30 Nisan 2013 Salı

ANKARA'DAKİ MÜZELER ADRES VE TELEFONLARI

Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Anadolu Medeniyetleri Müzesi Ankara Kalesi’nin dış duvarının güneydoğu kıyısında, yeniden düzenlenmiş Osmanlı dönemi yapısı olan Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han’da yanında yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmet dönemi baş vezirlerinden Mahmut Paşa tarafından 1464-1471 yıllarında yaptırıldığı sanılmaktadır.

Klasik plânlı bedestenin ortasında on kubbe ile örtülü, dikdörtgen şeklindeki mekân, karşılıklı yerleştirilen üstü beşik tonozla örtülü 102 dükkandan meydana gelen bir arasta ile çevrilidir.

Kurşunlu Han ise, Fatih Sultan Mehmet dönemi baş vezirlerinden Mehmet Paşa’nın İstanbul Üsküdar’daki imaretine vakıf olarak yaptırılmıştır. Orta avlu ve revak ile bunları çeviren iki katlı odalardan oluşan han, tipik Osmanlı mimari özelliği taşımaktadır. Zemin katta 28, birinci katta 30 ocaklı oda yer almaktadır. Kuzey cephede 11, güneyinde 9 ve giriş eyvanı içerisinde de karşılıklı dört dükkan bulunmaktadır.

Dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde, Anadolu’nun arkeolojik eserleri Paleolitik Çağdan başlayarak kronolojik sıra ile sergilenmektedir. Bedestenin yan salonlarında Paleolitik, Neolitik, Eski Tunç, Asur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Urartu dönemlerine ait, Karain, Çatalhöyük, Hacılar Can Hasan, Beycesultan, Alacahöyük, Karaz, Mahmatlar, Eskiyapar, Elmalı, Kültepe, Acemhöyük, Boğazköy, Gordion, Pazarlı, Altıntepe, Adilcevaz, Patnos kazılarında ele geçen çeşitli buluntular, Yunan, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler, bedestenin orta salonunda, Hitit İmparatorluk (Alacahöyük) ve Geç Hitit (Malatya, Kargamış, Sakçagözü) kentlerinin giriş kapılarına ait taş kabartmalar sergilenmektedir.Çağlar Boyu Ankara bölümünde ise, Ankara’nın Prehistorik Çağlardan günümüze kadar yerleşim tarihi yansıtılmaktadır.
Anadolu medeniyetleri Müzesi, 19 Nisan 1997 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilmiş ve “Yılın Müzesi” unvanını kazanmıştır.

Hisarlar caddesi, Atpazarı
Tel: (0312) 324 31 60-62
Fax:(0312) 311 28 39


Kurtuluş Savaşı Müzesi

Ankara Ulus Meydanı’nda yer alan Kurtuluş Savaşı Müzesi’nin plânı Vakıflar Genel Müdürlüğü mimarlarından Salim Bey tarafından yapılmıştır.

Bina, 23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında Büyük Millet Meclisi olarak kullanılmış, önce 23 Nisan 1961’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi adı ile, 23 Nisan 1981’de de Kurtuluş savaşı Müzesi ismi ile ziyarete açılmıştır.

Koridorun solunda 1918-1923 tarihleri arasındaki olayları tanıtılmakta, sağ tarafında ise Meclis çalışmaları birinci ve ikinci dönem milletvekillerine ait fotoğraf, yağlı boya tablo, belge ve hatıra eşyalar sergilenmektedir.

Sivas Kongresi’nde kullanılan masa, Erzurum Kongresi’nde kullanılan mühür, Kurtuluş savaşı’nda kullanılan telefon santrali, bazı savaş araç ve gereçleri ile Gümrü Antlaşması sırasında Kâzım Karabekir Paşa’ya armağan edilen gümüş yemek takımı, Kurtuluş savaşı’nın çeşitli dönemlerine ait fotoğraflar, Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk Bakanlar Kurulu üyelerinin fotoğrafları bulunmaktadır. Meclisin 23 Nisan 1920’de toplandığı ve ilk hali ile sergilenen Meclis Toplantı Salonu’nda başkanlık ve divan üyelerinin, arkasında eski yazı ile “Hakimiyet Milletindir” yazısı yer alan kürsüsü vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün çalışma odası ise Reis Odası (Meclis Başkanı) olarak ilk hali ile korunmuştur.

I.Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası
Cumhuriyet Caddesi No: 14 Ulus
Tel : (0312) 310 71 40 



Cumhuriyet Müzesi

Ulus, Cumhuriyet Caddesinde yer alan Cumhuriyet Müzesi binası, 1923 yılında Mimar Vedat tek tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası Mahfeli olarak tasarlanan ve inşa edilmiştir. 18 Ekim 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet meclisi olarak hizmete açılmış ve 27 Mayıs 1960 tarihine kadar II.Türkiye Büyük Millet Meclisi binası olarak kullanılmıştır. 1979’da Kültür Bakanlığı’na devredilen yapının ön kısmı 30 Ekim 1980’de Cumhuriyet Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

I.Ulusal Mimarlık akımının örneklerinden olan bu iki katlı yapının içi, iki kat boyunca yükselen ortadaki meclis salonunun üç kenarında yer almaktadır. Selçuklu ve Osmanlı dönemi süslemelerinin yer aldığı tavanı, taç kapı, kemer, saçaklar ve çinilerin kullanıldığı bina döneminin mimari özelliklerini taşımaktadır.

Müzede, Cumhuriyet tarihi, Meclis tarihi, Atatürk devrimleri ve ilkeleri fotoğraflarla ve döneme ait objeler eşliğinde sergilenmektedir. Meclis Toplantı Salonu’nda ise Atatürk’ün “Nutuk”unun okunduğu (15-20 Ekim 1927) doğal ortam balmumu heykellerle canlandırılmıştır. Ayrıca II.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ve III.Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a ait eşya ve fotoğraflar ile Cumhuriyetin ilanından günümüze değin tedavüle çıkan kağıt ve madeni paralar, pullar, hatıra paralar ve madalyalar sergilenmektedir.

II.Türkiye Büyük Millet meclisi Binası
Cumhuriyet caddesi No: 22 Ulus
Tel: (0312) 310 53 61
Fax: (0312) 311 04 73 



Alagöz Karargâh  Müzesi                                                                                                                                                   

Ankara Polatlı, Alagöz Köyü’nde bulunan, Atatürk’ün Sakarya Savaşı’nı idare ettiği Çiftlik evidir. Bina evin sahibi Türkoğlu ailesi tarafından 1965 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmiştir. Anıtkabir Müze Müdürlüğü tarafından düzenlenerek 10 Kasım 1968 tarihinde müze olarak hizmete açılmıştır. Daha sonra 1982’de Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlı Anıtkabir Komutanlığı’na devredilmiştir. 1983 yılından bu yana Karargâh Müzesi olarak hizmet vermektedir.



Anıtkabir Atatürk Müzesi

Anıt Caddesi, Tandoğan’da bulunan Anıtkabir içerisinde yer almaktadır. Anıtkabir, Prof.Dr.Emin Onat ve Doç.Dr.Orhan Arden’in eseri olup, Türk Mimarlığında II.Ulusal Mimarlık akımı özelliklerini taşımaktadır. 1941 yılında düzenlenen Anıtkabir Serbest Proje Yarışması ile elde edilen projenin yapımına, 9 Ekim 1944 tarihinde başlanmış ve dokuz yılda tamamlanmıştır.

Anıtkabir, Anıt Bloku ve Barış Parkı olarak iki kısımda yapılmış, Anıt Bloku Aslanlı Yol, Tören meydanı ve Mozole bölümlerinden oluşmaktadır. Barış Parkı’nda ise Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden ve yabancı ülkelerden getirilen fidanlarla 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı ve süs bitkisi bulunmaktadır.

Anıtkabir yapı topluluğu içerisinde, simetrik olarak yerleştirilmiş on adet kule bulunmaktadır. Bunlar; İstiklal, Hürriyet, Mehmetçik, Zafer, Barış, 23 Nisan, Misak-ı Milli, İnkılap, Cumhuriyet, Müdafa-i Hukuk kuleleridir.

Anıtkabir Proje Yarışması şartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılap Kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiş ve 21 Haziran 1960’ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Müzede Atatürk’ün kullandığı eşyalar, kendisine armağan edilen eşyalar ve giysiler teşhir edilmektedir. Müzede ayrıca Atatürk’ün madalya ve nişanları ile manevi çocuklarından Afet İnan’ın, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen’in müzeye armağan ettikleri Atatürk’e ait eşyalar sergilenmektedir.

Anıt Caddesi, Tandoğan
Tel: (0312) 231 79 75
Fax: (0312) 231 53 80



Devlet Resim ve Heykel Müzesi

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu (1888-1982) tarafından Neo-Klasik üslupta 1927 yılında yapılmıştır. Kültür Bakanlığı’na Resim ve Heykel Müzesi olmak üzere 1976 yılında devredilmiştir. Bu arada Arif Hikmet Koyunoğlu’nun gözetiminde Mimar Abdurrahman Hancı’nın projesine göre müze olarak düzenlenmiş ve restore edilmiştir.

Müze, Türk resim sanatı eserlerini oluşturan koleksiyonlardan meydana gelmiştir. Başlangıçta kamu kurum ve kuruluşlarındaki eski resimler toplanmış, ardından Devlet Resim ve Heykel sergilerinde ödül kazanmış yapıtlar, resimler ve heykeller müze koleksiyonlarına katılmıştır.

Müzede üç güzel sanatlar galerisi, resim heykel ve seramik atölyeleri ile bir de restorasyon atölyesi bulunmaktadır. Eserler altı salonda teşhir edilmektedir. Ayrıca uzmanlık alanında kitapları oluşturan kütüphane, Şark salonu, tiyatro-konser salonu, kafeterya, depolar ve yönetim birimi müze kapsamındadır.

