31 Mart 2020 Salı

Uzaktan eğitimde "Moodle"

Özellikleri

Moodle, eğitimcilerin her zaman, her yerde öğrenmeyi genişleten dinamik kurslarla dolu kendi özel web sitelerini oluşturmalarını sağlayan ücretsiz, çevrimiçi bir Öğrenme Yönetim sistemidir.
İster öğretmen, ister öğrenci veya yönetici olun Moodle ihtiyaçlarınızı karşılayabilir. Moodle'ın son derece özelleştirilebilir çekirdeği birçok standart özellik ile birlikte gelir. Aşağıdaki Moodle'un temel özelliklerine bir göz atın.

Genel Özellikler

Ötekileştirme ve Kabul Etme Üzerine Bir Çocuk Kitabı: Bavulumdaki Kırık Fincan

Bir yolculuk hikayesi…
Bir yol alma meselesi…
Yola çıkma nedeni…
Aslında var olma çabası…
“Ve çok uzaklarda yepyeni bir hayat kurmuş olan ve kurmaya çalışan herkese…”
Son zamanlarda okuduğum ve yaratıcı drama derslerimde 9 ve 10 yaşlarla çalışmalar yaptığım “Bavulumdaki Kırık Fincan” adlı kitap beni çok etkiledi. Kitapta, fiziksel açıdan da farklı olan bir yabancı, bilinmeyen bir nedenden dolayı yaşadığı yerden başka bir yere gitmek zorunda bırakılır. Gittiği yerde ise onu “Tilki, Tavşan ve Minik Kuş” karşılar. Biraz şüphe biraz inanç ve biraz da korkarak…
Yabancı uzun süren yolculuğunun ardından uyur ancak uyurken “bir şeylerden korktuğunu ve tedirginliğini” bedeniyle ifade eder. Geldiği yerdeki kişiler, birbirlerini tanımaları ve yaşadıkları yerde güvende olmanın verdiği huzurla yabancının yanındaki bavuluna odaklanırlar. Çünkü yabancı uyumadan önce bavulunda bir fincan, bir masa ve yaşadığı evinin olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine olaylar gelişir; Minik Kuş, Tavşan ve Tilki (öteki olmayan, oralı olan, karar vericiler) yabancının bavulunda gerçekten de söylediklerinin olup olmadığını tartışırlar ve bavulu kırarak içine bakarlar. Bavulun içinde bir fincan, bir de evinin ve masasının olduğu fotoğraf vardır. Daha sonra Minik Kuş, Tavşan ve Tilki (öteki olmayan, oralı olan, karar vericiler) yaptıklarının hata olduğuna karar verirler ve hatalarını düzeltmek için bir şey yaparlar. Öykünün son kısmını yazmak istemiyorum, merak duygusu tetiklenir de kitap alınır diye. Umarım…
Kitap bence 4 yaş ve üzeri herkes için… Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Sınırların işin içine girmesi ve biraz da sahiplenme duygumuzla birlikte başkalarını “ötekileştirme” süreci başlıyor sanırım. Kendi yaşam alanımı belirlemem, orası için emek vermem yine orası için hak yetkisinin bende olmasına neden oluyor. Dolayısıyla bir sürü karar alıp, uygulamaya başlıyoruz. Hatta kitapta olduğu gibi benim olmayan bir nesneyi bile kullanma, alma veya kırma hakkını kendimde görebiliyorum, görebiliyoruz. Bu da “ötekileştirme” sürecini beraberinde getiriyor. En sonunda süreci tekrar ele alan veya sorgulayan kişi nedenlerini içselleştirebilirse “kabul etme” sürecine evriliyor. Burada önemli olan “benim düşüncem tek önemli ve doğru olan düşüncedir” duygusuna kapılmamak, zannımca…
Çünkü bu duyguya kapıldığımız anda “diğerleri ve ben”, “haklıyım ve haksız”, “biz ve onlar” gibi insanların eşitlik çemberini bozan durumlarla karşılaşıyoruz ve bu ilişkilerimize, dünya görüşümüze ve politik duruşumuza zarar veriyor. 
“Çoğunluk oluşturduğumuzda ve azınlık olanın tehdit oluşturabileceğini düşündüğümüzde onun özel alanına müdahale etmeye hakkımız var mıdır?” sorusunu sorgulatmaya başlıyor kitap. Bu nedenle her yaş grubu için önemli bu kitap. Ele aldığı konu evrensel. Bu konu yer ve zaman fark etmeksizin dünyanın yaşadığı ve yaşayacağı bir konu.
Bazılarımızın “ağır” diyebileceği bu konuların çocuklarla karşılaştırılmasını önemsiyorum çünkü bu konularla birlikte çocukların yaşama hazırlandığını düşünüyorum ve inanıyorum. 
Keyifli okumalar…

