17 Ağustos 2018 Cuma

Öğretmen sendikalarının eylem kararı aldığı 6 konu

Eğitim hizmet kolunda örgütlü sendikaların eylem kararı aldığı 6 konu
Öncelikle belirtelim ki bakanlık bürokratlarına sorulsa şeffaflığın yanında katılımcı bir anlayışa sahip olduklarını söyleyeceklerdir. Şeffaflığa tekrar girmeyeceğiz ama katılımcılıktan anlaşılanı anlatalım.
MEB örneğin müfredatı yada bir mevzuatı herkese sorduk der.
Nasıl soruluyor söyleyelim: bir toplantıya öğretmenler çağrılıyor orada konuşuluyor o öğretmen A sendikası üyesi ve sendikanın bile haberi olmayan bu toplantının sonucu A sendikasının da fikrini aldık oluyor.
Ya da bir yönetmelik taslağı görüşe elektronik ortamda açılıyor. Örneğin çoğunluk sözlü olmasın diyor ama mevzuat öyle çıkmıyor. Yani görüş alınıyor doğru ama görüşlere saygı?
Şimdi yazımızın konularına geçelim.
Öğretmenler eylemde diyoruz çünkü sendikalar eylem kararları aldılar. Bazı yerlerde soruşturma açan yöneticiler de var.
Bakanlık açmayın, açın, açsanız... olur açmazsanız ... , sebep açtınız, niye açmadınız edasında.
İşte öğretmenlerin sendikalarının eylem kararı aldığı bazı konular:
1- Birden Fazla Nöbet
Öğretmenler haftanın üç günü de nöbet tutsalar bir günü de nöbet tutsalar 3 saat ek ders alıyorlar. Yani 35TL. Çorum gibi bazı valiler de öğretmene nöbet günü hiç ders vermeyin sadece nöbet tutsunlar emri veriyor. Sanki öğretmen okula makam arabası ile geliyor yada her gün yemek veriliyor.
2- Öğle arası nöbet.
Öğretmen nöbetçi olduğu gün sabah herkesten 30 dk önce gelir ve en geç çıkar. Normal eğitim yapılan okullarda çocuklar öğlen arası dinlenir, yemek yer. Tamam o çocuklar boş kalmamalı sahip çıkılmalı ama idare de öğretmene bir 30 dk dinlenme için tedbir almalı.
3- Belleticilik görevi
Pansiyonlu okullarda Öğretmenler gündüz ve gece nöbet tutarlar.
Mevzuat o okulun öğretmeni tutar diyor. Yeterli öğretmen yoksa ilçe içi ve il içi resen görev veriliyor.
Sendikalar diyor ki:
1- Bu görev isteğe bağlı olsun
2- Okulda istekli yoksa ilçede ve ilde istekli aransın.
3- istekli yoksa okuldan başlayarak resen görevlendirme yapılsın ama adaletli olarak.
4- Teşvik edilsin örneğin ücreti arttırılsın.
5- Gece nöbeti öğretmenin ertesi gün dersi yoksa verilsin ki dinlenebilsin.
6- Bir yıldır MEB'e öğretemediğimiz 8 kere 7, (8x7 ) 48 etmez artık anlasınlar.
"Belleticilik görevi" başlıklı 13. maddesindeki; "(1) Yatılı ve pansiyonlu okullarda öğrencilerin yeme, yatma, dinlenme, eğitim - öğretim ve benzeri hizmetlerinin yürütülmesinde belletici olarak görevlendirilen öğretmenlere her belleticilik görevi için 4 saat ek ders ücreti ödenir. Bunlardan 24 saat süreyle nöbet tutanlara ilave olarak 2 saat daha ek ders ücreti ödenir. Ancak, bir günde 3'ten fazla belletici görevlendirilemez ve bunlara ayda ödenecek ek ders ücreti 48 saati geçemez."
İşte bu hükme göre her gece görevi 6 ek derstir ve bir öğretmen ayda en çok 8 gece görevi alabilir. 6x8=48.
2017 de imzalanan toplu sözleşmeye göre gece görevi 7 ek ders ücretine çıktı. Mevzuattaki 48 sınırlaması gereği öğretmen öğretmen aylık 8 görev alamıyor. 8 görev 56 saat ek ders olması lazım. Yani hem öğretmen bulmakta zorlanıyor Milli Eğitim Bakanlığı hem de bu basit sorunu çözmüyor.
4-Mesai saati dışında seminer görevi.
Adeta angarya boyutuna gelmiş bir sorun ve her geçen gün arttı.
Öğretmen dersini tamamlıyor. Akşam 22:00 lere varan programlarla hizmet içi eğitimler düzenleniyor. Üstelik hiçbir ücret ödenmeden. Seminer merkezi olursa ücret var mahalli olunca yok.
Bu da sendikaların eylem kararlarına konu olmuş durumda.
5- PDR nöbet eylemi
Sayın bakanın da uzmanlık alanı okullarda rehber öğretmenlere nöbet görevi verilmesi. Bu görevi kabul etmiyorlar çünkü pdr hizmetlerini aksatacağı, öğrenciye karşı güven sorunu çıkacağını düşünüyorlar.
Ayrıca yönetmelikle adeta psikolojik danışmanlığı kaldıran düzenlemeye de karşı çıkıyorlar.
6- Servis araçları:
Öğretmene verilen ve hukuki dayanaktan yoksun servis araçlarının her yönden denetlenmesi, kontrolü görevi servis sağlayıcısında olması gerekirken öğretmene verilmesi doğru değil. Çünkü bu görev aynı zamanda sorumluluğu da getiriyor ve uzman olunmayan bir alanda sorumluluk söz konusu.
Son söz olarak;
MEB ile öğretmenleri adeta karşı karşıya getiren, soruşturmalarla boğuşturan ve çözümü basit sorunların kısa sürede çözümlenmesi gerekir.
Maksut BALMUK


Memurlar.Net - Özel

MEB tasarruf tedbirleri kapsamında, çalıştay ve seminerleri iptal etti

Milli Eğitim Bakanlığı, tasarruf yapabilmek için, Bakanlık birimlerinin planladığı çalıştay ve seminerleri iptal ettiğini bildirdi
Hazine ve Maliye Bakanlığı, temmuz ayı başında, tüm kamu kurumlarına bir yazı göndererek, giderlerden tasarruf yapılmasını istedi. Bu kapsamda, 2018 yılı merkezi yönetim bütçesiyle tahsis edilen ödeneklerden tasarruf yapılması talep edildi.
Milli Eğitim Bakanlığı bu taleple ilgili olarak tüm birimlere Bakan Ziya Selçuk imzasıyla resmi yazı gönderdi.
Memurlar.net olarak edindiğimiz bilgilere göre, Bakanlık birimlerince planlanan çalıştay ve seminerler iptal edildi .
Ancak Bakanlık politika ve faaliyetleri açısından yapılmasında zorunluluk arz eden çalıştay ve seminerler için, Makamdan onay alınarak bu faaliyetler yapılabilecek...
Daha önce Bakan Berat Albayrak yaptığı açıklamada, sene sonuna kadar bütçe giderlerinden yüzde 30 oranında tasarruf yapmayı öngördüklerini belirtmişti.
Memurlar.net'in notu: Bakanlıkların resmi yazılarını 0 532 540 0 590 nolu Whatsapp hattından bizlere göndererek kamuoyu oluşturulması konusunda bizlere katkı sağlayabilirsiniz.


Memurlar.Net - Özel

Milli Eğitim'de Bakan yardımcılarının görev dağılımı

Milli Eğitim Bakanlığı resmi web sitesinde, bakan yardımcılarının görev dağılımını açıkladı
Milli Eğitim Bakanlığı resmi web sitesinde, bakan yardımcılarının görev dağılımını açıkladı. Görev dağılımında yer almayan birimler direkt olarak Bakana bağlı olarak çalışacak
BAKAN ZİYA SELÇUK
Personel Genel Müdürlüğü
Teftiş Kurulu Başkanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Talim ve Terbiye Kurul Başkanlığı
İBRAHİM ER
Din Öğretimi Genel Müdürlüğü
Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü
REHA DENEMEÇ
Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü
İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı
Strateji Geliştirme Başkanlığı
Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü
MAHMUT ÖZER
Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü
Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü
İç Denetim Birimi Başkanlığı
Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü
MUSTAFA SAFRAN
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü
Temel Eğitim Genel Müdürlüğü
Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğü


Memurlar.Net - Özel

Memura maaş müjdesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla düğmeye basıldı, kamuda ücret dengesizlikleri giderilecek. Ücretler çalışan lehine yeniden düzenlenecek, ek gösterge cetveli değişecek, performans sistemi kurulacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kaymakam emrindeki çalışandan düşük ücret almayacak" çağrısının ardından düğmeye basıldı. Kamuda kıdemler arasındaki ücret dengesizliğigiderilecek. Ek gösterge sistemi, statü, ücret, çok başlı yönetim başta olmak üzere temel sorunlar masaya yatırılırken, performansa dayalı yeni bir model ortaya konulacak. Bazı değişiklikler şöyle:

BÜYÜK DEĞİŞİKLİK

 ÇALIŞANLAR LEHİNE OLACAK: Her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal haklar çalışanlar lehine yeniden değerlendirilecek.
 HEM İŞ HEM HİYERARŞİ: Kurumların hizmet gerekleri, unvan, hiyerarşi, iş yükü dikkate alınarak bir yıllık değerlendirme dönemleri belirlenecek.
 PERFORMANSA BAKILACAK: Başarı puanı, hedef, görev, yetkinlik ve vatandaş memnuniyeti yüzdelik ağırlıklarına göre belirlenecek.
 EK GÖSTERGE YENİDEN BELİRLENECEK:
Ek gösterge sisteminde eğitim, unvan dikkate alınarak kurumlar arasında denge sağlanacak.
 EMEKLİLİKTE MAAŞ DÜŞMEYECEK:
Emeklilikte de maaşlarında büyük oranda azalma yaşanmasının önüne geçilecek.
 ÜCRET ÇEŞİTLERİ MASADA:
Çalışanların mali haklarıyla ücret sisteminin değişmesi öngörülürken; temel ücret, görev ücreti, başarı ücreti gibi seçenekler de değerlendirilecek.