Müzedeki galerilerde her yıl ulusal ve uluslar arası düzeyde sergiler açılmaktadır. Bunların başında Asya-Avrupa Bienali Sergisi, Uluslar arası Sedat Simavi Karikatür Yarışması Sergisi, Kültür Bakanlığı’nın diğer devletlerin kültürel anlaşması ile açılan yabancı sanatçı sergileri de müzenin çalışma kapsamı içerisindedir. Bunun yanı sıra müze atölyelerinde halka yönelik kurslar düzenlenmekte, Ankara Devlet Opera ve Balesi burada her hafta gösteri düzenlemekte, Kültür Bakanlığı’nın özel sanat toplulukları, konserleri, film ve halk dansları gösterileri ile konferanslar düzenlenmektedir.


Opera Karşısı, Talat Paşa Bulvarı, Ulus
Tel: (0312) 310 20 94- 310 20 95 



Şefik Bursalı Evi

Cumhuriyet dönemi Türk resim sanatının öncülerinden Şefik Bursalı’nın (1903-1990) Ankara’da yaşamış olduğu ev Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve müzeye dönüştürülmüştür. Müzede Şefik Bursalı’nın yapmış olduğu eserlerden örnekler, kişisel eşyaları, fotoğrafları ve çeşitli anılarını içeren belgeler sergilenmektedir.

Ahmet Mithat Efendi Sokak No.36/3 Çankaya



Ankara Etnoğrafya Müzesi

Ankara Talat Paşa Bulvarı ile Atatürk Bulvarı’nın birleştiği noktada yer alan Etnoğrafya Müzesi Türkiye’nin Cumhuriyet döneminde kurulan ilk müzelerinden birisidir. Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından 1927’de ziyarete açılan müzede başlangıçta 1924 ve 1925 yıllarında Türkiye genelinde toplanan eserler sergilenmektedir.

Etnoğrafya Müzesi’nin yapımına 1925 yılında milli müze kurma düşüncesi ile başlanmış, iki yılda inşaat tamamlanmıştır. Müzenin girişindeki büyük salon Şeref Holü’dür. Atatürk’ün ölümünden sonra naşı 1953 yılında Anıtkabir’e nakledilinceye kadar burada gömülmüştür. Büyük bir mermer levha üzerindeki yazıt da bunu belirtmektedir.

Müze bölümlerinde Selçuklular döneminden başlayarak folklora kadar her çeşit Türk eseri koleksiyonlar halinde sergilenmektedir. Çeşitli yöresel giysiler, süs takılar, başlıklar, nakış işlemeleri ile Türk folklorunun bir bölümü burada sergilenmektedir. Ayrıca Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilimler müzenin dokuma bölümünü meydana getirmektedir. Bunların yanı sıra XV.yüzyıldan başlayarak günümüze kadar uzanan Türk maden sanatı eserleri de ayrı bir bölümdedir. Burada Memluklu kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğümler, leğenler, siniler, kahve tepsileri, sahanlar, taslar, mum makasları, gülaptanlar koleksiyonlar halinde bir araya getirilmiştir. Osmanlı döneminde kullanılan yay ve oklardan, çakmaklı tabancalardan, tüfeklerden, kılıçlardan ve yatağanlardan oluşan Silah Seksiyonu da kronolojik olarak sergilenmiştir.

Müzenin bir diğer önemli bölümü de Ankara başta olmak üzere Anadolu’nun bir çok yerinden getirilen ahşap eserlerdir. Burada Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı döneminde uygulanmış oyma, kazıma, kündekâri, kakma tekniğindeki ahşap eserler; özellikle ahşap minber, mihrap, kapı, rahle, pencere ve dolap kapları, cüz muhafazaları bulunmaktadır. Bunların arasında Selçuklu Sultanı II.Keyhüsrev’in tahtı (XII.yüzyıl), Ahi Şerafettin’in sandukası (XIV.yüzyıl), Ürgüp Damsa Köyü’ndeki Taşkın Paşa Camisinin mihrabı (XII.yüzyıl), Siirt Ulu Cami Minberi (XII.yüzyıl), Merzifon Çelebi Sultan Medresesi kapısı (XV.yüzyıl) en ilginç ahşap eserlerdir. Bunların yanı sıra müzede, cam eserler, eski yazmalar, antika mobilyalar, Türk evi odaları, işlemeli tavanlar, ocaklar, dolaplar da sergilenmektedir.


Talat Paşa Bulvarı
Tel: (0312) 311 30 07



Tabiat Tarihi Müzesi

Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) yönetimindeki müze 7 Şubat 1968 tarihinde açılmıştır.

Müzede Maden tetkik Arama Enstitüsünün yapmış olduğu jeolojik, minerolojik ve paleontolojik araştırma ve çalışmalara yer verilmiştir. Ayrıca yer bilim fakültelerinin yapmış olduğu bilimsel ve teknik araştırmalar, materyaller müzede bulunmaktadır.

Müzedeki başlıca eserler arasında Fransa Tabiat Tarihi Müzesi’nin armağanı, 15 milyon yıl önce Fransa’da yaşamış ilk fil örneği olan Trilophodon angustidesin fosil iskelet kalıbı, Ankara civarında 193 milyon yıl önce yaşamış 1,5 m. çapındaki dev mürekkep balığı fosili, 25 bin yıl önce batı Anadolu’da yaşamış insanların ayak izleri fosilleri, Türkiye’de bulunan değerli ve az değerli taş örnekleri, Sivas-Yıldızeli’ne düşen meteorit parçası ve Ay’dan getirilen aytaşı bulunmaktadır. Müze, üniversiteler ve yer bilimleri ile ilgili tüm kuruluşların bilimsel ve teknik çalışmalarına, ortaöğretim kurumlarına, teknik ve bilimsel materyal temin edilmesinde yardımcı olmaktadır.


Eskişehir Yolu Balgat
Tel: (0312) 287 34 30-287 10 25-287 10 29



Gordion Müzesi

Ankara Polatlı’daki Yassıhöyük Köyü’nün yanında, 1963 yılında kurulmuştur.

Müzede Eski Tunç, Hitit, ithal Yunan seramikleri, Helenistik ve Roma dönemi eserleri koleksiyonları yer almaktadır. Ayrıca Gordion’da ele geçirilen mühür ve sikke koleksiyonları da bu müzede sergilenmektedir. Kayabaşı Köyü temel kazısında ortaya çıkarılan Roma dönemine ait mozaik ile bir Galat mezarı müze bahçesinde sergilenmektedir.

Son yıllardaki ziyaretçi artışından ötürü müzeye yeni depo binası, ek teşhir salonu, laboratuar, görüntü ve bilgilendirme salonu ile yeni açık hava teşhir salonu eklenmiştir.

Yassıhöyük Köyü, Polatlı
Tel: (0312) 638 22 73



Eğit-Der Eğitim Müzesi

Eğit-Der Eğitim Müzesi, 17 Nisan 1995 tarihinde, eğitimle ilgili düşünce ürünlerini, belgelerini derlemek, kalıcılığını sağlamak, bütün bunları öğrencilerin, eğitimcilerin, araştırmacıların ve bilim adamlarının görüşlerine sunmak amacı ile hizmete açılmıştır. Bir diğer amacı da eğitimle ilgili yapıt ve nesnelerin korunması ve değerlendirilmesi alışkanlığının kazandırılmasına yardımcı olmaktır.

Müzede çeşitli eğitim araçlarının yanı sıra, Osmanlı döneminden günümüze kadar yazılmış Osmanlıca ve Türkçe kitap, dergi, gazete, atlas ve öğretmen örgütlenmesi ile ilgili olan çeşitli basılı malzemeler sergilenmektedir. Ayrıca Mehmet Yiğit, Cahit Külebi, Rauf İnan, Hüsnü Cırıltı, Mahmut Makal, Talip Apaydın gibi iz bırakan eğitimcilerin kendi görüntüleri ve ses kayıtlarının yanı sıra Türkiye’nin bugünkü eğitim durumu, geleceğe ait önerileri içeren video kayıtları, 1940’lı yıllarda Köy Enstitüleri’ndeki koro bantları ve taş plak, eğitimci ve öğrenci etkinliklerini gösteren fotoğraflar sergilenmektedir.

Sokollu Mehmet paşa Cad. 105/3 Dikmen
Tel: (0312) 480 75 64 



Oyuncak Müzesi

Oyuncak Müzesi, 20 Nisan 1920’de kaybolmakta olan oyuncakları korumak amacı ile açılmıştır. Müze aynı zamanda araştırma ve eğitim merkezi olarak da hizmet vermekte, oyuncağın ülkemizdeki tarihsel gelişimini, oyuncaklar aracılığı ile sanayi, kültür ve eğitim tarihi araştırmaları yapılmaktadır. Bunların yanı sıra geleneksel, fabrikasyon, yabancı oyuncak ve antik oyuncaklar olarak sınıflandırılmış bin beş yüzün üzerinde oyuncak bulunmaktadır.

Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Cebeci
Tel: (0312) 363 33 50 



Atatürk Orman Çiftliği Atatürk Evi ve Müzesi

Atatürk Orman Çiftliği’nde, Selanik’te Atatürk’ün doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği evin bir benzeri yapılmış, 10 Kasım 1981’de de müze olarak ziyarete açılmıştır.

