8 Ağustos 2010 Pazar

Okuma Alışkanlığı

Öğrencilerimize Mutlaka Okuma Alışkanlığı Kazandırmalıyız !

“Gençliğini kitapla beslemeyen milletlerin sonu acıdır.”
OVIDIUS
Çocuklar okudukça okumayı daha çok sever, sevdikçe daha çok okur ve öğrenirler. Okumayı sevmek bir anlamda öğrenmeyi de sevmektir.

Yapılan araştırmalar kitap okumanın çocuğa şu katkıları sağladığını ortaya çıkarmıştır:
· Kelime hazineleri gelişir.
· Düşünme yeteneği ve buna bağlı olarak üretken zekası gelişir.
· Dinleme ve konuşma yeteneği gelişir.
· Okuyup yeni bir şey öğrendikçe merak etmeye ve daha çok okuyup öğrenme arzusu duymaya başlarlar.
“Okumayı öğrenmek sanatların en zorudur.”
TÖMER’ in araştırmasına göre; maalesef Türkiye’ de ilköğretimin ilk beş sınıfına ait ders kitaplarında okutulan kelime ve kavram sayısı sadece 7.260 ...
Ama ABD’ de bu rakam 71.681,
Almanya’ da 70.400,
Japonya’ da 44.224,
İtalya’ da 31.762,
Fransa’ da 30.193,
S. Arabistan’ da 13.579...
Üstelik bizde okutulan 7.260 kelime ve kavramın çoğunun da batı dillerinden alınma olduğu göz önünde bulundurulursa; mutlaka çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmak zorundayız. Ne kadar çok kitap okurlarsa o kadar kelime hazineleri genişleyeceği akıllardan çıkarılmamalıdır.
Bazı anne-babalar çocuklarının yalnız ders kitaplarını okumalarını isterler. Dersin dışında kitapları okumanın gereksiz ve zaman kaybı olduğu düşüncesine sahiptirler. Bu tarz anne babalara ders dışında da çocukların kitap okumasının onlar adına çok yararlı olaağını anlatmalıyız. Yalnız ders kitapları okumaya zorlanan çocukların, gençlerin, önce ders kitaplarından daha sonra bütün kitaplardan soğuyabileceğini söylemeli ve sevdiği kitapları okumaya başlayan çocukların zamanla ders kitaplarını da sevmeye başlayacaklarını izah etmeliyiz.
Okumayı çocuklara sevdirip onlara hayat boyu okuma alışkanlığı kazandıracak, en önemli kişiler tabii ki anne babalardan çok siz öğretmenlersiniz. Kitaplara karşı bizim göstereceğimiz ilgi ve yakınlık çocuklarımızı da olumlu yönde etkileyecektir.
a) Kitap ve okumayla ilgili durumumuz:
Mutlaka okuma konusunda duyarlı olmak zorundayız. Çünkü diğer ülkelerle karşılaştırıldığımız zaman durumumuz hiç de iç açıcı değil. Duymak istemeyeceğiniz benim de vermek istemesem de halimizi gözler önüne serme adına vermek zorunda olduğum “kitap ve okumayla ilgili durumumuz”[1]:
* ABD’ de 16.000 kütüphane var.
Ülkemizde 95 kişiye bir kahvehane,
65.000 kişiye bir kütüphane düşüyor.
İngiltere’ de 3508 kişiye,
Belçika’ da 4253 kişiye bir kütüphane düşüyor.
* Türkiye’ de 962 bin kişi halk kütüphanelerine üyeyken,
Bu rakam İran’ da 7 milyon,
Fransa’ da 16 milyon,
Meksika’ da 39 milyon...
* Ülkemiz halk kütüphanelerinde 10 milyon 76 bin kitap varken,
Bu rakam Bulgaristan’ da 46 milyon,
Fransa’ da 78 milyon,
Rusya’ da 739 milyondur.
* Rusya’ da 1000 kişiye 18.000,
Almanya’ da 2.700,
ABD’ de 12.000,
Japonya’ da 1.000,
İspanya’ da 170 kitap düşüyor.
Türkiye’ de bu rakam sadece 7 ’dir.[2]