Okulların Kapalı Olduğu Dönemde Öğrenciler Neden Öğretmenleriyle İletişim Kurmaya İhtiyaç Duyar?

Altıncı sınıf öğretmeni Elizabeth Raff, okulunun COVID-19 nedeniyle kapanışının ikinci gününde, öğrencilerine Google Classroom aracılığıyla bir video gönderdi. Videoda, oğlunun ikinci doğum günü kutlaması dahil evde neler yaptığını anlattı. Öğrencilerine onları özlediğini ve neler yaptıklarını duymayı çok istediğini söyledi. Öğrencilerini ona bir e-posta göndermeye davet etti ve herkese cevap vereceğine söz verdi. Raff’ın gelen kutusu birkaç saat içinde e-posta akınına uğradı.
Dünyanın pek çok ülkesinde okullar koronavirüs salgını dolayısıyla çevrimiçi eğitime başlamış olsa da, Amerikalı öğretmen Elisabeth Raff’ın çalıştığı okul ve bölgedeki diğer okullar, tüm öğrenciler için uzaktan eğitim imkanı sağlamakta yaşanan zorluklar nedeniyle henüz çevrimiçi eğitime geçiş yapamadı.
Bu okullardaki öğretmenler ders yapamasa ya da ödev veremese de, bu kaygılı ve belirsiz dönemde iletişim halinde kalarak öğrencilerinin hayatlarında değerli bir rol oynayabilirler. “Sosyal ve duygusal gelişimde öğretmenlerimizle güçlü ve güvenli bağlar kurmanın gerçekten önemli olduğunu biliyoruz. Bu tuhaf ve benzeri görülmemiş koşullar altında öğretmenlerin aniden ortadan kaybolması çocuklar için gerçekten zor olabilir, ”diyor Child Mind Institute Anksiyete Bozuklukları Merkezi’nde klinik psikolog olarak görev yapan Jamie Howard.
“Fiziksel mesafemizin olması gerekliliği, duygusal mesafemizin de olması gerektiği anlamına gelmiyor,” diyor Howard. Raff’ın öğrencilerinde olduğu gibi öğretmenlerinden haber almak, okulların kapanması ve sosyal mesafe zorunluluğu nedeniyle oluşan büyük değişim içinde çocukların rahatlama hissi ve tutarlılık hissi yaşamalarını sağlar.

