17 Şubat 2018 Cumartesi

Tarihin en hızlı bölgesel silahlanması şu an Arap Yarımadası'nda yaşanıyor

Arap Yarımadası'nda yaşanan silahlanma yarışının maliyeti milyar dolarları geçiyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'nün (SIPRI) verilerine göre, yarışın en önde koşan ikilisi Suudi Arabistan ve Katar.
Suudi Arabistan son 4 yıl içerisinde savunma harcamalarını yüzde 212 oranında artırdı. ABD Başkanı Trump'ın mayıs ayındaki ziyaretinden sonra ülke 110 milyarı kısa vadede gerçekleşmek üzere 350 milyar dolarlık silah alım anlaşması imzaladı. Bu alımların bir kısmı hava savunma sistemleri ile hassas güdümlü füzeleri kapsıyor. Suudi Arabistan 2011'den itibaren ABD'den aldığı 154 adet F-15 savaş uçağının modernizasyonu için 29 milyar dolarlık sipariş verdi. Riyad yönetimi 2007 yılından itibaren İngiltere'den almaya başladığı 72 Typhoon savaş uçağı için de geçen haziran ayında 41 milyar dolar ödedi.
Suudiler, Rusya ile de S-400 hava savunma sistemi için ekim ayında anlaşmaya vardı. Katar ve Bahreyn de Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almak için görüşme yapan diğer körfez ülkeleri.
Suudi Arabistan, yine Rusya ile, AK-103 tipi piyade tüfekleri, AGS-30 tipi bombaatarlar ile "Kornet" tanksavar füzelerinin ülke içinde üretimi konusunda anlaşma sağladı. Suudiler son olarak, Çin'den 300 adet CH-4 tipi insansız silahlı hava aracı alacak ve gelecek yıllarda bunları Çin lisansı ile üretmeye başlayacak.
KATAR DONANIMA PARA HARCIYOR AMA ORDUSU YETERSİZ
Silahlanma yarışının diğer lideri Katar ise İngiltere'den 24 adet Typhoon savaş uçağı almak üzere 8 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Katar ayrıca, iki yıl önce Fransa'dan 7 milyar dolar tutarında 24 adet Rafale savaş uçağı ile ABD'den 12 milyar dolar tutarında 36 adet F-15 satın aldı. Üç ayrı sipariş ile 84 uçaklık karma bir filo oluşturan Katar, uzmanlara göre, bu olağanüstü kabiliyet artışını yönetebilecek teknik altyapı ve personele sahip değil. 10 bin kişilik silahlı kuvvetler mevcudu bulunan Katar, 2014'ten itibaren ABD'den havadan erken uyarı uçakları, taaruz helikopterleri ve güdümlü füzeler alıyor. Katar'ın bu paket için ödediği bedel, 23 milyar dolar.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE KUVEYT DE SİLAHLANIYOR
Körfez'in silaha doymayan diğer iki ülkesi Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri... Kuveyt 28 adet Typhoon ve 32 adet F-18 Super Hornet savaş uçakları için ABD'ye başvurmuş, satış Kongre tarafından onaylanmıştı. Birleşik Arap Emirlikleri de ABD'den aldığı 80 adet F-16'nın yanısıra, şimdi Fransa ile Mirage savaş uçakları için görüşme yapıyor. Emirlikler, Rusya'dan da 10 adet Sukoi üretimi SU-35 savaş uçağı almaya hazırlanırken, Rus şirketi ile ortak bir yeni nesil savaş uçağı üretme konusunda anlaşmış durumda.
"BU SATINALIMLARIN KARŞILIĞI YOK"
SIPRI veri tabanında körfezdeki silahlanma yarışının boyutları açıkça görülürken, uzmanlar, bu yarışın personel eğitimi, lojistik, yedek parça, bakım, yazılım yenileme ve diğer altyapı ihtiyaçları açısından karşılıksız olduğuna dikkat çekiyor. Bu bakımdan, satın almaların, diplomatik ve stratejik nedenlerden kaynaklandığı görüşü ağırlık kazanıyor.

Eğitimin harika bir eleştirisi…

Müthiş bir oyunculuk…

Harikulade bir eleştiri…

Richard Williams, eğitim sistemini dava ediyor...
Okulu, yaratıcılığı ve özgünlüğü öldürmekle ve eğitimi kötüye kullanmakla suçlayan Williams, eğitim sistemini yerden yere vuruyor…

200’e yakın üniversitemiz ve bu üniversitelerin eğitim fakülteleri ve iletişim fakülteleri var, ortaya şöyle bir eleştiri koyamıyorlar.

