29 Temmuz 2012 Pazar

Kozan'a 365 Derslikli "Kampüs Okul Projesi"

Kozan'da Milli Eğitim Bakanlığı'nca uygulamaya konulan "Kampüs Okul Projesi" kapsamında 14 lisenin biraraya getirileceği 365 derslikli eğitim kampüsü yapılması için çalışmalara başlandığı bildirildi.

AA muhabirinin İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden aldığı bilgiye göre, Yarımoğlu Mahallesi'nde belediyece tahsis edilen 250 dönüm alan üzerine, 14 lisesinin bir araya getirileceği 365 derslikli bir kampüs kurulması için çalışmalara başlandı.

Kampüs projesinde, 2 genel lise ve 4 Anadolu lisesi ile fen lisesi, Anadolu öğretmen lisesi, ticaret meslek lisesi, Anadolu otelcilik ve turizm meslek lisesi, kız meslek lisesi, imam hatip lisesi, özel eğitim okulu ve rehberlik araştırma merkezi ile spor alanları, sosyal tesisler ve yurt binası bulunuyor.

Yetkililer, halen şehrin farklı noktalarında hizmet veren liselerin, projenin hayata geçirilmesi halinde yapılacak kampüse taşınacağını, boşa çıkacak binalarının ise ortaokula dönüştürülmesinin planlandığını ifade ederek, proje ile ilgili yazışmaların başlatıldığını belirttiler.

Öğretmenin Öğrenim ve İl Emri Hakkı Gasp Edilemez

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı M. Hanefi Bostan, "Öğretmenin öğrenim ve il emri hakkı gasp edilemez" dedi.

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, yaptığı yazılı açıklamada, öğretmenlerin özür durumuna bağlı yer değiştirme kılavuzunda öğrenim özrüne ve il emrine yer verilmediğini, bu durumun eğitim camiasında büyük infiale sebep olduğunu

söyledi. Bostan şunları söyledi:

"Milli Eğitim Bakanlığı'nda işler hiç iyiye gitmiyor. Bir yanda beceriksiz, işin ehli olmayan kişiler tarafından mağdur edilen öğretmenler, eğitim çalışanları; diğer yanda her şeyi çok iyi bildiğini sanan ama aslında hiçbir şey bilmeyen ve eğitimi giderek kaosa sürükleyen bir Bakanlık…. Son olarak öğretmenlerin özür durumuna bağlı yer değiştirme kılavuzunda öğrenim özrüne ve il emrine yer verilmedi. Bu durum eğitim camiasında büyük infial yarattı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğrenim özrünün kaldırılacağının sinyallerini çok önceden beri veriyordu. Biz de sendika olarak buna her platformda karşı çıktık, öğrenim özrünün kaldırılmaması için eylemler yaptık, bakanlığı en sert şekilde protesto ettik. Ama Bakan yine her zamanki gibi yine tüm eleştirilere, feryatlara, karşı çıkışlara kulak tıkadı ve bildiğini okudu. Akademisyen bir Bakanın kendisini geliştirmek isteyen, eğitimini sürdürmek isteyen öğretmenlere böylesine çelme takması tarihe not düşülmesi gereken bir durumdur. Öğrenim özrü bugüne kadar verilen bir haktı. Bu hakkın bugün öğretmenlerin ellerinden alınması, adeta gasp edilmesi her şeyden önce insani değildir, vicdani değildir."

