmemesi ya, ABD ve İsrail'e de demokrasi götürsek mi?!
Savaşların tarih sayfalarında kaldığını sanan masum çocukluğum nereden bilirdin ki o savaşları çıkaranlar hiç sayfaların arasında kalmamış!

Yanmak Var 'Yanmak' Var!

Yanmak Var 'Yanmak' Var!
Dünyaya Allah'a aşkla bağlanmak, yalnızca O'na kul olmak, O'na şevkle ibadet etmek, Rabb'imizin aşkı ile yanmak için geliriz. Mutluluk Allah aşkıyla olur, bunun dışında kalpler tatmin olmaz, kurtuluş gerçekleşmez.

Her an Allah aşkıyla yanmak, insana bir enerji ve canlılık verir. Bu ruhla yaşayan, Allah'a derin bir teslimiyeti ve Allah korkusunu derinden hisseden, Kur'an'a tam tabî olan mümin için tedirgin olacağı, rahatsızlık duyacağı bir şey yoktur. İnsan ancak Allah aşkıyla huzur bulabilir, tevekkül edip rahat olabilir.

Bediüzzaman Allah aşkını mealen şöyle tarif eder: "Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fani sevgililere yönelik olduğu vakit, ya o aşk kendi sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır. Veyahut o mecazî sevgili, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için, kalıcı bir sevgili arattırır; geçici sevgiliye değil, Allah'a olan aşka dönüşür."

Sonsuza kadar Allah aşkıyla yanmak, sonsuza kadar aynı şiddetli aşkla yaşamak muhteşem güzel bir duygudur. Bu sebeple ölüm, mümin için cennete vesile olma, Rabb'ine kavuşma yönünde bir nimettir.

İnkarcı, ölümle birlikte her şeyin biteceğini, yok olacağını düşünür. Bu dehşet vericidir, korkunç bir şeydir. Ancak onun için asıl korkunç olan her şeyin yeni başlıyor olmasıdır. Dünya hayatında fıtratına ters sürdürdüğü eziyet dolu hayatı gibi, ahiret hayatı da eziyettir.

O da yanar ama Allah aşkı ile değil, ahiret azabı ile. Sorar Rabb'imiz;

" Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin?"

Ne alıkoyar, ne bırakır.

Beşere delicesine susamıştır.
(Müdessir Suresi, 27-29)

Allah'tan 'içi titreyerek korkan' öğüt alır-düşünür.

'Mutsuz-bedbaht' olan ondan kaçınır.

Ki o, en büyük ateşe yollanacaktır.

Sonra onun içinde o, ne ölür, ne yaşar. (A'la Suresi, 10.. 13)

Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramayacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azap olacak. (İbrahim Suresi, 16-17)

Cehennem ne alıkoyar, ne bırakır. Ölüm her taraftan gelir ama Rabb'ini inkar eden onun içinde ne ölür, ne yaşar. Ve şimdi bütün "yüzler, diri, kaim olanın önünde eğik durmuştur ve zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir. (Taha Suresi, 108-111)

Allah aşkıyla yanan mümin acı hissetmez. İbrahim(as) gibi, ateş ona serin olur. Dünyanın da ahiretin de lezzetidir Allah aşkıyla yanmak.

"Yanmak var, yanmak var. Odun yanar kül olur. İnsan yanar kul olur!.. Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur." Mevlana Celaleddin.

7 Ağustos 2012 Salı

Hakkari'de 7 Bölgeye Giriş Yasaklandı

Hakkari'de 7 bölge, can ve mal güvenliği tehlikesine karşı geçici olarak vatandaşın girişine yasaklandı.
Hakkari Valilği'nden yapılan açıklamaya göre, 6 Temmuz - 6 Ekim tarihleri arasında geçici askeri güvenlik bölgesi ilan edilen alanlar şunlar;
İkiyaka bölgesi, Beytüşebap doğusu ve Hakkari merkez bölgesi arasında yeralan Altındağlar, Buzuldağı bölgesi, Rejgerdağı-Alandüz bölgesi, Balkaya bölgesi, Karadağ bölgesi ve Çağlayan-Pirinççeken bölgesi.
Vatandaşların belirtilen geçici askeri bölgelerine girişleri yasaklandı.