Dilimde tüy bitmesine rağmen, hiçbir üniversiteye bu konuları ele alan bir film çektiremedim…

Bu kadar dizi çekiliyor, bu kadar yönetmen, sözüm ona bu kadar oyuncu var, hiçbiri bu başarıyı yakalayamaz!

Böylesine önemli bir konuyu, eleştirel bir şekilde işleyecek bir mantığa sahip değiliz! 
Unutmadan bir noktaya daha değinmek istiyorum; keşke böyle bir Milli Eğitim Bakanımız olsa, ne dersiniz?

***
Alber Einstein, bir keresinde demişti ki:

“Aslında herkes bir dahidir.”
“Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir!”

Mahkeme salonu…

Değerli Jüri Üyeleri!
Bugün sanık koltuğunda günümüz eğitim sistemi var…
Geldiğiniz için teşekkür ederiz…

Sadece balığı ağaca tırmanmaya zorlamakla kalmıyorlar, ayrıca balığı aşağıya indiriyorlar, üstüne de onlarca kilometre koşturuyorlar…
Söyle bana Okul…

Yaptığın şeylerden gurur duyuyor musun?

Milyonlarca insanı robotlaştırmak…

Bunu eğlenceli mi buluyorsun?

Kendisini kavanozdaki balık gibi hisseden ne kadar fazla öğrencinin olduğunun farkında mısın?

Sınıfta akıntıya karşı yüzmeye çalışıp, yeteneklerini hiç keşfedemeyerek, aptal olduklarını düşünen ve faydasız olduklarına inanan…

Artık zamanı geldi…

Daha fazla bahaneye gerek yok!

Okul’un ayağa kalkmasını istiyorum ve onu yaratıcılığı ve özgürlüğü öldürmekle ve eğitimi kötüye kullanmaktan ötürü suçluyorum!

Bu eskiden kalma kuruluş, olması gerekenden fazla yaşadı…
Sayın Yargıç…

Böylelikle açılış beyanımı tamamlamış bulunuyorum…

Kanıtımı sunmama izin verirseniz, iddiamı kanıtlayabilirim…

Yargıç: Devam edin…

Avukat, mahkeme salonunda bulunan ayaklı panodaki fotoğrafı işaret eder…

Birinci örneğim: İşte, günümüze ait modern akıllı bir telefon. Tanıdınız, değil mi?

Bu da 150 yıl öncesine ait ankesörlü bir telefon…

Çok fark var, değil mi?

Devam ediyorum…

Bu da günümüze ait modern bir araba…

Sayfayı çevirir…
Şimdi 150 yıl öncesine ait atla çekilen bir araba görüyorsunuz…

Çok fark var, değil mi?

O zaman bir de buna bakalım…

İşte, bu da günümüzdeki bir sınıf ortamı…

(Ders anlatan öğretmen, dinleyen ve parmak kaldıran öğrenciler…)

Bu da 150 yıl önce var olan bir sınıf ortamı…

(Ders anlatan öğretmen, dinleyen ve parmak kaldıran öğrenciler…)

Çok utanılası bir şey, değil mi?

Abartısız, yüzyılı aşkın bir süredir, hiçbir şey değişmedi!

Siz, öğrencileri gelecek için hazırladığınızı mı iddia ediyorsunuz?

Fakat böyle kanıtlar varken, size sormak zorundayım:

Siz, öğrencileri gelecek için mi hazırlıyorsunuz, yoksa geçmiş için mi?
Sizin geçmişinizi araştırdım ve kayıtlara göre siz, insanları sadece fabrikalarda çalışmaya yönelik eğitiyorsunuz…

Bu da öğrencileri sıralı sisteme göre yerleştirdiğinizi gösteriyor…

Tertipli ve güzel bir şekilde oturup, söyleyecek bir şeyi olduğunda elini kaldırmasını tembihleyip, kısa bir arada da yemek yemesine müsaade edip sonra da günde 8 saat boyunca ne düşünmeleri gerektiğini söylüyorsunuz.