PİAR’ ın araştırmasına göre :
* Türkiye’ de okuma alışkanlığına sahip kişi sayısı 40.000...
Kitap okuma oranı maalesef ülkemizde 10 binde 8.
* Bir ülkenin kültür bakımından terakkisi, o ülkede bir yılda fert başına tüketilen kağıt miktarıyla ölçülür.
ABD’ de fert başına yılda 390 kilo kağıt tüketilirken,
Avrupa ülkelerinde bu rakam 90 kiloya yakın,
Türkiye’ de ise sadece 20 kilodur.
* ABD’ de bir yılda 72.500 çeşit kitap basılmaktadır.
Eski Sovyetler’ de bu rakam 58.000,
Japonya’ da 42.000,
Fransa’ da 27.000,
Türkiye’ de ise 7.000’ dir.
* Norveç’ te kişi başına yıllık kitap harcaması 140 dolar,
İsviçre’ de 120,
İtalya’ da 45,
Türkiye’ de ise sadece yarım dolardır.
* Türkiye’ de kitap ihtiyaç listesinin 222. sırasında...
Bu rakam Avrupa’ da 18,
Almanya’ da 8...
* Bir Japon yılda 25,
İsveçli 10,
Fransız 7 kitap olurken,
6 Türk yılda 1 kitap okuyor.
* Millî Eğitim Bakanlığı'nın 1993 yılında yaptırdığı bir ankete göre;
Gençlerin % 61'inin son bir ayda hiç kitap okumadığı,
% 13,4'ünün ise bir kitap okuduğu ortaya çıkmıştır.
* Yine yapılan bir araştırmaya göre, ülkemizde okumaya aday ilk grubu oluşturan üniversite gençliğinde okuma oranı % 37,1'dir.
* 1993 yılında yapılan bir başka araştırmaya göre ise, yaz aylarında nüfusu üç yüz binin üzerine çıkan Bodrum'da:
127 kahvehane
230 içkili restoran
103 kafe-bar
12 disko
3 gazino
2 kumarhane
2 kitapçı var.
Açıkça görüldüğü gibi Bodrum'da her şey var, ama kitap yok, kitap okuyan yoktur.



b) Neden az okuyoruz?:
Millî Eğitim Bakanlığı'nın 1993 yılında yaptırdığı bir ankete göre insanımızın okumama sebepleri oran olarak şöyledir:
1-Kitap okuma alışkanlığının olmaması: % 50,2
2-Yeterince zaman bulunamaması: % 16,6
3-Boş zamanlarında yoğun olması: % 10,6
4-Tv, video ve sinemanın tercih edilmesi: % 10,5
5-Kitap fiyatlarının yüksek olması: % 4,6
6-Dersleri sebebiyle okuyamama: % 3,4
7-Diğer sebepler: % 1,9
8-Cevap yok: % 2,27
Görülüyor ki az okumamızın en önemli sebepleri okuma alışkanlığının olmaması, tv, video ve sinemanın kitap okumaya tercih edilmesi. Fakat bu konuda Türkiye'de özellikle belirli kesimler, yıllarca daha çok, kitap fiyatlarının ülkemizde yüksek olmasını en önemli sebep olarak ileri sürmüşlerdir. Halbuki yapılan araştırmalar bunun doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Hem yukarıdaki ankette kitap okumama sebepleri içinde sayılan, kitap fiyatlarının yüksek olması % 4,6 gibi küçük bir oran teşkil etmektedir.

“Okuma zevkini öğrenen,mesut insandır.”
Con HERSEL

Bu yanlış gidişin durdurulmasında en önemli yük biz öğretmenlerin omuzlarındadır. Öğretmen dendiği zaman akla ilk gelen “okuyan insan” dır. Ne yazık ki bu günkü insanımızın en karakteristik bir yanı okumamak ve düşünmemek. Zannediyorum bizi verimsiz hale getiren de işte bu. İstisnaları olsa da bu bir gerçek. Bizim insanımız sene de bir kitap okumaz, bir yerde oturup iki saat düşünmez... Kitap okumayınca da insanın üretkenliğinin artması nasıl sağlanacak. Onun için önce okuma noktasında biz öğretmenlerin öğrencilerimize ve topluma örnek olmamız gerekiyor.
c) Kitap ve okumayla ilgili geçmişteki durumumuz:
Tarihimize baktığımızda “kütüphane kurma, yazma ve okuma konusunda” şu anki üzücü durumumuzdan çok uzak bulunduğumuzu, bizi gururlandıran tablolara şahit olduğumuzu görmekteyiz. O günleri yakalama adına örnek olması için bazılarını paylaşmak istiyorum:
* Bağdat’ a 891 yılında gelen bir seyyah, şehirde yüzden fazla halk kütüphanesinin bulunduğunu yazmıştır. Onunu asırda, Endülüs’ te Halife El-Hakim’ in kurduğu kütüphanede kitap sayısı yarım milyonu buluyordu. Kıyaslama olsun diye bir örnek sunmak istiyorum: Çok bilgili ve kitaplara düşkün olduğu için “Alim Charles” diye şöhret kazanan Fransa Kralı Charles, kurduğu kütüphaneye koyacak 900 kitabı zor bulmuştur.
* İslam dünyasında rekor, bir milyon altı yüz bin kitapla Kahire’ de Halife El-Aziz tarafından kurulan kütüphanedeydi. Bu kitaplardan altı bini matematiğe, on sekiz bini ise hikmete dairdi.
* 10’ uncu yüzyılda, Sahip İbni Abbas gibi hükümdarların kütüphanesindeki kitaplarınsayısı, bütün Avrupa kütüphanelerindeki kitap sayısından daha çoktu. Çin’ deki Ming Huang devrini saymazsak, 8’ inci, 9’ uncu, 10’ uncu ve 11’ inci asırlarda dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kitap aşkı olmamıştı. [3]
Çok Okuyanlar;
* Prof. Hilmi Ziya ÜLKEN (1901-1974)
Ayaklarını uyumamak için su dolu kovanın içine sokar, sabaha kadar okurdu.
* Prof. Seyyid KUTUP (1906-1966)
Ortalama günde on saat okurdu.
* Ömer Nasuhi BİLMEN (1884-1972)
“Küçük yaşlarımda elime geçen eserleri bir gecede okuyup bitirirdim. Annem gecenin geç saatlerinde yanıma gelir, islenmiş lambanın camlarını siler, bazen de “Artık yeter, yat!” diye lambaya üflerdi
* İbn-i Sina (980-1037)
“Geceleri hep okumak ve yazmakla meşgul oluyordum. Uyku bastıracak olsa bir bardak bir şey içip açılıyor, yeniden çalışmaya koyuluyordum.”

