24 Ocak 2011 Pazartesi

Yavuz sultan selim ile türkmen kızı

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim’i,
Her oyunu bozan gizli zor benim… benim adım AŞK…(C.Safi)

Aşk ne menem bir şey.
O sertliği ile tanınan Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim’i;
“Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.” dedirtecek kadar GÜÇLÜDÜR.
Bu aşk ne makam tanır, ne mevki, ne de yaş.
İnsanın başına gelmeye görsün dağıtır un ufak eder insanı…
Hikayeyi daha önce radyo programımda anlatmıştım.

Sultan Selim, Şam yakınlarında bir yerde otağını kurdurarak burada bir müddet kalır. Bir Türkmen kızı da, padişahın çadırına gelerek, otağın temizlik işlerini yapar, bir sabah temizlik için geldiğinde, Sultan Selim’i görür ve Sultan’a aşık olur.
Gönüldür bu elbette ben temizlikçi o Sultan’ı dinlemez ve bir gün dayanamayarak bir kağıda bir mısra/söz yazarak başucundaki direğe asar.
Sultan yatağına geldiğinde notu görür:
“Derdi olan neylesin?”
Zaten şair ve edebi yönü çok yüksek olan Sultan, hiç düşünmeden aynı direkteki dizenin altına notunu düşer:
“Derdi olan söylesin”

Türkmen kizi, ertesi gün yazıyı gördüğünde karmakarışık duygular içinde ağlar ve koca cihan sultanına aşkını ilan etmenin, ölümcül bir tehlikesi olduğunu da bilmesine rağmen her şeyi göze alarak diğer satırı düşer.
“Korkuyorsa neylesin?”

Sultan, aksam, çadıra döndüğünde, notu görür ve Türkmen kızının notu yazma, cevap verme cesaretine ve belagatinin güzelliğine gizliden hayran olur, onun da içine bir garip duygu düşer ve aynı direğe aynı kağıda son notunu yazar;
“Hiç korkmasın söylesin.”

Bugüne kadar yaşanmamış, görülmemiş ve duyulmamış bir şeydir…
“Derdi olan neylesin?”

“Derdi olan söylesin”

“Korkuyorsa neylesin?”

“Hiç korkmasın söylesin.”

Sabah notu bulduğunda Türkmen kızının Kalbi, adeta ağzından çıkacak derece de atmaktadır.
Bir oyun oynamış ve padişah da oyununu görmüştür gerekli, yerlerden görüşme talebini sununca Padişah’a, koca Sultan da derhâl bir emir vererek:
“Biz dahi merak edip onu görmek isteriz tîz elden bu kizi huzura getirin.” der.
Emir yerine getirilir ve Ahu gözlü, güzeller güzeli, nazenin, ceylân gibi bir Türkmen güzeli huzura girer.
Girdiği anda güzelliği karşısında adeta çarpılır Sultan, kız ise yüzü al al, nefes alış verişleri karışık durmaktadır. Kafasını kaldırır Sultana bakar ve iki adım atar, Sultan’da ona doğru yönlenir…
Kalpler alabildiğine atmakta ve tek kelime konuşulmamaktadır.
O anda bu duyguyu kaldıramayan Güzelim Türkmen kızı;
“Sultanım” der ve Sultan’ın kollarına düşerek son nefesini verir.

Evet bu heyecana dayanamayan Türkmen kızı ölmüştür ve son nefesini en sevdiğinin kollarında vermiştir.
Şahitleri o an orada bulunan Hasancan ve direkte duran satırlardır.
“Koca Sultan da dayanamaz ağlar ve yaptırdığı mezarın taşına, altta ki o meşhur dörtlüğü yazdırarak, Tüm Dünyaya aşkın gücünün karşısındaki çaresizliğini, şöyle dile getirir:

Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek
Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek
Sîrler pençe-i kahrimdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.”
Yani;
Bilmem gözlerime felek nasıl bir büyü yaptı ki
Gözümü kan içinde bıraktı, aşkımı artırdı
Benim pençemin(gücümün) korkusundan arslanlar(bile) titrerken
Felek beni bir ahu gözlüye esir etti..
Aşk böyle bir şey işte, yazının başında ki dörtlükte ne diyordu şair;

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim’i,
Her oyunu bozan gizli zor benim…
BENİM ADIM AŞK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...