Atatürk Evi üç katlı olup, zemin katında kiler, mutfak, hizmetçi odası ve sofa; birinci katta geniş bir sofanın çevresinde annesi Zübeyde Hanım’ın odası, bir misafir odası ve mutfak; ikinci katta da yine geniş bir sofanın çevresinde Atatürk’ün çalışma odası, yatak odası ve banyosu ile bir de balkonu bulunmaktadır. Evin bu katındaki müze odasında Atatürk’ün yaşamından alınmış fotoğraflar, vesikalar, belgeler ile kullandığı bazı eşyalar sergilenmektedir.

Atatürk Orman Çiftliği, Gazi Mahallesi
Tel: (0312) 211 01 70-285 01 71



Hava Müzesi (Etimesgut)

Türkiye Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olan Hava Müzesi, havacılık tarihinin tanıtılması amacı ile kurulmuştur. Müzede Türk ve dünya havacılığı ile ilgili gelişmeler kronolojik olarak belgeler, maketler ve fotoğraflar ile sergilenmiştir. Ayrıca ilk uçaklar da bu müzede yer almaktadır. Cumhuriyet dönemi pilot giysileri, uçuş ekipmanları da sergilenmektedir. Müzede, Türkiye’nin ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen’e ait özel bir köşe de bulunmaktadır.

Müze 18 Eylül 1998 tarihinde açılmıştır.

Etimesgut
Tel: (0312) 244 85 50-4059
Fax. (0312) 245 07 57



Mehmet Akif Ersoy Evi

Hacettepe Üniversitesi Merkez kampusu içerisindedir. I.Türkiye Büyük Millet Meclisi Mebusu iken Mehmet Akif Ersoy’a tahsis edilen bu ev, 30 Ekim 1949 tarihinde Şehir meclisi kararı ile “Mehmet Akif Ersoy Evi” adı altında müze olarak hizmete açılmıştır.

İki katlı ahşap bir Ankara evi olan bina, yüksek avlu duvarları ile çevrilidir. Ortasında kalem işleri ile süslü altıgen göbekli yöresel Ankara tavanı binanın en güzel ve gösterişli yeridir.Müzede Mehmet Akif Ersoy’a ait gözlük, tespih, cep saati, tüfek ve şairin yüz kalıbı ile çeşitli fotoğraflar bulunmaktadır.

Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüsü, Sıhhıye
Tel : (0312) 311 29 52





Meteoroloji Müzesi

Sanatoryum Caddesi’nde bulunan müze, Kurtuluş Savaşı sırasında Genel Kurmay Başkanlığı olarak kullanılan tarihi bir binada yer almaktadır. Müze iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Atatürk’ün kaldığı ve Kurtuluş Savaşı’nda askeri plânları hazırladığı “Atatürk Odası”, ikinci bölümde ise meteorolojik parametrelerin ölçümünde kullanılan alet ve cihazlar sergilenmektedir.

Müze, meteorolojik alet ve cihazların zaman içerisinde teknolojik gelişmeye paralel olarak değişimini yansıtan bir biçimde düzenlenmiştir. Ayrıca eski Türkçe ile kayıtları yapılan rasatlar da bu müzede sergilenmektedir.

Sanatoryum caddesi, Kalaba
Tel: (312) 302 24 19-22



Milli Mücadelede Atatürk Konutu ve Vagonu

Eski adı ile Direksiyon Binası olarak bilinen yapı, Anadolu-Bağdat demiryolunun yapımı sırasında, 1890 yılında Almanlar tarafından yapılmıştır. 24 Aralık 1964’te, Atatürk’ün anısını yaşatmak amacı ile müze olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.

Özgün kilit kemerli, köşeleri taş dekorlu ve ahşap çatı saçaklı taş bina, iki katlıdır. Müzenin ikinci katında Atatürk’ün kabul odası, çalışma odası, yatak odası ve banyosu bulunmaktadır. Atatürk’e ait özel eşyalarla o günün özelliklerini taşıyan mobilyalar olduğu gibi korunmaktadır.

Binanın alt katı Demiryolları Müzesi olarak düzenlenmiş olup beş bölümden oluşmaktadır. Bu müzede , 1856 yılından günümüze, demiryolları ile ilgili belgeler, hatıra madalyaları, o dönemde kullanılan makaslar, ray örnekleri, yemekli ve yataklı vagonlarda kullanılmış olan gümüş servis takımları gibi eşyalar sergilenmektedir. Ayrıca Osmanlı döneminde kullanılan mühür, diploma, kimlik kartları, biletler, TCDD’nin tren işletmeciliğinde kullandığı lokomotif plâkaları, haberleşmelerde kullanılan telefon ve telgraf makineleri sergilenmektedir.

Alman Demiryolları İdaresi tarafından TCDD ilk Genel Müdürü Behiç Erkin’e armağan edilen buharlı lokomotif maketi, Sultan Abdülaziz’e İngiliz hükümeti tarafından armağan edilen altın kaplama minyatür vagon, Sultanın özel vagonunda kullandığı sedef kakmalı çalışma masası, duvar saatleri ve 1925 yılında Atatürk’ün Samsun-Çarşamba demiryolu hattının temel atma töreninde kullandığı kazma, kürek müzenin en önemli eserleri arasında yer almaktadır. Atatürk’ün 1935-1938 yılları arasında yurt gezilerinde kullandığı özel vagonu da müzenin yanında raylar üzerinde sergilenmektedir.

TCDD Genel Müdürlüğü Binası, Gar
Tel: (0312) 309 05 15/4084



Pembe Köşk Müzesi

Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün Çankaya’da, 1924’te satın aldığı ve Pembe Köşk olarak bilinen bağ evi, İnönü Vakfı tarafından Müze-Ev olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.

Atatürk’ün başkanlığında birçok toplantıya ev sahipliği yapan, ilk konserler, ilk sergiler, ilk ilmi toplantılar, satranç ve bilardo, ata binme, engel atlama yarışmaları, Ankara’nın iklimine uygun çiçek ve ağaç yetiştirme denemelerinin yapıldığı Pembe Köşk, İsmet İnönü’nün hayatının çeşitli dönemlerini yansıtan eserlerle Müze-Ev olarak düzenlenmiştir.

Kurtuluş Savaşı dönemini yansıtan birinci salonda, İsmet İnönü’nün savaşlarda kazandığı madalyalar, Atatürk ve diğer arkadaşları ile savaşlarda çekilmiş fotoğrafları sergilenmektedir. İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım’ın konuklarını kabul ettiği ikinci salonda ise Atatürk’ün İsmet Paşa’ya imzaladığı bir portresi, çeşitli aile tablo ve fotoğrafları, Namık İsmail ve Şevket Dağ’ın iki tablosu ile Rus ve Alman ressamların peyzajları yer almaktadır.

Atatürk’ün isteği üzerine 22 Şubat 1927’de Ankara’nın ilk balosunun verildiği salondaki vitrinlerde İsmet İnönü’nün bilardo masası, binici kıyafetleri, kamçıları, çizme eğerleri ile Mevhibe Hanım’ın 1916’dan itibaren giydiği elbiseler, çocuklarının beşik ve bebeklik eşyaları ile oyuncakları yer almaktadır.

Şehit Ersan Caddesi No:14, Çankaya
Tel: (0312) 428 18 41-427 15 26



Orta Doğu Teknik Üniversitesi Müzesi

Orta Doğu teknik Üniversitesi kampusünde 1969 yılında açılmıştır. Bu müzede, 1964-1966 yıllarında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yerleşkesi içerisinde yapılan Yalıncak ve Koçumbeli kazıları ile 1967-1968 yıllarında Orta Doğu teknik Üniversitesi tarafından yürütülen Ankara Ovası Frig tümülüsleri kazılarında ele geçen eserler sergilenmektedir.

Müzenin giriş katında sergi salonu, ofisler, depo ve servis mekânları bulunmaktadır. Sergi salonunda ODTÜ Müze ve Arkeoloji Araştırma Merkezi’nin kazı çalışmaları tanıtılmaktadır. Ayrıca burada etnografik eserlerden oluşan küçük bir koleksiyon da bulunmaktadır. MÖ.VII.yüzyıldan günümüze kadar gelen sürekli yerleşimi sergileyen Yalıncak buluntuları yer almaktadır. Bu eserlerden en ilginci Roma dönemine tarihlenen üst kısmı bronz çift başlı aslan biçimli anahtardır.

Müzenin birinci katında, Frig tümülüsleri kazı buluntuları ile, Frig mezar yapım tekniği ve ölü gömme geleneği canlı bir biçimde anlatılmaktadır. Müzede sergilenen en zengin koleksiyon ise Frig metal işçiliğini en iyi şekilde ortaya koyan kap, kacak ve kazanlardır.

ODTÜ Kampusü, Eskişehir Yolu
Tel: (0312) 210 22 09 / 210 42 31-32 



T.C. Ziraat Bankası Müzesi

Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi yapılarından olan T.C.Ziraat Bankası Genel Müdürlük binası, İtalyan Mimar Guiliano Mongeri tarafından 1926-1929 yıllarında yapılmıştır. Bina, bankanın 118. kuruluş yıldönümünde, 20 Kasım 1981’de müze olarak düzenlenerek hizmete açılmış olup, Türkiye’nin ilk banka müzesidir.

T.C.Ziraat Bankası Müzesi koleksiyonları arasında; Mithat paşa’nın Memleket sandıkları’nın kurulması için sadaret Makamı’na yazdığı mektuplar, Memleket sandıkları’ndan Ziraat Bankası’na geçiş Nizamnamesi, Emniyet Sandığı’nın kuruluşunda yazılan mektup ve belgelerle Şûra Devlet Reisi Mithat Paşa’ya ait 1.No.lu hesap sayfası bulunmaktadır. 1863-1867 yıllarında açılan Şarköy ve Tavas Memleket sandıkları’nda kullanılmış standart ölçü ve şekle göre yapılmış bölmeli sandıklar, 1889 yılında Sivrihisar Sandığı’nın açılışından itibaren kullanılan mıhlı para kasası ve Bergama Şubesi’nden gelen demir kasa da bu müzede teşhir edilmektedir. Ayrıca tarihi değer taşıyan teftiş defterleri, imza sirküleri, bugünkü fotokopinin yerini tutan haberleşme kopya defterleri, tasarruf ve tevdiat hesabı cüzdan örnekleri, makbuzlar ve fiş dip koçanları gibi örnekler sergilenmektedir.