Duyguları Anlamak ve Güven Telkin Etmek

Raff, okulların kapandığı ilk haftanın sonunda öğretmenlik yaptığı 70 öğrencinin 30’undan haber aldı. “Sınıflarımızın temelini her zaman ilişkilerin oluşturduğu çok açıktı. Şu anda odaklanmamız gereken tek şey bu. Çalışma kağıtlarına odaklanmamız gerekmiyor. Standartlara odaklanmamız gerekmiyor,” diyor Raff. “Bunlar gelecekte bizi bekliyor olacak zaten.”
Raff’ın öğrencileriyle iletişime verdiği öncelik öğrencilerinin sevildiklerini, duyulduklarını, anlaşıldıklarını ve güvende olduklarını hissetmelerini sağlamak içindi. Ona e-posta gönderen öğrencilerin çoğu okulu ne kadar özlediklerini söyledi.
“Ben okulun kapanmasını istemedim. Sizi çok özleyeceğimi biliyordum ve özledim. Sizi tekrar görmeyi çok istiyorum,” diyen bir altıncı sınıf öğrencisi e-postasına köpeğinin fotoğrafını da ekledi. Bir başka öğrenci izlediği bir filmi anlatırken şöyle dedi: “Bu olaydan dolayı biraz gergin hissediyorum. Tek bildiğim okula dönmek ve sizleri (öğretmenleri) tekrar görmek istediğim.”
Raff’ın öğrencilerinden bazıları COVID-19 virüsüyle ilgili endişelerini de dile getirdi: “Ben virüsü alırım diye korkmuyorum, çünkü şimdiye dek çocuklar ve ergenler pek etkilenmedi. Ama eğer alırsam dedeme geçiririm diye çok korkuyorum. Onun hastalanmasını asla istemem, çünkü yaşlı insanlar virüsten çok etkilendi ve pek çoğu bu yüzden öldü.”
“Bir çocuk belirli korkularını ifade ettiğinde, öğretmenler problemi çözmeye çalışmadan önce bu duyguları onaylamalılar,” diyor Howard. Güvenilir bir yetişkinin onu dinlemesi bir çocuk için güven verici olacaktır. Aynı öğrenci Raff’a şunları da söyledi: “Size neler yaptığımı anlatmaktan ve aklımdakileri yazmaktan keyif alıyorum. Bu, kendimi özel hissettiriyor.”
Raff, öğrencileriyle video ve e-posta yoluyla bağlantı kururken, sizler farklı iletişim yollarını seçebilirsiniz. Howard’a göre, beş dakikalık bir telefon görüşmesi bile çocukların ihtiyaç duyduğu duygusal desteği sağlayabilir. Ayrıca bir çocuk belli bir korkusunu dile getirdiyse bu konuda velisini bilgilendirmek önemli olabilir. Böylece çocuğu ailesi de yakından takip edebilir.

Sürekliliği Sağlamak ve Esnek Dayanıklılık Konusunda Rol Model Olmak

Yaşadığımız mevcut sağlık krizi yüzünden evde mahsur kalan çocuklar için küçük rutinler teselli edici olabilir. Mesela Raff, her gün aynı saatte – oğlu öğle uykusuna yattığında – öğrencilerine kısa bir video göndermeye çalışıyor.
“Çocuklar rutinlerle büyür ve öngörülebilirliği gerçekten severler,” diyor Howard. Ayrıca Howard öğretmenlere, o an normalde sınıfta olan herhangi bir şeyin devamlılığını sağlayabilmenin yolunu aramalarını öneriyor. Örneğin Raff, okullar kapanmadan hemen önce sınıfta okumakta oldukları bir kitabı okumaya devam ettiği videolar gönderdi öğrencilerine. Pek çok çocuk yazdığı e-postada bu sesli okuma videolarını çok sevdiğini söylerken, bir sonraki bölümü unutmaması konusunda öğretmenlerini teşvik ettiler.
Raff bir süre sonra evde sıkılmak yerine bir şeylerle meşgul olmalarını sağlamak için öğrencilerine günlük olarak “zor görevler” verdi. Örneğin bu görevlerden biri, buz küplerini derin dondurucu dışındayken katı halde tutmanın en etkili yolunu bulmak ya da buz küplerini en hızlı şekilde eritmenin en etkili yolunu bulmaktı. Öğrencilerinden sonuçları, sınıflarında kullandıkları bir video uygulaması olan Flipgrid aracılığıyla paylaamalarını istedi. “Öğrencilerin birbirlerini görmeleri ve duymaları gerçekten harika bir duyguydu onlar için,” diyor Raff. Raff verdiği görevlerin yoğun ve yorucu olmaktan ziyade yaratıcı olmasına dikkat ettiğini söylüyor.
Raff’ın okullar kapandıktan sonra öğrencileriyle sürdürdüğü düzenli iletişim, strese sağlıklı tepki verme ve esnek dayanıklılık konusunda öğrencilerine rol model olmasını da sağladı. “Çocuklar, yetişkinlerin yaşanan olaylara verdikleri tepkilerden çok şey öğreniyor. Birbirimize destek olduğumuzu görmeleri bu yüzden önemli. Umarım bu süreci korkuyla değil, keyifle geçirmeye çalıştığımı ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için uğraştığımı görebilirler,” diyor Raff.

