Sınıf disiplini bizde daha olay olduktan sonra yapılan davvranışlardır yani ev yanıyor biz onu nasıl söndürebiliriz onu çözümü için uğraşıyoruz. Evi yaktırmamaya çalışmalıyız.
Oysa disiplin, sorun ortayaa çıkmadan önce, sorunu önlemeye sorunun asgari düzeye kadar indiği bir eğitim ööğretim ortamı oluşturmaktır. Disiplin eğer yoka diğer eğitim öğretim programları başarıya ulaşması çok güçtür.
ETKİLİ SINIF YÖNETİMİ İLE ;
*Öğrencilerin akademik başarısınnı artırma,
*Öğretmenler için daha fazla eğitim öğretim zamanı sağlama,
*Öğrencilere daha fazla zaman ayırma,
*Öğrencilerle etkili iletişim kurma,
*Öğrencilerin işbirliği ve eşgüdüm içinde öğrenmelerinii sağlama, eğer öğrenciler işbirliği içinde çalışmazlarsa zamanla rekabet başlar ve buda kişilik çatışmalarına varabilir.
SINIF YÖNETİMİNİN İLKELERİ
*Sınıf liderliği,
*Öğrenime ilişkin sınıf atmosferi,
*Displin ögeleri,
Sert öğretmenler sanki trafikte ki mobese kameraları gibidir. Sürücüler mobese kameralarına yaklaşınca yavaşlar geçince hemen tekrara hızlarını artırırlar. öğrencilerde sert öğretmenleri görünce başka davranıyor gibi görünüyor sonra yine davranışına devam ediyorlar.
28 Haziran 2012 Perşembe
24 Haziran 2012 Pazar
"Türkiye'den Özür Dilemedik"
Şam yönetimi Türk uçağının düşürülmesi konusunda Türkiye'den hiç bir şekilde özür dilenmediğini açıkladı. Suriye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Cihad Makdisi, yaptığı açıklamada,"Türkiye'den özür dilemedik" dedi
Suriye'de yönetime yakınlığı ile bilinen El İhbariye televizyonun yanı sıra Champress haber sitesi de Suriye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Cihad Makdisi'nin açıklamasına dayandırdığı haberinde Suriye'nin hiç bir şekilde Türkiye'den özür dilemediğini duyurdu. Suriye medyası Makdisi'nin,"Uçağın düşürülmesi konusunda Türk hükümetinden hiç bir şekilde özür dilenmedi" şeklindeki açıklamasına yer verdi.
TÜRK TELEVİZYONLARINA BU BİR SAVUNMA DEMİŞTİ
Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdissi, A Haber'e verdiği röportajında RF-4E tipi keşif uçağının düşürülmesinin bir kaza olduğunu, kesinlikle bir saldırı olmadığını söylemişti.
A Haber'in canlı yayınında soruları yanıtlayan Makdissi, "Şu an için önemli olan şu ki, Türk ve Suriyeli deniz yetkilileri pilotları bulmak için birlikte çalışıyor. Umarım pilotları en kısa zamanda buluruz ve bu olayın üstesinden geliriz. Şuna dikkat edilmeli, Türkiye'ye karşı herhangi bir düşmanlık yoktu, sadece egemenliğimiz için savunmada bulunuldu... Bu bir kaza, kesinlikle saldırı değil" demişti.
Makdissi, olayın Suriye'nin hava sahası içinde meydana geldiğini ve uçağın enkazının da kendi karasularında bulunduğu için Türkiye ile koordineli arama çabaları yürüttüklerini ifade etmişti.
Makdissi, dün gece ordu sözcüsünün yapmış olduğu açıklamayı anımsatarak, savunma amaçlı ateş açıldığını ve uçak düşürüldükten sonra bunun Türk uçağı olduğunun anlaşıldığını iddia etmişti.
Makdissi'nin sözleri, Suriye'den dün yaşanan olayla ilgili şu ana kadar gelen ikinci resmi açıklama olmuştu. Dün gece geç saatlerde de Suriye ordu sözcüsü bir açıklama yaparak, uçak vurulduktan sonra Türk uçağı olduğunun anlaşıldığını söylemişti. Suriyeli yetkililer, bunun kasıtlı bir saldırı olmadığını ısrarla vurgulayarak, gerilimin dozunu düşürmeye çalışıyor.
Göçük Altında Kalan Kişinin Cesedine Ulaşıldı
Ankara'da sabah saatlerinde İnönü Bulvarı üzerindeki Hava Kuvvetleri Komutanlığı önünde meydana gelen göçükte, toprak altında kalan kişinin cansız bedenine ulaşıldı.
Ankara'da sabah saatlerinde İnönü Bulvarı üzerindeki Hava Kuvvetleri Komutanlığı önünde meydana gelen göçükte, toprak altında kalan kişinin cansız bedenine ulaşıldı.
İnönü Bulvarı'nda metro çalışmalarının yapıldığı kesime yakın alanda çöken kaldırımın altında kalan işçinin cesedi, yaklaşık 15 saatlik çalışmanın ardından bulundu.
Edinilen bilgiye göre, cesede, Milli Eğitim Bakanlığı yakınında devam eden metro çalışması alanında ulaşıldı. Ceset, savcının incelemelerinin ardından adli tıp kurumuna götürülecek. - Ankara
İnönü Bulvarı'nda metro çalışmalarının yapıldığı kesime yakın alanda çöken kaldırımın altında kalan işçinin cesedi, yaklaşık 15 saatlik çalışmanın ardından bulundu.
Edinilen bilgiye göre, cesede, Milli Eğitim Bakanlığı yakınında devam eden metro çalışması alanında ulaşıldı. Ceset, savcının incelemelerinin ardından adli tıp kurumuna götürülecek. - Ankara
23 Haziran 2012 Cumartesi
UEFA’dan Fenerbahçe’ye “temiz kâğıdı” geldi; yataklara düşenler olmuş mudur?
UEFA, Fenerbahçe’ye ne diyecekti?
Bu sorunun yanıtını bekleyenlerin kulakları, UEFA’dan çıkacak karara, beklenen “temiz kâğıdı"na ayarlıydı.
UEFA’dan, kararların parça parça çıkacağı belli olmuştu. UEFA'nın, TFF’nin gönderdiği Avrupa kupalarına katılacak takımlar listesinden sadece Galatasaray ile Trabzonspor’a onay vermesi, bunu gösteriyordu.
Bugün UEFA'dan kararlar, parça parça geldi.
Bursaspor sevindi; Beşiktaş üzüldü. Bir başka sevinen de, Beşiktaş'ın yerine çağrılan Eskişehirspor oldu.
Asıl beklenen, Fenerbahçe’yle ilgili karardı.
O da, Fenerbahçe’nin beklediği biçimde geldi.
(Katılıma uygunluk konusunda son kararın UEFA Disiplin Kurulu'nda olduğu kaydıyla, şu an itibari ile Fenerbahçe SK’nın UEFA karşılaşmalarına katılabilmesine karar verilmiştir.)
*****
UEFA’dan gelen onay, Galatasaray ile Trabzonspor cephesinde inanılmaz bir sevince yol açmış, demeçler art arda gelmişti:
“Şimdi önümüzü görüyoruz. Bu karar ile Türk takımlarının men edilme olasılığı ortadan kalktı. Biz de transferde adımlarımızı buna göre atacağız.”
(“Önünü görme”nin gerekçesi: Türk takımlarının men edilme olasılığı ortadan kalkması... Demek ki, hiçbir takıma ceza gelmeyecek. Söyleyene bakınca, insan, yine de ne denmek istediğini tam anlayamıyor. “Türk takımları” derken bunu içinde Fenerbahçe de var mı, yok mu?)
“Karar ile Trabzonspor’un temiz olduğu tescil edildi. Önümüz açıldı ve yolumuza devam edeceğiz. Transfer konusunda planlarımızı buna göre yapacağız.”
(Yine “Ben temiz, sen kirli” türküsü. “Önü açılma”yla “transfer planlanması” arasında ilişki, kendilerine de bir ceza geleceğini, ama bundan kurtulunduğunu anlatmaz mı?)
Şimdiye kadar “transferlerde adım atmama”, bundan sonra “transfer planları yapma”ya başlayacak olma, acaba nasıl açıklanabilir?
*****
Galatasaray ile Trabzonspor’a “temiz kâğıdı” çıkması, Fenerbahçe’ye çıkmaması, hemen klasik yorumu getirdi:
Fenerbahçe’ye ceza geldiği kesin!
Niye mi?
Fenerbahçe’yle ilgili “onay” gelmediğine göre ...
Oysa, “göre”den sonrasını olumsuz görenlerin aksine, TFF Başkanvekili Ufuk Özertem ile Fenerbahçe Başkanvekili Abdullah Kiğılı’nın açıklamaları, Fenerbahçe’yle ilgili kararın niye çıkmadığını, akla en yatkın biçimde açıklıyordu:
“Evrakların çeviri ve incelemesi zaman alıyor.”