 Hazal ATEŞ
Kaynak: takvim.com.tr

16 Ağustos 2018 Perşembe

Dolar kuru son bir haftanın en dip fiyatını gördü MEBPERSONEL.COM EN GÜNCEL MEB PERSONEL HABERLERİ BURADA..http://www.mebpersonel.com/genel/dolar-kuru-son-bir-haftanin-en-dip-fiyatini-gordu-h224497.html MEB Personel

Dolar kurundaki düşüş devam ediyor. Katar'ın 15 milyar dolarlık yatırım kararı ve alınan tedbirler sonrasında dolar kuru bugün saat 09:30 itibariyle 5,76 fiyatını gördü İstanbul ve Ankara'da dolar, avro ve sterlinin alış-satış fiyatları saat 09.30 itibarıyla şöyle:

 İSTANBUL ALIŞ SATIŞ 
ABD Doları 5,7690    5,7700 
Avro           6,5780    6,5790 
Sterlin        7,3640    7,3950 

ANKARA
ABD Doları 5,5500    5,8500 
Avro           6,3000    6,6500 
Sterlin        7,0300    7,5930   



MEB Personel

Öğretmenlere Alan Değişikliği Var Mı?

Milli Eğitim Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 60. Maddesine göre öğretmenlerin il içinde bakanlığın belirlediği takvim doğrultusunda Alan değişikliği yapma hakkı vardır. Alan değişikliği yönetmelikte olmasına rağmen bakanlık tarafından son yıllarda yönetmeliğe uygun olarak yapılmamaktadır.

MEB Personel

Son olarak 20-26 Aralık 2017 tarihleri arasında sertifikaya dayalı alan değişikliği yapılarak sadece Özel Eğitim Öğretmenliğine geçiş hakkı verilmişti ve büyük bir hayal kırıklığı yaşanmıştı. Milli Eğitim Bakanlığının ;  1- 2012 yılında eş özrünü yerine getirmek için isteği dışında alan değişikliği yapanlara geri dönüş hakkı verilmesi 2- İkinci bir üniversite okuyarak kendini geliştiren ve ikinci bir diplomaya sahip olan öğretmenlere yeni alanına uygun alan değişikliği hakkı verilmesi  3- 3- Mezuniyetinin dışında farklı bir alan öğretmeni olarak atanan öğretmenlere mezuniyet alanına uygun alana geçiş hakkı verilmesi ile yönetmeliği uygulaması gerekmektedir. (Örneğin Edebiyat öğretmenliği mezunu iken Türkçe öğretmenliğine atanan )  Son yıllarda öğretmenlerin il içi ve il dışı tayinlerinin durma noktasına geldiği için alan değişikliği tekrar tayinleri etkin hale getireceği muhakkaktır. Ayrıca yıllarca sağlanamayan il içi aile birliğinin sağlanması için alan değişikliği kaçınılmaz olmuştur. En önemlisi Batı illerinde sayısı 50 bine yaklaşan norm fazlası sınıf öğretmenliği sorununa çözüm bulmanın ortak ve tek noktası ALAN DEĞİŞİKLİĞİ dir. Zira 4 yıldır yönetmeliğe uygun olarak Alan değişikliği yapılsaydı il içi aile bütünlüğü sağlanabilirdi , doğu ve güneydoğuda 10 yıldır çakılı halde bekleyen sınıf öğretmenlerine hareket alanı açılabilirdi , her şeyden önemlisi Ülke ekonomisine zarar veren norm fazlası öğretmen sorununa çözüm bulunabilirdi. Ülkemizin kritik günlerden geçtiği şu günlerde Milli Eğitim Bakanlığının yönetmeliğe uygun olarak ve tüm münhal kadroları açık göstererek yapacağı Alan Değişikliği camia içinde çalışma barışı ve huzurunu sağlayacağı unutulmamalıdır.  Alan değişikliğine bağlı yer değiştirmeler MADDE 60 – (1) Bakanlıkça uygun görülmesi hâlinde; öğrenimine uygun alanı dışında bir başka alana atanan öğretmenler, öğrenimleri birden fazla alana atanmaya kaynak olan öğretmenler ile başka bir alanda yükseköğretimi bitiren öğretmenler, adaylıklarının kaldırılmış olması ve yükseköğrenimlerinin atanacakları alana uygun olması kaydıyla, Bakanlığın kararına göre mezuniyetleri itibarıyla atanabilecekleri alanlara alanlarının değiştirilmesini isteyebilir. (2) Alan değişikliği isteyen öğretmenlerin alan değişiklikleri, il içinde tercihleri de dikkate alınmak suretiyle alanlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumları olacak şekilde hizmet puanı üstünlüğüne göre yapılır. Hizmet puanlarının eşit olması durumunda öğretmenlikteki hizmet süresi daha fazla olana öncelik verilir. (3) Alan değişikliği işlemleri Bakanlıkça belirlenecek takvim çerçevesinde yapılır.  Kamuajans.com/ÖZEL

MEBPERSONEL.COM EN GÜNCEL MEB PERSONEL HABERLERİ BURADA..http://www.mebpersonel.com/meb/ogretmenlere-alan-degisikligi-var-mi-h224503.html

MEB Personel

11 Ağustos 2018 Cumartesi

Talip Geylan'dan Profesyonel Okul Yöneticiliği Açıklaması

100 günlük eylem planının açıklanmasıyla “Profesyonel Okul Yöneticiliği” tartışmaları aldı başını gitmekte; öğretmen dışındaki mesleklerden okul müdürü atanacağı dillendirilmekte ve hem kamuoyu yanlış yönlendirilmekte hem de eğitim çalışanlarının motivasyonları bozulmaktaydı.

Bırakın okul müdürlüğünü, MEB makamının dahi eğitimcilerin dışındakilerin işgal ettiğinde eğitimin halinin nerelere yuvarlandığını görmedik mi?

Bir yönüyle siyasi bir makam olan Bakanlığın bile eğitimcilerin dışındakilerce yönetilmesi halinde yaşanan problemler gün gibi ortadayken eğitimin parçası olan okul müdürlüğünü başka mesleklere emanet edilmesi tartışılamaz dahi..

Çok şükür bugün MEB yaptığı açıklamayla bu tartışmaların lüzumsuzluğunu ortaya koymuş oldu. Okul müdürlüğünün aynı zaman da eğitimin bir parçası olduğundan bihaber ve veli olmanın ötesinde eğitimle alakası olmayan fakat çözüm icat etmiş gibi kasılan bu tipleri sorgulamak lazım. Okul müdürlüğünün ikinci görev olmaktan çıkarılarak bir statüye kavuşturulması ve yönetimde istikrarın sağlanması tabii ki arzulanan bir durumdur. Bu, aynı zamanda okul müdürlüğü üzerinden eğitim çalışanlarının tehdit ve gayri ahlaki tekliflere maruz kalmaktan kurtaracaktır.

Okul md. için yeni bir düzen getirilirken, mevcut yöneticiler üzerinden bir dönüşüme gidilmesi asla kabul edilemez. Şu an okul yöneticiliklerinin işgal edenlerin büyük bir çoğunluğunun liyakat esasına göre değil sendika mensubiyeti üzerinden tayin edildiklerini görmek lazım, Okul yöneticiliğindeki dönüşüm gerçekleştirilirken MÜLAKAT sistemi asla olmamalı, tüm okul müdürlüğü kadroları için yönetici adayları objektif yazılı sınav, başarı ve eğitim düzeyi gibi ölçütler üzerinden gelecek puanlamalarla süreç tayin edilmelidir.