Bunların yanı sıra müzede, banka binası için 1928’de özel olarak yapılan İbrahim Çallı’nın “Harman” ve Namık İsmail’in “Gazi Mustafa Kemal Çiftçiler Arasında” isimli yağlıboya tabloları yer almaktadır.

T.C.Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası Şeref Salonu Ulus
Tel: (0312) 229 68 41 



Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Müzesi

Cumhuriyet döneminde çocuklara ve ailelere bakım, eğitim, sağlık ve kültür hizmetleri sunan ilk kurum olan Çocuk Esirgeme Kurumu (Himaye-i Etfal Cemiyeti), Kurtuluş savaşı’nda öksüz ve yetim kalan çocukların korunması, bakımının sağlanması, eğitilmesi ve yetiştirilmesi amacıyla 30 Haziran 1921’de Atatürk’ün önderliğinde kurulmuştur.

Çocuk esirgeme Kurumu’na ait tarihsel doküman ve malzemenin sergilendiği müze, özellikle çocuklara, gençlere Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze değin süren gelişmeleri sunmak amacı ile kurulmuştur. Ayrıca müzenin bir bölümü çocuklara yönelik bir kütüphane ve kültür merkezi olarak hizmet vermektedir.

İstiklal Mahallesi Çocuk Sarayı Mevkii, Altındağ



TCDD Müzesi ve Sanat Galerisi

Ankara Gaz kompleksi içerisinde “Ankara Oteli” adı ile 1924 yılında yapılan, ancak demiryolu idari binası olarak kullanılan iki katlı taş bina, 1990 yılında restore edilmiş ve giriş katı Sanat galerisi, ikinci katı da Demiryolları Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Sanat Galerisi’nde belirli aralıklarla ulusal ve uluslar arası çeşitli sergiler düzenlenmektedir. Geniş sofaya açılan yüksek tavanlı büyük salon ile sekiz farklı büyüklükte odadan oluşan müzede ise; geçen yüzyıldan günümüze değin trenin serüveni grafik illüstrasyonlarla gösterilmekte, demiryollarında kullanılan her tür teknik ve etnolojik malzeme de tarihi gelişimi içerisinde sergilenmektedir. Müzede sergilenen semaverler, pirinç yazı takımları, ahşap sedefli mobilyalar, biletler, sağlık malzemeleri, yol ölçüm aletleri, madalyalar, şiltler ve özgün buharlı lokomotif plakaları T.C.D.D bünyesinden temin edilmiştir.

TCDD Gar Alanı
Tel: (0312) 309 05 15/4094 



TRT Müzesi

TRT Müzesi, 22 Ağustos 1994’te Türkiye’de radyo ve televizyon yayıncılığının öncüsü olan TRT her türlü belge, görsel, işitsel materyali bir araya toplamış ve ulusal yayıncılığımızın geçmişini belge ve kanıtlarla gelecek kuşaklara tanıtmak amacı ile açılmıştır.

Müzede Ankara, İstanbul ve İzmir Radyolarında kullanılmış olan ses teçhizatı ile “Radyo ve Gösterim Stüdyoları” oluşturulmuş, ayrıca iki renkli televizyon yayınlarında kullanılan cihazlardan da bir “Televizyon Stüdyosu” kurulmuş ve halkın ziyaretine açılmıştır.

TRT Oran Sitesi, Oran Yolu
Tel : (0312) 490 43 00


ANKARA REHBERİM KÜLTÜR KURULU
Fotoğraflar, www.ttk.gov.tr ve www.kultur.gov.tr , www.altindag-bld.gov.tr adreslerinden alınmıştır.

22 Nisan 2013 Pazartesi

Suriye krizinin düşündüren enerji bileşeni

Görüşme sırasında en dikkati çeken olay, yapılan iki açıklama idi. Biri Doha’da meydana getirilen Ulusal Suriye Muhalefeti Koalisyonu Başkanı Muaza Al-Hatıb’ın bir süre sonra istifa edeceği idi.
Diğeri ise ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ABD’nin Suriye’li isyancılara yapılan yardım tutarının 250 milyon dolara çıkarılması oldu.

Uzmanlar ne birinci ne de ikinci haberin Suriye’deki ve Suriye etrafındaki durumun gelişmesi açısından fazla bir önemi olmadığını düşünüyorlar. Yorumcu Yevgeniy Yermolayev’in görüşüne göre ‘Suriye’nin dostlarının’ yaklaşımını belirleyen ana faktörler hala geniş kitle için gizli kalıyor. Yermolayev sözlerine şöyle devam etti:

Batı’da Suriye krizine müdahale Suriye halkının diktatörlük rejimine karşı mücadelesine destek vermek, ülkenin demokratikleşmesi ifadeleri ile haklı gösterilmek isteniyor. Neden olarak ileri sürülen bu hususlar o kadar gülünç ki ciddiye almasak da olur.

Çünkü bu durumda ABD Suriye’nin demokratikleşmesi için ne politik partileri ne de seçilmiş bir parlamantosu olan ülkelerle, ayrıca Al-Kaide milityanları omuz omuza mücadele ediyor şeklinde bir durum ortaya çıkıyor.

Demokrasiden bahsediliyor olması dikkat dağıtmak için, bunu anlamak mümkün. Yeri gelmişken belirtelim: İstanbul’daki son toplantı bu açıdan son derece iyi bir örnek olmuştur. Burada muhafetin askeri sorunlarından bol bol konuşuldu, politika ise çok az dile getirildi. ‘Suriyeli isyancıların dostları’ tarafından atılan adımların en önemli nedenleri konusunda ise tek bir kelime edilmedi, en azından halka açık bir şekilde. Bu tıpkı 10 yıl önce Irak’a müdahaleden önceye benziyor: George Bush ekibi ve müttefikler arasında yapılan toplantılarda her şey konuşulmuştu, ancak Irak petrolü ve gazı hakkında tek bir kelime edilmemişti.

Suriye’de büyük petrol ve gaz yatakları yok, ancak eşi olmayan coğrafik konumu ülke toprakları üzerinden petrol ve gaz boru hatları geçirilmesini mümkün kılıyor. Birkaç yıl önce İran’dan Suriye üzerinden geçerek Akdeniz’e ulaşacak ‘İslam gaz boru hattı’ denilen proje doğmuş idi. Muhtemel terminal yerleşimi için Lübnan limanı Trablusşam’ın adı geçmekteydi. Bu proje batıda ve bölgede bazı politikacıların panik krizine yakalanmalarına neden olmuştu. Bu politikacılar projede ‘geleceğin şii enerji birliğini’ görmüşlerdi.

Bununla hemen hemen aynı zamanda Katar’dan Suudi Arabistan üzerinden Ürdün, Suriye ve Türkiye’ye uzanan bir gaz boru hattı döşenmesi projesi ortaya çıktı. Bu gaz boru hattının artık Suriye üzerinden geçirilemeyeceği anlaşılabilir bir durum. Ancak gelecekte bu sorunu bir şekilde çözmek isteyenlerin çıkacağı muhtemeldir. Ancak Esad’ın yurt dışındaki karşıtları için önemli olan başka: İran ve Irak’tan Suriye üzerinden Lübnan’a uzanacak ‘İslam gaz boru hattı’ projesi artık mümkün değil. Bu sonuca ulaşma için kaç insan hayatının defa edilmiş olduğu ise kimsenin umrunda değil.

Yani krizin nedeni yine enerji kaynakları mı? Bu düşünce fazla büyütülmüş bir şey mi? Ne de olsa Suriye krizi içinde hem ABD’nin jeopolitik hedeflerini, bölge ülkelerinin liderlik mücadelesini ve diğer faktörleri içermektedir.

Uzman Viktor Nadein-Rayevskiy bu konuda görüşlerini şöyle dile getiriyor.

Bazı durumlar ve benzerlikler Suriye krizinin enerji bileşeninin büyük önem taşıdığını düşündürüyor. Türkiye’nin komşusu Suriye ile ilgili politikasını takip etmek ilginç. Çünkü birkaç yıl önce Türkiye yönetimi ‘komşularla sıfır problem’ politikası çerçevesinde Suriye rejimi ile iyi ilişkiler kurmuş idi. İki ülke ekonomik ve diğer alanlarda ilişkilerini geliştirmekteydiler. Ancak ‘İslam gaz boru hattı’ projesinin ortaya çıkmasından sonra Türkiye’nin politikası değişmeye başladı.

Bilindiği üzere Türkiye kendini bir kavşak olarak görüyor, bu kavşak üzerinden bölgedeki enerji kaynaklarının Avrupa’ya akması gerektiğini düşünüyor. İslam gaz boru hattı ise Türkiye’ye uğramadan geçecekti ve kontrolü dışında kalacaktı. Türkiye’nin Katar’dan döşenecek boru hattına daha fazla ilgi duyduğu anlaşılabilir bir durum. Suudi Arabistan ve Ürdün gibi transit ülkeler için de aynı durum söz konusu. Avrupa ülkelerine gelince İran gazını da kullanmaya hazırlardı. Onlar projesi yapılan Nabucco gaz boru hattını kullanmak istiyorlardı. Ancak ABD’nin baskısı altında bu düşünceden vazgeçmek zorunda kaldılar. ABD, İran petrolünü ve gazını almaya devam eden ülkeler üzerinde baskı uygulmaya devam ediyor. Amerikalılar Avrupa ülkelerini Katar gaz boru hattına doğru itmek istiyorlar, çünkü Amerikan şirketlerinin bu ülkedeki durumları oldukça güçlü. Böylece Suriye’nin dostları denilen tarafların enerji çıkarlarının birbirine denk geldiği açık bir şekilde görülüyor. Bunun sonucu olarak da Suriye’de şimdikinin yerine daha ılımlı bir yönetimin getirilmesi isteğini görüyoruz. Bu tür ekonomik ve politik çıkarlar karışımını Irak ve Libya’daki savaşlar sırasında da görmüş idik. Suriye konusunda neden bir yarıcalık olsun ki?