Daha da açarsak, Fenerbahçe’yle ilgili evraklar UEFA’ya geçen çarşamba gönderiliyor. İki takıma “onay” cuma günü çıktığına göre, Fenerbahçe üzerinden olumsuz sonuçlar çıkarmak, zorlama olur.
UEFA, TFF’nin kararlarına karşı ne yapacaktı?
TFF, neredeyse tüm takımları PFDK’ye sevk etti; ama takımlar, “temiz” çıktı. Tahkim Kurulu da aynı doğrultuda karar verdi.
TFF’ye göre takımların ceza almalarını gerektirecek bir durum yok/tu. Çünkü "şike, sahaya yansımamış"tı.
*****
Atalarımız ne güzel söylemiş:
Bekleyen derviş, muradına ermiş!
Geçen yıl, “muradına ermiş”ler, yine aynı zevki, Fenerbahçe üzerinden tatmak, yaşamak istiyorlar/dı. Bekleniyordu ki, UEFA, Fenerbahçe’ye “Bu yıl da gelme!” desin.
Ve o beklenti içinde olanlar, bunu açıklamakta bir sakınca görmüyordu:
"Fenerbahçe'nin durumuna göre bu yıl da UEFA'nın bizi Devler Ligi'ne çağırma ihtimali var. Yeni sezonla ilgili her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bakarsın UEFA, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Fenerbahçe'nin yerine bizi Şampiyonlar Ligi'ne çağırır.”
*****
Geçen sezon, UEFA, Fenerbahçe’ye “Şampiyonlar Ligi’ne seni almıyorum.” dedi. Sonra anlaşıldı ki, karar, eski TFF’nin talebi doğrultusunda alınmış. CAS'ta açılan dava, "gizli" olanı açığa vurdu. Sanılmıştı ki, "gizli" olan öyle kalacak. Platini de, Fenerbahçe kararını TFF'nin verdiğini açıklamıştı.
Şimdiki TFF’nin de aynı yolu izlemesi için canla başla çalışanlar vardı.
Ama bugünkü TFF, dünkünün aksine “dik” durdu!
UEFA da, “Gelme!” beklentisi içinde olanları “hüsran”a uğrattı.
Neler denmiyordu neler!...
Ne korkular, yanık kokusu misali çevreye yayılıyordu!
Fenerbahçe yüzünden, başta Milli Takım’a olmak üzere, Lig’deki takımlara da Avrupa yolu kapanacak/tı!
Yıllarca Avrupa’dan uzak kalacaktık!
Şimdi “hüsran”a uğrayanlar, “başkasının hakkı”na konanlar, bekliyordu ki; TFF, gizli kapaklı biçimde yazsın çizsin, UEFA da Fenerbahçe’ye Avrupa yolunu kapatsın.
Dedik ya, TFF “dik” durdu.
Beklenti içinde olanlar, UEFA’nın kararını duyunca, acaba yataklara düşerler mi?
Bekleyip göreceğiz!
Kuşkunuz olmasın, kendilerine gelince de, TFF’ye yüklenecekler; kelle isteyeceklerdir
Bu sorunun yanıtını bekleyenlerin kulakları, UEFA’dan çıkacak karara, beklenen “temiz kâğıdı"na ayarlıydı.
UEFA’dan, kararların parça parça çıkacağı belli olmuştu. UEFA'nın, TFF’nin gönderdiği Avrupa kupalarına katılacak takımlar listesinden sadece Galatasaray ile Trabzonspor’a onay vermesi, bunu gösteriyordu.
Bugün UEFA'dan kararlar, parça parça geldi.
Bursaspor sevindi; Beşiktaş üzüldü. Bir başka sevinen de, Beşiktaş'ın yerine çağrılan Eskişehirspor oldu.
Asıl beklenen, Fenerbahçe’yle ilgili karardı.
O da, Fenerbahçe’nin beklediği biçimde geldi.
(Katılıma uygunluk konusunda son kararın UEFA Disiplin Kurulu'nda olduğu kaydıyla, şu an itibari ile Fenerbahçe SK’nın UEFA karşılaşmalarına katılabilmesine karar verilmiştir.)
*****
UEFA’dan gelen onay, Galatasaray ile Trabzonspor cephesinde inanılmaz bir sevince yol açmış, demeçler art arda gelmişti:
“Şimdi önümüzü görüyoruz. Bu karar ile Türk takımlarının men edilme olasılığı ortadan kalktı. Biz de transferde adımlarımızı buna göre atacağız.”
(“Önünü görme”nin gerekçesi: Türk takımlarının men edilme olasılığı ortadan kalkması... Demek ki, hiçbir takıma ceza gelmeyecek. Söyleyene bakınca, insan, yine de ne denmek istediğini tam anlayamıyor. “Türk takımları” derken bunu içinde Fenerbahçe de var mı, yok mu?)
“Karar ile Trabzonspor’un temiz olduğu tescil edildi. Önümüz açıldı ve yolumuza devam edeceğiz. Transfer konusunda planlarımızı buna göre yapacağız.”
(Yine “Ben temiz, sen kirli” türküsü. “Önü açılma”yla “transfer planlanması” arasında ilişki, kendilerine de bir ceza geleceğini, ama bundan kurtulunduğunu anlatmaz mı?)
Şimdiye kadar “transferlerde adım atmama”, bundan sonra “transfer planları yapma”ya başlayacak olma, acaba nasıl açıklanabilir?
*****
Galatasaray ile Trabzonspor’a “temiz kâğıdı” çıkması, Fenerbahçe’ye çıkmaması, hemen klasik yorumu getirdi:
Fenerbahçe’ye ceza geldiği kesin!
Niye mi?
Fenerbahçe’yle ilgili “onay” gelmediğine göre ...
Oysa, “göre”den sonrasını olumsuz görenlerin aksine, TFF Başkanvekili Ufuk Özertem ile Fenerbahçe Başkanvekili Abdullah Kiğılı’nın açıklamaları, Fenerbahçe’yle ilgili kararın niye çıkmadığını, akla en yatkın biçimde açıklıyordu:
“Evrakların çeviri ve incelemesi zaman alıyor.”
Daha da açarsak, Fenerbahçe’yle ilgili evraklar UEFA’ya geçen çarşamba gönderiliyor. İki takıma “onay” cuma günü çıktığına göre, Fenerbahçe üzerinden olumsuz sonuçlar çıkarmak, zorlama olur.
UEFA, TFF’nin kararlarına karşı ne yapacaktı?
TFF, neredeyse tüm takımları PFDK’ye sevk etti; ama takımlar, “temiz” çıktı. Tahkim Kurulu da aynı doğrultuda karar verdi.
TFF’ye göre takımların ceza almalarını gerektirecek bir durum yok/tu. Çünkü "şike, sahaya yansımamış"tı.
*****
Atalarımız ne güzel söylemiş:
Bekleyen derviş, muradına ermiş!
Geçen yıl, “muradına ermiş”ler, yine aynı zevki, Fenerbahçe üzerinden tatmak, yaşamak istiyorlar/dı. Bekleniyordu ki, UEFA, Fenerbahçe’ye “Bu yıl da gelme!” desin.
Ve o beklenti içinde olanlar, bunu açıklamakta bir sakınca görmüyordu:
"Fenerbahçe'nin durumuna göre bu yıl da UEFA'nın bizi Devler Ligi'ne çağırma ihtimali var. Yeni sezonla ilgili her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bakarsın UEFA, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Fenerbahçe'nin yerine bizi Şampiyonlar Ligi'ne çağırır.”
*****
Geçen sezon, UEFA, Fenerbahçe’ye “Şampiyonlar Ligi’ne seni almıyorum.” dedi. Sonra anlaşıldı ki, karar, eski TFF’nin talebi doğrultusunda alınmış. CAS'ta açılan dava, "gizli" olanı açığa vurdu. Sanılmıştı ki, "gizli" olan öyle kalacak. Platini de, Fenerbahçe kararını TFF'nin verdiğini açıklamıştı.
Şimdiki TFF’nin de aynı yolu izlemesi için canla başla çalışanlar vardı.
Ama bugünkü TFF, dünkünün aksine “dik” durdu!
UEFA da, “Gelme!” beklentisi içinde olanları “hüsran”a uğrattı.
Neler denmiyordu neler!...
Ne korkular, yanık kokusu misali çevreye yayılıyordu!
Fenerbahçe yüzünden, başta Milli Takım’a olmak üzere, Lig’deki takımlara da Avrupa yolu kapanacak/tı!
Yıllarca Avrupa’dan uzak kalacaktık!
Şimdi “hüsran”a uğrayanlar, “başkasının hakkı”na konanlar, bekliyordu ki; TFF, gizli kapaklı biçimde yazsın çizsin, UEFA da Fenerbahçe’ye Avrupa yolunu kapatsın.
Dedik ya, TFF “dik” durdu.
Beklenti içinde olanlar, UEFA’nın kararını duyunca, acaba yataklara düşerler mi?
Bekleyip göreceğiz!
Kuşkunuz olmasın, kendilerine gelince de, TFF’ye yüklenecekler; kelle isteyeceklerdir
22 Haziran 2012 Cuma
Kalb neden kirlenir ve nasıl temizlenir?