Okul yöneticiliği konusunda yapılacak yeni düzenlemeler hususunda Türk Eğitim-Sen AR-GE biriminin ülke ve eğitim gerçekleri doğrultusunda ve bilimsel ilkelere dayalı olarak hazırladığı öneri ve teklifleri niyeti üzüm yemek olanlara ışık tutacaktır. 
Kamuajans.com/ÖZEL

8 Ağustos 2018 Çarşamba

MEB, 100 gün içinde, profesyonel eğitim yöneticiliğine geçecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 100 günlük eylem planına göre, MEB 100 gün içinde, profesyonel eğitim yöneticiliğine geçecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 100 günlük eylem planı açıkladı. Aşağıda, 100 günlük eylem planında yer alan Milli Eğitim Bakanlığına ait 13 madde bulunmaktadır.
Eylem planında, öğretmenlerin mesleki ehliyet ve liyakatini güçlendirecek çalışmalar ile profesyonel eğitim yöneticiliği olmak üzere iki dikkat çekici başlık bulunmaktadır.
İŞTE 100 GÜNLÜK EYLEM PLANINDA YER ALAN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI PROJELERİ
1- Okullarımızda tam gün eğitim gören öğrenci oranının artırılması
2- 700 okulumuzun Kent Güvenlik Yönetim Sistemine entegre edilerek daha güvenli hale gelmesi
2- Ülkemizin stratejik kurumlarında istihdam edilmek üzere yurt dışına 500 öğrenci gönderilmesi
3- Öğretmenlerin mesleki ehliyet ve liyakatini güçlendirecek çalışmaların başlatılması
4- Profesyonel eğitim yöneticiliği sistemine geçilmesi
5- Öğrencilerimizin yabancı dili aktif bir şekilde kullanmasına imkan sağlayacak bir öğretim modeline geçilmesi
6- Her çocuğumuzun okulöncesi eğitimden üniversiteye ilgi, yetenek ve becerilerini gelişimsel olarak izlemek ve yönlendirmek için "e-portfolyo sistemi"nin kurulması
7- Milli Eğitim Bakanlığının mevzuatını, çalışma planlarını ve insan kaynağını yeniden yapılandırmak üzere "Büyük Veri" sistemi kurulması
8- Her okulu kendi koşullarında değerlendirerek eğitim kurumlarının kapasitesini güçlendirmeye yönelik izleme değerlendirme sisteminin hayata geçirilmesi
9- Mesleki eğitimin Endüstri 4.0 anlayışı ile yeniden yapılandırılması
10- Ölçme ve Değerlendirme Sistemi'nin öğrencilerin eğitim hayatı sürecinde edindikleri bilgileri günlük yaşamlarında kullanma becerilerini de ölçecek şekilde genişletilmesi
11- Öğrencilerimize gelecekte ihtiyaç duyacakları becerileri kazandıracak disiplinler arası nitelikteki algoritmik düşünme, senaryo, kritik düşünme, robotik konularının derslere entegre edilmesi
12- Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması
13- 2019 - 2023 dönemine ilişkin Stratejik Plan çalışmalarının Kasım ayı sonunda tamamlanacak şekilde başlatılması
400 projeli, 100 günlük eylem planının tam metni 

Ek göstergeyi bekleyenler dikkat

Yüksek emekli aylığı almak isteyen memurlar dikkat, yaş haddi bakımından zorunluluğunuz yoksa emeklilik dilekçenizi bekletin. Ek göstergenin 2200'den 3600'e çıkartılması her bir hizmet yılı için emekli ikramiyesinde 838 lira artış anlamına geliyor.
Öğretmen, polis, hemşire, din görevlisi ve idarecilerin ek göstergelerinin 2200'den 3600'e çıkartılmasına ilişkin yasal düzenlemeyle ilgili çalışmalar devam ederken, düzenlemeyi beklemeden emekli olanların mağduriyetine yönelik haberler geliyor.
Yaş haddinden temmuz ayında emekli olan 42 yıllık bir polis memuru 30 bin lira zararı olduğunu belirtti. Yaş haddi bakımından zorunluluğu bulunmayanların, emeklilik dilekçelerini bekletmeleri gerekiyor.
Ek göstergenin 2200'den 3600'e çıkartılması hem emekli aylığına, hem de emekli ikramiyesine yansıyacak.
Ek göstergeyle ilgili yasal düzenleme çıktığı andan itibaren, o tarihte emekli olanların aylıkları artacak. 25 sene hizmeti bulunan 2200 ek göstergeye tabi bir çalışanın emekli aylığı, 3600 ek göstergeyle 653 lira artacak. 30 sene hizmeti bulunanların aylıklarındaki artış 696 lira, 35 sene hizmeti bulunanların aylıklarındaki artış da 740 lira olacak.
YÜKSEK İKRAMİYE İÇİN EMEKLİLİK DİLEKÇESİNİ BEKLETİN
Emekli ikramiyesi ödenirken, emekli olunan tarihteki ek gösterge dikkate alınıyor. 3600 ek gösterge düzenlemesini beklemeden, bugün emekli olan öğretmen, polis, hemşire, din görevlisi ve idarecilerin ikramiyeleri 2200 ek gösterge üzerinden hesaplanacak. 3600 ek göstergeye ilişkin yasa emekli oldukları tarihten bir gün sonra çıksa bile emekli ikramiyesindeki artıştan yararlanamayacaklar. Bu nedenle, kapsamdaki kamu görevlilerinin emeklilik dilekçesini vermek için yasayı beklemeleri gerekiyor.

42 YILLIK POLİSİN KAYBI 31 BİN LİRA
HABERTÜRK'ü arayan bir polis memuru, 42 yıllık hizmeti bulunduğunu ve temmuz ayında yaş haddinden emekli olduğunu belirterek, "İkramiyem 3000 ek göstergeden hesaplandı. Bir iki ay farkla 30 bin lira kaybım oldu. Lütfen geriye dönük hesaplama yapılsın" dedi. 42 yıllık hizmeti olan polis memuruna, 3000 ek gösterge üzerinden 141 bin 410 lira emekli ikramiyesi ödendi. 3600 ek gösterge düzenlemesi çıktıktan sonra emekli olsaydı, aynı polis memuruna ödenecek ikramiye tutarı 172 bin 617 lira olacaktı.

Ek göstergenin 2200'den 3600'e çıkartılması, her bir hizmet yılı için emekli ikramiyesinde 838 lira artış anlamına geliyor. 2200 ek göstergeye tabi olanların bir yıllık hizmete karşılık gelen emekli ikramiyesi 3 bin 294 lira iken, 3600 ek göstergeye tabi olanlarda 4 bin 131 liraya çıkıyor.


Habertürk

İşte Cumhurbaşkanı'nın İstanbul eylem planı

Dikey binaların yerine mahalle eksenli yapılaşma planları yapılacak. Tarihi şehir
Hükümet, İstanbul'u eski hüviyetine kavuşturmak için harekete geçti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın hazırladığı İstanbul Eylem Planı şöyle:
ESKİ VE YENİ İSTANBUL:
Eski Tarihi İstanbul yeniden tanımlanarak, sınırları yeniden belirlenecek. İstanbullu ile İstanbul arasında bir yabancılaşmayla kaybolmaya yüz tutmuş şehrin tarihi değerleri, kültür ve inanç zenginliği yeniden yaşatılacak. Bu doğrultuda, eski Kudüs şehri (Old City Jerusalem), eski Prag kasabası (Old Town Prague) gibi örnekler dikkate alınarak bu şehirlerdekine benzer şekilde bir "Eski İstanbul" (Old City Istanbul) bölgesi belirlenerek turizme açılacak. Küresel dünyadaki gelişmelerin etkisiyle uluslararası alanda ekonominin, sanatın, sporun ve turizmin merkezi olan modern bölgeler ise Yeni İstanbul adıyla anılacak.
DİKEY YAPILAŞMA BİTECEK:
İstanbul'un metropolitan planının hazırlanmasıyla yeni şehir planlamaları sosyal ve kültürel odaklı olarak 'İstanbulluluk' kimliği etrafındaki bütünleşmeyi özendirecek. Muhitinden tecrit edilmiş (kapalı/ güvenlikli) site ve dikey yapılaşmanın önü alınarak mahalle eksenli açık bir yapılaşmaya gidilecek. Bu değişikliklerin hukuki ve idari alt yapısı en kısa sürede hayata geçirilecek. Bu doğrultuda Eski İstanbul'un siluetini bozacak gökdelenler, çok katlı yapılara geçit verilmeyecek.
DEPREM STRATEJİSİ BELİRLENECEK:
Kültür ve Turizm Bakanlığı, deprem tehlikesi kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hazırladığı Ulusal deprem çalışma stratejisine kültürel değerlerin korunması yönünde katkı sağlayacak. Depremin yanı sıra doğa kaynaklı diğer afetler ile teknolojik kazaların ve bu kazaların çevreye oluşturduğu riskler ve tehlikelere dikkat çekilerek sorunlara çözüm üretilecek. İklim değişikliğine bağlı sel, toprak kayması, deprem gibi doğal afetler sırasında tarihi yapıların ne kadar risk altında olduğu belirlendikten sonra acilen gerekli önlemler alınacak.
İSTANBUL KORUMA KANUNU:
İstanbul Koruma Kanunu çıkartılacak. Kanun çerçevesinde özgün İstanbul politikası oluşturularak İstanbul'un tarihi mirasları, kültürel arşivi ve binlerce yıllık hafızası korunarak sonraki nesillere aktarılacak. İstanbul'un 39 ilçesindeki mobilite azaltılarak geleneksel yaşam biçimlerine bağlı ve kolay ulaşılır bir şehir haline getirilecek.
İSTANBUL DERSİ OKUTULACAK:
İstanbul'daki ilk ve orta öğretim müfredatında "İstanbul" dersi yer alacak. İstanbul bilgi, görgü, zevk ve adap eğitiminin öğretilmesi hedeflenecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 'İstanbulluluk' ruhunu konu alan kitaplar belirlenerek İstanbul derslerinde okutulacak.
KÜLTÜR VE SANAT KONSEYİ:
Resmi bir hüviyete sahip olacak bu konseyin kadroları İstanbul'a ilgi ve yakınlığı olan akademisyen ve sanatçılardan seçilecek. İstanbul'da Doğu Roma ve Osmanlı medeniyetlerini yansıtacak birer müze kurulacak.
BURAK ERDEM ÇELİK

