27 Mayıs 2013 Pazartesi

Suriye Türkiye’yi nereye sürüklüyor

Suriye krizi yayılma eğiliminde. Hizbullah lideri Nasrallah Esad için savaştıklarını gizlemiyor artık. Geçen hafta Amman’da toplanan “Suriye’nin Dostları” da ilk kez Hizbullah ve İran’ın adını telaffuz ettiler. Lübnan’da ise mezhep çatışmaları yaşanıyor. Bu durumun devam etmesi hâlinde Türkiye’nin nelerle karşılaşabileceğini Reyhanlı gösterdi.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın hafta sonunda gazetecilere söylediğine inananların sayısı da artıyor. Demirtaş, “Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve onun bürokrasisi Suriye’yi okuyamıyor. Bakan ‘Halep’i Şam’ı sokak sokak biliyorum’ diyor. Bilmiyor. Kürt’ün, Arap’ın, Ermeni’nin duygusunu bilmiyor. Hakkâri’nin de Şam’ın da sokağını bilmiyor” demiş.
Yine hafta sonunda gazetecilere konuşan Davutoğlu ise Ankara’nın Suriye’de ABD çizgisine geldiğine dair yorumlar için “senkronizasyon sağladık” demiş. Kimin “senkronize olduğu” ortada. Davutoğlu ayrıca, haziranda yapılacak Cenevre-2 zirvesinin başarı kriterini “Türkiye’deki bütün mültecilerin heybelerini alıp ülkelerine dönmeleri” olarak tanımlamış.
Bu da Ankara’nın yeni önceliğin ne olduğunu gösteriyor. Başbakan Erdoğan, tartışmalı Reyhanlı ziyaretinde, Esad’a yine verip veriştirdi. Hükümet elbette ki geçmiş söyleminin kurbanı durumunda. Ancak Suriye denklemi Türkiye açısından tehlikeli bir şekilde değişmiş bulunuyor. Mevcut denklemdeyse Esad’ın en azından Erdoğan ve Davutoğlu’nun istedikleri şekilde gitmesi pek olası görünmüyor.
Bu arada, Suriyeli muhalefetin silahlandırılması konusunda da gerçekler olduğu gibi yansıtılmıyor. Davutoğlu gazetecilere bugün yapılacak AB dışişleri bakanları toplantısından sonra muhalefete dönük silah ambargosunun “yüzde 90” kalkacağını söylemiş. Bu da gelişmelerin sanki Türkiye’nin arzuladığı şekilde olduğuna dair bir izlenim yaratıyor.
Ancak durumu iyi anlamak gerekiyor. AB’nin ambargosu bir “konsensüs” ile kalkmayacak, mevcut ambargonun yenilenmesi konusunda konsensüs olmadığından kendiliğinden kalkacak. Bu durumda İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya gibi üyeler muhalefeti silahlandırma sorumluluğunu alacaklar. Başını Avusturya’nın çektiği grup ise buna ciddi şekilde karşı çünkü silahların radikal İslamcılara geçeceğini söylüyorlar.
Ancak, bazı Avrupalı ülkeler muhalefeti silahlandırma kararı alsalar bile, bunun sahadaki durumu değiştirebilecek nitelikte olacağı şüpheli. Bu yardımın anlamlı olması için güdümlü uçaksavar füzeleri ve ağır silahların verilemesi gerekiyor. Yoksa şu anda bile Türkiye ve diğer ülkeler üzerinden giden türden silahların dengeyi değiştirme yeteneği yok.
Davutoğlu’nun radikal İslamcı El Nusra ile ilgili olarak gazetecilere söyledikleri de bu bağlamda ilginç. Kendilerinden sürekli söz etmenin bu örgütleri büyüttüğünü savunan Davutoğlu, “Başta 500-600 kişilik kontrol edilebilecek bir grupken bugün 5000-6000 kişi oldular” demiş ve El Nusra’nın terör örgütü ilan edilmesinin “faydadan çok zarar getirdiğini” söylemiş.
Bu garip savunmada en azından Suriye’deki Selefilerin nasıl arttığına dair bir itiraf var. Zamanında Rusya’ya karşı Afgan mücahitlere sofistike silahlar sağlamış olmanın acı sonuçlarını sonradan yaşayan Batılı ülkelerinin, merkezî emir-komuta zincirinden yoksun Suriye muhalefetine bu tür silahların verilmesine razı olacakları kuşkulu.
Diğer yandan Suriye muhalefetinin silahlandırılması durumunda Esad’ı destekleyen Rusya ve İran ile Hizbullah’ın bunu oturup seyredeceklerini düşünmek de saflık olur. Uzun lafın kısası Suriye krizine askerî çözüm ufukta hâlâ görünmüyor. Cenevre’den ne çıkacağı da belli değil. Fakat olumlu hiç bir şey çıkmazsa krizinin bölgeye yayılma eğilimi artacaktır.
Reyhanlı sonrasında Suriye’nin Türkiye’yi nereye sürüklediğini bilmeyen vatandaşlar arasında, hükümetin durumu iyi okuduğunu ve gerekli tedbirleri aldığına dair bir inancın olduğunu söylemek de zor. Ne yazık ki ABD’de yapılan “senkronizasyonun” işe yarayacağını ummaktan başka çaremiz yok gibi. Yoksa işimiz gerçekten zor görünüyor.

Fenerbahçe’de kalacak-gidecek listesi

2012-2013 sezonunda üç kupada birden mücadele eden Fenerbahçe transfer harekatına başladı. Sarı-lacivertli takımın gözden çıkardığı ve kadrosuna almak istediği isimleri sporx.com derledi

Share/Save/Bookmark Yazı boyutunu küçült Yazı boyutunu büyült

2012-13 sezonunda bir Türkiye rekoru kırarak 64 maça çıkan Fenerbahçe’de bazı isimler, beklenen etkiyi yaratamadı. Bazı oyuncular ise zorunluluktan veya alternatifsizlikten ötürü çıktıkları maçlarda, kendilerine gelen şansı iyi değerlendiremedi. Fenerbahçe gönderilecek bu isimlerin yerine daha kritik ve sahada daha verimli olabilecek oyuncuları kadrosuna eklemek için harekete geçti. İşte gönderilecek ve kadroya katılacak isimler.

Gönderilecek isimler

» Serdar Kesimal: Fenerbahçe’nin Kayserispor’dan büyük umutlarla transfer ettiği Serdar, kendisine gelen şansları iyi değerlendiremedi. Müdahalelerinde başarısız olan, savunmanın arkasına adam kaçıran Serdar için sarı lacivertliler teklif bekliyor.


» Milos Krasic: Juventus’tan 7 milyon avro bedelle kadroya katılan Sırp kanat oyuncusu, sezon boyu fit bir görüntü çizmedi. Krasic’in İtalya veya Rusya’da bir takıma gitmesi bekleniyor.


» Miroslav Stoch: 2011/12’de Fenerbahçe’nin en önemli kozlarından biri olan Stoch, geçen sezon beklentilerin çok uzağında kaldı. Kocaman’dan nadiren şans bulan ve oldukça dağınık görünen Stoch, önümüzdeki sezonun planlarında yer almıyor.


» Sezer Öztürk: Aykut Kocaman’ın kadroya dahi almadığı Sezer’i isteyen takımlar arasında Beşiktaş bulunuyor.


» Cristian Baroni: Alex de Souza’nın gidişinden sonra hücuma daha yakın oynayan Cristian’ın yerine ara transferde Belhanda istenmiş fakat alınamamıştı. Baroni için Avrupa’dan taliplerin olduğu iddiaları geliyor. Fenerbahçe ve oyuncunun menfaatleri doğrultusunda Cristian’ın da transferine izin verilebilir.

Transferi düşünülenler

» Cenk Tosun: Pierre Webo ve Moussa Sow dışında sadece Semih Şentürk’ü kadrosunda bulunduran ve Semih’i de fazla kullanmayan Aykut Kocaman, Cenk’i bu mevkiye alarak yoğun maç temposuna karşı önlem almak istiyor.


» Ömer Toprak: Savunmaya kaliteli bir isim ekleyerek, burada da toplam kaliteyi artırmak isteyen Aykut Kocaman, Ömer Toprak’ı listesine aldı.