Ha… Bir de onları ‘A’ alabilmeleri için yarıştırıyorsunuz…

‘A’ harfi, ürün kalitesi ölçmesinde de kullanılıyor…

‘A’ sınıfı bir et…

Eskiden şartların farklı olduğunu anlıyorum…

Hepimizin bir geçmişi var…

Ben de bir Ghandi değilim…

Fakat artık robotlaşmış zombiler yetiştirmeye ihtiyacımız yok…
Dünya artık ilerledi…

Şimdi yaratıcı, yenilikçi, eleştirel ve bağımsız olarak düşünebilen ve birbiriyle bağlantı kurabilen insanlara ihtiyacımız var…

Bütün bilim insanları, herhengi iki beynin birbiriyle aynı olmadığını söyleyecektir…

İki ya da daha fazla çocuğu olan her ebeveyn de bu iddiayı doğrulayacaktır…

Şimdi, lütfen açıklayabilir misiniz?

Çocuklara neden kurabiye kalıbı ya da lastikli şapka gibi muamele gözteriyorsunuz?
Herkese tak beden saçmalığı neden?

Bir doktor bütün hastalarına aynı reçeteyi yazarsa bunun sonuçları feci olur…

Bir sürü insan daha hastalanır…
Ancak okul sistemine gelince yaşanan tam anlamıyla bu!

Bu, eğitimde yanlış uygulama ve suistimaldir.

20 öğrencinin önünde sadece bir öğretmen…

Herbir öğrencinin farklı karakteristikleri, istekleri, özellikleri ve hayalleri varken, siz hala aynı şeyleri aynı yöntemlerle mi öğretiyorsunuz?

Bu, dehşet verici!

Baylar ve bayanlar, sanık kişi affedilmemeli…

Bu, bugüne kadar işlenen en büyük suç olabilir…

Ayrıca çalışanlarınıza nasıl davrandığınızdan da söz edelim…

Öğretmenler dünyadaki en önemli işi yapıyorlar…

Fakat düşük ücret alıyorlar…

Neden birçok öğrencinin az ilgi gördüğünün sebebi belli…

Dürüst olalım…
Öğretmenler en az doktorlar kadar para kazanabilmeli…

Çünkü bir doktor kalp ameliyatı yapıp bir çocuğun hayatını kurtarabilir…

Fakat iyi bir öğretmen o çocuğun kalbine erişip, onun doğrulukla yaşamasına olanak sağlayabilir…

Öğretmenler birer kahramandır, ama çoğu zaman onlar suçlanır…

Sorun onlarda değil!

Seçme hakkı ve yetki vermeyen bir sistem içinde çalışıyorlar…

Müfredatlar, hayatlarında bir kez bile ders vermemiş politikacılar tarafından hazırlanıyor…

Sadece standartlaştırılmış testlere kafayı takmışlar…
Çoktan seçmeli test kağıdına karalanan yuvarlakların başarıyı ölçtüğünü sanıyorlar…

Bu saçma!
Aslında bu testler kullanılamayacak kadar ilkel, hepsinden vazgeçilmeli…

Sadece benim söylediklerime bakmayın…

Frederick J. Kelley’nin dediklerine bir bakın, çoktan seçmeli testleri bulan kişi…
Onun söylediklerinden alıntı yapıyorum: “Bu testler, kullanılamayacak kadar ilkel ve hepsinden vazgeçilmeli!”

Sayın Jüri Üyeleri…

Eğer bu yolda devam edersek, sonucu ölümcül olur…

Okula karşı güvenim yok, ama insanlara güvenim var…

Eğer sağlık sistemini, arabaları ve Facebook sayfalarını düzenleyebiliyorsak, o zaman bunun aynısını eğitim sistemi için de yapmak görevimizdir…

Geliştir, değiştir…

Okul ruhunu kaldıralım…
Her öğrencinin içindeki ruhu canlandırmadıkça, okul ruhu bir işe yaramaz…

Ruhu canlandırmak görevimiz olmalı…

Ortak, herkese aynı eğitim sistemine artık son verilmeli…

Bunun yerine her kalbin ve sınıfın özüne ulaşalım…

Matematik önemli, ama sanattan veya danstan daha fazla değil…

Her yeteneğe eişit fırsat verelim…

Bu, kulağa hayal gibi gelebilir…

Fakat Finlandiya gibi ülkeler etkileyici şeyler yapıyorlar…

Okul zmanları kısaltılmış, öğretmenler yeterli maaş alıyor, ev ödevi diye bir şey yok ve birlikte çalışma üzerine odaklanıyorlar, birbirlerine karşı yarışma üzerine değil…
İşte, bunun sonucunda bayanlar baylar…
Onların eğitim sistemi dünyadaki bütün sistemlerden daha iyi bir performans sergiliyor…