Kalbi günahlar kirletir. İhlâsla yapılan ibadetler, bilhassa namaz kılmak, kalbi temizler. Allahü teâlâ, kalbi bozan, hasta yapan şeyleri haram etmiştir. Günah işleyenin kalbi hasta olur. (S. Ebediyye)
Seyyid Abdülhakîm Arvasi hazretleri buyuruyor ki: Zikretmekle kalb temizlenir, Allah'ın sevgisi elde edilir, ibadetin tadı duyulur, iman kuvvetlenir, namaz kılmak hevesi artar, dinimizin emir ve yasaklarına kolayca uyulur. Taklitçilikten kurtulup, vicdaniliğe kavuşulur. Kur’an-ı kerimdeki, (Allahü teâlâyı çok zikredin!) emri bunu göstermektedir. (Cuma 10) [S. Ebediyye]
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Kalbi itminana kavuşturan tek yol vardır. Bu da, Allahü teâlâyı zikretmektir. Akılla, araştırmakla, kalb itminana, rahata kavuşamaz, yani tatmin olmaz. Bir âyet-i kerime meali:
(Biliniz ki, kalbler ancak Allah'ı zikretmekle itminana kavuşur.) [Rad 28] (1/ 92)
Kalbin temizlenip kuvvetlenmesi için, Allahü teâlânın ismini çok söylemek lazımdır. (1/ 196)
Kalbi temizlemek için İslamiyet’e uymak lazımdır. İslamiyet’e uymak da, emirleri yapmakla ve yasaklardan ve bid’atlerden sakınmakla olur. (2/19)
Kalbden Allah'tan başkasının sevgisini çıkaranın kalbi temiz olur. Başka sevgiler varsa kalbi hasta olur. Bunlar kesilip atılmadıkça, hakiki iman nasip olmaz. (3/17)
Kalbi temizlemek için İslamiyet’e uymak lazımdır. İslamiyet’e uymak da, emirleri yapmakla ve yasaklardan ve bid’atlerden sakınmakla olur. (1/ 42)
Kalbini temizleyecek şeylerin kıymetini bilmeli. Bunları yapmağı engelleyenlerin düşman olduğunu anlamalıdır. (1/183)
Kalbi temizlemek ve dünyada ve âhirette saadete kavuşmak ve dertlerden, belalardan, hastalıktan, düşman şerrinden, büyü ve cinden kurtulmak, nimetlere kavuşmak için, her Müslüman, her gün kalble tevbe edip, bu tevbeyi söylemelidir. Bunu söylemeye İstiğfar denir. Çok istiğfar okumalı. İstiğfar, (Estağfirullah min külli ma kerihallah) veya kısaca (Estağfirullah) demektir. (Redd-i revafıd)
İmam-ı Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
Lâ ilâhe illallah güzel sözünü çok söyleyin! Bu zikri, kalble birlikte yapın! Bu mübarek söz, kalbin temizlenmesinde pek faydalıdır. (2/106)
Lâ ilâhe illallah kelimesi nefsi ve kalbi temizlemekte çok tesirlidir. Bu yolun büyüklerini sevmek saadetin sermayesidir. Bu yolda ilerleten en kuvvetli vasıta, bu muhabbettir. (1/14)
Bu yolun esası, sohbet ve muhabbettir. Sohbete kavuşuncaya kadar, sünnete uymalı. Hadis-i şerifte, (Unutulmuş bir sünneti meydana çıkarana, yüz şehit sevabı vardır) buyuruldu. (Lâ ilâhe illallah) sözü bin ile beş bin arasında çok okunmalı! Kalbi temizlemekte çok faydalıdır. (m. 17)
Kalb, Allahü teâlânın nazar ettiği yerdir. Kalbi temiz tutmalı. Kalb zikirle temizlenir. (4/48)
İtikadı düzeltip, fıkhın emirlerini yaptıktan sonra, vakti Allahü teâlâyı zikirle geçirmeli. Kalbi temizlemek için, zikre büyüklerin bildirdiği gibi, devam etmeli. Zikre, yani kalbin, Allahü teâlâyı hatırlamasına, anmasına mani olan her şeyi, kendine düşman bilmeli. İslamiyet’e ne kadar çok yapışılırsa, Onu anmanın lezzeti artar. İslamiyet’e uymakta, gevşeklik, tembellik arttıkça, o lezzet de azalır ve kalmaz olur ve kalb kararıp, temizliği azalır. Kalbi temizlemek için en faydalı zikir teşrik tekbiridir. Bu da, (Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahil hamd) demektir. (H. L. O. İman)
Kalbin temiz olması, güzel ahlaklı olmasıdır. Kalb, İslamiyet’e uyarak temizlenir. İslamiyet’e uymayanın kalbi temiz olamaz. Evliya zatları ziyaret eden bunların mübarek ruhlarından istifade eder. Bunlara olan sevgisi, bağlılığı kadar, kalbi temizlenir. (İslâm Ahlakı)
İbadetler, kalbi temizler. Günahlar kalbi karartır. (İslam Ahlakı, H. L. O. İman)
Ölmüş evliyayı da sevmeli, hürmet etmeli. Böylece, ruhlarından feyz alınır. İstifade edilir. Kalb de temizlenir. (M. Nasihat)
Seyyid Abdülhakîm Arvasi hazretleri buyuruyor ki: Zikretmekle kalb temizlenir, Allah'ın sevgisi elde edilir, ibadetin tadı duyulur, iman kuvvetlenir, namaz kılmak hevesi artar, dinimizin emir ve yasaklarına kolayca uyulur. Taklitçilikten kurtulup, vicdaniliğe kavuşulur. Kur’an-ı kerimdeki, (Allahü teâlâyı çok zikredin!) emri bunu göstermektedir. (Cuma 10) [S. Ebediyye]
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Kalbi itminana kavuşturan tek yol vardır. Bu da, Allahü teâlâyı zikretmektir. Akılla, araştırmakla, kalb itminana, rahata kavuşamaz, yani tatmin olmaz. Bir âyet-i kerime meali:
(Biliniz ki, kalbler ancak Allah'ı zikretmekle itminana kavuşur.) [Rad 28] (1/ 92)
Kalbin temizlenip kuvvetlenmesi için, Allahü teâlânın ismini çok söylemek lazımdır. (1/ 196)
Kalbi temizlemek için İslamiyet’e uymak lazımdır. İslamiyet’e uymak da, emirleri yapmakla ve yasaklardan ve bid’atlerden sakınmakla olur. (2/19)
Kalbden Allah'tan başkasının sevgisini çıkaranın kalbi temiz olur. Başka sevgiler varsa kalbi hasta olur. Bunlar kesilip atılmadıkça, hakiki iman nasip olmaz. (3/17)
Kalbi temizlemek için İslamiyet’e uymak lazımdır. İslamiyet’e uymak da, emirleri yapmakla ve yasaklardan ve bid’atlerden sakınmakla olur. (1/ 42)
Kalbini temizleyecek şeylerin kıymetini bilmeli. Bunları yapmağı engelleyenlerin düşman olduğunu anlamalıdır. (1/183)
Kalbi temizlemek ve dünyada ve âhirette saadete kavuşmak ve dertlerden, belalardan, hastalıktan, düşman şerrinden, büyü ve cinden kurtulmak, nimetlere kavuşmak için, her Müslüman, her gün kalble tevbe edip, bu tevbeyi söylemelidir. Bunu söylemeye İstiğfar denir. Çok istiğfar okumalı. İstiğfar, (Estağfirullah min külli ma kerihallah) veya kısaca (Estağfirullah) demektir. (Redd-i revafıd)
İmam-ı Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
Lâ ilâhe illallah güzel sözünü çok söyleyin! Bu zikri, kalble birlikte yapın! Bu mübarek söz, kalbin temizlenmesinde pek faydalıdır. (2/106)
Lâ ilâhe illallah kelimesi nefsi ve kalbi temizlemekte çok tesirlidir. Bu yolun büyüklerini sevmek saadetin sermayesidir. Bu yolda ilerleten en kuvvetli vasıta, bu muhabbettir. (1/14)
Bu yolun esası, sohbet ve muhabbettir. Sohbete kavuşuncaya kadar, sünnete uymalı. Hadis-i şerifte, (Unutulmuş bir sünneti meydana çıkarana, yüz şehit sevabı vardır) buyuruldu. (Lâ ilâhe illallah) sözü bin ile beş bin arasında çok okunmalı! Kalbi temizlemekte çok faydalıdır. (m. 17)
Kalb, Allahü teâlânın nazar ettiği yerdir. Kalbi temiz tutmalı. Kalb zikirle temizlenir. (4/48)
İtikadı düzeltip, fıkhın emirlerini yaptıktan sonra, vakti Allahü teâlâyı zikirle geçirmeli. Kalbi temizlemek için, zikre büyüklerin bildirdiği gibi, devam etmeli. Zikre, yani kalbin, Allahü teâlâyı hatırlamasına, anmasına mani olan her şeyi, kendine düşman bilmeli. İslamiyet’e ne kadar çok yapışılırsa, Onu anmanın lezzeti artar. İslamiyet’e uymakta, gevşeklik, tembellik arttıkça, o lezzet de azalır ve kalmaz olur ve kalb kararıp, temizliği azalır. Kalbi temizlemek için en faydalı zikir teşrik tekbiridir. Bu da, (Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahil hamd) demektir. (H. L. O. İman)
Kalbin temiz olması, güzel ahlaklı olmasıdır. Kalb, İslamiyet’e uyarak temizlenir. İslamiyet’e uymayanın kalbi temiz olamaz. Evliya zatları ziyaret eden bunların mübarek ruhlarından istifade eder. Bunlara olan sevgisi, bağlılığı kadar, kalbi temizlenir. (İslâm Ahlakı)
İbadetler, kalbi temizler. Günahlar kalbi karartır. (İslam Ahlakı, H. L. O. İman)
Ölmüş evliyayı da sevmeli, hürmet etmeli. Böylece, ruhlarından feyz alınır. İstifade edilir. Kalb de temizlenir. (M. Nasihat)
21 Haziran 2012 Perşembe
Ehliyet sınavında büyük değişiklik!