» Erkan Zengin: Sağ açıkta Dirk Kuyt dışında oynayacak isim bulumayan Aykut Kocaman bu bölgeyi Erkan Zengin’le kuvvetlendirmek istiyor.


» Veysel Sarı: Gökhan Gönül’den üç ay boyunca faydalanamayacak Fenerbahçe’nin, en kritik maçları sezon başında oynanacak UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları. Burada sıkıntı yaşamak istemeyen Fenerbahçe, Veysel Sarı’yı kadrosuna dahil etmek istiyor.


» Van der Vaart: Hücuma dönük orta saha olarak, takım savunmasına yardım eden, skora katkı yapan ve paslarıyla kapanan savunmaları açacak bir isim arayan Fenerbahçe için van der Vaart bu hedefte aranan isimlerden biri olarak dikkat çekiyor.


SON 10 YILIN EN KÖTÜSÜ

Spor Toto Süper Lig’de 2012-2013 sezonunda 56 gol atan Fenerbahçe, son 10 yılın en kısır sezonunu yaşadı. Ligi altıncı sırada tamamladığı 2002-2003’te 55 gol atan sarı-lacivertliler, geride kalan sezonu ikinci sırada bitirmesine karşın rakip fileleri 56 kez havalandırdı. Kalesinde ise 39 gol gören Fenerbahçe, son dokuz yılın en çok gol yediği sezonunu geride bıraktı. Spor Toto Süper Lig’de bu sezon gollerinin büyük bölümünü maçların ikinci yarılarında atan Fenerbahçe’nin, yediği gollerin çoğunluğu ilk yarıda geldi. Attığı 56 golün 34’ünü ikinci yarıda kaydeden sarı-lacivertliler, yediği 39 golün ise 25’ini ilk yarıda kalesinde gördü. 2012-2013 sezonunda 64 resmi maç yapan Fenerbahçe, rakip filelere 103 gol attı.

İslam’da sosyal adalet

Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi alimlerin çeviri eserleriyle, Türkiye’de İslam’ın siyasal boyutu ve tevhidi düşünce ivme kazanmıştır. İslamcılığın siyasal arenada boy göstermesi ise Merhum Erbakan Hoca’nın başlattığı demokratik mücadele ile başlamıştır. İran İslam Devrimi, Afgan cihadı, Filistin kıyamı ve çeviri eserler İslami hareketi beslemiş, Müslümanlar yavaş yavaş her alanda kurumsallaşmışlardır.
Bu coğrafyada ivme kazanan ve mücadele eden sadece İslamcılık değil elbet. Aynı dönemde marksizmin de yükselişte olduğunu düşünürsek, Mümtazer Hoca’nın 21 Mayıs 2013 tarihli Zaman Gazetesi’nde neşredilen yazısında haklı olduğunu söyleyebiliriz. Zira marksizme bir denge unsuru olarak kullanılmak istenen çeviri eserler furyasına bu sefer Seyyid Kutub dahil edilmiştir. Nasıl mı? Nasılını izah etmeden evvel, Türköne üstattan kısa bir alıntı yapayım:
“Hamza Türkmen’in verdiği bir bilgi sarsıcı idi. 1960’lı yıllarda, Müslüman Kardeşler’in kurucu isimlerinden Seyyid Kutup’un cihad çağrısı yapan kitapları, MİT tarafından Türkçeye tercüme ettirilmiş. Sebep, güçlenen Marksist siyasi akımlarla rekabet edecek bir siyasi akımın oluşturulması imiş. Soğuk Savaş döneminde işleyen mekanizmanın uzantılarını belki daha derinlerde aramak gerekecek.”
Sevgili okuyucu, “İslam’da Sosyal Adalet” isimli eserin müellifi Seyyid Kutub, bilindiği üzere; yazdıklarının bedelini darağacında ödemiş, Cemal Abdunnasır gibi dönemin tağutundan özür dilememiştir. Seyyid Kutub’un kitaplarının Türkçeye tercüme ettirilmesinde MİT’ in elinin olması, bu, özü-sözü bir şehidin büyüklüğünden bir şey kaybettirmeyeceği gibi, Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi alimleri mezhepsizlikle ve reformist olmakla suçlayanları da haklı çıkarmaz.
Çeviri eserlerde MİT’in politik hesaplarının olduğunu bilmeme rağmen, bu alanda Seyyid Kutub’un hedef seçilmesini duyduğumda ilk aradığım kişi, değerli dostum Mekki Yassıkaya oldu. Kendisi direkt İsmail Kazdal Beyle görüşmüş. Yassıkaya dostum gönderdiği mailde şunları yazmış:
Aziz Dostum,
Bana emanet ettiğin soru ile dolaşıp durdum. Nihayet bugün İsmail Kazdal ağabeyle görüşme imkanını bulabildim. Senin sorunu aynen sordum. Kazdal ağabey şunları söyledi:
“Seyyid Kutub’un eserinin Türkçeye tercüme edilmesinde MİT’in elinin olduğu maalesef doğrudur. “Daha o günlerde ben merhumun bütün kitaplarını tercüme ettirmeye başladım. O günlere göre zehir zemberek İslami düşüncelerdi bunlar.Her gün ne zaman derdest edileceğimizi beklemeye başlamıştık. Hiçbir şey olmadı. Hilal dergisindeki yazılarımda da öyle. Zaman geçince bir araştırıp öğrendik ki işin içinde devlet var. O dönem yükselişte olan Marksizme karşı İslam’ın eşitlikçi, adaletçi iktisadi kurallarını Seyyid Kutup üzerinden yönlendirme gayretleri varmış. Doğrudur ki, üstadın ilk tercüme eseri İSLAMDA SOSYAL ADALET ismiyle neşredilmiştir. Kitabı da o dönemin Maarif Küt. Müdürü olan İhsan Babalı’dır. Tercümeyi de sonradan MİT ajanı olabileceği şaibeleri olan Yaşar Tunagür yapmıştır. Halbuki kitabın orijinal ismi; ‘Ekonomik eşitlik’ şeklindedir ama o günlerin Marksist söylemine karşılık gelmesi için “İSLAMDA SOSYAL ADALET” ismiyle yayınlanması uygun görülmüştür.”
Dücane Cündioğlu kardeşim de bu konu üzerinde durmuş, İsmail Kazdal’ın ‘Serencam’ isimli kitabının 272. sayfasından alıntılar yaparak, konuyu gayet güzel izah etmiş.
Mekki Yassıkaya ağabey, Mümtazer Türköne’nin bu konuda yapılmış doğru ama sonucunun farklı kulvarlarda gezindiği tespitin sözcüsü olduğunu vurgulayarak, mailini şu şekilde sonlandırmış:
“Tabii böyle de olsa ben bunu, nasıl ki İmam Hatip’lerin açılma niyetinin tam zıddında konumlanmasıyla karşılaşılmışsa bunda da böyle hayırlı bir netice hasıl olmuştur diye yorumlamaktayım.
Bilmem sen ne düşünürsün?”
Bu konuda ben de Mekki ağabey gibi düşünüyorum. İmam-Hatip okullarının hangi amaçla açıldığını, fakat neye hizmet ettiğini görenler, tercüme eserlerin de kimin işine yaradığını görürler. Görürler görmesine de, tercüme eserlerin Türkiye İslamcılığına çok şey kattığını bile bile 2013’ün dünyasında, hem de köprülerin altından çok suların akmasına rağmen Seyyid Kutub’u Türkiye’ye MİT getirmiştir diyebilirler.
Şöyle bir düşünelim: Yükselen Marksizm dalgasına karşı hangi Müslüman, Seyyid Kutub’u okuyup da sistemin safında yer alıp Marksizmle mücadele etmiştir?. Zaten o kitaplar zulme başkaldırıyı öncülerken nasıl olur da tercüme eseri okuyup da Kemalist sisteme destek verilir? Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet, merhum Elmalı Hamdi’ye de tefsir yazdırıyor, Mehmed Akif’e meal siparişi veriyor. Şimdi Elmalı Hamdi’yi okumayalım mı? Keşke Akif, meali yaktırmasaydı (hoş 1/3’lük bir mealini gördüm)da şimdi onu da okuyabilseydik. Kur’an şairi, Türkçe meal ile hedeflenen şeyi görmüş, zulme alet olmamak adına, bitirdiği meal çalışmasının neşredilmesine müsaade etmemiştir.
Tercüme eserler, İmam-Hatiplinin havzasına bilinç ve direniş ruhu üflemiş, darbecilerin ve karanlık odakların karaya oturttukları geminin kaptanlığına bir yiğit imam-hatipli geçmiştir. Yüce Rabbim nelere kadir değil ki? İsterse kafirler eliyle de kendi dinine hizmet ettirmez mi?