BAKAN DİNÇER'E SORULAR

Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nde öğrenim özrü yer alırken, kılavuzda bu hakka yer verilmemesinin bir hak gaspı olduğunu savunan Bostan, "Bakanlığın kendi yönetmeliğine bile aykırı davranması, hukuku hiçe sayması kabul edilebilir değildir. Bakan Dinçer Milli Eğitim Bakanlığında dilediği gibi at koşturmaktadır. İş bilmez bürokratlarla birlikte her şeyi darmaduman eden Bakan Dinçer'in öğretmenlerin kazanılmış haklarını bir bir tırpanlaması öğretmenlere bakış açısını ortaya koymaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı artık öğretmenleri mağdur etme bakanlığı haline dönüşmüştür. Teşkilat Yasasını çıkararak özür grubu tayinlerini yılda bir defaya düşüren, söz vermesine rağmen özür grubu tayinlerinin sadece bir kısmını yapan Bakan Dinçer'in bu kez de öğrenim özrünü özür grubu tayinleri arasından çıkarması, öğretmenlerin hayatını karartması, onlara zorluk çıkarmak adına her şeyi yapması öğretmenleri arkadan vurmak değildir de nedir? Sayın Bakana soruyoruz: Gümüşhane'de görev yapan bir öğretmenin Konya'da veya Erzurum'da bir üniversitede yüksek lisans ya da doktora yapması sizi neden rahatsız ediyor? Ülkemizin her ilinde üniversite bulunmakla beraber, her üniversitede öğretim üyesi eksikliğinden dolayı yüksek lisans ve doktora yapılamadığını Sayın Dinçer ve bürokratları bilmiyor mu? Öğrenim özrünü özür grubu tayinleri arasından çıkararak öğretmenlerin moral ve motivasyonlarını bozmak, onların çalışma şevkini kırmak size ne kazandırıyor? Öğretmenlerin kazanılmış hakkını gasp etmek, onların hayallerini suya düşürmek, eğitimden uzak, eğitime köstek bir Milli Eğitim Bakanı olmak size ne hissettiriyor?" ifadelerini kullandı.

"AİLELER PARÇALANACAK"

Kılavuzda il emrine de yer verilmediğini söyleyen Bostan, "Bu nedenle eş ve sağlık durumu nedeniyle tayin isteyecek öğretmenlerimiz büyük sıkıntı yaşayacaktır. Özrünün bulunduğu yere yer değiştirmek isteyen öğretmenler il emri olmadığı için bu ilde norm açığı yoksa yer değişikliğinde bulunamayacaktır. Böylelikle bu özürler, sadece norm açığı sayısı kadar olacaktır. Özür grubu tayinleri açık kontenjanlar kadar yapılacaktır. Kimse özür grubu tayinlerine başvurduğunda kesin olarak tayini olacağını düşünmemelidir. İl emrinin kaldırılması ancak belli sayıda puanı yeten özür grubu öğretmenlerinin tayinlerinin olmasını sağlayacaktır. Bu da birçok ailenin bir yıl daha ayrı kalmasına neden olacaktır. Önümüzdeki yıllarda da bu ailelerin birleşme umudu yine açılan kontenjan kadar olacaktır. Anlaşılan o ki, Ömer Dinçer Milli Eğitim Bakanı olarak devam ettiği sürece öğretmenler mutlu ve huzurlu olamayacaktır. Bakanlık yine eş ve sağlık özrü mağdurlarının haykırışlarıyla yankılanacak, gözü yaşlı anneler, babalar, çocuklar Bakan Dinçer'e sesini duyurmaya çalışacaktır. Çocuklar annelerinden, babalarından ayrı kalacak, aileler parçalanacak, hasta olan öğretmenlerimiz bir kez daha yıkım yaşayacaktır. Sayın Bakan bilmelidir ki; sendikamız bu hukuksuzlukları, bu insafsızlıkları yargıya taşıyacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan, Milli Eğitim Bakanı'ndan daha üstün olan hukuk vardır. Türk Eğitim-Sen bu sorumlulukla mücadeleye kararlılıkla devam edecektir" dedi. - İSTANBUL

Rauf Denktaş (1924 - 2012)