Ehliyet sınavında uygulanan otomatik vitesli araç yasağı kaldırılıyor. Sürücü adayları artık ehliyet sınavına otomatik vitesli araç ile de girebilecek. Bu konudaki kanun teklifi, AK Parti Bartın milletvekili Yılmaz Tunç ve 8 AK Parti milletvekili tarafından hazırlanarak TBMM Başkanlığına sunuldu.
Teklif ile, 1997 yılından önce ilkokulu bitirenlere ehliyet alma hakkı getiriliyor. Ayrıca bu tarihten önce sürücü belgesi alanlar, ilkokul mezunu olsalar da, ehliyetlerini bir başka sınıf ehliyet ile değiştirebilecekler. Mevcut trafik yasasında 8 yıllık eğitim ile birlikte yapılan değişiklik uyarınca, artık ilkokul mezunları ehliyet alamıyor.
Kanun teklifinin bir başka maddesi ile de, ehliyet sınavlarında uygulanan otomatik vitesli araç yasağı kaldırılıyor. Teklifin gerekçesinde, "Ülkemizde satılan araçların bir kısmı otomatik vitesli araçlardan oluşmaktadır. Özellikle bayanlar ve ileri yaş grubundaki sürücüler, düz vitesli araçlarda sorun yaşamaktadır. Belki de ömrünün sonuna kadar otomatik vitesli araç kullanacak olan bu sürücüler için uygulanan, eğitim sırasında düz vitesli araç kullanma zorunluluğu mantıklı da değildir" denildi.
Teklif ile, 1997 yılından önce ilkokulu bitirenlere ehliyet alma hakkı getiriliyor. Ayrıca bu tarihten önce sürücü belgesi alanlar, ilkokul mezunu olsalar da, ehliyetlerini bir başka sınıf ehliyet ile değiştirebilecekler. Mevcut trafik yasasında 8 yıllık eğitim ile birlikte yapılan değişiklik uyarınca, artık ilkokul mezunları ehliyet alamıyor.
Kanun teklifinin bir başka maddesi ile de, ehliyet sınavlarında uygulanan otomatik vitesli araç yasağı kaldırılıyor. Teklifin gerekçesinde, "Ülkemizde satılan araçların bir kısmı otomatik vitesli araçlardan oluşmaktadır. Özellikle bayanlar ve ileri yaş grubundaki sürücüler, düz vitesli araçlarda sorun yaşamaktadır. Belki de ömrünün sonuna kadar otomatik vitesli araç kullanacak olan bu sürücüler için uygulanan, eğitim sırasında düz vitesli araç kullanma zorunluluğu mantıklı da değildir" denildi.
Ender Saraç büyük bir tehlike altındayız.
Ben faydasını gördüm ne yapabilsek kardır dediği o Japon icadı Tarihe geçeceğe benziyor!
Ender Saraç, Kanal D Doktorum programına katılarak elektro manyetik radyasyonun zararlarından ve sağlığımıza olan zararlarından bahsetmişti. Bunun için Japon icadı bir kolye’yi kullandığını ve faydasını gördüğünü belirtmişti.
Çok kısa bir zaman sonra İngiltere’den de ses geldi! Japon icadı Jinsei bilimsel olarak da kabul edildi.
Her insanın 10/1 'inde görünen migren, kadınların 4/1'inde en sık rastlanan ve tedavisi olmayan bir rahatsızlık olarak belirlenmişti. Alman Bilim adamları 2005 yılında 4 yıl boyunca süren araştırmalar yaptı. Birinci kromozomda bulunan sinir hücrelerinin yanlış sinyaller göndermesi sonucu Migren’in oluştuğunu saptadı. Alman bilim adamlarına göre bu bozukluk genetik bir yapıdan geliyordu.
Tüm dünya bu bilim adamlarının tedaviye yönelik ilaç çıkaracağını beklerken, Japon bilim adamları bu sinyalleri düzeltecek bir ilaç yapılamayacağını ve yapılsa dahi bu sinyalleri elektromanyetik radyasyon dalgalarının (cep telefonu, bilgisayarlar, uydu alıcıları, modemler, baz istasyonları, elektrikli tüm ev aletlerinin) yol açtığını ve bu yüzden başarılı olunamayacağını ileri sürmüştü.
JAPON BİLİM ADAMLARI HAKLI ÇIKTI!
Japonya’da geliştirilen bir buluş ile elektromanyetik sinyalleri engelleyen bir ürün icat edildi. Bilim dünyasında kabul gören bu teknoloji Migren’i yok etmeyi başardı ve yüz binlerce kişiyi bu hastalıktan kurtardı. Türkiye’de Jinsei Life Power adı altında satılan bu Japon icadı iki yıldır Türkiye pazarında ve her gün kitlesi gittikçe artıyor.
Yıllardır Migren rahatsızlığı çeken Jinsei için
Yaşar Göçeroğlu: “55 yıldır çektiğim migrenden kurtardınız. Almanya’da tedavi terapileri uygulandı. Tımarhaneye bile yatırdılar ama çözüm olmadı. Avamigran ve tegredol adı verilen test ilaçlarını kullanmama karar verildi. Bu ilaçları 1974 yılından beri kullanıyordum ve Ramazan’da oruç tutmam mümkün bile değildi. Şuanda hem oruç tutabiliyorum hem de o ilaçları kullanmıyorum“ diyor.
Engin Aslan: “Eşim hamile olduğu için ilaç kullanmakta çok zorlanıyorduk. Haftada en az 2 kez ağır migren krizleri geçiriyordu. Kolyeyi takmaya başlayalı şuanda 1 ayı geçiyor bize 3 migren ağrısından sonra ağrıların azalacağı söylenmişti fakat az bile söylenmiş taktıktan sonra 1 kere bile migren krizi hissetmedim eşim. Mükemmel bir ürün gerçekten emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Makbule Yalçın: “alalı 3 gün oldu kızımda migren vardı hiç başı ağrımadı sabahları çok dinç kalkıyor eğer böyle giderse verdiğim para bin kat helal olsun”
Engin Soydan: “haftada 1-2 kez migren baş ağrısı yaşıyordum. Ayda bire kadar düştü şaşılacak bir şey...”
Yusuf Çetintaş: “Eşim yıllardır migren rahatsızlığı çekiyordu eşim ve ben hayatımız bir kâbus olmuştu masaya oturup birlikte yemek bile yiyemiyorduk her gün uyuyordu bir avuç ağrı kesici içiyordu. Yere yığılıp kalıyordu. Jinsei kolyeyi 2 aya yakın kullanıyor. Allah hepinizden razı olsun. O kâbuslu günler bitti sanki yeniden doğduk gibiyiz evin huzuru geldi sırt ağrıları da geçti bende. Geçenlerde Alka Gruba gittim her kese tavsiye ettiğim için arkadaşa da aldım inşallah arkadaşımda bana ve size dua ederler jinseiye ve emeği gecen her kese teşekkür ederim.”
Aysu Aslanova: “Ben Jinsei kolyeyi dayanılmaz migren ağrılarım için en son çare olarak aldım ve şimdilik inanılmaz etkisini gördüm! Yaklaşık 1 aydır kullanıyorum ve hiç migren atağım olmadi. Migreni olanlar denesin bence. Normalde migrenli bir kişinin kapalı yerlerde alış-veriş merkezlerinde filan uzun sure ağrısız kalması zordur. Kolyeden sonra sorunum olmadı diyebilirim.”
Erkan Tiyesti: “bu kolyeyi kullanmaya başladığımda arkadaşlarım ve akrabalarım dalga geçtiler olur mu hiç öyle şey ama bence oldu. Migren ataklarım azaldı. Takmadığım zamanlarda yokluğunu çok hissediyorum.”
Bu şekilde yüzlerce yoruma rastlayabiliyorsunuz. Gerçekten şaşırtıcı! İşin garip tarafı ise birçok yorumda telefon numaraları bırakılmış durumda!