24 Mayıs 2013 Cuma

Reyhanlı belgelerini sızdıran asker tutuklandı

Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde 51 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı yapanlarla ilgili Redhack grubunun yayınladığı Jandarma İstihbaratı belgelerini sızdırdığı iddiasıyla gözaltına alınan er M.U.K. tutuklandı.
Kızıl Hackerlar olarak bilinen bilgisayar korsanları grubu Redhack'ın, iki gün önce Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'na ait Reyhanlı saldırısıyla ilgili belgeleri Twitter üzerinden yayınlanması üzerine soruşturma başlatıldı. Redhack grubunun Jandarma Komutanlığı'nın sitesini hacklediği iddiaları yalanlanırken, belgelerin Amasya Jandarma Komutanlığı'nda vatani görevini yapan er tarafından cep telefonuyla görüntülenerek sızdırıldığı ileri sürüldü. Bunun üzerine Amasya Jandarma Komutanlığı'nda başlatılan soruşturmada yazıcı olarak görev yapan 2 er gözaltına alınarak Sivas’daki Askeri Savcılığa sevk edildi.

Sorgularından sonra erlerden birinin olayla ilgili olmadığı belirlenirken, er M.U.K. ise tutuklanma istemiyle Sivas’taki 5'inci Er Eğitim Tugayı Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne çıkarıldı. Sorgusunda susma hakkını kullandığı belirtilen ve Redhack grubu üyesi olduğu ileri sürülen M.U.K. tutuklanarak Askeri Cezaevi’ne konuldu.
ELEKTRONİK HABERLEŞME OKUMUŞ
Redhack grubuna Reyhanlı belgesini sızdırdığı iddiasıyla tutuklanan askerin, Amasya İl Jandarma Komutanlığı'nda ulaştırma çavuş olarak görev yapan Uktu K. olduğu belirtildi. Aslen Zonguldaklı olan ve ailesiyle İstanbul'da oturan Utku K., 7 Kasım'da asker oldu. Balıkesir Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Elektronik Haberleşme Teknolojisi Bölümü'nü bitiren Utku K. sosyal paylaşım sitesindeki bilgilere göre bir GSM şirketi ve vakıfta görev yaptı. Utku K. sosyal paylaşım sitesine en son 21 Mayıs 2013'te attığı mesajda 'Seni umursadığı kadar onu umursa. Ne bi eksik, ne bi fazla' yazdığı görüldü.
AİLESİ SİVAS'A GELDİ
Utku K.'nın tutuklanması üzerine yakınları da Sivas'a geldi. DHA'nın telefonla ulaştığı Utku K.'nın ablası olay hakkında aile olarak şu anda her hangi bir açıklama yapmamayı kararlaştırdıklarını dile getirdi.
Avukat olan abla sosyal paylaşım sitesinde şunları yazdı:
"Sevgili Arkadaşlarım, dostlarım ve yakınlarım; her birinizin mesajlarını aldım, alıyorum. Hepsi için çok teşekkür ederim, U...'da iletebildiklerim kadarıyla teşekkür ediyor. Bugünden itibaren hukuki süreci ve aile açısından bizi olumsuz etkilememesi için bir süreliğine sadece gerekli hallerde merakınızı gidereceğiz. Hassasiyet ve desteğiniz için teşekkür eder, olumlu haberlerle görüşmek üzere." DHA

REAL MADRİD'DEN F.BAHÇE'YE TEBRİK

Real Madrid, Türkiye Kupası'nı kazanması nedeniyle Fenerbahçe'yi kutladı.

Real Madrid Kulübü Başkanı Florentino Perez, Fenerbahçe'nin 51. Ziraat Türkiye Kupası'nı kazanması nedeniyle sarı-lacivertli kulübe bir tebrik mesajı gönderdi.
Fenerbahçe Kulübü'nün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Real Madrid Kulübü Başkanı Florentino Perez, Fenerbahçe'nin 51. Ziraat Türkiye Kupası'nı kazanması nedeniyle bir tebrik mesajı gönderdi.
Perez mesajında şu ifadelere yer verdi: "Şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına, Türkiye Kupası Şampiyonu olan Fenerbahçe'ye en içten tebriklerimi iletirim. En sıcak selamlarımla."

FENERBAHÇE'DEN YILIN BOMBASI

Spor - 24 Mayıs 2013 13:05

Fenerbahçe transferde gözünü kararttı. Hedefi büyük koyan Kanarya, Chelsea’nin süperstarı, El Nino lakaplı Fernando Torres için İngiliz kulübünün kapısını çalmaya hazırlanıyor

Fenerbahçe’de sular durulmuyor... Transfere fırtına gibi başlayan ve “Aslan’ın ağzından” Alper’i kapan Sarı-Lacivertliler şimdi de büyük bir bomba patlatmaya hazırlanıyor. Yeni sezona çok iyi bir kadro kurmak isteyen Kanarya’da, başkan Aziz Yıldırım fedakarlıktan kaçmıyor. Habertürk'ün haberine göre, Fenerbahçe’nin gündemindeki en bomba isim ise Chelsea ile önce Şampiyonlar Ligi’nde, ardından UEFA Avrupa Ligi’nde, İspanya Milli Takımı ile de Avrupa Şampiyonası’nda ve Dünya Kupası’nda mutlu sona ulaşan El Nino lakaplı Fernando Torres.
CHELSEA’DE GÖZDEN DÜŞTÜ
Fenerbahçe’nin transfer etmek istediği yıldız oyuncu, Chelsea’de gözden düştü. Mourinho’nun teknik direktör olması için gün sayan Maviler’de, Portekizli teknik adamın Torres için satılabilir raporu verdiği ve oyuncu için Sarı-Lacivertli kulübün 15 milyon Euro’luk bir teklif sunmaya hazırlandığı öğrenildi. Öte yandan Chelsea’nin içlerinde Burak’ın da olduğu birçok forvet için girişimde bulunması da İngiliz kulübünün Torres’i satma ihtimalini kuvvetlendirirken, bu transferi özellikle başkan Aziz Yıldırım çok istiyor. Torres, Atletico’dan Liverpool’a 38 milyon Euro’ya, ordan da Chelsea’ye 58 milyon Euro’ya transfer olmuştu. Chelsea’den yıllık 16 milyon Euro alan Torres, bunun yarısını vergiye ödüyor

Velilere Öğütler

NASIL  VE NİÇİN ÖDEV ?
 
1. Ödevler dersi pekiştirecek çalışmalar olarak görülmeli zaman geçirecek ve sessizliği sağlayıcı bir araç olarak kullanılmamalıdır.
 
2.Şimdi kazanılacak ödev yapma alışkanlığının eğitim hayatı boyunca süreceği unutulmamalıdır.
 
3.Ödev yapılacak ortam önceden hazırlanmalıdır.
 
4.Anne ve baba olarak bize düşen, çocuklarımıza rehberlik etmek olduğu unutulmamalıdır.
 
5.Çocuğumuzun ev ödevini yaparak farkında olmadan onlara kötülük ettiğimizi unutmayalım.      
 
6.Çocuğumuzu bırakalım bağımsız çalışmayı öğrensinler.
 
7.Çocukların ev ödevlerine fazla yardım edilmemelidir. ( Bırakınız çocuk eksik ödev yapsın, hatalı yapsın, ama bağımsız çalışma alışkanlığı kazansın. )
 
8.Çocuk, eksiklerini ve hatalarını göre göre zaman içinde az eksikle, az hatayla çalışacağı unutulmamalıdır.
 
9.Ödevler yapılırken oradan buradan kopya edilen düşünceler değil, analizle, sentezle ulasılan, sorgulayan yönelten biçimde yapılmalıdır.
 
10. Ödev korkusu oluşmaması için sevdirerek ve zorlamadan yaptırılmalıdır.( Nedenleri araştırılıp öğretmeni ile mutlaka mesele paylaşılmalıdır.)
 