Çin'den ABD'ye Şok Rapor!

Çin Devlet Konseyi'nin "ABD'deki İnsan Hakları Raporu"nda, Amerikan yönetiminin insan hakları konusunda dünya geneline yönelttiği eleştirilere tepki gösterilerek, Washington yönetiminin bizzat kendisinin ihlaller yaparak vatandaşlarının haklarını sınırladığı ifade edildi.
Pekin yönetiminin raporunda, Amerikalıların vatandaşlık haklarının kendi hükümetleri tarafından sınırlandırıldığı görüşüne yer verilerek, ABD'nin sıradan vatandaşları dahi izlemeye aldığı ve kendi halkının özgürlüğünü "ciddi anlamda ihlal ettiği" kaydedildi.
Raporda, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın vatandaşlarının iletişim kanallarını sistematik biçimde izlediği, her gün 1,7 milyar elektronik posta, telefon kaydı ve benzer iletişim belgesini depoladığı öne sürüldü.
ABD'de kadına karşı şiddet ve taciz vakalarının da arttığı ifade edilen Çin Devlet Konseyi raporunda, ateşli silahlar nedeniyle yaşanan şiddetin giderek arttığı, geçen temmuz itibariyle sivillerin elinde 270 milyon ateşli silah olduğunu ve 100 binden fazla kişinin bu silahlarla vurulduğu hatırlatıldı.
Raporda, küresel mali krizden bu yanan yoksulluğun arttığı ABD'nin gelişmiş ülkeler arasında gelir eşitsizliğinde dördüncü sırada olduğu bildirildi.
"BİNLERCE SİVİL ÖLDÜRÜLDÜ"
Çin'in hazırladığı raporda ayrıca, ABD'nin diğer ulusların insan haklarını da "ciddi anlamda ihlal ettiği", 2003'teki Irak ve 2001'deki Afganistan savaşlarını Washington yönetiminin başlattığı ifade edildi.
ABD'nin "terörizmle savaş" adı altında Yemen, Afganistan ve Pakistan başta olmak üzere bazı ülkelerde 2001-2011 arasında 14 bin ila 110 bin sivilin ölümüne neden olduğu öne sürülen raporda, ABD askerlerinin dini ve yerel değerlere karşı olumsuz davranışları da hatırlatıldı.
Raporda, bazı Amerikalı askerlerin görev yaptıkları ülkelerde, "Kur'an-ı Kerim yakma" ve "cesetlere yönelik aşağılayıcı hareketler" gibi eylemlerde bulundukları hatırlatıldı.

14 Nisan 2013 Pazar

LPG'Lİ ARAÇ SAHİPLERİNE MÜJDE

Yakıt tasarrufu sağlaması nedeniyle birçok araç sahibi tarafından tercih edilen LPG sistemi otoparklarda sorun olmaktan çıkıyor.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘na bağlı Sanayi Genel Müdürü Sufyan Emiroğlu, Bakanlığın LGP’li araçların kapalı otoparklara girebilmesine yönelik çalışma başlattığını söyledi. Hazırlık aşamasında olan yasanın yıl sonuna kadar çıkması bekleniyor.
Emiroğlu yaptığı açıklamada, LPG sistemi üreticileri ve alışveriş merkezlerinin temsilcileriyle görüşme yapıldığını söyledi. Yapılan görüşmede dünyada LPG’li araçların kapalı otoparklara girebilmesi için hangi şartları sağlaması gerektiğini konuştuklarını belirten Sufyan Emiroğlu, “Dünyada kapalı otoparklara gazlı araçların girmesinin sağlayan ülkeler neler yapıyor, hangi önlemleri alıyor bunların çalışmasını yapıyoruz. Bu çalışmalarla işin fiziki alt yapısını hazırladıktan sonra mevzuat alt yapısını da hazırlamış olacağız. Bu işlemlerden LPG’li araçlar da kapalı otoparklara girebilecek” dedi.

LPG KİTİNİN KALİTESİ VE TAKAN FİRMA ÇOK ÖNEMLİ
Bakanlıktan gelen sevindirici haberin ardından İstanbul Makine Mühendisleri Odası LPG Komisyon Başkanı Gürkan Topuzlar, araçların kapalı otoparklara girebilmesi için gerekli şartları İHA’ya anlattı. Avrupa’nın birçok ülkesinde LPG’li araçların kapalı otoparklara girebildiğini belirten Topuzlar, LPG sisteminin kaliteli ve bu sistemi araca takan kişilerin işin uzmanı olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de halen birçok merdiven altı uygulamanın bulunduğunu söyleyen Gürkan Topuzlar, halkın bu tip yerlerde LPG sistemi taktırmamaları gerektiğini belirtti.

OTOPARKLARIN EMNİYET SEVİYELERİ YÜKSELTİLMELİ
Yasanın çıkabilmesi için otoparkların emniyet seviyelerinin de yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Gürkan Topuzlar; “Eğer bir LPG’li araç kapalı otoparka girecekse o otoparkta gaz sızıntılarına karşı uyarı sistemleri olmalı. Bu uyarı sistemi her hangi bir gaz sızın tısına karşı alarmları ve havalandırmayı çalıştırılabilmeli ve bu sistemlerin hepsi sertifikalı olmalı” diye konuştu. Ayrıca otopark görevlilerin özel eğitimli olması gerektiğini belirten Topuzlar, kapalı otoparka girecek LPG’li araçların bir takım özel şartları taşıması gerektiği ve bu şartları yerine getirdiğine dair bandrol taşımasının zorunlu olmasının çok önemli olduğunu söyledi.

LPG TAKTIRIRKEN FİRMAYA RUHSAT SORUN, MÜHENDİSLE GÖRÜŞÜN
Vatandaşların kaliteli bir LPG sistemi taktırmak için ucuz yerleri tercih etmesinin yanlış olduğunu söyleyen Gürkan Topuzlar, “Kaliteli sistem iyi işçilik ve kaliteli malzeme gerektirir; o yüzden merdiven altı uygulamaları olan yerlere sırf ucuz diye gitmeyin” dedi. Sistemin takıldığı yerin muhakkak bir tane makine mühendisi olması gerektiğini söyleyen Topuzlar, vatandaşın dönüşüm işlemi sırasında mühendisle tanışmasının gerekli olduğunu söyledi. Mühendis çalıştırmayan yerlerin yasa dışı iş yaptıklarına vurgu yapan Gürkan Topuzlar, gerekli tedbirler alındıktan sonra LPG’li araçların sıfır riskli bir hale geleceğini ifade etti.

SAĞLIĞIMIZLA OYNANAN OYUNA İSYAN!

Gıda mühendisleri, birçok gıda maddesinde kanserojen madde bulunduğu ve insanların kandırıldığı gerekçesiyle eylem yaptı...

Pul biber yerine kiremit tozu, baklavaya fıstık yerine bezelye, zeytine de renk vermesi için paslı demir konulduğunu ifade eden gıda mühendisleri, gerekli denetimlerin yapılmadığına dikkat çekti.

Gıda denetimlerinin gıda mühendisleri tarafından yapılması gerekmesine rağmen, çeşitli meslek grupları tarafından yapıldığını ve yaklaşık iki yıldır gıda mühendislerinin denetim yapamadığını vurgulayan gıda mühendisleri, Galatasaray Meydanı’nda toplandı. İstiklal Caddesi’nde yürüyüşe geçen grup, ‘Gıda mühendisi halkın sağlık denetçisi’ ‘Denetimsiz gıdaya hayır!’, ‘Gıda denetimi gıda mühendisleri olmadan olmaz’ ‘Görünmeyen terör gıda terörü’ ‘Bakanlığa taze kan’ yazılı pankart ve döviz taşıdı. Düdük çalıp, çeşitli slogan atan grup Taksim Meydanı’nda bir açıklama yaptı.

Gıda mühendisliğinin temel amacının insanların güvenli bir şekilde gıdaya ulaşması olduğunu dile getiren Gıda Mühendisleri Odası Marmara Şube Yönetim Kurulu üyesi İsa Tahta, gıda mühendislerine yeteri kadar istihdam sağlanamadığını belirtip, bu durumun insan sağlığını tehdit ettiğini kaydetti.