Sabah

Vatandaş Dolar oyununa gelmedi

Türkiye'yi kur üzerinden hizaya getirme operasyonuna, 15 Temmuz'da olduğu gibi yine vatandaş prim tanımadı. Yerliler 16 Şubat'tan bu yana 15.7 milyar dolar sattı
Temmuz başından bu yana ekonomik gerekçelerden bağımsız biçimde, kur üzerinden kriz algısı yaratıp Türkiye'ye diz çöktürme operasyonu ile yükseltilen dolara vatandaş prim tanımadı. Dolar, özellikle geçen hafta ortasından bu yana hacimsiz işlemlerle 5 TL'nin üstüne tırmanırken, yerli yatırımcıların satışları da hızlandı.
15.7 MİLYAR DOLARLIK SATIŞ
Pazartesi gecesi 5.42 TL'ye kadar yükselen dolar, dün ABD ile Türkiye arasında mutabakat sağlandığına yönelik haber ve Hazine'nin nakit dengesinin bu sene temmuzda ilk defa fazla vermesinin etkisiyle 5.20 TL'nin altına kadar geriledi.
Dolarda yükselişin fitilinin ateşlendiği 16 Şubat'tan 2 Ağustos'a kadar olan dönemde yerli bireysel yatırımcı ile şirketlerin toplam döviz satışı 15 milyar 729 milyon dolara ulaştı. Doların yüzde 42.2 yükseldiği bu dönemde toplam döviz hesapları 225 milyar 569 milyon dolardan 209 milyar 840 milyon dolara inerek 8 Kasım 2017'den bu yana en düşük seviyeye geriledi. Böylece 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 milyar dolara yakın döviz satışı gerçekleştirerek ekonomisine de sahip çıkan vatandaş, bir kez daha üstüne düşeni yapmış oldu.
4 GÜNDE 5 MİLYAR DOLAR
İşlem hacminin oldukça sığ olduğu döviz piyasasında, yerli yatırımcılar özellikle 5 liranın üstündeki dolar kuruna inanmadı. Kurun yüzde 16.6 yükselerek 4.56 TL'den 5.06'ya çıktığı 6 Temmuz-2 Ağustos arasında yerli yatırımcılar 7.8 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirdi. Kurun yüzde 10 yükseldiği 27 Temmuz-2 Ağustos arasındaki 4 günde ise 4.9 milyar dolarlık satış yapıldı.
VATANDAŞ İNANMADI
Döviz satışında özellikle bireysel yatırımcıların ön plana çıktığı gözleniyor. 16 Şubat'tan bu yana bireysel döviz hesapları 9.5 milyar dolar azalırken, aynı dönemde ticari döviz hesapları ise 6.2 milyar dolar eridi. Hafta sonunda Başkan Erdoğan'ın "dövizinizi bozdurun" çağrısının ardından, satışların önümüzdeki günlerde hızlanması bekleniyor.
ENGİN TUNÇ


Sabah

Türkiye Uzay Ajansı için geri sayım başladı

Türkiye Uzay Ajansı için geri sayım başladı. Ajans yıl sonuna kadar kurulacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin milli çıkarlarını gözetecek ajansın, uzay alanında koordinasyon sağlayacağını ifade etti.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı 100 Günlük Eylem Planı’nda yer alan Türkiye Uzay Ajansı için geri sayım başladı.
Ajans yıl sonuna kadar kurulacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye Uzay Ajansı’nın uzay teknolojileri alanında ulusal boyutta yapılan çalışmaları koordine edecek yapıda olacağını söyledi.Türkiye’nin milli çıkarlarını gözetecek ajansın, uzay alanında koordinasyon sağlayacağını ve denetleyeceğini anlatan Bakan Varank, öncelikli hedefinin ise sektörü yönlendirmek, koordine etmek ve uluslararası ilişkileri tek elden yönetmek olduğunu belirtti. Bakan Varank, “Türkiye Uzay Ajansı, 100 günlük icraat programında belirttiğimiz gibi bu yıl içinde kurulacak. Teşkilatlanma çalışmaları ise en kısa sürede tamamlanacak” dedi.

DIŞA BAĞIMLI OLMAYACAK

Uzay sanayinin gelişmesi, yürütülen projeler ile programa alınan yeni projelerin çoğalması sebebiyle uzay ve havacılık alanında Türkiye’nin milli çıkarlarını gözetecek bir yapı ihtiyacının ortaya çıktığını dile getiren Varank, “Bu kurum, uzay teknolojileri alanında belirlenen temel politika ve stratejilerinin uygulanmasını sağlayacak. Dışa bağımlı olmayan rekabetçi bir sanayinin geliştirilmesine zemin hazırlayacak. Kapasite ve yeteneklerin artırılması için çalışacak. Bu alanlarda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşları koordine edecek. Ulusal ve uluslararası ilişkileri yürütecek bir yapıda olacak. Aynı zamanda fırlatılan uyduların kayıtlarını da tutacak. Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Türkiye’nin haklarını takip ederek diğer uzay ajansları ile ikili ve çoklu işbirliklerini geliştirecek” dedi.

OPMER AÇILIŞA HAZIR

TÜBİTAK Uzay’a bağlı Optik Sistemler Araştırma Merkezi’nin (OPMER) ise açılışa hazır olduğunu dile getiren Bakan Varank, OPMER’de uzaya yönelik yüksek çözünürlüklü gözlem uyduları için aynalar ve lenslerin üretileceğini, ilk kez 800 milimetre çapında büyük çaplı optik bileşenler, lensler ve aynaların da yerli imkanlar ile üretilebileceğini dile getirdi.

Tekstil sektörü 12 ayda son 4 yılın rekorunu kırdı

Tekstil sektörü son 12 ay içerisinde 10,6 milyar dolarlık ihracat ile son 4 yılın rekorunu kırdı. İstanbul Tekstil ve Ham maddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Öksüz, “Sektörümüz son 12 ay içerisinde 200’den fazla ülkeye 10,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek, bir önceki döneme göre yüzde 7,3’lük bir artış yakaladı" dedi. Mevcut pazarlarda ihracatı artırdıklarını söyleyen Öksüz, 2018 yılının sonuna kadar ihracatımız bu seviyede artmaya devam ederse Cumhuriyet tarihinin tekstil ve ham maddeleri sektöründe en yüksek ihracat rekoruna ulaşacağımıza inanıyorum. Bu sene bütün alt sektörlerimizde rekorlar kıracağımız bir yıl olacak" diye konuştu.
En çok ihracat gerçekleştiren 6’ncı sektör olduklarını belirten Öksüz, "Ülkemizin genel ihracatından aldığımız pay da yüzde 7’lere yaklaştı” diye konuştu.

MODAYA YÖN VERENLERE TEKSTİL SATIYORUZ

Modaya yön veren ülkelerin, en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında olduğunu belirten Öksüz, “2018 yılının ilk 7 aylık döneminde sektörümüz, İtalya’ya yüzde 5’ten fazla artışla 545 milyon dolarlık, Almanya’ya yüzde 7’den fazla artışla 509 milyon dolarlık, ABD’ye ise yüzde 5’ten fazla artışla 343 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi” dedi.