Çocuklarımıza Ne Öğretmeliyiz?

Sabah uyandınız. Olağanüstü bir dönem yaşıyor olmanın refleksiyle önce telefonunuzu elinize alıp siz uyurken neler olduğunu öğrenmek için WhatsApp mesajlarınıza ve Twitter akışınıza bakmak istediniz. Ama o da ne?.. İnternet yok, telefon hatları kesik…
İlk duygunuz ne olurdu?..
Böyle bir durumda sanırım pekçoğumuz önce kaygı ile başlayan, sonrasında korkuya ve ardından da paniğe dönüşen bir duygu hâlinde olurduk.
Evde ekmek kalmadı, su isteyemiyoruz, ev ahalisininin paniğine engel olamıyoruz, duygu durumumuzu stabil tutamıyoruz… Kaos…
Filmlerdeki gibi günler yaşıyoruz ama bu defa seyirci koltuğunda değiliz, filmin oyuncularıyız aynı zamanda. Bu yaşadıklarımızın, sonu iyi biten bir film olmasını istiyorsak, ailesini ve insanlığı kurtaran kahramanın sahip olduğu becerilere sahip olmalıyız.
İnsanlık tarihi çok büyük krizler atlattı elbette bunu da atlatacak.
Peki biz, olağanüstü dönemlerde insanı hayatta tutan becerilere sahip miyiz? Peki ne öğreneceğiz? Ne öğrenmeliyiz?
Akademik derslerin birkaç hafta ya da birkaç ay aksaması her zaman telâfi edilebilir. Matematikte öğrenmekte geç kaldığımız bir konu hayatımızın kalanını etkilemez ama öğrenmekte geç kaldığımız bir beceri hayatımızın kalanından pek çok şeyi çıkarabilir.
Evde öğrenme süreci yaşadığımız bugünlerde, sadece kendi hayatlarımızı değil, ailemizin ve diğer insanların hayatlarını da korumak için, temel hayatta kalma becerilerini aile müfredatımızın zorunlu dersler bölümüne eklemeliyiz.
Bir ebeveyn olarak çocuklarımızın bize her zaman ihtiyacı olmayacak ama onlara kazandıracağımız becerilere her zaman ihtiyacı olacak…