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Mısır Sınır Birliklerine Saldırı

Mısır-İsrail-Gazze üçgeninde bulunan Refah bölgesinde Mısır askerlerine kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda ilk belirlemelere göre, 13 Mısır askeri öldü, 7 asker yaralandı.

Emniyet görevlilerinden yapılan açıklamada, kimliği belirsiz kişilerin sınırdaki Mısır güvenlik güçlerine yönelik bir saldırı gerçekleştirdiği ve iftar vakti gerçekleştirilen saldırıda ilk belirlemelere göre, 13 askerinin öldüğü 7'sinin de yaralandığı belirtildi. Yaralıların, Refah ve Ariş'teki hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındığı bildirildi.

Saldırının ardından Mısır ordusuna ait bazı zırhlı araçların yandığı, iki zırhlı aracın ise saldırganlar tarafından ele geçirildiği ileri sürüldü.

Ankara-İstanbul 1.5 saat


Yurdun dört bir yanını Yüksek Hızlı Trenler (YHT) ile örmeye başlayan Devlet Demiryolları'nın (TCDD) Genel Müdürü Süleyman Karaman hükümetin tren hattıyla ilgili çılgın projesini SABAH'a anlattı. "Çılgın Proje" Ankara-İstanbul arasını YHT ile 1.5 saate indirmeyi amaçlıyor. Karaman, "Ankara-İstanbul'u 3'üncü Köprü üzerinden doğrudan bağlamayı düşünüyoruz. O zaman seyahat 1.5 saate iner. Maliyeti yaklaşık 10 milyar doları buluyor. Yani yüksek. Bu nedenle ilk etapta 4 milyar dolarlık Eskişehir bağlantısını inşa etmeyi seçtik. İstanbul-Ankara arasını Eskişehir'den bağlayacağız. Ancak Ankara-İstanbul projesini de gerçekleştirmek istiyoruz" dedi. Ankara-İstanbul'u saatte 300 kilometre hızla bağlayacak hattın Eskişehir üzerinden gittiğini anlatan Karaman, projenin 2013 sonunda biteceğini ve 2014'ten itibaren iki il arasındaki seyahat süresinin 3 saate ineceğini söyledi.

MAHKEME 4 YIL GECİKTİRDİ

Ankara-İstanbul arasındaki hızlı trenin neden geciktiğine ilişkin soruları da yanıtlayan Karaman, 2003'te yaptıkları ihalede yabancı yatırımcıların kredi talebi için Merkez Bankası'ndan görüş alarak uyguladıkları modelin, 4 yıl süren yargılamanın ardından Danıştay tarafından onaylandığını söyledi. Karaman, "Ancak 4 yıl bekledik. Devlete yüzde 1 gelir kazandıralım derken, yüzde 10 zarar ettirdik" diye konuştu.

Havayolu modeliyle serbestleşecek

Demiry ollarını "havayolları" modeli ile serbestleştireceklerini anlatan Karaman, hazırladıkları yeni kanun taslağını Bakanlar Kurulu'na sunduklarını söyledi. Taslakla hızlı trenler dahil olmak üzere özel şirketlere "Trenini alan gelsin. Yük veya yolcu taşısın. İsterse hattı kendi inşa etsin" diyeceklerini aktaran Karaman, "Yani otobüs firmaları gibi bir hatta 4-5 farklı şirket olmasını hedefliyoruz. Onlarca firmadan birini seçme şansı getireceğiz. 2023 planımızda bu proje var" şeklinde konuştu.

Tren A.Ş. kuracağız

TCDD'nin altyapı şirketine dönüşeceğini söyleyen Karaman, Türk Tren A.Ş. adıyla ikinci şirketin kurulacağını anlattı. Karaman, "Biz bağımsız olmak için altyapıdan sorumlu şirket olarak ayrılacağız. Sektöre girmek isteyen şirketler de Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde kurulan Düzenleme Genel Müdürlüğü'nden lisans alacak" dedi.