TERSİNE GÖÇ İÇİN PROJE

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sosyal istikrarın güçlendirilmesi amacı ile devlet tarafından bölge halkına verilen işsizlik yardımlarını üretime ve istihdama kazandırabilmek adına “Tersine Göç” projesini önerdiklerini belirten Öksüz, “Projemizde işverenler, işsizlik maaşı ve vergi muafiyetleri haricindeki maliyetleri üstlenecek. İşsizlik maaşı, yeni kurulacak işletmelerde istihdam oluşturacak personele kullanacak ve bu bütçe üretime ve istihdama kazandırılacak” şeklinde konuştu.
  • İcraat programında çözüm var
  • Geçtiğimiz günlerde açıklanan ‘100 Günlük İcraat Programı’nın tekstil ihracatçılarını heyecanlandırdığını belirten Öksüz, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı ‘100 Günlük İcraat Programı’nın üretim ve ihracat odaklı olması bizleri fazlasıyla heyecanlandırdı. Açıklanan 100 günlük eylem planı, üretimle büyüme modeline ulaşmamız ve yapısal reformların ivedilikle gerçekleştirebilmesi için nokta atışı çözümleri içeriyor” dedi.

100 gün startı savunmadan

Başkan Erdoğan, 100 günlük icraat programında açıkladığı projelere büyük önem verdiği savunma sanayiinden başladı. Savunma sanayiinde hayata geçirilecek devrim niteliğindeki projeler dün Erdoğan başkanlığında toplanan Savunma Sanayii İcra Komitesi’nde ele
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin ardından Savunma Sanayii İcra Komitesi ilk toplantısını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yaptı. Erdoğan, 100 günlük icraat programına, büyük önem verdiği savunma projelerinden başladı.
Erdoğan’ın açıkladığı programda en kapsamlı bölümü 48 başlıkta savunma sanayi başlığı oluşturdu. Projeler dün Erdoğan başkanlığında toplanan Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde ele alındı. Komitede yeni projelerde üzerinde de değerlendirme yapıldı. Savunma Sanayii Komitesi, son olarak mart sonunda Erdoğan başkanlığında toplanmış ve toplam 4,8 milyar dolar bedeli olan 29 projeyi değerlendirmişti.

YERLİ VE MİLLİ

Son süreçte savunma sanayiinde attığı adımlarla devrim gerçekleştiren Türkiye, Erdoğan’ın talimatı ile dışa bağımlılığı en aza indirmeyi hedefliyor. Erdoğan’ın açıkladığı ve Savunma Sanayii İcra Komitesi’nde de değerlendirmesi yapılan projelerde yerlilik ve milliğin artırılmasına yönelik çalışmalar ise öncelikli sırada yer alıyor. İşte savunma sanayine hız kazandıracak o projelerden bazıları:

TEKNOPARK BÜYÜYECEK

* Lazer silah sistemi geliştirilmesine yönelik ihtiyaç analizi tamamlanacak.
* Elektromanyetik fırlatma sistemi geliştirilmesine yönelik ihtiyaç analizi bitirilecek.
* İstanbul Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesinin büyütülmesi için 85 girişimci ekibin 115’e, 147 girişimcinin 210’a, 4.161 personelin 5.000’e ulaşması sağlanacak.
* Sürücüsüz insansız araçlar geliştirilmesi projesi başlatılacak.
* 30 cm altı çözünürlüklü yerli gözlem uydusu projesi 100 gün içinde başlayacak.

ALTAY’DA SERİ ÜRETİM

* Güdümlü, güdümsüz roketlerin ve hava savunma sistemlerinin test alanının tahsisi ve inşasına yönelik sözleşme imzalanacak.
* Hafif, orta ve ağır olmak üzere 3 farklı sınıfta insansız kara araçları geliştirilmesi projesi başlatılacak.
* 250 tankı içeren ALTAY seri üretim projesinin sözleşmesi imzalanacak.
* Tanklarda Pulat aktif koruma sisteminin 40’u entegre edilecek.
* ATAK helikopterinde kullanılmak üzere geliştirilmekte olan ve ilk çekirdeğinin ateşlemesi yapılan turboşaft motorun kavramsal tasarım aşaması tamamlanacak.
* MİLGEM Projesi 3. Gemi olan Burgaz ada Korveti 27 Eylül 2018’de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslimi gerçekleşecek.

İHA SAYISI ARTIRILACAK

* Mevcutta 52 adet bulunan Bayraktar TB2 İHA sayısı 58’e çıkarılacak.
* Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi geliştirilmesine yönelik tasarımın ilk aşaması da tamamlanacak.
* Silahlı HÜRKUŞ Uçağı (HÜRKUŞ-C) Geliştirilmesi ve Seri Üretimi’ne yönelik ihale sonuçlandırılarak yüklenici firma belirlenecek.
* MPT-76 Projesi kapsamında 5.500 adet tüfeğin teslimatının yapılacak.
* Savaş uçaklarında kullanılan modern mühimmatların yerli imkanlarla geliştirilerek tedarik edilmesi sağlanacak.
* Savunma Sanayii Zirvesi gerçekleştirilecek.

Havacılık tarihinin en büyük göçü yaklaşıyor

İstanbul Yeni Havalimanı açılışına 3 aydan daha kısa bir süre kaldı. Havacılık tarihinin en kapsamlı göçüne hazırlanan Yeni Havalimanı’na Atatürk Havalimanı’nda faaliyet gösteren 11 havacılık ve yer hizmetleri şirketi 46 bin personeliyle birlikte gidecek.
İstanbul yeni havalimanı açılışına 3 aydan daha kısa bir süre kalması nedeniyle, taşınma için tarihi göçe hazırlanıyor. Dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak İstanbul yeni havalimanına Atatürk Havalimanı'ndan 46 binden fazla personel de gidecek. 225 bin kişiye istihdam sağlayacak İstanbul Yeni Havalimanı’na gerçekleşecek tarihi göç ile birlikte, havayolu şirketleri kendi personeliyle birlikte taşınacak.

11 ŞİRKET İLE 46 BİN ÇALIŞAN

Türk havacılığının en büyük taşınmasını yaşayacak olan yeni havalimanına geçiş sürecinde toplam 46 Bin 691 personel de Atatürk Havalimanı’ndan 3. havalimanına geçecek. İstanbul yeni havalimanına yerleşik 11 şirketten 46 binin üzerinde personel yeni havalimanına geçecek.

TAŞERON DA VAR

Türk Hava Yolları 21 bin kişi, Turkish Ground Services (TGS) 7 bin 700 kişi, Atlasglobal bin 800 kişi, Onur Air bin 700 kişi, Hava bin 100 kişi, Çelebi Yer Hizmetleri bin 300 kişi, MNG 200 kişi, Gözen Air 1000 kişi, ATS 400, Devlet Hava Meydanları İşletmesi bin 100 kişi, THY Teknik ise taşeron çalışanlarının da içinde bulunduğu 11 bin 258 personelle yeni havalimanına taşınacak.

BASIN EKSPRES YOLU TRAFİĞE KAPATILACAK!

29 Ekim’de gerçekleşecek ve dünya havacılık tarihinin en büyük göçlerinden birine sahne olacak taşınma işlemi sırasında iki meydan arasındaki ana bağlantı yolu “İkitelli-Basın Ekspres Yolu” da kontrollü olarak trafiğe kapatılacak. Türk havacılığında bir dönüm noktası olacak tarihi taşınmada binlerce çalışanın adresi de değişecek.

45 SAATTE TAMAMLANACAK

Tamamen faaliyete girmesiyle birlikte dünyanın en büyükleri arasındaki yerini alacak yeni havalimanına taşınma süreci de tarihi anlara sahne olacak. ‘Big Bang’ diye adlandırılan sistemle başlayacak taşınma sürecinin 45 saatte tamamlanması hedefleniyor. Taşınma süreci 30 Ekim saat 03:00’te başlayacak ve 31 Ekim 23:59’da sona erecek. Bu esnada uçuşlar ilk etapta önce azaltılacak, daha sonra da 12 saatlik dilimde tamamen duracak. Taşınmanın sona ermesiyle birlikte ilk uçuşu Türk Hava Yolları yapacak. İlk uçuşun adresi ise Ankara olacak.

BİN 800 TIR KULLANILACAK

Dünya havacılık tarihinin en büyük taşınmasına sahne olacak yeni havalimanına geçiş sürecinde toplamda 1800 TIR'ın kullanılması planlanıyor. Bu TIR’lardan 800’ü sadece THY’yi taşırken, 1000 TIR da diğer şirketlerin taşınmasını gerçekleştirecek. 29 Ekim’deki açılış ile birlikte ilk etapta 2 pist kullanılacak. Havalimanının tamamı bittiğinde ise 6 pist hizmet verecek.
65 yıldır hizmet veriyor1953 yıl�...