Singapur gibi ülkelerde de başarı hızla yükseliyor…

Montessori gibi okullar ve Khan Academy gibi programlar…

Tek bir çözüm yolu yok, o yüzden bu yolda devam edelim…

Öğrenciler şu anda nüfüsun yüzde 20’sini oluşturuyor olabilir, fakat onlar bizim geleceğimizin yüzde 100’ü…

O zaman onların hayallerine destek verelim…

Başarabileceklerimizin sınırı yok…

Bu, benim inandığım dünya…

Artık balıkların ağaçlara tırmanmaya zorlanmadığı bir dünya…

Söyleyeceklerim bu kadar…

15 Şubat 2018 Perşembe

“Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” Projesi sürüyor

İHH İnsani Yardım Vakfı’nın geçen sene başlatmış olduğu “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” Projesi bu eğitim döneminde de Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Eğitim-Bir-Sen ortaklığında kaldığı yerden devam ediyor.
16.09.2014 İnsani Yardım , Yetim
    
İHH İnsani Yardım Vakfı’nın geçen sene başlatmış olduğu “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” Projesi bu eğitim döneminde de Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Eğitim-Bir-Sen ortaklığında kaldığı yerden devam ediyor.
Türkiye ve dünyanın bir başka ülkesinde annesini, babasını kaybetmiş olan çocukların eğitim, sağlık, gıda, kıyafet, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması için başlatılan “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” Projesine geçen yıl ülkemizde yaklaşık 2 bin 100 okul ve 7 bin sınıf katıldı. Böylelikle öğrenciler Türkiye’den veya dünyanın bir başka ülkesinden bir yetim kardeş edindiler.
“KAMPANYAYA KATILMAK İSTEYEN SINIFLARA BİRER KOLİ GİDECEK”
İHH Yetim Birimi Başkanı Murat Yılmaz, projenin detaylarına ilişkin şu bilgiyi verdi:
“Geçen sene ülkemizde yaklaşık 2 bin 100 okulumuz ve 7 bin sınıfımız bu kardeşlik köprüsüne, iyilik köprüsüne katılmış oldular. Türkiye’den veya dünyanın bir başka ülkesinden bir yetim kardeş edindiler. Bu çalışmaya sınıflar gönüllülük esasıyla katılacaklar. Hiçbir sınıf ve okul katılmaya zorunlu değil. Kampanyaya göre ister 1 sınıf, ister 10 sınıf bir araya gelerek bir yetim kardeşlerini destekleyebilecekler. Bunun için kampanyaya katılmak isteyen sınıflara birer koli gidecek. Kolinin içerisinde kumbaralar olacak. Bu kumbaralar her ay için doldurularak kardeşlerine göndermek üzere hesap numaralarına yatırılacak. Çocuklar bu kampanyayı en az 1 sene yürütecekler. Önümüzdeki sene bir üst sınıftan arzu ederlerse devam edebilecekler.”

“KAMPANYAYLA İLGİLİ SAAT SINIFLARDA ASILACAK” 
Kolinin içerisinde yer alanları anlatan Yılmaz, “Kampanyamızı gösteren afişimiz var. Kampanyayla ilgili duvar saatimiz sınıflarda asılacak. Bir iyilik haritamız var. Çocuklarımız sınırları aşacaklar dünyanın her tarafına ulaşmış olacaklar. Yetim kardeşlerinin fotoğrafının, doğum tarihi ve kişisel bilgilerinin olduğu Yetim Özet Bilgi Formu sınıf panolarına asarak da takip etmiş olacaklar. Aynı zamanda kampanya Milli Eğitim Bakanlığı’nın uhdesinde bulunan Fatih Projesi içerisinde de örnek proje olarak yer alacak. Bunun için özel bir yazılım hazırlanmaktadır. Ellerinde bulunan tabletlerde kampanyaya özel yazılımı kullanabilecekler. Yetim kardeşlerini bu programdan takip edebilecek, mektup yazabilecekler. Bu şekilde paylaşımlar artacak, tanışıklıklar kadim dostluklara dönecek” ifadelerini kullandı. Yılmaz, projeye ilişkin “Kelebek Etkisi” isimli bir film hazırladıklarını da anlattı.