* Katip ÇELEBİ (17. Asır)
“Mumlar tükenir, güneş doğar, ben hala okurdum. Gözüme uyku girmezdi.”


* Endülüslü İbni Rürd; sürekli kitap okurdu. Hayatında kitap okumadan geçirdiği iki gece vardı: Evlendiği ve babasının öldüğü gece...
* Yavuz Sultan Selim ( 1470-1520)
Ortalama günde sekiz saat okurdu.
Onun yanından hiç ayrılamayan dostu, Hasan Can: “Padişahın elinden kitap hiç eksilmezdi. Daima okurdu uykuya ve yemeğe rağbet etmezdi” demektedir.[4]


d) Heryerde okunabilir

“Zamanım yok, kitap okuyamıyorum” diye söylenenlere; “Her yer,her zaman ve her türlü ortam,okumaya müsaittir,okumak için hiç bir engel yoktur. Okumak için “zamanım yok”,”fırsat bulamıyorum”…diyen kimse, zamanı kullanmayı bilmeyen ve ömrünü boş şeylerle heder eden kimsedir” demektedir Ekrem SAĞIROĞLU.
"Okumak için kendi kendimizden zaman çalmalıyız.”
Prof. Dr. İsmail L. ÇAKAN


Amerika’ nın tanınmış radyo hatibi Dr. Parker Cadman’ ın yaşamına baktığımız zaman her durumda insanların okuyabileceğini gözler önüne sermekte ve okuma adına gösterilen azme çok güzel bir örnek teşkil etmektedir:

On bir yaşında kömür ocaklarına girerek iki kardeşini beslemek zorunda kalan Cadman’ ın on yıl ocaklarda neler yaptığını şöyle anlatırlar:
“Kömür madenlerinde sıradan bir işçi olduğu zamanlarda bile, maden kuyusunun diplerindeki kömürleri arabaya yükleyip, arabanın geri dönmesini bekledikçe bir iki dakikalık aradan istifade eder; derhal kitap çıkarırdı. O daima yanında bir kitap bulundurur ve maden kuyusuna yemek yemeden inmeyi, kitap taşımadan inmeye tercih ederdi. Maden kuyusunun dibi elini bile göremeyecek düzeyde karanlık olduğu için Cadman loş, kirli ve eski bir fenerin başına dikilerek okurdu.
Çünkü bu maden kuyusunun diplerinden kurtulmak için ancak bir çare bulunduğunu biliyordu. Bu da okumaktı. O da maden kuyusu içinde geçirdiği on sene içinde dilenebildiği, yahut ödünç alabildiği her kitabı okudu ve bu kitapların sayısı bini aştı. Bu çocuğun ilerlemesinde hayret edilecek bir şey yok. On sene sonra kolej sınavlarını verecek derecede kültürünü ve bilgisini yükseltmiş, sınavları verirken ödüller kazanmış ve Londra’ nın Richmond Kolejinden ilmi bir paye kazanmıştır.”[5]
e) Okumanın buluşlardaki payı;
Baktığımız zaman mucitlerin bile okumaya borçlu ve okumaya muhtaç olduklarını görmekteyiz, meşhur mucitlerin çoğu, kitaplardan öğrendikleri bilgilerle buluşlarını gerçekleştirmişlerdir.
* Telefonu icad eden Bell, bu fikri Alman yazar Helmholtz’ un sesle ilgili bir eserinden almıştır.
*Uçağı icad eden Writght Kardeşler, bu fikri yine bir kitaptan almıştır.
*Elektriğin babası Faraday, bir kimya kitabından ilham almıştır.
*Henry Ford, otomobil yapma fikrini bir Fransız yazarın ziraat dergisinde yayınlanan makalesinden almıştır...




1] Ünal, a.g.e., s.37,38,39,40,41

3] Ünal, İbrahim, Kitap tiryakiliği, Sim yayınılık, Ankara 1999, s.44,45, 46
[4] Ünal, a.g.e., s.47

[5] BEŞER, Hüseyin, Öğrencinin Başarı Rehberi, Beşer yay, 1978, İzmir, s.96-97

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...