5 Ağustos 2012 Pazar

Demirel'in elindeki harita

Demirel'in elindeki harita
“Yıllar önceydi. Ankara'da, üst düzeyde bir istihbarat yetkilisiyle sohbet ediyorduk. Bana bir harita gösterdi.
Kuzey Irak'tan, Kuzey Suriye'den, yanlış hatırlamıyorsam, Hatay üzerinden bir koridorla Akdeniz'e açılan bir Kürt devleti ya da Kürt federasyonuydu haritada işaretlenmiş olan... İstihbarat yetkilisi eklemişti: ‘Bu bir İngiliz planıdır.' Daha sonra aynı haritayı Cumhurbaşkanı Demirel'in elinde görmüştüm.”

Bu satırlar Hasan Cemal'in dünkü köşesinden..

Ama dahası var: “İngilizlerin, Amerikalıların ya da İsrail'in veya Kürtlerin bölgeye yönelik kendi senaryoları hiç eksik olmadı.

Senaryolar dün de vardı, bugün de.

Peki, bizimki neydi?”

Cemal bizim planımızı sorgulayıp Başbakan Erdoğan'ı uzun uzun eleştiriyor ama yine de itirafları önemli.

İngilizler'in bölgede geçmişten beri bir senaryosu olduğunu açıkça söylüyor. Üstelik şu an coğrafyanın dönüşmeye başladığı realize olmaya başlayan bir haritayla ilgili bilgiyle destekleyerek. Üstelik Cemal bu haritayı ve İngiliz planlarını Demirel'in Cumhurbaşkanı olduğu 90'lı yıllardan beri biliyormuş.

Peki adama sormazlar mı, madem İngilizlerin bu stratejisini ve planlarını biliyorsunuz da İngiltere patentli DPI toplantılarına neden tepki göstermiyorsun?

İngiltere, ABD ve İsrail'in bölgede oyunları olduğunu, haritalar çizdiğini ama Türkiye'nin meseleye salt terör sorunu olarak baktığını söyleyen Cemal, güzel söylemiş amma ve lakin kendisi ve yakın arkadaşları da gün aşırı İngiltere'ye gidip, DPI adlı örgütün himayesinde, Kürt meselesini tam da İngilizlerin şemsiyesine sokmuş olmuyorlar mı?

Kürt meselesini tam da İngilizlerin istediği mekanda ve biçimde tartışmış olmuyorlar mı?
Böyle iki yüzlü bir tavır olmaz.

Hem İngilizlerin haritalar içeren Akdeniz'e açılacak bir parçalı Kürt devleti planladığını söyleyeceksin, hem de İngilizlerin istediği tarzda özerklik gibi şeyleri savunacak, DPI'a tepki göstermeyeceksin...

Sağlı sollu çalışıyorlar memlekete...

Dün Hürriyet'e bakıyorum, sürmanşete dev boyuta “Türkiye'ye bağlı konfederasyon” başlığı atılmış.

Suriye'deki Kürt bloku başkanı Abdül Hakim Başar söylüyor bu cümleyi. Masasındaki “Barzani fotoğrafını” ters biçimde çevirip görülmesini sağlayacak biçimde konumlandırdığı fotoğrafı eşliğinde konuşan Başar, Türkiye'ye bir güzel gaz vermiş.

İnanalım ve açalım önünüzü, sonrasında Barzani petrolü Türkiye'ye ihtiyaç duymadan Suriye'de oluşacak Kürt bölgesi üzerinden Akdeniz'e akıtsın... Güzelim İngiliz planını allayıp pullayıp Başar'ın ağzından dayamış Hürriyet...

Hürriyet'le İngilizlerin bağı bizim için bilinmez değil ama Türkiye kritik bir döneme girerken Hürriyet'teki kıpırdanmalar ilginç.

Gazetenin dünkü birinci sayfası Ergenekon propagandası ile doluydu.