“Açığı Kapamak” İçin Birkaç Öneri

Bugün bir öğretmen arkadaşımla video-toplantı yaparken, bu sürece hiç hazırlığın var mıydı diye sorduğunda geçen dönemki yazımı anımsadım. Distopyalar, en az ütopyaların sağladığı oranda öngörü ve gelecek temsilleri sunuyor olabilir.
Şimdi o distopyaların birinin içinde olmasak da, belli semptomlarının varlığını (belki de ihtimalini) hissetmeye başladık. Özellikle sağlık ve eğitim alanlarında yeni denemeleri art arda ve hızla yaşıyoruz. Bunlardan biri de uzaktan eğitim. 
Öğrencilerin ve ebeveynlerin uzaktan eğitim deneyimi başlayalı bir hafta oldu. Bakanlığın TV yayını ve internet üzerinden başlattığı bu sürece sosyal medyada akademisyenler, eğitimciler ve alanın uzmanları da katkı sunmaya çabalıyor. Bazı içeriklerin denetlenmeden paylaşıldığına dair eleştiriler de var. Belki de en çok sorulan soru da “Uzaktan eğitim, açığı kapayabilecek mi?”
Öncelikle “açığını kapamak” ifadesini, öğrencilerin belirli bir seneye / döneme ait öğretim programında neleri kazanmasını hedeflediğimiz olarak tanımlıyorum. Aşağıdaki önerilerin de bu amaca hizmet edecek uygulamalar olabileceğini düşünüyorum.
1.Ters Yüz Edilmiş Sınıflar (Flipped Classroom)
Öğrenme modelinizi Flipped Learning temelinde dönüştürebilirsiniz. Bu modelde, öğrenciler dersten önce bilgi edinme ve anlama gibi alt düzey bilişsel işleri gerçekleştirir, ders sırasında akran ve öğretmen desteği ile analiz, sentez ve değerlendirme gibi üst düzey bilişsel işlere odaklanırlar. Ters yüz edilmiş bir sınıfta;
  • Öğrenci sanal sınıfa katılmadan önce, istediği bir zamanda dersi videodan izler, notlar alır, anlamadığı noktalar ile ilgili sorular hazırlar. (Video, Edpuzzle/Camtasia/PlayPosit/Snagit/Explain Everything’de hazırlanabilir.)
  • Öğrenciler, dersten önce konu ile ilgili sorularını öğretmenlerine elektronik ortamda iletirler. (Sorular, Padlet/Pinside/Lino/Scrumblr/Google Classroom’dan iletilebilir.)
  • Öğretmen ilk derste soruların niteliğine göre öğrencileri gruplandırır. Öğrenciler grup çalışması içerisinde sorularına cevap aramaya çalışırlar. Öğretim üyesi grupları ziyaret ederek öğrencilere yardımcı olmaya çalışır. (Grup çalışmasını destekleyen sanal sınıf ortamı için, zoom.us kullanılabilir.)
  • Öğretmen, dersin ikinci saatinde cevap bulunamayan soruları, öğrencileri sorulara cevap arayacak şekilde cesaretlendirerek, öğrenmelerine olanak sağlar.
  • Öğretmen, öğrencilerin öğrenip öğrenmediklerini değerlendirmek için sorular sorabilir veya konunun uygulamalarını kapsayacak şekilde problemler üzerine grup çalışmaları yaptırabilir. (Değerlendirme için, Quizizz/Quizlet/Quizalize/Gimkit/Kahoot uygulamaları kullanılabilir)
Bu model ile öğrenciler “uzaktan bilgilendirilen” kişilerden, “bilgiye ulaşan ve bilgiyi bir sonraki adıma taşıyan” kişilere dönüşebilirler.
2. Çevrimiçi Öğrenme Günlükleri
İlkokul öğrencilerinin teknoloji konusunda bilgili olduklarını ancak teknoloji uzmanı olmadıklarını unutmayalım. Bu nedenle, evde teknoloji derslerinin hem öğrenci hem de aileleri için kullanıcı dostu olması gerekir. Çevrimiçi öğrenme günlüğü tutmak öğrencilerin evde öğrenmelerine ve deneyimlerine yardımcı olabilir. Öğrenciler bu günlüklere yaptıkları çalışmaların, resimlerin ya da deneylerin fotoğraflarını açıklama yaparak ekleyebilir, videolar oluşturabilir ve akranlarının paylaşımlarına yorum yazabilirler. Böylece bir çevrimiçi sınıf dergisi oluşabilir. (Çevrimiçi günlük uygulaması, seesaw.me)
3.Dijital Ödevler ve Ekran Kaydı Oluşturma
Pek çok ortaokul öğrencisi için dijital ödevler göndermek yeni bir gelişme değil. Google Classroom ve Edmodo aşina oldukları uygulamalar. Bu uygulamalarda öğrencilerin öğretmenleri ile iletişimde kalarak, kendilerini hala bağlı hissetmelerini sağlayacak şekilde içerik ve yönerge paylaşmanın yollarından biri, sunumların ekran görüntülerini oluşturmaktır. Ekran kaydı, bilgisayar ekranındaki içeriği, ses ve / veya video içeren bir videodur. (Ekran kaydı uygulaması, Screencastify)
4.Temas
Öğrencilerin okullarına dair en çok özleyeceği şey, temastır. Koridorlarda, dersten önce ve sonra veya ders aralarında onlarla olan küçük etkileşimlerin yeri doldurulamaz. Uzaktan eğitim çalışmalarında ve öğretim videolarındaki içeriğe odaklanmak cazip gelse de, daha önemli olan, öğrencilerle kişiselleştirilmiş temas noktaları için fırsatlar oluşturmaktır.
Bu temas noktaları herhangi bir ortam ile oluşturulabilir: e-postalar, video mesajlar, telefon görüşmeleri, paylaşılan belgeler hakkındaki yorumlar veya online görüntülü görüşmeler olabileceği gibi çevrimiçi grup oyunları olabilir. (Çevrimiçi çizim tahmin oyunları, DrawSomething, skribbl.io, Drawasaurus, gartic.io)
Tüm bu yolculukta ilgi çekici bir uzaktan eğitim deneyimi geliştirmenin zor olduğunu akılda tutmakla beraber zorlukları adım adım ele almak ve Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya’da dediği gibi, yeni bir dünya istiyorsak, eski alışkanlıklarımızı bırakmak herkese fayda sağlayabilir.
D. Pelin Sakın
Matematik Öğretmeni