11.Yapılan ödevler mükafatlandırılmalı varsa eksikler gösterilerek tamamlattırılmalıdır.( sözle,küçük hediyelerle vs. )
NASIL   ÖDÜLLENDİRELİM ?
      Hayatın ilerleyen aşamalarında çocuk gelişimi bazı yönlendirilmelere ihtiyaç duyar . Anne babanın çocuğun davranışlarının şekillenmesinde çocuğun başarılarını , doğru davranışlarını , onaylanması gereken tavırlarını ,ödüllendirmesi önemlidir. Nasıl ki is- tenmeyen davranışların ve yanlışların kalmaması için cezalandırma yöntemini uygun bir şekilde uygulamaları önemlidir aynı şekilde ödüllendirme yöntemini de uygun kul- lanmaları çocuk eğitimi açısından önemlidir..
       Çocuğun olumlu davranışlarının tasdiklenmesi bebeklik döneminde başlar . Bir ha- reket yaptıktan sonra bebek annenin veya babanın yüzüne bakar ve onlardan tasdik bekler . Eğer o davranış tasdiklenirse (gülümseme , kafa sallama , dokunma , ses ile onaylama ,ona bir şey verme vb ) bebek o davranışını ilerletir ve o davranışın değişik ve ileri versiyonları artarak devam eder yani o davranış giderek güçlenir. Ama anne baba tarafından o davranıştan  sonra   olumsuz  bir tavır (görmezden gelme , kaş çat- ma , ses ile ikaz , el ile engelleme ,onu o ortamdan uzaklaştırma vb ) olursa o davranış uzun süre devam etmeden giderek gücünü kaybeder .
      Biz bu durumu bebeklikten çocukluk dönemine ilerlettiğimizde yine aynı şekilde onay ve onaylamama çocuğun davranışlarının şekillenmesine neden olur . Ama unu- tulmamalıdır ki bütün bu söylediğimiz şeyler anne baba ile çocuk arasındaki normal bir ilişki ve karşılıklı etkileşim durumunda söz konusudur. Diğer durumlarda ise anne baba ile çocuk arasında  bozuk bir karşılıklı ilişki durumu varsa o zaman çocuk anne babaya itiraz edecek , dediklerinin tersini yapacak , engellenme ve onaylanma maya ters tep- kiler verecektir.
    Çocuğu ödüllendirmenin derecesi ve şekli yaş ve ailenin durumuna göre genelde değişiklikler gösterir.Ama şunu hemen belirtelim ki en iyi ödüllendirme maddi ödül- lendirme yerine duygusal ödüllendirmedir. Çocuğun bu türlü bir ödüllendirmeye alı- tırılması da oldukça önem taşır. Anne babaların genel anlayışı çocuğa maddi hediye ve bir şeyler almanın sanki en iyi ödüllendirmeymiş gibi algılanmasıdır. Bu şekilde devam- lı bir şeyler alınmaya ve verilmeye alıştırılan çocuk ise gün gelecek en iyi ve en pahalı hediyelerle bile doyum bulamayacaktır. Ama anne babasının öpmesi , kucaklaması , gezdirmesi , onunla oynaması , ona güzel sözler söylemesi şeklindeki ödüllendirme ise en sağlıklı ve en başarılı ödüllendirmedir. Anne babaların bu türlü bir duygusal  ö- dülün yanısıra imkanları ölçüsünde ek hediyeler vermeside çocuğu ödüllendirmenin diğer yoludur. Anne babaların  çocuklara alınan hediyelerdeki maddi büyüklük yerine manevi değerini ön plana çıkarmaları uygun olur. Ama bunu bazı anne babalar yapsa bile günümüzün tüketim toplumunda çevresinden ve arkadaşlarından etkilenen ço- cukları yönlendirmek anne babalar için hayli zor olacaktır.
1-Bebeklik döneminde ödüllendirme şekli ; öpme , okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onu besleme , gezdirme , onunla meşgul olma , onunla konuşma ,  onu sevdiğini hissettirme vb. (not : bu davranışların normal zamanda yapılması zaten gerekli olmakla birlikte ödüllendirilmek istendiğinde özellikle yapılması önemlidir)
2-Okul öncesi döenmde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onunla gezme , birlikte vakit geçirme , söz olarak onaylandığını vurgulama , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme , onun sevildiğini hissettirme , onun gelişim dönemine uygun oyuncak ve hediyeler alma ( bu hediyelerin manevi değeri ön plana çıkarılmalıdır)
3-Okul   döneminde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme ,onunla oynama , onunla birlikte gezme , birlikte ders çalışma , onaylandığının hissettirilmesi , onun kabiliyetlerini ön plana çıkaracak program ve aktivitelere yönlendirme , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme   vb.
    Bütün bu ödüllendirmeler ve onaylamalar çoğu zaman çocuklara uygulanmalıdır ama ödüllendirme özellikle onaylanması gereken davranışlar için vurgulanmalıdır. Anne babalar ödüllendirmeyi belli bir hedefe ve başarıya karşılık  yapmaları o hedeflere ulaşılmayı kolaylaştırır ama verilen sözlerin kesinlikle yerine getirilmesi ilerleyen hedeflere ulaşma ve ödüllendirmenin ciddiyeti açısından çok önemlidir.

 
ÇOCUK, AİLE
VE
OKUL
BOYUTUNDA EĞİTİM ;
 
 
6-7 YAS ÇOCUGUNUN ÖZELLIKLERI
( PSİKO-SOSYAL GELİŞİM ÖZELLİKLERİ )
BEN BÖYLE DAVRANIRIM !
 
1.Kendim ile ilgili kızgınlık,mutluluk sevgi gibi duyguları belli ederim.
2.Sürekli denetim olmadan 4-5 çocukla oynarım.
3.Başkalarına oyunun veya etkinliğin kurallarını açıklarım.
4.Yetişkinlerin rollerini taklit ederim.
5.Yemek zamanı sohbete katılırım.
6.Kurallı oyunların kurallarına uyarım.
8.Kendi arkadaşlarımı kendim seçerim.
9.Basit aletler kullanarak yapı-inşa oyunlarını planlar ve oynarım.
10.Kendim için amaçlar belirler ve bu amaçlar doğrultusunda etkinliklerini sürdürürüm.
11.Kukla oynatarak veya kendim rol alarak(drama) hikayelerin bir kısmını canlandırırım.
12.Sorumluluk alırım ve aldığım sorumluluklarımı yerine getiririm.
13.Grubun kurallarına uyarım.
14.Uzun süreli arkadaşlık ilişkileri kurarım.
15.Yaptığım davranışların başkaları üzerindeki etkisinin farkına varırım.
16.Yaşıtlarımın duygu ve düşüncelerinin farkındayım.
17.Öfke,kıskançlık,sevinç gibi çeşitli duyguları yaşarım.
18. Mantık dışı korkularım olabilir.
19.Davranışlarımın büyükler tarafından beğenilmesine önem veririm.
20.Kendi haklarımı korurum.
21.Sosyal kuralların nedenlerini anlamaya başlarım.
           
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
6-7 YAS ÇOCUGUNUN ÖZELLIKLERI
( PSİKO-MOTOR GELİŞİM ÖZELLİKLERİ )
BEN BUNLARI YAPABİLİRİM !
1. İp atlar gibi sıçrarım
2. Başlama ve durma komutlarına uyarak tempolu yürürüm.
3. Atılan topu tek eli ile yakalarım.
4. Kendi başına ip atlayabilirim.
5. Koşarken yerdeki nesneleri alırım.
6. İki tekerlekli bisiklete binebilirim.
7. Kendi giysilerinin düğmelerini çözer ve iliklerim.
8.Elimi yüzünü yıkar ve kurularım.
9.      Yiyecek doğru araç ve gereci kullanırım.
10. Kendi başıma giyinir ve soyunurum.
11. Sofra hazırlamada malzemeyi taşır ve düzgün bir şekilde yerleştiririm.
12. Dişlerini fırçalarım.
13. Saçlarımı tararım.
14. Bıçakla yumuşak şeyleri keserim.
15. Bıçakla ekmeğine yumuşak yiyecekleri sürerim.
16. Kağıttan basit şekiller keserim.
17. Yatay -dikey-eğri-eğik çizgileri ve bunların kombinozyonlarını çizerim.
18. Ev,insan ağaç,araba gibi tanıdık resimleri çizer ve bunlardan bir kompozisyon oluştururum.
19. Bir insan resmindeki eksikleri tamamlarım
20. Hamurdan 2-3 parçadan oluşan şekiller yapar ve bunlardan bir kompozisyon oluştururum.
21. Şekillerin sınırlarını taşırmadan boyarım.
 