NEDİR BU JİNSEİ LİFE POWER?
Türkiye’de ilk ve tek radyo frekans dalgalarını kırdığına dair bilimsel belge içeren tek ürün, 2010 yılında İngiltere Kay Pidgeon'da yaptığı bilimsel araştırmanın ilk nicel gözlem hipotezini basına açan Jinsei. Uluslararası kabul görmüş PIP teknolojisi kullanarak vücuda temas halindeyken yapılan inceleme de vücuda bir auro kalkanı (Vücuttan yayılan ışınsal bir enerji alanı) oluşturduğu ispatlandı.
Sıkı takipçileri ve/veya kullanıcıları arasında bu ürünü kullanan ünlü simalarda var. Bunlardan bazıları; Ajda Pekkan, Arda Turan, Fatih Terim, Hakan Yılmaz, Songül Karlı, Ender Saraç, Gökçe Özyol, Emre Belezoğlu, Hakan Şükür, Süleyman Demirel, Nurseli İdiz, Gökçe Özyol, Christof Daum, Hakan Şükür, Songül Karlı, Ozan Orhon, Yılmaz Erdoğan, şeklinde liste uzayıp gidiyor. Televizyon ekranının her köşesinde Jinsei'yi görmek mümkün; Kurtlar Vadisi, Yahşi Cazibe, Kavak Yelleri, Papatyam bunlardan sadece bazıları.
FOX TV Ana haber bültenine göre Ajda Pekkan: "Bana bu kolyeyi Ender Saraç tavsiye etti. Ona müteşekkirim. Vücudumdaki değişikliği anında hissettim. Çok daha zinde çok daha formdayım" diyor.
Jinsei'nin resmi web sayfasında kullananların telefon numaralarını bıraktığını da görebiliyorsunuz.
Jinsei'nin başarılı sonuçlar aldığı hastalıklar sırasıyla;
• Migren
• Panik Atak
• Anksiyete
• Denge Sorunu
• Alzaymır
• Yorgunluk ve Halsizlik
• Stres
• Uykusuzluk
• Kemik ve Eklem Ağrıları
• Baş-Bel-Boyun-Omuz Ağrıları
• Ürtiker
• Uyku Apnesi
• Konsantre bozukluğu
DR. Ender Saraç: "Ben kullanıyorum tavsiyede ediyorum, en azından ne yapabilirsek kardır" demiş.
Jinsei Life Power yetkilileri, sahte ürün uyarısında bulunuyor Türkiye’de sadece Alka Grup tarafından satışının yapıldığını ve bu sayede sahte ürünlerin önüne geçtiklerini ekliyorlar.
Jinsei ile ilgili sormak istediğiniz tüm soruları 444 16 82 danışma hattından sorabiliyorsunuz. Daha detaylı bilgi ve yorumlar için www .jinseipower.com adresine girebilirsiniz. Ayrıca ürünü bir ay kullanıp fayda görmezseniz iade edebiliyorsunuz. Firma yetkilileri, iade konusuna çok önem verdiklerini ve bu sayede yüz binlerce kişiye ulaştıklarını belirtiyor.
Kaynaklar
Çok kısa bir zaman sonra İngiltere’den de ses geldi! Japon icadı Jinsei bilimsel olarak da kabul edildi.
Her insanın 10/1 'inde görünen migren, kadınların 4/1'inde en sık rastlanan ve tedavisi olmayan bir rahatsızlık olarak belirlenmişti. Alman Bilim adamları 2005 yılında 4 yıl boyunca süren araştırmalar yaptı. Birinci kromozomda bulunan sinir hücrelerinin yanlış sinyaller göndermesi sonucu Migren’in oluştuğunu saptadı. Alman bilim adamlarına göre bu bozukluk genetik bir yapıdan geliyordu.
Tüm dünya bu bilim adamlarının tedaviye yönelik ilaç çıkaracağını beklerken, Japon bilim adamları bu sinyalleri düzeltecek bir ilaç yapılamayacağını ve yapılsa dahi bu sinyalleri elektromanyetik radyasyon dalgalarının (cep telefonu, bilgisayarlar, uydu alıcıları, modemler, baz istasyonları, elektrikli tüm ev aletlerinin) yol açtığını ve bu yüzden başarılı olunamayacağını ileri sürmüştü.
JAPON BİLİM ADAMLARI HAKLI ÇIKTI!
Japonya’da geliştirilen bir buluş ile elektromanyetik sinyalleri engelleyen bir ürün icat edildi. Bilim dünyasında kabul gören bu teknoloji Migren’i yok etmeyi başardı ve yüz binlerce kişiyi bu hastalıktan kurtardı. Türkiye’de Jinsei Life Power adı altında satılan bu Japon icadı iki yıldır Türkiye pazarında ve her gün kitlesi gittikçe artıyor.
Yıllardır Migren rahatsızlığı çeken Jinsei için
Yaşar Göçeroğlu: “55 yıldır çektiğim migrenden kurtardınız. Almanya’da tedavi terapileri uygulandı. Tımarhaneye bile yatırdılar ama çözüm olmadı. Avamigran ve tegredol adı verilen test ilaçlarını kullanmama karar verildi. Bu ilaçları 1974 yılından beri kullanıyordum ve Ramazan’da oruç tutmam mümkün bile değildi. Şuanda hem oruç tutabiliyorum hem de o ilaçları kullanmıyorum“ diyor.
Engin Aslan: “Eşim hamile olduğu için ilaç kullanmakta çok zorlanıyorduk. Haftada en az 2 kez ağır migren krizleri geçiriyordu. Kolyeyi takmaya başlayalı şuanda 1 ayı geçiyor bize 3 migren ağrısından sonra ağrıların azalacağı söylenmişti fakat az bile söylenmiş taktıktan sonra 1 kere bile migren krizi hissetmedim eşim. Mükemmel bir ürün gerçekten emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Makbule Yalçın: “alalı 3 gün oldu kızımda migren vardı hiç başı ağrımadı sabahları çok dinç kalkıyor eğer böyle giderse verdiğim para bin kat helal olsun”
Engin Soydan: “haftada 1-2 kez migren baş ağrısı yaşıyordum. Ayda bire kadar düştü şaşılacak bir şey...”
Yusuf Çetintaş: “Eşim yıllardır migren rahatsızlığı çekiyordu eşim ve ben hayatımız bir kâbus olmuştu masaya oturup birlikte yemek bile yiyemiyorduk her gün uyuyordu bir avuç ağrı kesici içiyordu. Yere yığılıp kalıyordu. Jinsei kolyeyi 2 aya yakın kullanıyor. Allah hepinizden razı olsun. O kâbuslu günler bitti sanki yeniden doğduk gibiyiz evin huzuru geldi sırt ağrıları da geçti bende. Geçenlerde Alka Gruba gittim her kese tavsiye ettiğim için arkadaşa da aldım inşallah arkadaşımda bana ve size dua ederler jinseiye ve emeği gecen her kese teşekkür ederim.”
Aysu Aslanova: “Ben Jinsei kolyeyi dayanılmaz migren ağrılarım için en son çare olarak aldım ve şimdilik inanılmaz etkisini gördüm! Yaklaşık 1 aydır kullanıyorum ve hiç migren atağım olmadi. Migreni olanlar denesin bence. Normalde migrenli bir kişinin kapalı yerlerde alış-veriş merkezlerinde filan uzun sure ağrısız kalması zordur. Kolyeden sonra sorunum olmadı diyebilirim.”
Erkan Tiyesti: “bu kolyeyi kullanmaya başladığımda arkadaşlarım ve akrabalarım dalga geçtiler olur mu hiç öyle şey ama bence oldu. Migren ataklarım azaldı. Takmadığım zamanlarda yokluğunu çok hissediyorum.”
Bu şekilde yüzlerce yoruma rastlayabiliyorsunuz. Gerçekten şaşırtıcı! İşin garip tarafı ise birçok yorumda telefon numaraları bırakılmış durumda!
NEDİR BU JİNSEİ LİFE POWER?
Türkiye’de ilk ve tek radyo frekans dalgalarını kırdığına dair bilimsel belge içeren tek ürün, 2010 yılında İngiltere Kay Pidgeon'da yaptığı bilimsel araştırmanın ilk nicel gözlem hipotezini basına açan Jinsei. Uluslararası kabul görmüş PIP teknolojisi kullanarak vücuda temas halindeyken yapılan inceleme de vücuda bir auro kalkanı (Vücuttan yayılan ışınsal bir enerji alanı) oluşturduğu ispatlandı.
Sıkı takipçileri ve/veya kullanıcıları arasında bu ürünü kullanan ünlü simalarda var. Bunlardan bazıları; Ajda Pekkan, Arda Turan, Fatih Terim, Hakan Yılmaz, Songül Karlı, Ender Saraç, Gökçe Özyol, Emre Belezoğlu, Hakan Şükür, Süleyman Demirel, Nurseli İdiz, Gökçe Özyol, Christof Daum, Hakan Şükür, Songül Karlı, Ozan Orhon, Yılmaz Erdoğan, şeklinde liste uzayıp gidiyor. Televizyon ekranının her köşesinde Jinsei'yi görmek mümkün; Kurtlar Vadisi, Yahşi Cazibe, Kavak Yelleri, Papatyam bunlardan sadece bazıları.