‘PUL BİBER YERİNE KİREMİT TOZU’

Taklit ürünlerin kansere sebebiyet verdiğini aktaran Gıda Mühendisi Nebiye Çolak çeşitli gıda ürünlerinde yapılan taklit ürünlere örnek verdi. Glikoz şurubuyla bal üretilebildiğine dikkat çeken Çolak şöyle devam etti: “Tüketiciyi yanıltan taklit ürünlerden birisi ise kiremit tozunun pul biber yerine kullanılmasıdır. Bu ciddi bir analiz gerektirmektedir. Baklavanın içinde maliyeti düşürdüğü için ise fıstık yerine bezelye konulmakta. Yüzde 100 dana etinden yapılmış sosiste bile sakatat ürünler bulunmakta. Zeytinin siyah olması için ise zeytin tenekesinin içine paslı çivi ve demir konulmaktadır. Bunun analizlerinin ciddi bir şekilde yapılması gerekiyor. Bunlar kanser oluşumuna sebebiyet vermektedir.” diye konuştu.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda yeteri kadar gıda mühendisi olmaması sebebiyle sağlık dışı ürün üretimi yapıldığını ifade eden Gıda Mühendisi Şakir Bayraktar, “Gıda Mühendislerinin bakanlıkta yeterli sayıda olmadığını düşünüyoruz. O anlamda ‘Bakanlığa taze kan’ ismiyle bir eylem tertip ettik. Yeterli sayıda denetim yapılmıyor. Denetimi, şu an veteriner hekimler ve ziraat mühendisleri yapmakta. Gıda mühendislerinin sayısı düşük. 30 beygirin (Yaklaşık 10 insan istihdamı) altındaki tesislerde denetim yapılmamaktadır. 30 beygirin altında olan işletmeler bakanlık tarafından denetlenmemekte. Gıda imalathanelerini eskiden gıda mühendisleri eskiden denetliyordu. Ancak bakanlığın son çıkardığı yasa sonrası denetim yapılamıyor. Şu an sağlığımız Allah’a emanet diyeceğim ama Allaha emanet olsa yine iyi.” ifadelerini kullandı.

9 Nisan 2013 Salı

Fenerbahce vs Lazio 2-0 2013 Goals & Highlights (5/4/2013) HD .

Fenerbahçe - Orduspor 2 - 0 Geniş Özet (7 Nisan 2013) HD .

Çocuklarımıza kitap okumayı nasıl sevdirebiliriz?

* Sınıf ortamında okuma etkinliği ile kelimelerin doğru telaffuz edilmesi, sözcüklerin öğrenilmesi gibi özel becerilerin geliştirilmesini hedeflemektedir. Ancak çocuğa kitap okumaya ilişkin olumlu bir bakış açısı kazandırmak genellikle göz ardı edilmektedir.

* Okumaya karşı olumlu tutum geliştiren çocuklar ise okumaya isteklidirler, bu etkinlikten zevk alırlar ve yaşam boyu okuma alışkanlıklarını sürdürürler. Diğer yandan olumsuz tutum sergileyen çocuklar ise sadece zorunlu olduklarında okurlar, okumaktan kaçınırlar ve bazen kesinlikle okumayarak tepkilerini ortaya koyarlar.

* Çocuğun okumaya ilişkin geliştirdiği tutum akademik gelişimi üzerinde etkilidir.

* Çocukta okuma alışkanlığının gelişmesinde anne-babaların tutumları önemli ve belirleyicidir. Yetişkinlerin okumaya karşı sergiledikleri tavırları gözlemleyen çocuklarda benzer tutumlar gelişir. Ana-babanın okumanın önemi hakkında çocukla paylaştığı bilgi ve değerler onun bu konudaki gelişimini şekillendirir.

* Çocuklar erişkinlerin davranışlarını taklit ederler. Yetişkinlerin okumaktan hoşlandıklarını görünce ellerine kitap ya da gazete alarak okuma faaliyetine katılabilirler.

* Ev ortamı ailenin okumaya verdiği değeri yansıtmalıdır. Bunu sağlamak için evde bütün aile üyelerinin ilgisini çekecek okuma materyalleri bulundurulmalıdır. Günlük bir gazeteye, hem çocuklar hem de yetişkinler için basılan dergilere abone olmak, kitap kulüplerine üye olmak, indirimli veya kullanılmış kitap satan mağazalardan ucuz yayınlar almak, kütüphaneden düzenli olarak kitap ödünç almak, arkadaş ve akrabalarla kitap değiş tokuş yapmak gibi yaklaşımlar okuma materyallerinin zenginleştirilmesi için önemlidir.



* Pahalı olmayan kitap rafları ile ucuz, kolay erişilir ve rahat bir kütüphane oluşturulabilir. Alt raflar ise çocukların kitaplarına ayrılabilir.

* Banyo, oyun odası gibi yerlere aile bireylerinin göz gezdirmeleri için dergi rafları yerleştirilebilir.

* Evdeki televizyonun üstüne birkaç kitap konulabilir. Televizyon izlemek yerine, kitap okumayı tercih edecek bir aile üyesi olabilir.

* İyi aydınlatılmış bir yerde kitap okumak daha kolaydır. Evde çocuk ve yetişkinlerin rahatlıkla oturabilecekleri bir koltuğun bulunduğu özel okuma köşesi oluşturulabilir.

* Aile için 'özel okuma saati' belirlenebilir. Her gün bir zaman dilimini (on beş dakikadan bir saate kadar) ana-baba ve çocukların birlikte oturarak okumaları için ayırmak önemlidir. Hoşlandığı kitapları okumasına izin verilirse çocuk ta bu saatlere daha istekle katılır. Küçük çocuklar ise resimli kitaplara bakabilirler veya diğerleri ile birlikte iyi bir kitabı kasetten dinleyebilirler.

* Anne-baba bebeklikten itibaren her fırsatta çocuğun kelime dağarcığını geliştirmelidir. Araştırmalar dil gelişimi ile okumayı öğrenmek arasında kuvvetli bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Eğer çocuk kendisine söylenenleri anlayabilir ve kendi düşüncelerini de düzgün bir şekilde ifade ederse, iyi bir okuyucu olmaya adaydır.

* Çocuklar için seçilen kitaplar onların gelişme düzeylerine uygun olmalıdır. 3-4 yaş çocukları kısa öykülerle ilginç resimleri içeren kitapları severler.6-7 yaşlarında doğa, hayvan ve diğer çocukları da konu alan resimli öykülere ilgi gösterirler. 8 yaşında yolculuk, macera, çocuk klasikleri, peri masalları dikkatlerini çeker. 9-10 yaş çocuğu izcilik, macera, araç ve buluşlara, ünlü kişilerin yaşamlarına ilgi duyar.11-12 yaşında ise bilim ve buluşlar, okul ve aile yaşamının içeren konular, tarih ve destan kahramanları çocuğun ilgisini çeker.



* Kitap okurken çocuk hikâyelerdeki insanları anlamaya çalışarak kendini onların yerine koymayı öğrenir. Romanlardaki kahramanlarla özdeşleşir. Bu nedenle öykülerdeki karakterler güçlü ve güçsüz yönleriyle yansıtılmalı, gelişmeye ve öğrenmeye açık olmalı, sorunlarını çözebilen ve kendi yaşamlarını yönlendirebilen kişilikler olarak anlatılmalıdır.

* Çağdaş kitaplarda barış, dostluk, dayanışma, sevgi gibi evrensel mesajlara yer verilmelidir. Resimler ve öykünün konusu uyumlu bir bütünlük sağlamalıdır.

*Özellikle yaşı küçük olan çocuklar aynı masalı tekrar tekrar dinlemekten hoşlanır. Sabırlı davranılmalı ve onun tercihlerine değer verilmelidir.

* Anne-baba kitap okurken küçük çocuklar sayfaları çevirerek etkin olarak faaliyete katılabilirler.

* Yetişkinler yumuşak bir ses tonu ile farklı karakterler için seslerini değiştirerek, rüzgâr, hırlama gibi ses unsurları katarak okumayı eğlenceli bir etkinliğe dönüştürebilirler.

* Anne-baba ile çocuklar sıra ile yüksek sesle okuma yapabilirler. Önce yetişkinler sonra çocuklar birer paragraf ya da sayfa okuyabilirler. Büyükler "Sence şimdi ne olacak ?" , "Eğer sen bu kişinin yerinde olsaydın ne yapardın?", "Sence neden bu kişi böyle davranıyor ?" gibi sorularla çocuğun bakış açısını geliştirmesine yardımcı olabilirler. Yüksek sesle okuma seansları yatma zamanın bir parçası haline getirilerek günü hoş bir şekilde sonlandırma etkinliği olarak ta değerlendirilebilir.

* Aileler gün boyunca evin dışında da okumak için fırsat yaratabilirler. Örneğin arabanın yıkanmasını veya doktorun kendilerini kabul etmesini beklerken kitap okunabilir.

* Araba ile yapılan geziler kitap okumak için uygundur. Okumaya yeni başlayanlar yoldaki ilan panolarını, mağaza isimlerini okumak için teşvik edilebilir.

* Okul ortamında gazete, kitap okuyarak öğrencilere model olan öğretmenler, çocukların ilgi ve gelişimleri doğrultusunda kitap seçmeleri konusunda onlara yardımcı olabilirler.

* Eğitimciler sınıfta okuma saati belirleyerek, yakın kütüphaneleri öğrencilerle birlikte ziyaret ederek, onları gazete ve dergilerde ilginç buldukları yazıları panoya asmaları konusunda yönlendirerek öğrencilerde okuma alışkanlığının gelişmesini sağlayabilirler.

* Çağdaş yaşamda yer alan pek çok etkinlik, video oyunları, televizyon, spor, bilgisayarlar vb. okumaya ayrılan zamanla yarışan faaliyetlerdir. Günümüzde anne-baba ve eğitimciler okuma sevgisini destekleyici bir ortam yaratma konusunda zorlanmaktadırlar. Ancak yetişkinlerin bu konuda çabaları çocuklara yaşam boyu kitap okuma alışkanlığını kazandıracaktır.

Çocuklara Kitap Okumayı Nasıl Sevdiririz?