 
 
6-7 YAS ÇOCUGUNUN ÖZELLIKLERI
( BİLİŞSEL GELİŞİM ÖZELLİKLERİ )
BUNLARI BİLİR- BUNLARI SÖYLERİM !
 
1.20 nesneyi sayarım ve kaç tane olduğu söylerim.
2. 1'den 10' kadar olan rakamların isimlerini söylerim.
3.1'den 10 kadar olan rakamları sıraya dizerim.
4.Kendi sağımı-solumu söylerim.
5.Nesneleri büyüklük,genişlik ve uzunluk özelliklerine göre sınıflandırırım.(büyük-küçük,uzun-kısa vb.)
6.Nesnelerin sıra içindeki pozisyonunu birinci,ikinci,üçüncü olarak isimlendiririm.
7.1'den 20'ye kadar olan rakamlar arasından isimlendirilen rakamı gösteririm.
8.Sıra ile haftanın günlerini söylerim.
9.5'e kadar olan kombinasyonları toplar ve çıkarırım.
11.Belli bir olaydan sonra ne olacağını tahmin ederim.
12.Yarım ve bütün nesneleri gösteririm.
13.Dikkatini uzun süre aynı konu üzerinde tutabilirim.
14.Ana ve ara renkleri tanırım.
15.''En az,en çok, birkaç''ın anlamını bilirim.
16.Basit şakalar yaparım.
17.Günlük deneyimlerimi anlatırım.
18.Bildiğim basit bir öyküyü sırayla anlatırım.
19.Yer veya hareket tarif ederim.
20.''Niçin?'' sorusunu açıklayarak cevaplarım.
21.Söylenen 4-5 kelimelik cümleleri tekrar ederim.
22.Aynı anda birbirini takip eden 2-3 emri yerine getiririm.
23.5-6 kelimeden oluşan cümleler kurarım.
24.''Bana tersini söyle'' sorusunu cevaplarım.
25.''Dün ve yarın'ı anlamlı olarak kullanırım.
26.İsteklerimi, kelimeleri uygun seçilmiş cümlelerle ifade ederim.
27.Anlatılan veya anlattığım öyküdeki detayları hatırlarım.
28.Benzerler ve farklılıkları söylerim.


ÇOCUK NEYİ ÖĞRENİR?
*Eğer bir çocuk kınanarak yaşarsa,
 ……………………………………….Suçlamayı öğrenir.
*Eğer bir çocuk düşmanca davranışlar,içinde yaşarsa
………………………………………...Kavga etmeyi öğrenir.  
*Eğer bir çocuk alay edilerek yaşarsa,
…………………………………………Sıkılganlığı öğrenir.
*Eğer bir çocuk utanç içinde yaşarsa,
………………………………………………………………Suçluluk duymayı öğrenir.
*Eğer bir çocuk hoşgörüyle yaşarsa,
…………………...............................................Sabırlı olmayı öğrenir.
*Eğer bir çocuk teşvik edilerek yaşarsa,
……………………………………………………………….Güvenmeyi öğrenir.
*Eğer bir çocuk değer verilerek yaşarsa,
……………………………………………………………….Saygı duymayı öğrenir.
*Eğer bir çocuk eşitlik ortamında yaşarsa,
…………………................................................Adaleti öğrenir.
*Eğer bir çocuk güven duygusu içinde yaşarsa
…………………………………………………………..……İnanmayı öğrenir.
*Eğer bir çocuk beğenilerek yaşarsa,
………………………………………………………………...Kendisinden hoşlanmayı öğrenir.
*Eğer bir çocuk kabul ve dostluk içinde yaşarsa,
……………………...............................................Dünyada sevgi aramayı öğrenir.
*Eğer bir çocuk düşmanlıklar içinde büyürse,
………………………………………………………………….Saldırganlığı öğrenir.
*Eğer bir çocuk sevgi içinde büyürse,
………………………………………..…..Güvenmeyi öğrenir.
 
 
Çocuk ailenin,, aile de toplumun ürünüdür
çocuk yaşadığını öğrenir.
 
 
BENİM GÜZEL OKULUM
 
*Sabah kalkıp anneme babama günaydın dedikten sonra annemin elleriyle hazırladığı kahvaltıyı yapacağım.*Okuluma ulaştığım zaman öğretmenime arkadaşlarıma günaydın dedikten sonra çantamı sınıfıma koyup, tören alanına çıkacağım.
 
*En coşkulu şekilde andımızı okuduktan sonra sırayla ve düzenli bir şekilde sınıfıma gideceğim.
 
*Öğretmenim gelene kadar defterimi kitabımı açacağım. Öğretmenim gelince yine yüzümde güller açacak. Biraz konuştuktan sonra yaptığım ödevlerimi öğretmenime göstereceğim ve onun mutlu olduğunu görünce ben daha da mutlu olacağım.
 
*Dikkat ediyorum öğretmenim beni daha çok nasıl konuşturabilirim ve derse katabilirim diye uğraşıyor. Ben de onu mutlu edebilmek için çok daha fazla gayret ediyorum. Zaten biliyorum ki böylece ben daha aktif ve daha girişken olabilirim. Aldığım ödüller de beni daha fazla mutlu ediyor.
 
*Burada arkadaşlarım ve ben hiç çirkin sözler duymuyor ve kullanmıyoruz. Çünkü bu okulda aldığımız terbiye buna müsaade etmiyor. Bizler bu okulda güzel insan nasıl olunur bunu öğreniyoruz.
 
*Annemi babamı çok özlüyor ama onları hiç aramıyorum. Çünkü öğretmenim, annem babam, arkadaşlarım benim kardeşim oldu.
 
*Gerçi sınıflarda da teknolojiyi kullanıyor öğretmenimiz. Sınıfımızda da hem bilgisayar hem de projeksiyon var. Öğretmenimiz hazırladığı çok güzel sunumları bize izletiyor.
 
*Bu okulda ağabeylerimiz sürekli Beypazarı ve Türkiye dereceleri çıkarıyormuş. Eeee bu kadar çalışma mutlaka başarıyı getirecektir. Zaten ben de şimdi den çalışmaya başladım bile.
 
*Anasınıfında burada okuyan arkadaşlarım daha şanslı çünkü İngilizce ve bilgisayarı geçen yıl öğrenmişler.olsun ben de bu yıl öğreneceğim.
 
*Ben bu okulda geleceği şimdiden yaşıyorum.
 
 
KEMAL MİLASLI’ DA   BİR GÜN ;
 
Sabah kalkar okula gelirim,
***
Törene katılıp andımızı okurum,
***
Kitap okuma saati ile güne başlarım,
***
Coşku ile derslerime katılır öğretmenimi can kulağıyla dinlerim,
***
Branş derslerimde sosyal becerilerimi geliştiririm,
***
Öğle yemeğimi yerim,
***
Bir problemim olursa öğretmenimle konuşurum,
***
Bizim için hazırlanmış sosyal etkinliklere katılırım,
***
İhtiyaçlarımı okul kantininden karşılarım,
***
Ödevlerimi düzenle öğrenirim,
***
Öğretmenime ve arkadaşlarıma iyi akşamlar diyerek servisime binerim,
***
Ödevlerimi en güzel şekilde yaparak ertesi güne hazırlanırım…
 

Öğrencime Mektup


SEVGİLİ ÖĞRENCİLERİME MEKTUP
 
        Benim güzel öğrencilerim,
 
Bir öğretim yılını daha gerilerde bırakırken, tatilin keyfini şimdiden yaşamaya başladınız herhalde. Zaman nede çabuk geçti. Daha dün gibi, okula başladığınız o günler zihnimizde tüm canlılığıyla duruyor. Ne de çabuk büyüyorsunuz.
 
Artık ikinci sınıfa giden kocaman ağabeyler ablalar oldunuz.
 