PROJE HAKKINDAProje savaş, doğal afet, yoksulluk, hastalık vb. sebeplerle hem Türkiye’de hem de dünyanın başka ülke ve bölgelerinde babasını veya anne/babasını kaybetmiş olan yetim çocukların günlük ihtiyaçlarının Türkiyeli arkadaşları/öğrencilerimiz tarafından karşılanmasını ve bu yolla dostluk ve kardeşliğin kıtalar arasındaki yegâne köprü hâline gelmesini hedefliyor.
“Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” kampanyasına katılan sınıflar bir yetimi desteklemeye karar verdikten sonra en az bir yıl boyunca (birden fazla yetim kardeş edinmek de mümkün) her ay düzenli olarak 90 TL toplayacak. Çocuklar/gençler kardeşlerini İHH’nın Sponsorluk Destek Sistemi kapsamında yetim çalışmalarını yürüttüğü ülke ve bölgelerden seçecek. Sponsorluk süreci başlatıldıktan sonra sınıflar adına eşleştirilen yetimlerin ülkesi, adı, yaşı ve fotoğrafını içeren “Yetim Özet Bilgi Formu” posta veya e-posta yoluyla her sınıfa ayrı ayrı gönderilecek. (Gönderilen yetim bilgi formları sınıf panolarına asılabilir, böylece çocuklar destekledikleri yetim kardeşlerini her an hatırlama imkânı bulabilirler.) Sınıflar dilerse yetim kardeşlerine mektup yazabilir ve destek verdikleri yetim kardeşlerinden mektup alabilirler. Böylece Türkiye’den dünyaya uzanan yetim kardeşliği, mektup arkadaşlığı ile de pekiştirilebilir. Bir yılın sonunda dileyen sınıflar sponsorluklarına aynı yetim kardeşleri ile devam edebilirler.


KAMPANYA NASIL YÜRÜYOR?En az bir yıl boyunca bir ya da birden fazla yetim kardeşini desteklemeye karar veren sınıflarımız/okullarımız sırasıyla şu işlemleri takip edecek:

1. Her sınıf okul idarecilerinin bilgisi dahilinde öğretmenleriyle birlikte “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” kampanyasına katılım kararı aldıktan sonra öğretmenleri aracılığıyla İHH’ya yetim sponsorluğu başvurusunda bulunur.

2. 
Standart başvuru sürecinde olduğu gibi Yetim Sponsorluk Formu elden ya da www.yetim.ihh.org.tr adresi üzerinden doldurulur. Elden doldurulan formlar 0(212) 621 70 51numaralı faksa ya da Büyük Karaman Cad. Taylasan Sok. No:3 PK:34230 Fatih/İstanbul adresine posta ile gönderilir. 0(212) 631 21 21 numaralı telefondan İHH Yetim Koordinatörlüğü ile irtibata geçilir. Her sınıf destekleyeceği yetimin ülkesini İHH’nın Yetim Sponsorluk Destek Sistemi kapsamındaki 46 ülke ve bölgeden birini seçerek kendisi tayin edebilir.

3.
 Sınıf içerisinde 90 TL’lik bağış toplanır. (Eğitim dönemi 8 ay olduğu için bir miktar fazla bağış toplamak ve yaz tatili gelmeden miktarı toparlamak uygun olacaktır.)
4. 
Toplanan bağış İHH İnsani Yardım Vakfı’nın posta çeki hesabına veya banka hesaplarına veya vakıf merkezine gelerek elden “Yetim Sponsorluk Bağışıdır” kaydı düşülerek ilgili öğretmen ya da öğrenci adı ile yatırılır.

5. 
Sponsorluk başlatıldıktan sonra sınıf ile eşleştirilen yetimin/yetimlerin ülkesi, adı, yaşı, aile durumu gibi bilgileri ve fotoğrafını içeren “Yetim Özet Bilgi Formu” başvuru formunda belirtilen e-posta adresine gönderilir.

6.
 Yetim Özet Bilgi Formu sınıfınıza ulaştıktan sonra yetim bilgilerinize www.ihh.org.tr/yetimlerim üzerinden ulaşabilirsiniz. Sayfaya giriş yapabilmek için Yetim Sponsorluk Başvuru Formu’nu dolduran kişinin siteye üye olması yeterlidir.