Hilmi Özkök Paşa'nın açıklamalarını, “Muhtıra Sözde Kaldı” çarpıtmasıyla manşet yapıvermişler... Paşam daha ne desin, muhtıranın dile getirildiğini, darbe planlarını gördüğünü, bunların bir askerin elinden çıktığını düşündüğünü, muhtıradan söz eden paşanın ismini, ABD'nin kendilerine yaptıkları baskıyı, Balyoz seminerinde raydan çıkıldığını, hepsini anlatmış.

Özkök gibi devlet adamlığı damarlarına işlemiş birisinin konuşma biçiminin devlet adamının konuşabileceği nezaket çizgisinin ötesine geçmesi beklenemezdi.

Özkök'ün sözlerini gazetecilik olarak çarpıtabilirsiniz ama hukuken ve davanın esası bakımından son derece teyid edici ve değerli.

Dönemin Genelkurmay Başkanı “yoktur, bunlar yalan” demiyor.

Anlayana bu bile yeterli aslında..

Hilmi Özkök, görevdeyken durması gereken yerde durdu, yapması gerekeni tarih önünde yaptı.
Bunlar, şu an dil ile ikrar edilen şeylerden çok daha kıymetliydi memleketimiz açısından.

Bu sebepten Anadolu insanının dualarında yerini çoktan almış vaziyette..."

Yener Dönmez / Yeni Akit

2 Ağustos 2012 Perşembe

Sağlık Bakanlığı damacana su markalarını açıkladı

Sağlık Bakanlığı'ndan beklenen açıklama geldi. İlk açıklama İstanbul için yapıldı. Denetimden geçer not alamayan markalar şu oldu: Buzada, Erpınar, Alps, Kervansaray ve Yalısu.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada şu sözlere yer verildi:
İçme kullanma sularının takibini düzenleyen mevzuatımız Avrupa Birliği standartlarında usul ve esaslar içermektedir. Ambalajlı içme suları da bu çerçevede, Halk Sağlığı Müdürlüklerimizce ve Bakanlığımız merkez teşkilatınca mevzuata uygun olarak denetlenmektedir. Bu denetimler esnasında su dolum tesislerinden ve piyasadan numuneler alınmakta ve analizleri yaptırılmaktadır.
Bakanlığımızca yapılan takiplerde gerek şebeke suları, gerekse ambalajlı sularda uygunsuzluk tespit edilmesi halinde, halkımızın sağlığını korumak ana hedefi doğrultusunda gerekli adımlar bilim adamları ile yakın temas içinde kararlılıkla atılmaktadır. Halk sağlığını tehdit eden bir olumsuzluk varlığında halkın bilgilendirilmesi için gerekli açıklamalar yapılmaktadır. Bakanlığımızın halkın güvenli suya ulaşmasına yönelik bu kararlılığı neticesinde son 10 yılda içme suyu kalitesiyle ilgili çok önemli ilerlemeler sağlanmıştır.

BÜTÜN İLLER DENETLENİYOR

İçinde bulunduğumuz yaz mevsiminde sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ile birlikte içme suyu kullanımında artış gözlenmiştir. Bu durumun içme suyu ile ilgili kaliteyi olumsuz etkileme riski bilinmektedir. Bu sebeple Temmuz ayında 81 ilde rutin denetimlere ilave denetimler gerçekleştirilmiştir.

İŞTE UYGUNSUZ BULUNAN MARKALAR

Bu çerçevede;
1) Temmuz ayında yapılan denetimler esnasında ruhsatlı kaynaklar dışında izinsiz kaynak kullanımına ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmamıştır.
2) Denetimlerde, mevzuat hükümlerine uygun şartlarda numuneleri alınan ve tekraren yapılan analiz sonuçlarına göre İstanbul genelinde faaliyette olan 61 dolum tesisinden uygunsuzluğu tespit edilen damacana suyu markaları şunlardır:
Buzada, Erpınar, Alps, Kervansaray,Yalısu.
3) Piyasaya arz edilmiş sularda (piyasadaki satış şartları sebebiyle oluştuğu düşünülen) olumsuzlukların görüldüğü satış noktaları ise www.thsk.gov.tr internet adresinde duyurulacaktır.
Sağlık Bakanlığı kesintisiz denetimleri sırasında halk sağlığına zararlı olabilecek tespitleri halkımızla paylaşmaya devam edecektir.