KURUM İÇİNDEN VEYA BAŞKA KURUMDAN BOŞ KADROYA VEKÂLET EDENE YAPILAN

Boş kadrolara kurum içinden veya başka kurumlardan memurların vekâlet ettirilmesi mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşlarına ait çeşitli unvanlardaki kadrolardan boş olanlara ait görevlerin, aynı kurum içindeki veya başka kurumlardaki Devlet memurlarına vekâleten gördürülmesi mümkün olabilmektedir.
Boş kadrolara vekâleten atanan Devlet memurlarına, vekâleten yürütecekleri görevden dolayı ücret ödemesi de yapılmaktadır. Ancak, bir görevi vekâleten yürütecek Devlet memuruna ücret ödenebilmesi, vekâlet edilen kadroya asaleten atanmada aranan şartları (sınav şartı hariç) taşıyor olması halinde mümkün olabilmektedir.
Kurum içinden boş kadroya vekâlette ücret
Kurumlara ait boş bir kadroya aynı kurumdan usulüne göre bir memurun vekâleten atanması durumunda;
**Vekâlet aylığı: Vekâlet görevinin (ilkokul öğretmenliği ile veznedarlık ve saymanlık kadrolarına vekalet hali hariç) 3 aydan fazla devam eden süresi için, vekâlet edilen kadro derecesinin 1.kademe aylığının 1/3’ü ödenir. [(gösterge + ek gösterge) X aylık katsayısı)*1/3]
İlkokul öğretmenliği ile veznedarlık ve saymanlık kadrolarına vekâleten atananlara ise, vekâlet görevine başladıkları tarihten itibaren vekâlet aylığı ödenir.
**Ek ödeme farkı: Asıl görevlerinden dolayı yararlanabildikleri ek ödeme oranının, vekâlet ettikleri kadro için geçerli olan ek ödeme oranından düşük olması durumunda, aradaki fark kadar ödeme yapılır.
**Zam ve tazminat farkı: Asıl görevlerinden dolayı yararlanabildikleri zam ve tazminat miktarları toplamının, vekâlet ettikleri kadro için geçerli olan zam ve tazminat miktarı toplamından düşük olması durumunda,  aradaki fark kadar ödeme yapılır.
**Diğer unsurlar: Diğer maaş unsurlarına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmaz. (makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı gibi ödemeler ile ücret ve tazminat göstergesi esas alınarak yapılan ödemeler)
Başka kurumlardaki memurların boş kadroya vekaletinde ücret
Kurumlara ait boş bir kadroya başka kurumlardaki bir memurun usulüne uygun şekilde vekâleten atanması durumunda;
**Vekâlet aylığı: Vekâlet görevine başlama tarihinden itibaren vekalet süresince,  vekâlet edilen kadro derecesinin 1.kademe aylığının 1/3’ü ödenir. [(gösterge + ek gösterge) X aylık katsayısı)*1/3]
**Ek ödeme farkı: Asıl görevlerinden dolayı yararlanabildikleri ek ödeme oranının, vekâlet ettikleri kadro için geçerli olan ek ödeme oranından düşük olması durumunda, aradaki fark kadar ödeme yapılır.
**Zam ve tazminat farkı: Asıl görevlerinden dolayı yararlanabildikleri zam ve tazminat miktarları toplamının, vekâlet ettikleri kadro için geçerli olan zam ve tazminat miktarı toplamından düşük olması durumunda,  aradaki fark kadar ödeme yapılır.
**Diğer unsurlar: Diğer maaş unsurlarına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmaz. (makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı gibi ödemeler ile ücret ve tazminat göstergesi esas alınarak yapılan ödemeler)

Kaynak: memurunyeri.com

Profesyonel Eğitim Yönetimi Bir İhtiyaçtır

Milli Eğitim Bakanlığının yüz gün içinde hedeflediği çalışmalar arasında; “Eğitim Yöneticiliğinde Profesyonel Sisteme Geçilecek” hedefi, heyecan uyandıran bir hedef olarak tartışılmaya başlandı. Artık zamanı geldi ve eğitim yönetimini ciddiyetle yeniden dizayn etme zamanıdır. Daha önce onlarca defa dile getirdiğimiz hususları yeniden hatırlatalım. 07 Ağustos 2018 Salı 19:37 49 Ülkemizde eğitim yönetimi denildiğinde, geneldeakla ilk gelen okul idarecileri oluyor. Hâlbuki eğitime şekil veren üst yöneticiler öncelikle akla gelmelidir. Bu sefer tartışmayı geniş tutmakta fayda var.Çünkü bugünlerde tartışılan bütün konular, bakanlık merkez teşkilatının yaptığı icraatlardır. Mevcut eğitim yöneticileri amatör değil ve sistemi değiştirdiğinizde, akşamdan sabaha profesyonel de olmayacaklar. Ancak değişiklik bir ihtiyaç haline gelmiştir. Çünkü mevcut sistem tıkanmış, eğitim yöneticiliği eski değerini kaybetmiş ve gözden düşmüştür. Dört yıllığına görevlendirme, mülakatla atama, dört yıl sonra yeniden mülakata girme, ayrı bir özlük hakkın olmaması, iş yükünün her geçen gün artması, şikâyet hatlarının işkenceye dönen işleyişi, istikrarı yakalayamamış bakanlık yapısı, yeniden atanamayan idarecilerin boş öğretmen normu bulamayışları ve ikinci görev olarak düzenlenmiş olması ilk etapta sıralayacağımız problemlerdir. Eğitim yöneticisi, liyakat ve kariyer esaslarına göre atanmalı, görevde yükselmeli, yer değiştirmeli, ayrı bir özlük hakkı olmalıdır. Eğitim Yönetimi profesyonel bir meslek olarak algılanmalı, düzenlemeleri öyle yapılmalıdır.Öğretmenlik meslek kanunu çıkarılmalı ve bu düzenlemeler, kanuni güvenceye dayandırılmalıdır. Diğer yandan profesyonellik, duyguyu öldürmemeli, yöneticiyi öğrenciden, sınıf ortamından, veliden, tebeşirden uzaklaştırmamalıdır. Profesyonellik vurgusunu abarttığınızda ve yasal gücü artırıp, yetkiyi genişlettiğinizde, kendini çok önemli firmaların ceosu zanneden, ulaşılması güç müdürler türeyecektir. Gerektiğinde risk almayı bilen ancak itidali elden bırakmayan, dengeli bir duruşu olmalıdır yöneticinin. Profesyonel eğitim yöneticisi deyince akla, eğitimci olmayan başka sektörlerde başarılı olmuş yöneticiler geliyorsa bu uygulama başka bir felakete sürüklenme olacaktır. Eğitimi, eğitimciler yönetmeyince başımıza neler geldiğini, birçok bedeller ödeyerek öğrenmiş olduk. Profesyonel eğitim yöneticisi ne yapar? Öğrencileri mağdur etmez. Değişiklikleri zamanında planlar. Kendi yol haritası olur. Gazete haberleriyle, internet sitesi dedikodularıyla karar vermez. Kendisine emanet edilen bilgileri korur. Yanlış yapmaz, yaparsa telafi etmek için çaba sarf eder, gerekirse bedel öder. Görev yaptığı dönemin hassasiyetlerini, görevden ayrıldıktan sonra da gözetir ve korur. Günümüzde, “Bir okul, müdürü kadar okuldur.” sözü anonim bir söz haline geldi. Gerçekten de yıllar içinde bu gerçeği çok defa tecrübe ettik ve gözlemledik. Her şeyi ile ivme yakalamış bir okulda, müdür değişince işlerin nasıl tersine döndüğü gördük. Eğitim yöneticisi atamada yapılan yanlışlardan biri de sadece atama şekline yoğunlaşıp, atandıktan sonra iş başında yetişmeye, hizmet içi eğitime değer vermemektir. Kendini sürekli yenileyen bir süreç, sabit duran yöneticiyle yürütülemez. Profesyonel eğitim yöneticiliği tartışması, doğru bir tartışmadır. Eğitimde başarı bekleniyorsa öğretmene yatırım yapılmalı, yöneticiler iyi seçilmeli, iyi yetiştirilmeli, başarısız olanlar elenmelidir. Çok karmaşık işler, gereksiz bir sürü proje, internet ortamında takip edilen gereksiz bir sürü boş etkinlik bir tarafa bırakılmalı, okullar rahatlatılmalı, okul idarelerinin inisiyatifi artırılmalı; öğrenci, okul, öğretmen merkeze yerleştirilmelidir. Veliler bir süreliğine okuldan uzaklaştırılmalıdır. Talat Yavuz EBS İstanbul 4 Nolu Şube Başkan

MEBPERSONEL.COM EN GÜNCEL MEB PERSONEL HABERLERİ BURADA..http://www.mebpersonel.com/yonetici-atamalari/profesyonel-egitim-yonetimi-bir-ihtiyactir-h224337.html

MEB Personel

MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Değişti

MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü görevine Muammer Yıldız getirildi. Kemal Şamlıoğlu görevinden ayrıldı. Şamlıoğlu şu açıklama ile görevinden ayrıldığını açıkladı: 2014 Nisan’ından bu yana yaklaşık dört buçuk yıldır görev yapmış olduğum MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünden bugün itibariyle ayrılmış bulunuyorum. Genel müdürlüğüm süresince adaletten ayrılmamaya gayret gösterdim, hamdolsun arkadaşlarımla bunu başardık. Tüm personelimin gayretli çalışmalarına şahidim. Yeni göreve başlayan Genel Müdürümüz Muammer Yıldız Beye başarılar diliyorum. 