13 Şubat 2018 Salı

Periyodik Tabloya 4 Yeni Ağır Element Eklendi!

Periyodik Tabloya 4 Yeni Ağır Element Eklendi!

Araştırmacılar periyodik tabloya 4 yeni elementin daha eklendiğini belirtti. Eklenen yeni elementler, diğerlerine göre çok daha ağırlar.
Dünya üzerinde bulunan tüm okulların ve tüm fen öğretmenlerinin kaynaklarını yenilemesini gerektirecek yeni bir gelişme yaşandı. Bilim dünyası, birkaç saat önce periyodik cetvele yeni 4 elementin daha katıldığını duyurdu. Bu elementler, çoğu araştırmada yer almış olan ve bir süredir üzerinde yapılan testlere devam edilen 113, 115, 117 ve 118 atom numaralı elementler. 30 Aralık tarihinden beri International Union of Pure and Applied Chemistry'den (IUPAC) ve  International Union of Pure and Applied Physics'den (IUAPAP) katılan iki takımın üzerinde çalışmlar yürüttüğü bu elementler periyodik cetvele dahil edildi. Elementlerin belirli bir isimleri olmaması nedeniyle (sonuçta periyodik tabloya 113, 115, 117 ve 118 kodlu element olarak yazılamazlardı) geçici olarak isimlendirildiler. Elementlerin geçici isimleri ununtrium (113), ununpentium (115), ununseptium (117) ve ununoctium (118) oldu. Bu geçici isimler, diğer tüm elementlerde olduğu gibi elementleri keşfeden kişiler onları isimlendirene kadar onlarda kalacak.

Resim

Ortaokul ve Liselere Kodlama Dersi Geliyor!

Dün sabah saatlerinde Sanayi Bakanlığı’nın resmiTwitter hesabından yapılan paylaşım, kodlamanın artık küçük yaşlardan itibaren öğrenilmesi gerektiğine dair atılan ilk somut adım oldu. Sanayi Bakanı Fikri Işık’ın attığı tweet’te, “Milli Eğitim Bakanlığımızla yapacağımız çalışma ile Kodlama dersini Ortaokul ve Liselerde Müfredata alacağız” dendi.
Sanayi Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir arada nasıl bir ortak çalışma yapacağı ise belirtilmemiş. Sonuçta iki kurumun çalışma alanı tamamen olmasa da birbirinden farklı.
Bunun dışında dersin zorunlu olup olmayacağı da açıklanmadı. Eğer seçmeli olursa, kodlamaya ilgisi olmayan öğrencilerin bu alana yöneltilebilmesi için biraz daha teşvik edici unsurların bulunması gerekecek. (gibi geliyor bana) Ayrıca dersin yeni olması, derse atanacak öğretmenlerin önemini de bir kat fazla arttırıyor. Özel sektörde bu alanda eğitim veren kişiler elbette bulunuyor fakat MEB bünyesi altında çalışacak öğretmenlerle ilgili ekstra bir çalışma yapılıp yapılmadığı konusunda bir açıklama yapılmadı.
Resim

2018 Yılı Sınav Uygulama Takvimi

MEB’den 2 Önemli Değişiklik!