Rauf Raif Denktaş, 27 Ocak 1924 tarihinde Kıbrıs'ın Baf bölgesinde doğdu. Rauf Denktaş 1,5 yaşında iken annesini kaybetti. Babası hakim Raif Bey'dir. Anneannesi ve babaannesi tarafından büyütülen Denktaş, 1930 yılında eğitim için İstanbul'a gönderildi.
Arnavutköy'de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi'nde yatılı okumaya başladı. Ortaokuldan sonra Kıbrıs'a döndü ve liseyi Kıbrıs'ta bitirdi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra hukuk eğitimi için İngiltere'ye gitti. Mezun olduktan sonra avukatlığa başladı. 1949 yılı yaz aylarında savcılık yapmaya başladı. Yine aynı yıl Aydın Hanım'la evlendi.
27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingte Dr. Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaptı. Türk Cemaatının iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üslenip, toplumun çıkarlarının takipçisi oldu. Faiz Kaymak'ın teklifi ve Dr. Fazıl Küçük'ün tasvibiyle Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu kongresinde başkanlığa seçildi. Savcılık görevinden İngiliz yönetimini zorlukla ikna ederek istifa etti ve Cemaat sorunlarıyla uğraşmaya başladı.
1955'te terörist bir hüviyete bürünen Enonisle mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında hükümetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlardıyla 1.8.1958'de Türk Mukavemet Teşkilatı'nı kurdu.
1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile, 1960 antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın hazırlanmasında emeği geçti. Aynı yıl Türk Cemaat Meclisi'yle İcra Komitesi Başkanlığı'na seçildi.
1958 yılında Rum tedhişçiler, Türk köylerine saldırınca, Türkler de bu olayları protesto etti. Zürih-Londra antlaşmaları öncesinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Ankara'ya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile görüşmeye gitti. Bu görüşmede Denktaş adaya Türk askeri gönderilmesi teklifini dile getirdi.
16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı Magosa Limanı'na ayak bastı. 1963 olaylarından sonra Denktaş temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gitti. Temaslarını tamamlayan Denktaş bir sandalla Kıbrıs'a geçti ve Türk direnişini örgütlemeye başladı.
1964 Londra Konferansından sonra Makaryos tarafından “istenmeyen adam” ilan edildi. Yeşilada'ya girmesi yasaklandı. Gizlice Erenköy'e çıkarak savaşa katıldı. 1967'de adaya gizlice girerken tutuklandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye geri verildi. 1968'de adaya giriş yasağı kaldırıldığından Kıbrıs'a döndü.
1970 seçimlerinde Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi. 28.2.1973'e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim Başkanı seçildi.
13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanından sonra devlet ve meclis başkanı görevlerini de yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976'da yapılan ilk genel seçimlerde devlet başkanlığına seçildi. 1981 yılında ikinci kez devlet başkanı oldu.
22.4.1990'da yapılan erken seçimde ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. 1995'teki seçimlerde de cumhurbaşkanı seçildi.
17 Nisan 2005'te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan'da görevi Mehmet Ali Talat'a devretti.
KKTC'nin kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 88 yaşında vefat etti...
Yakındoğu Üniversitesi Hastanesinin yoğun bakım servisinde 9 Ocak Pazar gününden bu yana tedavi gören KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 13 Ocak 2012 günü vefat etti.
Denktaş, 8 ocak gecesi ishale bağlı su kaybı nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı. İç organlarında dün yetersizlik başgösteren Denktaş, bu sabah itibarıyla solunum cihazına, akşam saatlerinde ise diyalize bağlanmıştı.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 17 Ocak 2012 günü Cumhuriyet Parkı’nda dualar ve gözyaşlarıyla toprağa verildi.
Devlet töreniyle son yolculuğuna uğurlanan Rauf Denktaş’ın naaşı, Selimiye Camii’nde kılınan canaze namazının ardından Girne kapısına, oradan da Şehitler Abidesi ve Meclis önünden izlenen güzergahtan Kuzey Kıbrıslı askerlerin çektiği top arabasıyla yaklaşık iki saat süren bir yürüyüş sonrası Cumhuriyet Parkı’na getirildi.
On binlerce Kıbrıslının Denktaş’ı yalnız bırakmadığı cenaze töreninde alkışlarla, dualarla ve gözyaşlarıyla dev Kuzey Kıbrıs bayrağı açılırken, Denktaş’ın tabutuna karanfiller atıldı.
Cenazeyi bırakamadılar!KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş'ın cenaze töreninde oğlu ve eşi cenazeyi uzun süre bırakamayınca duygusal anlar yaşandı. Tören sırasında ise ilginç bir tesadüf yaşanarak cenazenin üzerine muhteşem bir gökkuşağı doğdu.