MEBPERSONEL.COM EN GÜNCEL MEB PERSONEL HABERLERİ BURADA..http://www.mebpersonel.com/meb/meb-ozel-ogretim-kurumlari-genel-muduru-degisti-h224333.html

MEB Personel


Uykudayken öğrenme kapasitesinin sınırlı olduğu keşfedildi

Belçikalı bilim adamları, uykudayken öğrenme kapasitesinin sınırlı olduğunu ortaya koydu. ULB Nörobilim Enstitüsünde görevli uzmanların yaptığı araştırmada, beynin uyanıkken olduğu gibi uykudayken de sesleri algılamayı sürdürdüğü, öte yandan sesleri birimlerine göre gruplandırmayı başaramadığı görüldü. Philippe Peigneux liderliğindeki araştırmada, uykudayken bir dizi sesi istatistiki öğrenmenin mümkün olup olmadığını ortaya koyacak biçimde, deneklerin serebral akviteleri, manyetoensefalografi (MEG) ile incelendi. Deneklerin beyninde uykudayken tekil seslere MEG yanıtı tespit edilirken, uyanıkken olduğu gibi istatistiki ses kümelenmesini yansıtan bir veriye rastlanmadı. Araştırmayla ilgili ayrıntılar, Scientific Reports dergisinde yayımlandı.

MEBPERSONEL.COM EN GÜNCEL MEB PERSONEL HABERLERİ BURADA..http://www.mebpersonel.com/egitim/uykudayken-ogrenme-kapasitesinin-sinirli-oldugu-kesfedildi-h224331.html

MEB Personel

1 Temmuz 2018 Pazar

YKS'de Görevli Öğretmenler Ne Kadar Ücret Alacaklar? Kaynak: YKS'de Görevli Öğretmenler Ne Kadar Ücret Alacaklar?

YKS'de salon başkanı, gözetmen ve yedek gözetmen olarak görev alan öğretmenlere oturum başına ne kadar ücret ödenecek?
YKS 30 Haziran - 1 Temmuz tarihlerinde 3 oturum şeklinde yapılacak.
30 Haziran oturumu tamamlandı. Sırada 1 Temmuz var. Peki görevli öğretmenler ne kadar ücret alacaklar?
İşte o ücretler:
Bina Sınav Sorumlusu:274 TL
Bina Sınav Sorumlusu Yardımcısı:182 TL
Bina Yöneticisi :182 TL
Bina Yöneticisi Yardımcısı :164 TL
Salon Başkanı :164 TL
Gözetmen :137 TL
Yedek Gözetmen :109 TL
Yardımcı Gözetmen (Engelli) :182 TL

Kaynak: YKS'de Görevli Öğretmenler Ne Kadar Ücret Alacaklar?

Ehliyet kurslarına yeni düzenleme Kaynak: Ehliyet kurslarına yeni düzenleme

ANKARA (AA) - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikler, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
"Dönem açmama cezası" yürürlükten kaldırıldı
Buna göre, özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında direksiyon eğitimi uygulama sınavlarında başarısız olan kursiyer oranının yüzde 55 ve üstünde olması durumunda kurs hakkında verilen "dönem açmama cezası" yürürlükten kaldırıldı.
Özel motorlu taşıt sürücüleri kursu açılışlarının il ve ilçelerin nüfusu dikkate alınarak yapılması uygulamasına son verildi. Kursların, müstakil binalarda açılmasına yönelik düzenleme yapıldı.
Telafi dersleri verilecek
Bu kurslarda görev yapan eğitim personelinin izinli veya raporlu olması nedeniyle yapılamayan dersler telafi edilmek zorunda olacak.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığınca personele yönelik açılan sürücü kurslarında, özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarına ait sınav araçları kullanılabilecek.
Direksiyon eğitimi uygulama sınavında değişiklik
Yeni düzenleme ile direksiyon eğitimi uygulama sınavlarında geri geri park alanında olduğu gibi geri geri "L" alanında da araçta bulunan komisyon başkanı ve usta öğretici araçtan inerek değerlendirme yapacak.
Özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarının mevcut binalarında ve 1 Ocak 2020'ye kadar nakillerinde müstakil bina şartı aranmayacak.
Muhabir: Selma Kasap

Kaynak: Ehliyet kurslarına yeni düzenleme

17 Şubat 2018 Cumartesi

Tarihin en hızlı bölgesel silahlanması şu an Arap Yarımadası'nda yaşanıyor

Arap Yarımadası'nda yaşanan silahlanma yarışının maliyeti milyar dolarları geçiyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'nün (SIPRI) verilerine göre, yarışın en önde koşan ikilisi Suudi Arabistan ve Katar.
Suudi Arabistan son 4 yıl içerisinde savunma harcamalarını yüzde 212 oranında artırdı. ABD Başkanı Trump'ın mayıs ayındaki ziyaretinden sonra ülke 110 milyarı kısa vadede gerçekleşmek üzere 350 milyar dolarlık silah alım anlaşması imzaladı. Bu alımların bir kısmı hava savunma sistemleri ile hassas güdümlü füzeleri kapsıyor. Suudi Arabistan 2011'den itibaren ABD'den aldığı 154 adet F-15 savaş uçağının modernizasyonu için 29 milyar dolarlık sipariş verdi. Riyad yönetimi 2007 yılından itibaren İngiltere'den almaya başladığı 72 Typhoon savaş uçağı için de geçen haziran ayında 41 milyar dolar ödedi.
Suudiler, Rusya ile de S-400 hava savunma sistemi için ekim ayında anlaşmaya vardı. Katar ve Bahreyn de Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almak için görüşme yapan diğer körfez ülkeleri.
Suudi Arabistan, yine Rusya ile, AK-103 tipi piyade tüfekleri, AGS-30 tipi bombaatarlar ile "Kornet" tanksavar füzelerinin ülke içinde üretimi konusunda anlaşma sağladı. Suudiler son olarak, Çin'den 300 adet CH-4 tipi insansız silahlı hava aracı alacak ve gelecek yıllarda bunları Çin lisansı ile üretmeye başlayacak.
KATAR DONANIMA PARA HARCIYOR AMA ORDUSU YETERSİZ
Silahlanma yarışının diğer lideri Katar ise İngiltere'den 24 adet Typhoon savaş uçağı almak üzere 8 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Katar ayrıca, iki yıl önce Fransa'dan 7 milyar dolar tutarında 24 adet Rafale savaş uçağı ile ABD'den 12 milyar dolar tutarında 36 adet F-15 satın aldı. Üç ayrı sipariş ile 84 uçaklık karma bir filo oluşturan Katar, uzmanlara göre, bu olağanüstü kabiliyet artışını yönetebilecek teknik altyapı ve personele sahip değil. 10 bin kişilik silahlı kuvvetler mevcudu bulunan Katar, 2014'ten itibaren ABD'den havadan erken uyarı uçakları, taaruz helikopterleri ve güdümlü füzeler alıyor. Katar'ın bu paket için ödediği bedel, 23 milyar dolar.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE KUVEYT DE SİLAHLANIYOR
Körfez'in silaha doymayan diğer iki ülkesi Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri... Kuveyt 28 adet Typhoon ve 32 adet F-18 Super Hornet savaş uçakları için ABD'ye başvurmuş, satış Kongre tarafından onaylanmıştı. Birleşik Arap Emirlikleri de ABD'den aldığı 80 adet F-16'nın yanısıra, şimdi Fransa ile Mirage savaş uçakları için görüşme yapıyor. Emirlikler, Rusya'dan da 10 adet Sukoi üretimi SU-35 savaş uçağı almaya hazırlanırken, Rus şirketi ile ortak bir yeni nesil savaş uçağı üretme konusunda anlaşmış durumda.
"BU SATINALIMLARIN KARŞILIĞI YOK"
SIPRI veri tabanında körfezdeki silahlanma yarışının boyutları açıkça görülürken, uzmanlar, bu yarışın personel eğitimi, lojistik, yedek parça, bakım, yazılım yenileme ve diğer altyapı ihtiyaçları açısından karşılıksız olduğuna dikkat çekiyor. Bu bakımdan, satın almaların, diplomatik ve stratejik nedenlerden kaynaklandığı görüşü ağırlık kazanıyor.

Eğitimin harika bir eleştirisi…

Müthiş bir oyunculuk…

Harikulade bir eleştiri…

Richard Williams, eğitim sistemini dava ediyor...
Okulu, yaratıcılığı ve özgünlüğü öldürmekle ve eğitimi kötüye kullanmakla suçlayan Williams, eğitim sistemini yerden yere vuruyor…

200’e yakın üniversitemiz ve bu üniversitelerin eğitim fakülteleri ve iletişim fakülteleri var, ortaya şöyle bir eleştiri koyamıyorlar.

Dilimde tüy bitmesine rağmen, hiçbir üniversiteye bu konuları ele alan bir film çektiremedim…

Bu kadar dizi çekiliyor, bu kadar yönetmen, sözüm ona bu kadar oyuncu var, hiçbiri bu başarıyı yakalayamaz!