MEB’den 2 Önemli Değişiklik!
Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI OKUL ÖNCESİ EĞİTİM VE İLKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1 – 26/7/2014 tarihli ve 29072 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiş ve beşinci ile altıncı fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. “a) 4, 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarda her dersten bir dönemde iki sınav yapılır. Sınavların zamanı, en az bir hafta önceden öğrencilere duyurulur. Bir sınıfta/şubede bir günde yapılacak sınav sayısı ikiyi, her bir sınav süresi ise bir ders saatini geçemez. Ortak değerlendirme yapılmasına imkan vermek üzere; sınavlar ilgili zümre kararı doğrultusunda okul müdürlüğünce ortak olarak da yapılabilir. Ortak sınavların soruları ve cevap anahtarları zümre öğretmenlerince hazırlanır.” “d) İl veya ilçe bazında ilgili zümre kararıyla ortak sınavlar yapılabilir. e) Gerektiğinde Bakanlıkça ülke veya bölge bazlı olarak ortak sınavlar yapılabilir. f) Ortak sınavların uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Yönerge ile belirlenir.”
MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. “(1) Öğretmenler tarafından yapılan sınavlara herhangi bir nedenle katılamayan veya projesini zamanında teslim edemeyen öğrencinin durumu okul yönetimince yazılı, e-posta veya Bakanlık mobil bilgi servisi ile velisine bildirilir. Veli, öğrencisinin sınava katılamama veya projesini zamanında teslim edememe gerekçesini, en geç beş iş günü içinde okul yönetimine yazılı olarak bildirir.” “(4) Sınavlara geçerli özrü olmadan katılmayan, projesini zamanında teslim etmeyen öğrencilerin durumları puanla değerlendirilmez. e-Okul sistemine “G”(girmedi) ibaresi işlenir. Ancak dönem puanı hesaplamalarında sınav ve proje adedi tam olarak alınır.”
MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 25 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.“(1) Sınav sonuçları sınavların yapıldığı, projelerin değerlendirilmesi ise teslim edildiği tarihten başlayarak en geç 10 iş günü içinde e-Okul sistemine işlenir ve öğrencilere bildirilir. Sınav kağıtları, incelenmek üzere öğrencilere dağıtılır ve varsa yapılan ortak hatalar sınıfta açıklandıktan sonra geri alınarak bir eğitim ve öğretim yılı saklanır. Projeler öğretmen tarafından değerlendirildikten sonra öğrenciye iade edilir ve öğrenci tarafından ders yılı sonuna kadar saklanır. Ders etkinliklerine katılım, sınav ve projeye verilen puanlar, e-Okul sisteminin ilgili bölümüne işlenir.” MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) Proje puanlarının aritmetik ortalaması ile ders etkinliklerine katılım puanlarının aritmetik ortalaması ayrı ayrı alınarak toplanıp ikiye bölünür. Bulunan sonuçla birinci ve ikinci sınav puanları toplanıp üçe bölünerek elde edilir.”
MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 33 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(3) Ortaokul ve imam hatip ortaokullarında talep eden öğrenciler için ilgili mevzuatta belirtilen koşullar dikkate alınarak destekleme ve yetiştirme kursu açılabilir. Bu kurslarla ilgili usul ve esaslar Yönerge ile belirlenir.”
MADDE 7 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 8 – Bu Yönetmelik hükümlerini Milli Eğitim Bakanı yürütür.

3. Havalimanından son görüntüler

İstanbul 3. Havalimanı'ndan son görüntüler! - İstanbul 3. Havalimanı'nda

İstanbul Yeni Havalimanı inşaatında incelemelerde bulunan Arslan, burada yaptığı açıklamada, 80 milyon metrekarelik alanda hayata geçecek havalimanının 120 binadan oluşan kapalı alanının 3,5 milyon metrekare olacağını söyledi

İstanbul 3. Havalimanı'ndan son görüntüler! - İstanbul 3. Havalimanı'nda




İstanbul 3. Havalimanı'ndan son görüntüler! - İstanbul 3. Havalimanı'nda


İstanbul 3. Havalimanı'ndan son görüntüler! - İstanbul 3. Havalimanı'nda








3. havalimanı

"3. havalimanı inşaatında 400 işçi öldü" iddiasına ilişkin Çalışma Bakanlığı'ndan açıklama


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, inşaatta şimdiye kadar 27 işçinin yaşamını yitirdiğini öne sürdü


- A +
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,İstanbul'da yapımı devam eden 3. havalimanı inşaatında bugüne kadar 400 işçinin hayatını kaybettiği ve işçilerin ailelerine para verilerek bu ölümlerin gizlendiği iddiasına ilişkin açıklama yaptı. Bakanlık, 27 işçinin hayatını kaybettiğini savundu.
Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle:
“İGA Havalimanları İnşaatı Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi’”nin yürüttüğü 3. Havalimanı İnşaatında, çalışmaların başladığı Mayıs 2015 tarihinden itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre sağlık sorunları ve trafik kazası vakalarının da yer aldığı olaylarda 27 emekçimiz hayatını kaybetmiştir.
İlgili projenin başladığı tarihten itibaren görevlendirilen Bakanlığımız İş Müfettişleri, 3,5 milyon metrekare büyüklüğünde ve 30 bini aşkın çalışan bulunan inşaat sahasında denetim faaliyetlerini aralıksız sürdürmektedir.”

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...