"Oğlum hiç kitap okumuyor?'''', "Kızım beşinci sınıfa başladığından beri eline kitap almaz oldu,'''' diye söylenen kitapsever anne babalardan mısınız? Merak etmeyin, biraz çabayla çocuklarınız, kitabın yemek içmek kadar zevkli, çikolata kadar vazgeçilmez bir lezzet olduğunu keşfedebilir. Yeter ki ona zaman ayırın ve okuduğu kitaplar hakkında konuşmaktan sıkılmayın. Ve bırakın okuyacağı kitapları kendisi seçsin, siz değil.

ÇOCUĞUN DÜNYASI
Çocuğun dünyası oyundur. Oyuncaklar çocuğun zihninde yer eder. Bu bakımdan kitaplar da çocuğun dünyasında birer oyuncak olarak yer işgal etmelidir. Kitap, dergi ve gazetelerle oynarken eğer onları yırtarsa hiçbir menfi reaksiyon gösterilmemelidir. Aksi halde çocuk kitaptan korkacak ve uzaklaşacaktır.
Çocuğa anlaması kolay, ilgisini çekecek masal ve hikayeler okumak da kitabı ve okumayı sevmesine yardımcı olacaktır. Kelime haznesi genişleyecek, hayal gücü artacak, zekası ve anlama kabiliyeti artacaktır. Ancak burada dikkat edilecek husus, çocuğa anlaşılması zor şeyler okunmamalı, bilhassa dinlemeye zorlanmamalıdır. Okuma alışkanlığı kazandırma mevzuunda çocuğa yapılacak en menfi davranış, onu zorlamaktır.
Çocuk dinlemekten, okumaktan hoşlanmıyor diye, bu işten vazgeçmek de yanlıştır. Tatlılıkla, oyun ve eğlenceli yollarla ne edip edip çocuğa okuma zevki ve alışkanlığı kazandırılmalıdır. Ebeveynin çocuğuna bırakacağı en iyi miras herhalde İslamî terbiye ve kültürdür. Bunun en mühim yanı da çocuğun dinini öğrenmeye meraklı ve araştırmacı bir ruhla yetişmesidir. Okuyan, araştıran, yazan ve düşünen bir genç, hem insanlığa faydalı olacak, hem de iki cihanda bahtiyar olacaktır.

TEŞVİK VAR, ZORLAMA YOK
Ana-babaların kitap okuma alışkanlığını çocuklara kazandırılmasında en büyük rolü oynadığını ifade eden Dr. Mehmet Yavuz, çocuğu kitap okumaya teşvik ederken zorlayıcı olunmaması gerektiğine işaret etti. Çocuğu, yaşantısında önem verdiği konularla ilgili kitap okutmaya yöneltmenin de faydalı olacağını dile getiren Dr. Yavuz, "Ana-baba ve öğretmenlerin çocuğu çok iyi tanımaları yeterli değil. Çocuğun ilgi ve ihtiyaçları bilinmeli. Çocuğun gereksinimlerini bilen ana-baba ve öğretmenler, bu ihtiyaca cevap verebilecek kitaplar önerebilirler. Ve hepsinden önemlisi çocuğu okumaya teşvik etmek, ilgi alanı doğrultusunda mizah yayınlarını takip etmesini ve okumasını sağlayacak, böylece çocuğun hem mizah anlayışı gelişecek, hem de okumayı daha zevkli olarak algılayacak" diye konuştu.

Çocuk okuma alışkanlığını öncelikle ailede, sonra da okulda kazanır.Ebeveynler kitaba değer veriyorsa, düzenli olarak okuyorsa çocuklarının okumaları için de model oluyorlardır.Çocukların kitabı sevmeleri, bebeklikten itibaren anlama, algılama, fiziksel, zihinsel ve psikolojik durumuna ait gelişim özelliklerindeki ilgi ve beklentilerine göre sağlanabilir.
Çocuk kitap ilişkisi çocuğun okuma yazmaya başlamasından çok önceki bebeklik döneminden itibaren başlar. Bu nedenle kitapla ilk tanışma bu dönemlerde başlamalıdır.
Yaş dönemlerine göre kitap özellikleri şu şekildedir ;

3-5 yaş
  • Kahraman figürleri olan masallar
  • Tanıdık durumların anlatıldığı, yaşama ait
  • Nesneleri sınıflandırabileceği
  • İyi resmedilmiş
  • Hayal gücünü harekete geçiren metinlerin önem kazandığı
  • Konuları sade, resimleri öyküyü anlatacak güçte olmalıdır.
Çocuğa okunan kitap, kavramsal gelişimine ve anlama becerisine katkı sağlar. Bilişsel gelişimine ve kişiliğin temellerine katkı yanında öğrenme isteğini ve merakını tatmin etmeye, soru sormaya teşvik etmeye yardımcı olur.

5-8 yaş
  • Güçlü hikayeleri olan
  • Kavram ve dil yönünden gelişmiş
  • Karakterleri güçlü
  • Sadece iyi ve doğruyu değil, kötü-yanlış karakterleri de içeren
  • İçinde bilinen kelimeleri içeren
  • Gerçek hikayelerden alıntıları olan
  • Yeni bilgiler öğreten, eğitici
  • Okumayı yeni öğrenenler için kısa ve büyük yazılarla yazılmış
  • İlgi alanına giren kitaplar olmalıdır.
Hayal gücünü kullanarak yorumlar yapmaya, yeni şeyler denemeye, duygu ve düşüncelerini tanımaya, dilini uygun kullanmaya ve okuyan kişiyle fiziksel ve duyuşsal yakınlaşmayı sağlar.


Çocuklar ne diyor?
(Okan, 14 yaşında, sekizinci sınıf öğrencisi)
''Aptal mıyım ben?''
"Beşinci sınıfta okumuyordum artık. Elime tutuşturdukları kitapların çoğu berbattı. Başladığım her kitapta ''Tamam diyordum, bu seferki iyi gidecek,'' Nerdee? Ortaya konuşan çiçekler ya da çevreci tavşanlar falan çıkmıyor muydu; bende hemen ip kopardı.''''
(Cem, 10 yaşında, dördüncü sınıf öğrencisi)
''Odana git, kitabını oku!''
"Evdekiler madem ortalıkta dolaşmamı istemiyorlardı, neden dünyaya getirdiler beni acaba? En ufak bir şey olduğunda, ağızlarından çıkan ilk söz ''Doğru odana git ve kitabını oku!'' oluyor. Onlar yüzünden kitap okumaktan nefret edeceğim neredeyse...''''
(Sinan, 13 yaşında, yedinci sınıf öğrencisi)
''Ben çocuk değilim artık''
"Okumam gerekenler, giymem gerekenler, gülümsemem gerekenler... Annemle babam birtakım kitaplar taşıyıp dururlar. Her alışverişten benim için seçtikleri kitaplarla dönenler eve. Ben çocuk değilim artık! 13 yaşındayım ama hâlâ bana çocuk kitapları getiriyorlar.''''
(Selim,12 yaşında, altıncı sınıf öğrencisi)
''Aile klasiklerimiz''
"Bizim okul sürekli Klasikler''i okutuyor. Varsa yoksa tuğla gibi eski romanlar. Aramızın iyi olduğu öğretmenlere kaç kere dert yandık. ''Başka kitaplar verin, hemen okuyalım,'' dedik. Hiçbir şey değişmedi. Klasikler''den çok daha eğlenceli kitaplar var, biliyorum.''''
 

7 Nisan 2013 Pazar

Dinimizde müzik haram mıdır?

Simanın caiz olduğu ve caiz olmadığı yerler vardır. Bazıları, kitaplardaki sima kelimesini çalgı olarak tercüme ettikleri için mubah çalgılar da var zannedilmektedir. Aşağıdaki yazıların tamamı İslam âlimlerinin kitaplarından alınmıştır. Nereden alındığı da sonunda yazılıdır. Kendimize ait tek cümle yoktur.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)
Lokman suresinin 6. âyetindeki lehv-el hadis ifadesini âlimler musiki, çalgı aleti olarak bildirmiştir. İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

(Mevahib-i aliyye)
ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:
Yalan hikayeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)

Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.)
[Deylemi]
Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

Müfessirler, İsra suresinin 64. âyetinde şeytana, (Vestefziz... bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)
Müfessirler Enam suresinin 70. âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

(Şimdi siz bu söze
[Kur’âna] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm 59-61]

Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor. İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Peygamberin emrine uyun, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin, pis şeyleri haram kılar.)
[Araf 157]

(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.)
[Nisa 65]

(Kur'anı sana insanlara açıklayasın diye indirdik.) [Nahl 44]

Şimdi Resulullah efendimiz, yukarıdaki âyet-i kerimeleri nasıl açıklamışsa ona bakalım:
(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]

(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemi]

(Rahmet melekleri, ceres,
[çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesai]

(Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]

(Ceres, şeytanın mizmarıdır
.) [Müslim, Ebu Davud, Nesai] [Mizmar çalgıdır]

(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır. Parası da haramdır. Kimin eti haramdan beslendi ise, ona Cehennem ateşi layıktır.)
[Taberani]

(Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmarı
[çalgıyı] helal addedecektir.) [Buhari]

(Musiki, zinaya yol açar.) [Mektubat-ı Rabbani 3/41]

(Musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [Beyheki]

(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. Allah’a yemin ederim ki, suyun otu büyüttüğü gibi, Kur’an ve zikir de, kalbde imanı büyütür.)
[Deylemi]

(Rabbim bana içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.)
[İ. Ahmed]

(Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.)
[Begavi]

(Ümmetimden bazıları, içkilere başka isim vererek içerler. Şarkıcı kadın ve çalgı aletleriyle eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.)
[İbni Mace]

(Şu beş şey zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Birbiriyle lanetleşme, içki içme, ipekli giyme, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.)
[Deylemi, Hâkim]

(Ben, mizmarları
[çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.) [İ.Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]