FOX TV Ana haber bültenine göre Ajda Pekkan: "Bana bu kolyeyi Ender Saraç tavsiye etti. Ona müteşekkirim. Vücudumdaki değişikliği anında hissettim. Çok daha zinde çok daha formdayım" diyor.
Jinsei'nin resmi web sayfasında kullananların telefon numaralarını bıraktığını da görebiliyorsunuz.
Jinsei'nin başarılı sonuçlar aldığı hastalıklar sırasıyla;
• Migren
• Panik Atak
• Anksiyete
• Denge Sorunu
• Alzaymır
• Yorgunluk ve Halsizlik
• Stres
• Uykusuzluk
• Kemik ve Eklem Ağrıları
• Baş-Bel-Boyun-Omuz Ağrıları
• Ürtiker
• Uyku Apnesi
• Konsantre bozukluğu
DR. Ender Saraç: "Ben kullanıyorum tavsiyede ediyorum, en azından ne yapabilirsek kardır" demiş.
Jinsei Life Power yetkilileri, sahte ürün uyarısında bulunuyor Türkiye’de sadece Alka Grup tarafından satışının yapıldığını ve bu sayede sahte ürünlerin önüne geçtiklerini ekliyorlar.
Jinsei ile ilgili sormak istediğiniz tüm soruları 444 16 82 danışma hattından sorabiliyorsunuz. Daha detaylı bilgi ve yorumlar için www .jinseipower.com adresine girebilirsiniz. Ayrıca ürünü bir ay kullanıp fayda görmezseniz iade edebiliyorsunuz. Firma yetkilileri, iade konusuna çok önem verdiklerini ve bu sayede yüz binlerce kişiye ulaştıklarını belirtiyor.
Kaynaklar
Yıllık 2.5 milyon €'ya Fener'e 'evet' dedi
İtalyan basını da sarı-lacivertlilerin Lucio'yla el sıkıştığını duyurdu. Sky Sport İtalia, flaş haberi "Lucio, Moratti'den izin alıp görüştüğü Fenerbahçe ile anlaştı" diye duyurdu. Tek pürüz, sözleşmenin 1+1 mi, yoksa 2 yıllık mı olacağı...
Transferde ezeli rakipleri kıskandıracak hamleler yapmaya başlayan Fenerbahçe, bir dünya yıldızını daha renklerine katmaya çok yakın. Sarı-lacivertli takımın, İnter'in 105 kez Brezilya Milli Takımı forması giyen ünlü stoperi Lucio'yla anlaştığı ileri sürüldü. Lucio'nun yıllık 2.5 milyon euro alacağı belirtildi.
İMZA BİRKAÇ GÜN İÇİNDE
Flaş haber, Çizme medyasında da geniş yer buldu. Sky Sport İtalia, Lucio ile F.Bahçe yönetiminin bir araya gelerek senelik 2.5 milyon euro'ya el sıkıştığını, işin küçük detaylara kaldığını bildirdi. Haberde, sarılacivertlilerin 34 yaşındaki futbolcu ile sözleşme imzalamasının beklendiği belirtildi.
PSG DE APORTTA BEKLİYOR
Lucio'nun 2 yıllık sözleşme istediği, F.Bahçe'nin ise 1+1'de direttiği, tek pürüzün bu olduğu vurgulandı. PSG'nin de listesinde olan Lucio'nun, İnter'le 2014'e kadar sözleşmesi bulunuyor. Ancak kadroda gençleştirmeye giden Çizme ekibinin Lucio'yu bedelsiz bırakabileceği belirtiliyor.
BAŞKAN MORATTİ GİTMESİNE İZİN VERDİ
Fenerbahçe ile görüşmek için İnter Başkanı Massimo Moratti'den izin alan Lucio, Kuyt'tan sonra Fener'in ikinci büyük bombası olmaya çok yakın. 1.88 boyundaki ünlü stoper, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, "Türkiye'de oynamak ile ilgili hiçbir sıkıntım yok" demişti.
İMZA BİRKAÇ GÜN İÇİNDE
Flaş haber, Çizme medyasında da geniş yer buldu. Sky Sport İtalia, Lucio ile F.Bahçe yönetiminin bir araya gelerek senelik 2.5 milyon euro'ya el sıkıştığını, işin küçük detaylara kaldığını bildirdi. Haberde, sarılacivertlilerin 34 yaşındaki futbolcu ile sözleşme imzalamasının beklendiği belirtildi.
PSG DE APORTTA BEKLİYOR
Lucio'nun 2 yıllık sözleşme istediği, F.Bahçe'nin ise 1+1'de direttiği, tek pürüzün bu olduğu vurgulandı. PSG'nin de listesinde olan Lucio'nun, İnter'le 2014'e kadar sözleşmesi bulunuyor. Ancak kadroda gençleştirmeye giden Çizme ekibinin Lucio'yu bedelsiz bırakabileceği belirtiliyor.
BAŞKAN MORATTİ GİTMESİNE İZİN VERDİ
Fenerbahçe ile görüşmek için İnter Başkanı Massimo Moratti'den izin alan Lucio, Kuyt'tan sonra Fener'in ikinci büyük bombası olmaya çok yakın. 1.88 boyundaki ünlü stoper, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, "Türkiye'de oynamak ile ilgili hiçbir sıkıntım yok" demişti.
Şok iddia! UEFA F.Bahçe'ye...
Hıncal Uluç, yeni federasyonun Mehmet Ali Aydınlar dönemindeki gibi hata yapmamasını dile getirirken; UEFA'nın da kendilerine tuzak kurduğunu ifade etti.
Sabah Gazetesi'nin usta kalemlerinden Hıncal Uluç, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran spor olaylarını sabahspor.com'a değerlendirdi.
İşte Hıncal Uluç'un yorumları...
- UEFA, Avrupa'ya gidecek takımlarımızı onaylarken Galatasaray ve Trabzonspor'u açıkladı. Fenerbahçe, Bursa ve Beşiktaş için uyarılarda bulundu. TFF'ye "Yeni liste yollayın, Fenerbahçe'yi listeye yazmayın" dediği öğrenildi!
Fenerbahçe'nin şanssızlığı işlerin üç kolda da yavaş gitmesi. Mehmet Ali Aydınlar'ın başkan olduğu dönemde Futbol Federasyonu işi uzattı.
Arkadan gelen Yıldırım Demirören'in başkan olduğu Futbol Federasyonu çorba gibi olan işi aldı. Onlar da daha fazla vakit kaybedilmesin diye ham, hum şarolop bir karar verdiler. Adliyede mahkemelerde iş uzuyor.
Garip bir şekilde UEFA da işi uzatıyor. Ama Yıldırım Demirören federasyonunun aynı şekilde ikinci defa tuzağa düşmemesi lazım.
Bunlar "Fenerbahçe'yi Avrupa'dan çekin" diye Mehmet Ali Aydınlar'a baskı yaptılar. "Çekmezseniz biz canınızı okuruz" dediler. Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu, Fenerbahçe'yi Avrupa'dan çekti. Ondan sonra Platini açıklama yaptı; "Bizimle alakası yok. Bu sizin federasyonunuzun kararı" diye.
Yani Platini kendini ve UEFA'yı kurtarmaya uğraşıyor. Şimdi yeniden "Siz Fenerbahçe'yi bildirmeyin" diyor.
Yok arkadaş ben şampiyon olan takımımı, ikinci olan takımımı bildiririm. Benim ceza kurullarım da ceza vermemiş. Neye dayanarak bildirmeyeceğim ismi sana? Senin paşa gönlün hoş olsun diye mi? Ben bildiririm, almazsan sen almazsın, hesabı da sen verirsin.
- Fenerbahçe yöneticileri de eski federasyonun yaptığı hatayı yapmayın uyarısında bulundular federasyona…
Yani Yıldırım Demirören Federasyonu onların istediklerini yaparsa, akıl almaz bir aptallık olur. Kimsenin aklı almaz! Aydınlar Federasyonu'nun başına gelenleri göre göre aynı tuzağa ikinci kez düşülmez! Yeni bir tuzak kurarlar, tamam ona düşebilirsin, mazeretin var. Ama aynı tuzağı kuracak, "Siz açıklayın, siz göndermeyin" diyecek. Sonra da "Türkiye Futbol Federasyonu'nun kararı, benim değil" diyecek. Yok ya!
İşte Hıncal Uluç'un yorumları...
- UEFA, Avrupa'ya gidecek takımlarımızı onaylarken Galatasaray ve Trabzonspor'u açıkladı. Fenerbahçe, Bursa ve Beşiktaş için uyarılarda bulundu. TFF'ye "Yeni liste yollayın, Fenerbahçe'yi listeye yazmayın" dediği öğrenildi!