DAMACANA ALIRKEN BUNLARA DİKKAT EDİN

Halkımızın damacana suyu alırken dikkat etmesi gereken başlıca hususlar aşağıda sıralanmıştır:
Damacanalar,
1) Yetkili bayi ve satıcıdan satın alınmalıdır.
2) Çizik, kirli ve suyun tabii rengini göstermeyecek matlıkta olmamalıdır.
3) Güneşte, yüksek veya çok düşük ısıda, tozlu ortamlarda bulundurulmamalıdır.
4) Tüp gaz ile aynı ortamda taşınmamalı ve depolanmamalıdır.
5) Kapak, emniyet bandı, etiket ve gövdesinde bulunması gereken marka isimleri aynı olmalıdır.
6) Üretim ve son kullanım tarihlerine dikkat edilmelidir.
Bu konuda duyarlılık gösteren başta medyamız olmak üzere herkese teşekkür ediyoruz. Halkımızın sağlığına zarar verebilecek içme suyu ürünlerine asla müsamaha etmeyeceğimizi bütün ilgililere bir kez daha hatırlatıyoruz.

Bu 5 ilaç toplatılacak!

Sağlık Bakanlığı’nca Avrupa İlaç Ajansı’nın kararı doğrultusunda kemik erimesi tedavisinde kullanılan 5 burun spreyinin tüm partilerinin toplatılması kararlaştırıldı.

Avrupa İlaç Ajansı, uzun süreli kullanımda gelişebilecek risk nedeniyle osteoporoz (kemik erimesi) tedavisinde kullanılan, kalsitonin içeren tüm nazal (burun) spreylerin ruhsatlarının askıya alınması ve piyasadan kaldırılması kararı almıştı.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, bu ajansın uyarısı doğrultusunda şu ürünlerin tüm partilerinin eczane, ecza deposu ve hastane gibi sağlık kurumları düzeyinde 2’inci sınıf B seviyesinde geri çekme işlemi uygulanmasını kararlaştırdı:

Novartis Sağlık Gıda ve Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.’nin ruhsatına sahip olduğu ”Miacalcic Nazal Sprey 200IU/Püskürtme”

-Yeni İlsan İlaç San ve Tic. AŞ’nin ruhsatına sahip olduğu ”Tonocalcin
Nazal Sprey 200IU/Püskürtme”
-Bio-Gen İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ruhsatına sahip olduğu
”Biocalcin Nazal Sprey 200IU/Püskürtme”
-Sanofi Aventis İlaçları Ltd. Şti.’nin ruhsatına sahip olduğu ”Calsynar
Çok Dozlu Nazal Sprey 200IU/Püskürtme”
-Er-kim İlaç San. ve Tic. A.Ş.’nin ruhsatına sahip olduğu ”Nylex Nazal Sprey 200IU/Püskürtme”

Kerkük’te 4 kişilik Türkmen ailesi katledildi

KERKÜK - Irak’ın kuzeyinde bulunan Kerkük kentinde bu akşam saatlerinde 4 kişilik bir Türkmen aile evlerinde ölü olarak bulundu.

Kerkük’ün Bağdat yolu üzerinde bulunan Haşim Fazıl Çakmakçıya ait evde gerçekleşen vahşette 2'si çocuk 4 kişi boğazları kesilmiş olarak bulundu. Olayla ilgili soruşturma başlatan güvenlik güçleri, Çakmakçının Kerkük’te bir fabrika sahibi olduğunu belirledi.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

BARAKA KARAKOLLAR NEDEN YENİLENMİYOR?

BARAKA KARAKOLLAR NEDEN YENİLENMİYOR?

karakol, yüksek güvenlikli karakol, terör, mayın, arazi, iklim, mülkiyet, işçi, kaçırılma, PKK
Güncel - 01 Ağustos 2012 08:48

Birçok askerimizin şehit düştüğü karakolların, Yüksek Güvenlikli Karakola dönüştürülmesinde yaşanan gecikmenin sebebi ortaya çıktı.