(İblis, yer yüzüne indikten sonra, ya Rabbi bana ev ver dedi. Hamamlar senin evin. Yemek istedi. Besmelesiz yenen yemekler senin denildi. Müezzin istedi. Mizmarlar
[çalgılar] müezzinin denildi. Yazıların dövme, hadislerin yalandır. Resulün [elçin] kâhinler, falcılar, tuzağın da kadınlardır.) [İbni Ebiddünya, İbni Cerir]

(İblis, benim kitabım nedir dedi. Senin kitabın dövmedir, içeceğin sarhoşluk veren her içki, sadakatin yalan, müezzinin mizmarlar
[çalgılar], mescitlerin de çarşılardır denildi.) [Taberani]

(İki ses, melundur: Nimete kavuşunca
[mizmar]çalgı, musibete maruz kalınca feryat.) [Bezzar]

(Allahü teâlânın gazabına sebep olan şeyler: Acıkmadan yemek, uykusu yokken uyumak, tuhaf bir şey olmadan gülmek, musibette feryat etmek, nimete kavuşunca mizmar
[çalgı çalmak].) [Deylemi]

(Şarkıcı ve çalgıcı kadınlar çoğalınca, içkiler her yerde içilince, yere batmalar görülecek, gökten taş yağacaktır.)
[Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, İ.Ahmed]

(Şunlar gelmeden önce salih amel işlemekte acele edin. Sefihler başa geçmeden, güvenlik kuvvetleri çoğalmadan, hüküm rüşvetle satılmadan, adam öldürme hafife alınmadan, akraba ziyareti kesilmeden, Kur’an mizmarlardan okunmadan, Kur’anı şarkı gibi okuyanlar öne geçmeden.)
[Taberani]

(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberani]

(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]

(Şu 15 kötü haslet işlendiği zaman ümmetim belaya maruz kalır:
1- Ganimete hıyanet edilince
2- Emanetin ganimet sayılınca
3- Zekat cereme kabul edilince
4- Erkek karısına itaat edince
5- Evlat ana babaya isyan edince
6- Kişi, arkadaşına itaat edince
7- Babaya cefa edilince
8- Toplantılarda yüksek sesle konuşulunca
9- En rezil kimse iş başına geçince
10- Şerrinden korkulan kimseye ikram edilince
11- Her yerde içki içilince
12- Erkekler ipek giyinince
13- Şarkıcı kadınlar çoğalınca
14- Çalgı aletleri yayılınca
15- Sonra gelenler, önceki âlimlere lanet edip onları kötülediği zaman.)
[Tirmizi]

'YETER ARTIK FATİH TERİM'

Telegol moderatörü ve Vatan Gazetesi yazarı Serhat Ulueren, Fatih Terim'e eleştiriler yöneltirken ağır bir dil kullandı...

Vatan Gazetesi'nden Serhat Ulueren, dünkü Galatasaray-Mersin İdmanyurdu maçında çıkan olaylar sonrasında öfkesi sebebiyle tribünlere gönderilen ve büyük bir ceza alması beklenen Fatih Terim'i yerden yere vurdu. Galatasaray'ın rakiplerinin Türk Telekom Arena'da öne geçmesinin sanki suç gibi algılandığını ifade eden Ulueren ikinci yarı hakemlerin tüm takdir haklarını Galatasaray'dan yana kullandığını da iddia etti.

İşte Ulueren'in o yazısı:

Yeter Artık!

Benim için maç 44. dakikada bitti, G.Saray kaybetmiş, kazanmış hiç umrumda bile değil. Zaten bu yazıyı da devre arası yazmaya başladım.
60 yaşına gelmişsin, tatmadığın, yaşamadığın başarı kalmamış, Avrupa’nın en iyilerinden Milan’ı bile çalıştırmışsın. Türk insanı seni, tartışmasız bu ülkenin en başarılısı ilan etmiş, seni sevmeyen hatta nefret bile eden hakkını öyle ya da böyle teslim etmiş.
Peki sen ne yaptın Fatih Terim? Bir çuval inciri berbat ettin.
Seni her koşulda destekleyen Başkan’ın Ünal Aysal’a, sakinliğini korumaya çalışan futbolcularına, seni zapdetmeye çalışan yöneticine ve ekibindeki bazı kişilere ve en önemlisi taraftarlarına yazık etmedin mi?

Bir değil, iki değil, üç değil ve sen hala ders çıkarmıyorsun veya çıkarmak işine gelmiyor. Bu neyin öfkesi? Bu neyin bir türlü kontrol altına alınamayan hırsı?
Bu ülke seni yaptıklarınla hep alkışladı ve iddia ediyorum yine alkışlar ama bu sezon yaptıkların artık bardağı taşırdı, taşırmakla kalmadı göl oldu göl! Şimdi sayın Terim’e sormak istiyorum;
1-Telekom’da rakibin öne geçmesi suç mu?
2-Dün gece oyuncuların gol attı da hakem mi vermedi?
3-G.Saray’ın penaltısı mı verilmedi? Üstelik Drogba’ya verilen penaltı bana göre doğru değildi.
4-Rakip golü ofsattan veya faulden mi attı?

Elbette hayır.
Terim'in atılmasıyla ilgili son olarak şunu söylemek istiyorum; Sırf topu yere vurup bundan dolayı atılman doğru bir karar olmayabilir. Hakem Abay seni hatalı atmış da olabilir ama A.Albayrak dahil herkesi itip, savurman, tehditler yağdırman, ağzından okuyabildiğimiz kelimeler çok çirkin görüntülerdi... Terim atıldıktan sonra hakemler için de film koptu ve özellikle Kemal Yılmaz isimli yardımcı hakem üzerine adeta G.Saray forması giydi. Bariz ofsayta, yarım metre auta çıkan topa, elle oynamaya göre göre bayrak kaldırmadı. Açıkcası Süleyman Abay da korktu ve sindi. Dün gece Hamit sadece ilk yarıda en az 3 defa sarı kart görmeliydi ama o Hamit 90 dakika sahada kaldı. 2. yarı Abay ve yardımcıları tüm takdir haklarını G.Saray’dan yana kullandı.
DEĞER Mİ?
Ben bunları yazarken H.Şaş ve Ü.Davala da baktım tribüne gönderilmişler, yılların masörü Uğur Durul boynuna Terim’in akredite kartını takıp teknik adamlığa soyunmuş, seyirci sahaya dalmış. Gördün mü yaptıklarını Fatih Terim hoca? Sen ve yardımcıların sezonu görünen o ki kapatacak, Telekom’da muhtemel bir maç kapanacak. Değer miydi 3 puan için bu yaşananlar? Bu zihniyet ve kavgayla, bastırılmamış duygularla şampiyon olsan ne yazar?
Davıd Bicik’in ikramı ve Drogba’nın sakinliğini koruyarak attığı 2 golle G.Saray kazandı ama bence dün akşam Terim ve yardımcıları çok şey kaybetti.

5 Nisan 2013 Cuma

Pierre Webo, Didier Drogba'yı 6'ya katladı

Fenerbahçe'nin İstanbul Büyükşehir Belediyespor'dan ara transfer döneminde kadrosuna kattığı Pierre Webo, Galatasaray'ın Fildişili transferi Didier Drogba'nın performansını geride bırakmayı başardı.
İLK MAÇTA GOLLE TANIŞTI
Webo, 2012-13 sezonunun devre arasında İstanbul Büyükşehir Belediyespor'dan Fenerbahçe'ye 3 milyon euro bedelle transfer olmuştu.Fenerbahçedeki ilk golünü ise ilk maçı olan 3 Şubat 2013 tarihinde Kadıköyde oynanan Sivasspor maçında golle buluşarak gol serisini başlatmıştı.
'DROGBA AFRİKA'NIN EN BÜYÜĞÜ'
Avrupa Ligi'nde Bate Borisov ile deplasmanda oynanan ilk maçın ardından verdiği röportajda, "Drogba ile kıyaslanmam. O Afrika'nın en büyüğü, Tüm Afrika kıtasının saygısını ve takdiri kazanmış birinden söz ediyoruz. Dünyanın en iyi futbolcularından biri. Aldığı kupalar ve gösterdiği başarılar ortada " diye konuşan Kamerunlu oyuncu,sarı lacivertli takıma geldiği günden beri attığı gollerle Drogba'yı 6'ya katladı.

DROGBA'YI 6'YA KATLADI
Ara transfer döneminde Galatasaray'a transfer olan Drogba, şu ana kadar tek golünü Akhisar deplasmanında kaydetti. Aynı dönemde Fenerbahçe'ye gelen Webo ise Akhisar maçında 5. golüne ulaştı. Son olarak Lazio ile Kadıköy'de oynanan karşılaşmada yine etkili bir performans ortaya koyan ve İtalyan ekibinin savunmasına zor anlar yaşatan Webo, 78. dakikada penaltıdan 1 gol daha kaydetmeyi başardı ve gol sayısını 6'ya çıkardı.
GELİŞİ SOW'A DA YARADI
31 yaşındaki Kamerun'lu futbolcunun gelişi ile birlikte, Moussa Sow da performansını artırdı. Senegalli oyuncunun performansı adeta ikiye katlandı. Webo ilk yarıda Büyükşehir Belediyespor formasıyla 9 gol kaydetmişti. Fenerbahçe'ye geldikten sonra ise ligdeki gol sayısını 13’e yükseltti. Sow ise Webo geldikten sonra 5 lig maçında 6. golünü atarken, gol sayısını da 15’e çıkarttı.

10 HAFTADA 22 GOL
Süper Lig'in ilk yarısında 17 maçlık periyodu 25 golle tamamlayan Fenerbahçe, ik golcüsünün uyumlu performansıyla ikinci yarıda 10 haftada rakiplerinin filelerini 22 kez havalandırdı.

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...