Fenerbahçe'nin şanssızlığı işlerin üç kolda da yavaş gitmesi. Mehmet Ali Aydınlar'ın başkan olduğu dönemde Futbol Federasyonu işi uzattı.
Arkadan gelen Yıldırım Demirören'in başkan olduğu Futbol Federasyonu çorba gibi olan işi aldı. Onlar da daha fazla vakit kaybedilmesin diye ham, hum şarolop bir karar verdiler. Adliyede mahkemelerde iş uzuyor.
Garip bir şekilde UEFA da işi uzatıyor. Ama Yıldırım Demirören federasyonunun aynı şekilde ikinci defa tuzağa düşmemesi lazım.
Bunlar "Fenerbahçe'yi Avrupa'dan çekin" diye Mehmet Ali Aydınlar'a baskı yaptılar. "Çekmezseniz biz canınızı okuruz" dediler. Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu, Fenerbahçe'yi Avrupa'dan çekti. Ondan sonra Platini açıklama yaptı; "Bizimle alakası yok. Bu sizin federasyonunuzun kararı" diye.
Yani Platini kendini ve UEFA'yı kurtarmaya uğraşıyor. Şimdi yeniden "Siz Fenerbahçe'yi bildirmeyin" diyor.
Yok arkadaş ben şampiyon olan takımımı, ikinci olan takımımı bildiririm. Benim ceza kurullarım da ceza vermemiş. Neye dayanarak bildirmeyeceğim ismi sana? Senin paşa gönlün hoş olsun diye mi? Ben bildiririm, almazsan sen almazsın, hesabı da sen verirsin.
- Fenerbahçe yöneticileri de eski federasyonun yaptığı hatayı yapmayın uyarısında bulundular federasyona…
Yani Yıldırım Demirören Federasyonu onların istediklerini yaparsa, akıl almaz bir aptallık olur. Kimsenin aklı almaz! Aydınlar Federasyonu'nun başına gelenleri göre göre aynı tuzağa ikinci kez düşülmez! Yeni bir tuzak kurarlar, tamam ona düşebilirsin, mazeretin var. Ama aynı tuzağı kuracak, "Siz açıklayın, siz göndermeyin" diyecek. Sonra da "Türkiye Futbol Federasyonu'nun kararı, benim değil" diyecek. Yok ya!
17 Haziran 2012 Pazar
TFF'den F.Bahçe açıklaması
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanvekili Ufuk Özerten, UEFA'dan Galatasaray ve Trabzonspor'un Avrupa kupalarında yer alacağına yönelik ön onay yazısının federasyona ulaştığını doğrularken, Fenerbahçe'nin de Avrupa kupalarına gideceğine inandığını söyledi.
Ufuk Özerten; "UEFA'dan Galatasaray ve Trabzonspor ile ilgili bilgi federasyonumuza ulaştı. Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde, Trabzonspor ise Avrupa Ligi'nde mücadele edecek. Fenerbahçe'nin evrakları çok olduğu için incelemesi devam ediyor. Evrakların çeviri ve incelemesi zaman alıyor. Bu nedenle geciktiğini düşünüyorum. Türk futbolu için elimizden geleni yapıyoruz. Sonucu beklemek zorundayız. Fenerbahçe'nin de Avrupa kupalarına gideceğine inanıyorum" diye konuştu.
Dünya yıldızı F.Bahçe için hazır!
İnter’li Lucio’nun sarı-lacivertli formayı giymeye çok yakın olduğu bildirildi.
İtalyan basınında yer alan haberlerde Brezilyalı futbolcunun bavullarını toplamaya başladığı ve yakın bir zaman içinde Türkiye’ye gitmesinin beklendiği öne sürüldü.
Kulübe yakın Canale İnter internet sitesinde, ‘Öyle görünüyor ki Lucio adım adım Fenerbahçe’ye gidiyor’ ifadeleri kullanıldı. Lucio “Ben Bayern Münih’te oynadığım zaman bile Fenerbahçe bana teklif yapmıştı. O zaman anlaşmayı mümkün kılacak koşullar mevcut değildi. Şimdi belki farklı olabilir. Türkiye’de oynamak ile ilgili hiçbir sıkıntım yok” dedi.
Kulübe yakın Canale İnter internet sitesinde, ‘Öyle görünüyor ki Lucio adım adım Fenerbahçe’ye gidiyor’ ifadeleri kullanıldı. Lucio “Ben Bayern Münih’te oynadığım zaman bile Fenerbahçe bana teklif yapmıştı. O zaman anlaşmayı mümkün kılacak koşullar mevcut değildi. Şimdi belki farklı olabilir. Türkiye’de oynamak ile ilgili hiçbir sıkıntım yok” dedi.
F.Bahçe 7 transfer birden yaptı
FENERBAHÇE BAYAN VOLEYBOL TAKIMI 7 TRANSFER BİRDEN YAPTI
SARI-LACİVERTLİLER; PEQUENO, STEIBRECHER, OKUNİEWSKA, N.ÖZDEMİR, M.BOZ, G. DENKEL VE E.ONUR'U KADROSUNA KATTI
KAPTAN SEDA TOKATLIOĞLU'NUN SÖZLEŞMESİ İSE 1 YIL UZATILDI
SARI-LACİVERTLİLER; PEQUENO, STEIBRECHER, OKUNİEWSKA, N.ÖZDEMİR, M.BOZ, G. DENKEL VE E.ONUR'U KADROSUNA KATTI
KAPTAN SEDA TOKATLIOĞLU'NUN SÖZLEŞMESİ İSE 1 YIL UZATILDI
YEDİĞİMİZ GIDALARDA ARSENİK BİLE VAR!
TURKLAB’ın 3 ilde 10 gıda analiz laboratuvarında yaptırdığı analizlerde çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.
Sonuçları değerlendiren TURKLAB Başkanı Dr. Can Demir, gıda analizlerinde ağır metallerin yanı sıra arseniğe bile rastlandığını açıkladı.
Türkiye son 3 ay içerisinde gıda alanında ortaya çıkan sahteciliklerle sarsıldı. Mısır şurubu ile sahte bal üretimi yapıldığının ortaya çıkmasının ardından, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sahtecilik yapan firmaları deşifre etmeye başladı. Bunun üzerine geçmişte vatandaşların neredeyse hiç fark etmediği gıda analiz laboratuvarlarına yapılan başvurularda da artış yaşanmaya başladı.
Laboratuvarlara getirilen numunelerde ortaya çıkan sonuçları araştırıldı. Kalibrasyon ve Deney Laboratuvarları Derneği, (TURKLAB), İstanbul’da 8, İzmir’de 1 ve Antalya’da da 1 olmak üzere toplam 10 gıda analiz laboratuvarına getirilen numunelerin sonuçlarını açıkladı. Son 16 aylık sonuca göre, 10 laboratuvara toplam 297 bin 18 başvuru yapıldı. Başvurularda alınan numunelerin 110 bin 713’ü ithalat şirketlerinin kontrol için verilen ürünleri iken, 181 bin 925 de özel istek üzerine alınan numuneler oldu. Özel istek üzerine alınan numunelerin, bireyler, marketler, oteller ve lokantalara ait olduğu belirtildi. Çıkan sonuca göre ise, 297 bin 18 gıda numunesinden 280 bin 769’u gıda kodeksine uygun çıktı. Numunelerin 16 bin 411’inin ise sakıncalı olduğu tespit edildi. Sakıncalı bulunan gıda ürünlerinden 648’si ithal edilen ürünlerde, 14 bin 429’u da özel istek üzerine alınan numunelerde çıktı. Bu da vatandaşların getirdiği numunelerin yüzde 7’sinin sakıncalı olduğunu ortaya koydu. TURKLAB Başkanı Dr. Can Demir sakıncalı bulunan gıda ürünlerinin hayvansal kökenli ürünler olduğunu belirterek, bu ürünlerin kırmızı et, beyaz et ve ürünleri, süt ürünleri, peynir ve yumurta ürünleri olduğunu söyledi. Hayvanlardan insana geçen 230 hastalığın olduğunu belirten Demir; “Özel istek üzerine verilen numulerde, sakıncalılar ağırlıklı olarak hastalık yapan bakteriler tespit edildi. Patojen yani zehirlenme veya hastalıklara hatta ölüme bile neden olan bakteriler ile beraber kirlilik de tespitlerde yer aldı. İthalatta tespit edilen maddelerde ise ağır metaller bulundu. Bunlar kurşun, krom, kadmiyum gibi ağır metaller. Bunun yanında arsenik ve küf bile tespit edildi.”
Laboratuvara başvurun
Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, tüketicinin bir ürünü dışarıdan inceleyerek sahte olup olmadığını anlamasının mümkün olmadığını söyledi. Ataman, “Sahte ürün ancak laboratuvar analizi ile ve kayıt sisteminin takibi ile anlaşılabilir. Yani ayrıntılı sistem kontrolü ile. Tüketici ne yapmalı? Tüm bu olanlar aklını karıştırıyor ama kayıtlı ve onaylı ürün tüketmeye devam etmeli” dedi.