27 Temmuz 2012 Cuma

BAŞKANLIK SİSTEMİ İÇİN TARİH VERDİ

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Başkanlık Sistemi konusunda tarih verdi.

Bekir Bozdağ, cumhurbaşkanının 2014 yılında ilk defa doğrudan halk tarafından seçileceğini belirterek, bunu fiili bir yarı başkanlık sistemi olarak tanımladı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, cumhurbaşkanının 2014 yılında ilk defa doğrudan halk tarafından seçileceğini belirterek, '2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra fiili bir yarı başkanlık sistemi kendiliğinden oluşacaktır' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin soruları yanıtladı.
2014'te yarı başkanlık sistemine geçilecek
Bozdağ, 2014 yılında cumhurbaşkanının ilk defa doğrudan halk tarafından seçileceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesine, literatür tanımlarına baktığımızda böylesi sisteme, yarı başkanlık sistemi nitelendirmesi yapılıyor. Yani o yüzden Türkiye, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra farklı bir Türkiye olarak yoluna devam edeceği çok açık. Çünkü tarihimizde ilk defa halk tarafından seçilen ve halkın oyuyla Çankaya'ya oturan bir cumhurbaşkanı olacaktır. Ve Anayasa 'daki cumhurbaşkanın yetkileri ile beraber fiili bir yarı başkanlık sistemi kendiliğinden oluşacaktır.

ORTADOĞU'DAKİ OYUNUN AKTÖRLERİ&HESAPLARI

Ortadoğu'da yaşanan karmaşanın perde arkası... İran- Rusya; Suudi Arabistan-Katar; ABD-AB denkleminde Türkiye hangi cephede?..

Esed rejiminin düşmesi veya olayın kanlı bir iç savaşa dönüşmesinin "Kürt sorununun boyutlarını genişleteceğini, İran’ın bölgedeki konumunu değiştirebileceğini, Irak’ taki Maliki rejiminin geleceğini, Lübnan‘ daki Hizbullah hareketini ve Filistin sorununu etkileyeceğini ve hepsinden önemlisi, bu değişimin Türkiye’de de hissedileceğini" belirten Posta'dan Mehmet Ali Birand, Ankara’nın başındaki en önemli kara bulutun Şam olduğunu ifade etti. Birand, Türkiye’nin diğer bir kaygısının da Irak’ın bölünmesi olduğuna dikkat çekti.
"Bölünme olasılığı, hemen her açıdan Türkiye’yi etkileyecektir." diyen Birand yazısında, "En başta Sunni-Şii çatışmasını körükleyecek, Kürtlerin bağımsızlık ilan etmelerini körükleyecek, ekonomik yönden de büyük kayıplarla karşılanacak. Böylesine tehlikeli bir iç savaş, yeni bir göç dalgasını körükleyecek ve fatura yine bize çıkacak." analizine yer verdi.
"Bütün bu karmaşanın perde arkasında Sünni-Şii çatışması var." tespitinde bulunan Birand, Orta Doğu’da oynanan oyunun aktörlerini ve hesaplarını özetledi:
- Şii cephesinin liderliğini İran yapıyor. Suriye-Irak-Lübnan zincirinin kırılmaması için tüm çabayı harcıyor. Bunun kırılması durumunda, bölgedeki etkinliğinin azalacağını, nükleer pazarlıklarda elinin zayıflayacağını biliyor. Bundan dolayı, Maliki’yi ve Esad’ı tüm gücüyle destekliyor.
İran’ın arkasında da Rusya var. Moskova’nın amacı da, ABD’nin bölgedeki etkinliğini azaltabilmek.
- Sünni cephesinin liderliğini ise, sessiz sedasız ve perde arkasında Suudi Arabistan-Katar ikilisi yapıyor. Bu ikiliye desteği Körfez Ülkeleri, Mısır ve Ürdün veriyor.
Bu cephenin arkasında da ABD ve AB var. Washington, Şii zincirinin kırılması durumunda, İran ile çok daha güçlü bir pozisyonda pazarlık edeceğini ve Filistin konusunda da İsrail’in elini rahatlatacağını hesaplıyor.
Peki, Türkiye hangi cephede yer alıyor ?
Batı cephesinde yer alıp, görünüşte Sünnilere destek veriyor. Ancak temel amacı, bir Sünni-Şii savaşını önleyebilmek.
Başarabilecek mi ?
İşte en büyük soru işareti de bu zaten...