            Sizi üç aylık bir tatil bekliyor. Tatil süresince iyice dinlenerek,
okul dönemindeki yoğun çalışmanın yorgunluğunu üstünüzden atmalısınız. İmkânlarınız ölçüsünde gezmeli, görüp eğlenmelisiniz.
 
Sizler tatili fazlasıyla hak ettiniz. Ama tatil yapmak, hiçbir zaman boş boş gezmek, yan gelip yatmak değildir.
 
Tatili dolu dolu yaşamak, kitap okumak, arada bir test çözmek, günlük yazmak, gözlem yapmak, araştırmak, öğrenmek demektir.
 
Bu sınıfta öğrendiğimiz bilgileri unutmamamız için tatilde bol tekrar yapmanız gerekiyor. Günün belli saatlerinde yapacağınız programa göre, kitap okumalı, gözlem yazmalı, problem çözmeli, dersleri tekrarlarla unutmamaya çalışmalısınız. Az çalışın ama devamlı olsun. Tatil kitabınızı bölümlere ayırarak tatil sonunda bütün sayfaları okunmuş ve çalışılmış olarak okula gelin. Eğer bu tatilde düzenli aralıklarla test çözerseniz, kitap okursanız 2. sınıfta hiç zorluk çekmezsiniz.
 Bunun yanı sıra yaz tatili süresince her ay için 1 test kitabı bitirelim.(Toplam 3 test kitabı. Hangi test kitaplarını alabileceğiniz konusunda bizzat benden yardım alabilirsiniz.)
 
Size birkaç önerim olacak...
 
 
***Anne ve babanızı üzmeyin. Onları iyi dinleyin.
Her türlü işlerinde büyüklerinize mutlaka yardım edin.
 
***İşte tatilde kesinlikle yapmanız gereken bir iş. KİTAP OKUMAK!
Çok kitap okunan tatil, en güzel tatildir.
Ne demişler “Hiçbir eğlence okumak kadar ucuz, hiç bir zevk
okumak kadar kalıcı olamaz.” Çok kitap okuyalım çocuklar.
 
***Günlük defterlerinizi düzenli yazın.
Günlüklerinizi geçiştirerek değil, isteyerek ve severek tutmalısınız.
Olayları ve kişileri gerçekçi bir şekilde yazın.
Yazınızın düzgün olmasına, günlüğün tarihine, defterinizin düzenine dikkat etmelisiniz. İyi günlük tutan öğrencinin Türkçe dersi de iyi olur.
 
***Gözlem defterinizi(günlük defterine) yazarken ayrıntılara dikkat ederek yazın.
Gözlem defterinize, size çok ilginç gelen her şeyi,
en ince ayrıntısına kadar incelemeli ve bulduğunuz özellikleri defterinize yazmalısınız. İyi gözlem yapan öğrencinin, Hayat Bilgisi dersi ileTürkçe dersi de iyi olur.
 
***Matematik, çözünce keyif alınan derstir.
Matematik öyle bir derstir ki, eğer sen ona bakmazsan;
O da sana hiç bakmaz.
Tatilde bol bol problem çözmelisin.
Matematikte başarılı olmanın tek şartı budur.
Başka kaynaklardan testler çözmeli, bilgilerimizi hep taze ve canlı tutmalıyız.
Matematiği iyi bilen, bol problem çözen çocuk,
büyüdüğünde hayatı mutluluk içinde geçer.
 
***Tatilde yeni yerler gezin, yeni yerler görün, araştırın, öğrenin,
gözlem defterinize yazın.
***Gününüzü sakın TV karşısında harcayıp heder etmeyin.
 
Ara sıra kütüphaneye uğrayın. Açık havaya çıkın ve gazete, dergi okuyun.
 
 
Evet, sevgili çocuklar,
2. Sınıfta görüşmek üzere hepinize, sağlık, mutluluk ve başarı dolu yarınlarda
Kitaplarla iç içe keyifli bir tatil diliyorum.
 
 
İYİ BİR TATİL İÇİN OLMAZSA OLMAZLAR!!!
 
  
1.Bu tatilde kaç kitap okuyabilirsin?
 
Yaz tatili boyunca okuyacağın kitapların isimlerini ve sayfa sayısını yazmalısın. Bir büyüğüne imzalatmalısın. (Tatil dönüşü benden kocaman bir aferin kazanacaksın). Bu senin iyi ve verimli bir tatil yapıp 2. sınıfta daha başarılı olmanı sağlayacak. Biliyorsun ki kitap en iyi dosttur.
 
2.Tatil kitabını çözmelisin.
 
Bu yaz Zambak Tatil Setini düzenli olarak çözmelisin. Tatil kitabı bir plan çerçevesinde bitirilmeli. Tatil dönüşü güzel kullanılmış bir şekilde kontrol etmem için bana getirmelisin.
 
3.Günlük Yazmalısın
 
Haftada en az 3 gün günlük yazmalısın.
Unutma bu senin konuşma ve yazma kabiliyetini çok geliştirecektir.
 
            4.Koleksiyon yapabilirsin
 
İstediğin herhangi bir konuda (pul, para, peçete, davetiye, yaprak, tatilden malzemeler, deniz taşı …) koleksiyon yapabilirsin.
 
Okulun ilk haftası sergini açabiliriz.
 
 
5.Tatil kitabından başka bir kaynak kitap bitirmelisin.
 
2. sınıfta öğrendiğin konular, 3. Sınıftaki konuları daha çabuk
 
             Öğrenmeni sağlayacaktır. Öğrendiklerimizi tekrar etmenin ve
 
            Pekiştirmenin en iyi yolu test çözmektir. Test becerisi kazanan
 
             ve test çözmekten hoşlanan çocuklar gelecekte daha başarılı ve
 
             daha çalışkan olmaktadır.
 
 
 
6.Çevrenize karşı iyi bir gözlemci olun.
 
 
             Gözlem, çevremizde bulunan her şeye dikkatle bakarak, onları diğer
 
             varlıklardan ayıran özellikleri görmeye çalışmaktır. Yaptığımız geziler sırasında veya günlük yaşantımızda çevremizi gözlersek, bize aynı gelen
 
   varlıkların bile, birbirinden farklı özelliklere sahip olduklarını görürüz. O güne kadar görmediğimiz güzelliklerin farkına vararak mutlu oluruz.
 
ANNE, BABA VE ÇOCUK İÇİN TATİL ÖNERİLERİ
 
- Okul zamanında belli rutinlere (kalkış saati, çalışma saati vb.) alışmış çocuklar için tatil, sıkıcı geçen 'boş zamanlar' halini alabiliyor. Bu nedenle tatilde de kalkış ve yatış saatlerinin düzenli olmasına çalışın. Yeni uğraş ve aktiviteler bularak çocuğunuzun vaktini eğlendirici ve eğitici geçirmesine yardımcı olun.
 
- Tatil, ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte vakit geçirmeleri için çok iyi bir fırsat. Bu zaman diliminde mümkün olduğu kadar çocuğunuzla birlikte zaman geçirin.
 
- Birlikte mektup yazın. Eski dergileri veya fotoğraf albümlerini karıştırın.
 
- Tatil boyunca alınan besinlere dikkat edin. Çocuğunuzun sağlıklı beslenmesini ve öğünlerini düzenli yemesini sağlayın.
 
- Bilgisayar ve internet kullanımı konusunda sözleşme yapabilirsiniz. Televizyon ve bilgisayar başında günlük 2 saatten fazla kalınmamalı
 
- Evde internet varsa internete bağlanmak için sadece ailenin bildiği bir şifre kullanın.
 
- Bilgisayar veya televizyonu, çocuk odası yerine herkesin kullandığı bir odaya koyun.
 
- İnternette 'geçmiş' bölümünden çocuğunuzun bağlandığı siteleri kontrol edin ve filtre programları kullanmayı ihmal etmeyin.
 
- Anlamsız, önemsiz, şiddet içeren ve uygun olmayan
 
televizyon programlarını izlemeyin.
 
- Eve misafir davet edin ve televizyonsuz bir ziyafet verin.
 
- İmkânınız varsa tatil beldelerine gidin. Tarihi ve kültürel yerleri ziyaret edin.
 
- Hobilerinize daha çok zaman ayırın. Yeni bir el becerisi veya hobi başlatın.
 
- Piknik yapma, bisiklete binme, uçurtma uçurma, top oynama, yürüyüş yapma, balık tutma, yüzme, gezi gibi eğlenceli aktiviteleri deneyin. Ama riskli faaliyetlerden sakının.
 