Böylesine önemli bir konuyu, eleştirel bir şekilde işleyecek bir mantığa sahip değiliz! 
Unutmadan bir noktaya daha değinmek istiyorum; keşke böyle bir Milli Eğitim Bakanımız olsa, ne dersiniz?

***
Alber Einstein, bir keresinde demişti ki:

“Aslında herkes bir dahidir.”
“Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirir!”

Mahkeme salonu…

Değerli Jüri Üyeleri!
Bugün sanık koltuğunda günümüz eğitim sistemi var…
Geldiğiniz için teşekkür ederiz…

Sadece balığı ağaca tırmanmaya zorlamakla kalmıyorlar, ayrıca balığı aşağıya indiriyorlar, üstüne de onlarca kilometre koşturuyorlar…
Söyle bana Okul…

Yaptığın şeylerden gurur duyuyor musun?

Milyonlarca insanı robotlaştırmak…

Bunu eğlenceli mi buluyorsun?

Kendisini kavanozdaki balık gibi hisseden ne kadar fazla öğrencinin olduğunun farkında mısın?

Sınıfta akıntıya karşı yüzmeye çalışıp, yeteneklerini hiç keşfedemeyerek, aptal olduklarını düşünen ve faydasız olduklarına inanan…

Artık zamanı geldi…

Daha fazla bahaneye gerek yok!

Okul’un ayağa kalkmasını istiyorum ve onu yaratıcılığı ve özgürlüğü öldürmekle ve eğitimi kötüye kullanmaktan ötürü suçluyorum!

Bu eskiden kalma kuruluş, olması gerekenden fazla yaşadı…
Sayın Yargıç…

Böylelikle açılış beyanımı tamamlamış bulunuyorum…

Kanıtımı sunmama izin verirseniz, iddiamı kanıtlayabilirim…

Yargıç: Devam edin…

Avukat, mahkeme salonunda bulunan ayaklı panodaki fotoğrafı işaret eder…

Birinci örneğim: İşte, günümüze ait modern akıllı bir telefon. Tanıdınız, değil mi?

Bu da 150 yıl öncesine ait ankesörlü bir telefon…

Çok fark var, değil mi?

Devam ediyorum…

Bu da günümüze ait modern bir araba…

Sayfayı çevirir…
Şimdi 150 yıl öncesine ait atla çekilen bir araba görüyorsunuz…

Çok fark var, değil mi?

O zaman bir de buna bakalım…

İşte, bu da günümüzdeki bir sınıf ortamı…

(Ders anlatan öğretmen, dinleyen ve parmak kaldıran öğrenciler…)

Bu da 150 yıl önce var olan bir sınıf ortamı…

(Ders anlatan öğretmen, dinleyen ve parmak kaldıran öğrenciler…)

Çok utanılası bir şey, değil mi?

Abartısız, yüzyılı aşkın bir süredir, hiçbir şey değişmedi!

Siz, öğrencileri gelecek için hazırladığınızı mı iddia ediyorsunuz?

Fakat böyle kanıtlar varken, size sormak zorundayım:

Siz, öğrencileri gelecek için mi hazırlıyorsunuz, yoksa geçmiş için mi?
Sizin geçmişinizi araştırdım ve kayıtlara göre siz, insanları sadece fabrikalarda çalışmaya yönelik eğitiyorsunuz…

Bu da öğrencileri sıralı sisteme göre yerleştirdiğinizi gösteriyor…

Tertipli ve güzel bir şekilde oturup, söyleyecek bir şeyi olduğunda elini kaldırmasını tembihleyip, kısa bir arada da yemek yemesine müsaade edip sonra da günde 8 saat boyunca ne düşünmeleri gerektiğini söylüyorsunuz.

Ha… Bir de onları ‘A’ alabilmeleri için yarıştırıyorsunuz…

‘A’ harfi, ürün kalitesi ölçmesinde de kullanılıyor…

‘A’ sınıfı bir et…

Eskiden şartların farklı olduğunu anlıyorum…

Hepimizin bir geçmişi var…

Ben de bir Ghandi değilim…

Fakat artık robotlaşmış zombiler yetiştirmeye ihtiyacımız yok…
Dünya artık ilerledi…

Şimdi yaratıcı, yenilikçi, eleştirel ve bağımsız olarak düşünebilen ve birbiriyle bağlantı kurabilen insanlara ihtiyacımız var…

Bütün bilim insanları, herhengi iki beynin birbiriyle aynı olmadığını söyleyecektir…

İki ya da daha fazla çocuğu olan her ebeveyn de bu iddiayı doğrulayacaktır…

Şimdi, lütfen açıklayabilir misiniz?

Çocuklara neden kurabiye kalıbı ya da lastikli şapka gibi muamele gözteriyorsunuz?
Herkese tak beden saçmalığı neden?

Bir doktor bütün hastalarına aynı reçeteyi yazarsa bunun sonuçları feci olur…

Bir sürü insan daha hastalanır…
Ancak okul sistemine gelince yaşanan tam anlamıyla bu!

Bu, eğitimde yanlış uygulama ve suistimaldir.

20 öğrencinin önünde sadece bir öğretmen…

Herbir öğrencinin farklı karakteristikleri, istekleri, özellikleri ve hayalleri varken, siz hala aynı şeyleri aynı yöntemlerle mi öğretiyorsunuz?

Bu, dehşet verici!

Baylar ve bayanlar, sanık kişi affedilmemeli…

Bu, bugüne kadar işlenen en büyük suç olabilir…

Ayrıca çalışanlarınıza nasıl davrandığınızdan da söz edelim…

Öğretmenler dünyadaki en önemli işi yapıyorlar…

Fakat düşük ücret alıyorlar…

Neden birçok öğrencinin az ilgi gördüğünün sebebi belli…

Dürüst olalım…
Öğretmenler en az doktorlar kadar para kazanabilmeli…

Çünkü bir doktor kalp ameliyatı yapıp bir çocuğun hayatını kurtarabilir…

Fakat iyi bir öğretmen o çocuğun kalbine erişip, onun doğrulukla yaşamasına olanak sağlayabilir…

Öğretmenler birer kahramandır, ama çoğu zaman onlar suçlanır…

Sorun onlarda değil!

Seçme hakkı ve yetki vermeyen bir sistem içinde çalışıyorlar…

Müfredatlar, hayatlarında bir kez bile ders vermemiş politikacılar tarafından hazırlanıyor…

Sadece standartlaştırılmış testlere kafayı takmışlar…
Çoktan seçmeli test kağıdına karalanan yuvarlakların başarıyı ölçtüğünü sanıyorlar…

Bu saçma!
Aslında bu testler kullanılamayacak kadar ilkel, hepsinden vazgeçilmeli…

Sadece benim söylediklerime bakmayın…

Frederick J. Kelley’nin dediklerine bir bakın, çoktan seçmeli testleri bulan kişi…
Onun söylediklerinden alıntı yapıyorum: “Bu testler, kullanılamayacak kadar ilkel ve hepsinden vazgeçilmeli!”

Sayın Jüri Üyeleri…

Eğer bu yolda devam edersek, sonucu ölümcül olur…

Okula karşı güvenim yok, ama insanlara güvenim var…

Eğer sağlık sistemini, arabaları ve Facebook sayfalarını düzenleyebiliyorsak, o zaman bunun aynısını eğitim sistemi için de yapmak görevimizdir…

Geliştir, değiştir…

Okul ruhunu kaldıralım…
Her öğrencinin içindeki ruhu canlandırmadıkça, okul ruhu bir işe yaramaz…

Ruhu canlandırmak görevimiz olmalı…

Ortak, herkese aynı eğitim sistemine artık son verilmeli…

Bunun yerine her kalbin ve sınıfın özüne ulaşalım…

Matematik önemli, ama sanattan veya danstan daha fazla değil…

Her yeteneğe eişit fırsat verelim…

Bu, kulağa hayal gibi gelebilir…

Fakat Finlandiya gibi ülkeler etkileyici şeyler yapıyorlar…

Okul zmanları kısaltılmış, öğretmenler yeterli maaş alıyor, ev ödevi diye bir şey yok ve birlikte çalışma üzerine odaklanıyorlar, birbirlerine karşı yarışma üzerine değil…
İşte, bunun sonucunda bayanlar baylar…
Onların eğitim sistemi dünyadaki bütün sistemlerden daha iyi bir performans sergiliyor…

Singapur gibi ülkelerde de başarı hızla yükseliyor…

Montessori gibi okullar ve Khan Academy gibi programlar…

Tek bir çözüm yolu yok, o yüzden bu yolda devam edelim…

Öğrenciler şu anda nüfüsun yüzde 20’sini oluşturuyor olabilir, fakat onlar bizim geleceğimizin yüzde 100’ü…

O zaman onların hayallerine destek verelim…

Başarabileceklerimizin sınırı yok…

Bu, benim inandığım dünya…

Artık balıkların ağaçlara tırmanmaya zorlanmadığı bir dünya…

Söyleyeceklerim bu kadar…

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...