ÖĞRETMEN AÇIĞI OLAN BRANŞLAR NELER?

LYS bitti şimdi sıra tercih aşamasında. Öğretmenlik yazacaksanız işsiz kalmamak için hangi branşı tercih etmeniz gerekiyor. İşte en çok ihtiyaç duyulan öğretmenlik alanları...

EN ÇOK İHTİYAÇ DUYULAN ÖĞRETMENLİK BRANŞLARI
Milli Eğitim Bakanlığı'nın proje kapsamında, 2023 yılını hedef alarak yaptığı projeksiyonlarla öğretmen ihtiyacının hangi alanlarda yoğunlaşacağına ilişkin ilk belirlemeleri yaptığını bildiren Dinçer, ''Yükseköğrenim tercihlerinde öğretmenlik mesleğine yer vermek isteyenlerin tercihlerini yapmadan önce, eğitim sistemimizin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalarının, mesleklerini icra edebilme fırsatı yakalamaları açısından faydalı olacağını düşünüyorum'' değerlendirmesinde bulundu.
2012 Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sonuçlarına göre öğretmenlik mesleğini tercih edecek öğrencilerin İKOP projesi kapsamında geliştirilen sistem kullanılarak hazırlanan öğretmen projeksiyonunda en çok ihtiyaç duyulan öğretmenlik alanlarını dikkate almaları gerektiğini işaret eden Dinçer, en çok ihtiyaç duyulan öğretmenlik alanlarını şöyle sıraladı:
''Rehber Öğretmen, İlköğretim Matematik Öğretmenliği, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği, Beden Eğitimi Öğretmenliği, Fen ve Teknoloji Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği, İngilizce Öğretmenliği, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği, Almanca Öğretmenliği, Görsel Sanatlar/Resim Öğretmenliği, Müzik Öğretmenliği, Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliği, Biyoloji Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği, Coğrafya Öğretmenliği, Kimya Öğretmenliği, Fizik Öğretmenliği, Felsefe Öğretmenliği, Tarih Öğretmenliği.''
Öğretmenlik kariyer mesleğinde arz ve talep boyutunu birlikte ele alarak yapılan bu gelecek kestirimi çalışmasının, Türkiye'de bir ilk olduğunu belirten Dinçer, çalışmada gelinen aşamayı ve saptanan verilere dayalı olarak hazırlanan öğretmen arz-talep projeksiyonlarının ayrıntılı sonuçlarını, ilerleyen günlerde yapılacak proje tanıtım ve ilerleme toplantısında kamuoyu ile paylaşacağını kaydetti.

Fener formaları tanıtıma hazır!

Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı 1907 Tribünü terasında akşam saatlerinde düzenlenecek organizasyonla, sarı-lacivertlilerin yeni sezonda giyeceği adidas marka yeni formalar basına ve davetlilere tanıtılacak.

Forma tanıtımında kulüp yöneticileri ile sarı-lacivertli futbol takımının teknik heyeti ve futbolcularının da hazır bulunacağı bildirildi.

Futbolcular, özel şovlar eşliğinde sahneye çıkarak, 2012-2013 sezonunda giyecekleri 3 değişik formanın tanıtımını yapacak

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...