- Ailenizi, okumanın heyecan dolu dünyası ile tanıştırın. Bunun için bir kütüphane ya da kitapçıları ziyaret edebilirsiniz.
 
TATİL PROGRAMI YAPMAYI İHMAL ETMEYİN
 
Yaz tatilini verimli ve güzel geçirmek için öğrencilerin kendilerine mutlaka bir tatil programı hazırlaması gerekiyor. Bu programda dinlenmeye, eğlenmeye ağırlık verildiği gibi zayıf derslerin telafisi ya da öğrencinin kendini eksik bulduğu konuların tekrarı için de zaman ayrılmalı. Özellikle okuldaki akademik başarısı düşük ve eksikleri fazla olan öğrencilerin diğer arkadaşlarına yetişmesi için tatil bulunmaz bir fırsattır. Konu yetiştirmede problemi olmayan, akademik başarısı iyi öğrenciler ise tatilde öğrendikleri konuların tekrarını yapmalı. Her bireyin gelişim özelliklerinin, farklılıklarının olduğunu düşünecek olursak, hazırlanacak olan tatil programının da bu bireysel farklılıkları içeriyor olması gerekiyor. Bu nedenle, her öğrenci kendi durumuna göre bir çalışma stratejisi belirlemeli. Günün, haftanın ve tatilin sonunda ulaşılması düşünülen yeni hedefler saptanmalı. Bu hedefler, öğrencinin çalışma isteğini artıracak nitelikte olmalı. Hayali ve gerçekleşmesi imkânsız hedefler, belli bir süre sonra öğrencinin ümidinin kırılmasına ve çalışma isteğinin azalmasına neden olabilir. Tatilde uygulanabilecek iyi bir program örneği şöyle:
 
Konu tekrarı yapmak:
İnsan öğrendiklerinin yüzde 75'ini bir hafta içerisinde, yüzde 66'sını bir gün içerisinde, yüzde 54'ünü de bir saat içerisinde unutur. Unutmayı önlemenin en iyi yolu tekrar yapmaktır. Özellikle geçmiş konulardan çok fazla hatası çıkan öğrenciler genel tekrara ağırlık vermeli.
 
Eksik kalan konuları tamamlamak:
Konu eksiği fazla olan, konuları sınava kadar yetiştirememe korkusu yaşayan öğrenciler, tatilde önceliği eksik konularını tamamlamaya ayırmalı. Çünkü eksik bilgilerin üzerine yapılan öğrenme verimli sonuçlar vermez, yeni bilgilerin tam ve bilinçli olarak öğrenilmesini engeller.
 
Çalışılmış olunmasına rağmen
zayıf hissedilen derslere ya da konulara yoğunlaşmak:
Örneğin öğrencinin matematikten çok fazla eksiği varsa, öğrenci tatil döneminde bu derslere daha fazla vakit ayırarak bu zayıflığını gidermeli.
 
Yeni konular çalışmak:
Konu eksiği olmayan ve çalıştığı konulardan çok az soru kaçıran öğrenciler,
yeni konulara çalışabilirler.
 
 
 
Başarılı karneyi ödüllendirin
 
Çocuğunuzun başarılı karnesini sadece maddi olarak değil içten bir takdir, sıcacık bir dokunuş ve öpücükle de ödüllendirmeyi ihmal etmeyin. Manevi takdir, her tür maddi değer içeren ödülün üstündedir.
 
 
Akrabaları Ziyaret Etmeyi Unutmayın
 
Tatilde ders çalışmak ve kitap okumaktan ziyade zihni ve bedeni dinlendirecek etkinliklere daha çok zaman ayrılmalı. Eğlenceli faaliyetler; sevilen ve zararsız televizyon programlarını izleme, tarihi, kültürel ve turistik yerlere seyahat, yaz okuluna gitme, akraba ziyareti, arkadaşlarla ortak aktiviteler yapma, hobilere daha çok yoğunlaşma şeklinde sıralanabilir.
 
Kitapların Eğlenceli Dünyasını Ziyaret Edin
 
Öğrenci için tatil, kendisini geliştirmek adına çok iyi bir fırsattır. Bireyin kendini geliştirmesini sağlayacak en önemli etkinlik ise kitap okumak. Kitap okumayı sevmeyen öğrencilerin kalıcı başarıları yakalaması çok zor. Birçok çocuk, tatilde kitap okuyarak bunu alışkanlık haline getirebilir.

5 Mayıs 2013 Pazar

Abdurrahman Önül - Yaralıyım

Portekiz kemerleri daha da sıkacak!


Avrupa’nın krizdeki ülkelerinden Portekiz yeni tasarruf önlemlerini hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Harcamaların kısıldığı ülkedeki kamuda çalışanların sayısı 30 bin azaltılacak.

Troykaya verdiği vaatleri yerine getirmek amacıyla yeni bir tasarruf paketi hazırlayan Portekiz yönetimi, 2014 – 2016 yılları arasında 4 milyar 700 milyon euro tasarruf etmeyi hedefliyor. Daha önce 2013 yılında 1 milyar 300 milyon euroluk kesinti yapılması planı Portekiz Anayasa Mahkemesi tarafından geri çevrilmişti.

Hükümetin hazırladığı tasarruf önlemleri çerçevesinde kamu harcamalarında kesintiye gidilmesi planlanıyor.

Buna göre, kamu görevlisi sayısının 30 bin azaltılması, emeklilik sisteminde kesinti yapılması, emeklilik yaşının 65'ten 66'ya çıkarılması ve kamu çalışanlarının haftalık çalışma süresinin 35 saatten 40'a yükseltilmesi öngörülüyor.

Planlanan tasarruf paketinin meclisten geçmesi içi diyaloğa açık olduklarını belirten Portekiz Başbakanı Pedro Passos Coelho, “Bu program sayesinde Portekiz'in Avrupalı ortakları, ülkemizin ciddiyetinden ve tasarruf arzusundan şüphe duymayacaktır“ şeklinde konuştu.

Coelho, "Eğer Portekiz, devlet bütçesinde bu kesintileri yapmazsa iflasın eşiğine gelme ve Euro Bölgesini terk etme tehlikesiyle karşı karşıya kalır" uyarısında bulundu.

Mescid Tamirine ‘Bizans Taşı’ Bahanesi

Mescid Tamirine ‘Bizans Taşı’ Bahanesi

Mimar Sinan tarafından inşa edilen, 1894 depreminde büyük ölçüde zarar gören Esekapı Mescidi’nin restorasyonunda büyük skandal yaşanıyor.
Mescid Tamirine ‘Bizans Taşı’ Bahanesi
05 Mayıs 2013 Pazar 09:14
Esekapı Mescidi’nin tamiratı; çalışmalarda haç bulunduğu gerekçesiyle durduruldu. Esekapı Mescidi medresesinin restorasyonu tamamlanırken, medresenin hemen yanında bulunan Esekapı Mescidi ise, Bizans dönemine ait taş ve haçlara halel gerekçesiyle inşa edilmiyor!

MİMAR SİNAN, MANASTIRI CAMİYE ÇEVİRDİ

Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığı sırasında Şehzade I. Selim’in kızı Fatma Sultan’ın eşi Vezir İbrahim Paşa, 1560 tarihinde Koca Mustafa Paşa’da Etyemez Tekkesi Sokağı’nda bulunan manastırı camiye çevirmiş, manastır yanına Mimar Sinan tarafından Esekapı Mescidi ve Medresesi inşa edilmişti.

MÜLKİYETİ VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NE AİT

Esekapı Mescidi ve Medresesi’nin mülkiyeti, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün mülkiyetinde bulunuyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1990 yılında medrese ile birlikte mescidin yeniden ihyası için karar almıştı. Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü, konuyla ilgili sorularımızı cevaplamaktan kaçındı.
MESCİD, MEDRESE VE MEKTEP İNŞA EDİLDİ

Esekapı Mescidi ve medresesi Mimar Sinan’ın eseri. Osmanlı İmparatorluğu’nun bulunduğu yerleri canlandırma politikasının gereği Fatih ilçesi Koca Mustafa Paşa semtinde bulunan manastır, 1560 tarihinde camiye çevrildi.