EBA TV nedir?

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sosyal medya hesapları ile Bakanlığın "meb.gov.tr" internet sitesi üzerinden yayınlanan "10 Soruda Uzaktan Eğitim" başlıklı videoyla uzaktan eğitim sürecine ilişkin merak edilenleri cevapladı. Okullar ne zaman açılacak, EBA nedir, TRT EBA TV nedir, EBA'yı ne zaman? TRT EBA TV'yi ne zaman kullanacağız gibi uzaktan eğitim hakkında merak edilenler...

Anadolu Ajansı 24.03.2020 - 15:04

Sesli Kitap DÖNÜŞÜM

https://www.seslikitaparsivi.com/franz-kafka-donusum/

Yazan: Franz Kafka
Seslendiren: Okan Bayülgen

Sesli Kitap Açıklaması

İlk 1915’te “Die Weissen Blaetter” adlı dergide yayımlanan Dönüşüm, Franz Kafka’nın en tanınmış ve en uzun öyküsüdür. Yayımlanmasının üzerinden bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasında yer almaktadır. 17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Franz Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm kitabı işte böyle ortaya çıkmıştır. Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa’nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.

Yazar Açıklaması

Franz Kafka 3 Temmuz 1883 – 3 Haziran 1924 dünya edebiyatının en büyük özgün yazarlarından biridir. 1883’te Çekya Prag’da moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka’nın 6 çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi bebekken ölmüştür. Hukuk fakültesi okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır.
Yazıları, Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka’nın duygusal hayatı ve ailesiyle olan ilişkileri yazılarında ve eserlerinde özellikle mektuplarında ifade bulmuştur. Hayatta olduğu sürede 7 kitap yazmıştır, bunların yanı sıra 3 tamamlanmamış roman ve birçok mektup ve günlük bırakmıştır.
Franz Kafka arkadaşı Max Brod’dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir. Max Brod’un Kafka’nın bu isteğini yerine getirmemesi sayesinde bugün bu eserleri okuma şansına sahibiz. Kafka tüm eserlerini Almanca yazmıştır.
Eserlerinde özgürlük, suç, yabancılaşma ve sorumluluk ayrıca otoriteye bireysel karşı koyma gibi konuları işlemiştir. Kafka’nın en tanınmış eserleri Dava, Şato ve Dönüşüm ‘dür.

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...