Bakan Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre işçiler kaçırılma korkusu ile çalışmak istemiyor. Bir diğer engel mayınlı araziler ve terör. İklim koşulları ile mülkiyet sorunları da tamamlanmalarına imkan vermiyor.
Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) yapımına 2008 Mayıs ayında başladığı, Yüksek Güvenlikli Karakolların gecikme nedeni ortaya çıktı. İşçiler ve teknik personel, teröristler tarafından kaçırılma korkusu ile karakol inşaatlarında çalışmak istemiyor.
Bölgedeki birçok karakolun yapımı sırasında karşılaşılan mayın dolu araziler bir başka faktör. İklim koşulları, arsa ve tapu mülkiyet sorunları ile arazi şartları da gecikmenin nedenleri olarak gösteriliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bölgede yakılan işmakinelerinin sayısının bir hayli fazla olduğuna dikkat çekerek, “Çoğu karakolun ulaşım yolu bile olmadığından makine kullanılmadan malzeme taşınmaktadır. Teröristlerin işçi ve teknik personeli kaçırmariski olduğundan işçi ve teknik personel bulmak ve çalıştırmak bazen mümkün olmamaktadır” dedi.
BAŞBAKAN TALİMAT VERDİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2008 yılında Hakkâri’nin Şemdinli İlçesi Aktütün Sınır Karakolu’nda meydana gelen hain saldırının ardından, Yüksek Güvenlikli Karakolların yapımı için talimatı verdi. Son olarak Yeşiltaş Karakolu baskınında 8 askerimizin şehit olması gözleri yapımı devam eden karakollara çevirdi.

TOKİ ile Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı arasında yapılan protokoller kapsamında yapımına başlanılan, toplam 206 karakoldan 60’ı tamamlandı. 146 karakolun yapım çalışmaları ise devam ediyor.
BİTENLER İLK BAŞLANANLAR
CHP İstanbul Milletvekili Sebahat Akkiraz, gecikme hakkında Başbakan Erdoğan’ın cevaplaması için yazılı soru önergesi verdi. Önergeyi Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar cevapladı. Bayraktar, bölgedeki çalışma koşullarının zorluğuna dikkat çekti.
Bayraktar, 2008’de yapımına başlanılan karakolların tamamına yakınının bittiğini kaydetti. Güvenlik önlemlerinin sağlanabilmesi için, askeri yetkililer tarafından zaman zaman inşaat çalışmalarına ara verildiğini belirten Bayraktar, “Bölgedeki iklim koşulları, arsa ve tapu mülkiyet sorunları, arazi şartları ve terör faaliyetleri inşaatların yapım sürecini etkilemektedir. Birçok karakolun yapımı sırasında mayın dolu arazilerle karşılaşılmıştır. Mayın temizleme işlemlerinin riski, zorluğu ve maliyeti inşaat sürecini olumsuz etkilemektedir” ifadelerini kullandı.

Teslim için geçici kabul onayı beklenmiyor

Bölgede çalışılabilecek gün sayısının yılda 4 ay olduğunu ifade eden Bayraktar, ulaşım ve içme suyu olmamasının hem ihale hem de yapım sürecinin uzamasına neden olduğunu savundu. Bayraktar, tüm zorluklara rağmen çalışmaların devam ettiğini dile getirdi. Tamamlanan karakolların, askerlerin güvenliği için geçici kabul onayı beklenmeden ivedilikle teslim edildiğinin altını çizdi.

206 karakola karşı Kazlıçeşme’de arsa

Milli Savunma Bakanlığı, yapılacak karakollara karşı TOKİ’ye İstanbul’un Zeytinburnu ilçesi, Kazlıçeşme mahallesinde bulunan 127 bin 920 metrekare taşınmazı devretme kararı aldı. 11 Kasım 2008 tarihli protokol kapsamında devir çalışmalarının devam ettiği öğrenildi.
Bugün

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...