Vezir İbrahim Paşa tarafından, İsakapı mahallesinde mescid yapısına ek olarak, bir medrese ve bir mektep inşa ettirilmiş ve söz konusu eserler Vezir İbrahim Paşa adına oluşturulan vakfına kaydettirildi.

1769 yılında Sabih Ali Efendi tarafından bir minber konulmak suretiyle mescid camiye çevrildi. Medrese yüksek duvar ile çevrelenmiş bir avlunun içinde yer alıyor. Mimar Sinan kilise yapısının güney duvarının ortasına bir mihrap yaparak aksı 90 derece döndürmüş, doğu kısmında yıkılan esas apsisi düz bir duvarla kapatmış ve kuzey duvarı tarafındaki hücreyi (prothesis) kapatarak üstüne alçak boylu bir minare yaptı. Kuzey duvarına mihrabın karşısına gelecek şekilde ana girişi konumlandırdı.

1648 yılındaki büyük depremde, cami ve medresenin ne ölçüde zarara uğradığı çok net belirtilmemekle beraber, avlu duvarlarının zarar gördüğü ve medresenin sekiz hücresinin bacalarının devrildiği, o dönemdeki zararları bildiren bir belgeden anlaşılıyor.

MESCİDİN İKİ DUVARI TAMAMEN YIKILDI

Esekapı Mescidi’nin 19. yüzyılın sonuna kadar ibadete açık olduğu biliniyor. 1894 depreminde büyük ölçüde zarar gören mescidin iki duvarının tamamen yıkıldığı (batı ve kuzey duvarları) ve minaresinin şerefeden yukarısının devrildiği bildiriliyor. Medrese, oluşan büyük zarar neticesinde öğrenime kapatılmış…

VAKIFLAR, 1990 YILINDA TAMİRAT KARARI ALDI

Esekapı (İbrahim Paşa) Mescidi ve Medresesi, 1930-1960’lı yıllarda vatandaşlar tarafından işgal edildi.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümü’nün genişletilmesi çalışmaları sırasında etrafı istimlak edilerek temizlendi. Bu yıllarda yapıların tamir edilerek Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü’ne tahsisi düşünülmüş, proje hayata geçmemiş, Adli Tıp Enstitüsü külliyeyi duvarlarını içine almış ve çevresini düzenlemiş.

1993 yılında kapsamlı bir temizlik çalışması yapılmış. 1993 yılından bu yana bir büyük deprem daha geçiren yapılar, günümüze oldukça harap bir şekilde ulaştı. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, 1990 yılında medrese ile birlikte yeniden Esekapı Mescidi’nin ihyası için karar alındı.

Kenan Kıran/Yeniakit

Destici'den Flaş İddia

Destici'den Flaş İddia

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, terör sorunun çözümünde siyasi partilerin görüşlerinin alınması gerektiğini söyledi.
Destici'den Flaş İddia
05 Mayıs 2013 Pazar 00:25
BBP Eskişehir İl Başkanlığı binası açılışına katılmak üzere Eskişehir’e gelen Genel Başkan Mustafa Destici’yi Zeybek ekibi karşıladı. Bir süre çevrede bulunan esnafla görüşen Destici, daha sonra açılışın yapılacağı alana geldi. Burada partililere seslenen Destici, BBP olarak her zaman doğruların yanında olduklarını, yanlış yapılan siyasete karşı duracaklarını söyledi.
Türkiye’de terör sorunun çözüme kavuşması gerektiğine dikkat çeken Genel Başkan Destici, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz her zaman terör sorununun olduğunu, bu sorunun çözüme kavuşmadan Türkiye’de bulunan diğer sorunların çözülemeyeceğini söyledik. Bunu söylemekle kalmadık. Hazırladığımız çözüm raporunu gezerek siyasi partilere anlattık. Bir süreç yürütülüyor. Bu yürütülen süreç, çözüm süreci değildir. Bize göre PKK elebaşı ile müzakere sürecidir. Teröristlerle Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), milletvekillerinin sarmaş dolaş görüntüleri ortaya çıkınca da hükümet, ‘Biz kimseyle müzakere etmeyeceğiz’ demişti. Biz idam için referandum yapmıştık. Meclis'in gündemine idamı getireceklerini söylediler ama daha sonra ne olduysa Abdullah Öcalan'la görüşmeler başladı. Bu süreçte İngiltere, ABD ve İsrail’in olmadığını kimse söyleyemez. Bu barış sürecinin yanlış olduğunu söylemeye devam edeceğiz. Bu çözüm için siyasi partileri, sivil toplum örgütleri, cemaatler, cemiyetlerimiz bir araya gelip ortak bir akılla bu iş sonlandırılabilirdi.”
"SÜREÇ YANLIŞ YÜRÜTÜLÜYOR"
Destici, her zaman barışa destek vereceklerini söyleyerek çözüm sürecine yanlış yürütüldüğünden dolayı karşı çıktıklarını belirtti. Sağduyunun sesi olduklarını ifade eden BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “PKK’nın muhatap alınmasını doğru bulmuyorum. Geçen hafta Batman’daydım. Burada halkla konuştuğumda PKK’nın muhatap alınması nedeniyle PKK ve siyasi unsurlarının azdırılmış durumda olduğunu söylüyorlar. Önceden dağa gitmeler zorla olurken, bugün bayrama gider gibi gidildiğini söylediler. Biz çözümden yanayız. Biz her zaman barışın gelmesini istiyoruz ancak çözüm böyle olmaz. Biz sağduyunun sesiyiz. Doğru neyse onu söyleyip uyarmaya devam ediyoruz. En son dağdaki eşkıya bir açıklama yaptı. 'Üç aşamalı bir süreç' dedi. Birincisi 8 Mayıs’ta çekilmelerin başlaması, ikincisi kanunların çıkarılması, üçüncüsü de normalleşme sürecinin başlaması” diye konuştu.
“SUNİ GÜNDEMLER OLUŞTURULUYOR”
Meclis'te suni gündemlerin oluşturulduğunu iddia eden Destici, “Bu gündemlerle kendi aralarında siyasi ahlakin dışında sözler sarf ederek halkı kamplaştırdılar. Buradan da siyasi geleceklerini kurdular. Böyle bir şeyi ben doğru bulmuyorum. Böyle bir siyasi geleceği de hiçbir zaman arzu etmedim. Biz partimizin çıkarlarını değil, ülkemizin çıkarlarını her zaman öne koyduk. Bugün baktığımızda temel problemlerinin hiçbirinin çözülememiş olduğunu görüyoruz. Başta terör problemi, işsizlik, dış ve iç borçlanma problemleri çözülmedi. Bu ülkede çalışanların yüzde 47’si asgari ücrete mahkum edilmiş durumda. Bu rakam Türkiye’de açlık sınırı altında. 8 milyon emekli de açlık sınırı altında” dedi.
“TÜRKİYE’NİN BİR BÖLGESİ ÖZERK OLACAK”
Türkiye’nin bir bölgesinin özerk hale geleceğini savunan Destici şunları söyledi:
“Son çıkarılan 4. Yargı Paketi ile KCK suçu işleyen kimse cezaevinde kalmadı. Serbest kalmaları bir şey değil ancak bunların işlediği suçlar artık suç değil. Niye bu kadar operasyon yapıldı? Bunlar bir günde niye yasal hale geldi? Bu yargı paketlerinin 5’incisi ve 6’ıncısı çıkarılacak. Bununla birlikte PKK’ya bağlı olanlara bir af gelecek. Türkiye’nin bir bölgesi özerk hale gelecek. Burada başka bir bayrak çekilecek. Eğitim dilimize yeni bir dil gelecek. Bunları göreceğiz.”
Destici, yerel seçimleri önemsediklerini de belirterek, “Yeni yasal düzenlemelerle yeni seçime girilecek. Önümüzdeki seçimlerde Eskişehir’de burada sevilen, tecrübeli adaylarla hemşehrilerimizin karşısına çıkacağız. Eskişehir’de hizmet etmek için, hizmete aday olacağız. Büyükşehir Belediyesi için hem başvuranlar var hem de bizim düşündüklerimiz var. Bütün noktalarda seçime katılacağız” diye ifade etti.
Açılışa AK Partili eski Tepebaşı Belediye Başkanı Tacettin Sarıoğlu’nun katılması ise dikkat çekti.

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...