Sahteciliği nasıl yapıyorlar?
Gıda ürünlerinde sahteciliğin birçok yolu var. İşte o hileler...
- Sucuk, salam, sosis: Sakatat veya kanatlı etlerin kemiğinin üzerinden sıyrılmış mekanik kıyma konuluyor. Buna Mecanical Debone Meat (MDM) yani manyetik kıyma da deniliyor.
- Kaşar peyniri: Miladı dolmuş kaşar peynirler tekrar eritilip yeniden kaşar peyniri yapılıyor.
- Beyaz peynir: Yağ oranında hile yapılarak, mayalamadan önce yağı alınıyor. Ayrıca nişasta ve bitkisel yağlarda kullanabiliyor.
- Süt tozu: İçerisine tebeşir tozu ve pudra şekeri katılabiliyor.
- Yoğurt: Su tutucu katılabiliyor. Yoğurdun gramajı artıyor. Kıvam arttırmak ve yine su tutması için ayrıca jelatin katılıyor. Jelatin, domuzun deri veya kemiklerinin kaynatılmasıyla elde ediliyor.
- Eritme peynir: Eski peynirler eritilerek eritme peynir haline getiriliyor.
- Tereyağı: Normalde sütün içerisindeki yağ çekilip tereyağı elde ediliyor. Ancak hilekarlar tereyağı yapılırken mitkisel margarin de katabiliyorlar.
- Zeytinyağı: Kanola, mısır gibi ucuz yağlarla karıştırma yapılabiliyor. Ayrıca sabun üretiminde kullanılması gereken asidi yüksek yağlar, işlemden geçirilerek sızma zeytinyağı diye satılıyor.
- Dondurma: Şeker yerine yapay tatlandırıcı, doğal sahlep yerine suni sahlep, süt yerine su ve süt tozu, meyve yerine yapay meyve boyası katılarak dondurma elde edilebiliyor. Ayrıca kıvamı tutturmak için de jelatin kullanılabiliyor.
- Baharat: Kremit tozu karıştırılabiliyor. Pul biberde de kırmızılığı artırmak için boya maddesi katılabiliyor.
- Çay: Körpe filiz yerine kart dallar çaya karıştırılabiliyor. Ayrıca karaciğere zarar veren küflü çaylar da satılabiliyor.
- Süt: Uzun süre dayanması için sütün yağı çekilebiliyor, su katılabiliyor, asitlik gelişimini maskelemek amacıyla nötrleyici maddeler kullanılabiliyor.
- Bal: Sadece mısır şurubu kullanılarak sözde bal üretilebiliyor.
- Kıyma: Kedi-köpek için ayrılan kemikler kıymaya katılıp satılabiliyor. Bunun yanında, tavuğun gagası, tırnağı bile kıymaya katılabiliyor.
Türkiye son 3 ay içerisinde gıda alanında ortaya çıkan sahteciliklerle sarsıldı. Mısır şurubu ile sahte bal üretimi yapıldığının ortaya çıkmasının ardından, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sahtecilik yapan firmaları deşifre etmeye başladı. Bunun üzerine geçmişte vatandaşların neredeyse hiç fark etmediği gıda analiz laboratuvarlarına yapılan başvurularda da artış yaşanmaya başladı.
Laboratuvarlara getirilen numunelerde ortaya çıkan sonuçları araştırıldı. Kalibrasyon ve Deney Laboratuvarları Derneği, (TURKLAB), İstanbul’da 8, İzmir’de 1 ve Antalya’da da 1 olmak üzere toplam 10 gıda analiz laboratuvarına getirilen numunelerin sonuçlarını açıkladı. Son 16 aylık sonuca göre, 10 laboratuvara toplam 297 bin 18 başvuru yapıldı. Başvurularda alınan numunelerin 110 bin 713’ü ithalat şirketlerinin kontrol için verilen ürünleri iken, 181 bin 925 de özel istek üzerine alınan numuneler oldu. Özel istek üzerine alınan numunelerin, bireyler, marketler, oteller ve lokantalara ait olduğu belirtildi. Çıkan sonuca göre ise, 297 bin 18 gıda numunesinden 280 bin 769’u gıda kodeksine uygun çıktı. Numunelerin 16 bin 411’inin ise sakıncalı olduğu tespit edildi. Sakıncalı bulunan gıda ürünlerinden 648’si ithal edilen ürünlerde, 14 bin 429’u da özel istek üzerine alınan numunelerde çıktı. Bu da vatandaşların getirdiği numunelerin yüzde 7’sinin sakıncalı olduğunu ortaya koydu. TURKLAB Başkanı Dr. Can Demir sakıncalı bulunan gıda ürünlerinin hayvansal kökenli ürünler olduğunu belirterek, bu ürünlerin kırmızı et, beyaz et ve ürünleri, süt ürünleri, peynir ve yumurta ürünleri olduğunu söyledi. Hayvanlardan insana geçen 230 hastalığın olduğunu belirten Demir; “Özel istek üzerine verilen numulerde, sakıncalılar ağırlıklı olarak hastalık yapan bakteriler tespit edildi. Patojen yani zehirlenme veya hastalıklara hatta ölüme bile neden olan bakteriler ile beraber kirlilik de tespitlerde yer aldı. İthalatta tespit edilen maddelerde ise ağır metaller bulundu. Bunlar kurşun, krom, kadmiyum gibi ağır metaller. Bunun yanında arsenik ve küf bile tespit edildi.”
Laboratuvara başvurun
Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, tüketicinin bir ürünü dışarıdan inceleyerek sahte olup olmadığını anlamasının mümkün olmadığını söyledi. Ataman, “Sahte ürün ancak laboratuvar analizi ile ve kayıt sisteminin takibi ile anlaşılabilir. Yani ayrıntılı sistem kontrolü ile. Tüketici ne yapmalı? Tüm bu olanlar aklını karıştırıyor ama kayıtlı ve onaylı ürün tüketmeye devam etmeli” dedi.
Sahteciliği nasıl yapıyorlar?
Gıda ürünlerinde sahteciliğin birçok yolu var. İşte o hileler...
- Sucuk, salam, sosis: Sakatat veya kanatlı etlerin kemiğinin üzerinden sıyrılmış mekanik kıyma konuluyor. Buna Mecanical Debone Meat (MDM) yani manyetik kıyma da deniliyor.
- Kaşar peyniri: Miladı dolmuş kaşar peynirler tekrar eritilip yeniden kaşar peyniri yapılıyor.
- Beyaz peynir: Yağ oranında hile yapılarak, mayalamadan önce yağı alınıyor. Ayrıca nişasta ve bitkisel yağlarda kullanabiliyor.
- Süt tozu: İçerisine tebeşir tozu ve pudra şekeri katılabiliyor.
- Yoğurt: Su tutucu katılabiliyor. Yoğurdun gramajı artıyor. Kıvam arttırmak ve yine su tutması için ayrıca jelatin katılıyor. Jelatin, domuzun deri veya kemiklerinin kaynatılmasıyla elde ediliyor.
- Eritme peynir: Eski peynirler eritilerek eritme peynir haline getiriliyor.
- Tereyağı: Normalde sütün içerisindeki yağ çekilip tereyağı elde ediliyor. Ancak hilekarlar tereyağı yapılırken mitkisel margarin de katabiliyorlar.
- Zeytinyağı: Kanola, mısır gibi ucuz yağlarla karıştırma yapılabiliyor. Ayrıca sabun üretiminde kullanılması gereken asidi yüksek yağlar, işlemden geçirilerek sızma zeytinyağı diye satılıyor.
- Dondurma: Şeker yerine yapay tatlandırıcı, doğal sahlep yerine suni sahlep, süt yerine su ve süt tozu, meyve yerine yapay meyve boyası katılarak dondurma elde edilebiliyor. Ayrıca kıvamı tutturmak için de jelatin kullanılabiliyor.
- Baharat: Kremit tozu karıştırılabiliyor. Pul biberde de kırmızılığı artırmak için boya maddesi katılabiliyor.
- Çay: Körpe filiz yerine kart dallar çaya karıştırılabiliyor. Ayrıca karaciğere zarar veren küflü çaylar da satılabiliyor.
- Süt: Uzun süre dayanması için sütün yağı çekilebiliyor, su katılabiliyor, asitlik gelişimini maskelemek amacıyla nötrleyici maddeler kullanılabiliyor.
- Bal: Sadece mısır şurubu kullanılarak sözde bal üretilebiliyor.
- Kıyma: Kedi-köpek için ayrılan kemikler kıymaya katılıp satılabiliyor. Bunun yanında, tavuğun gagası, tırnağı bile kıymaya katılabiliyor.
13 Haziran 2012 Çarşamba
EĞİTİMDE ÜÇ SÖMESTR DÖNEMİ
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, velilerin de onay vermesi durumunda okulların 3 döneme çıkarılacağını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Kürtçe'nin önümüzde eğitim öğretim yılından itibaren seçmeli ders olmasına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bu yılın Kürtçe'de hazırlık dönemi olacağını anlatan Bakan Dinçer, önümüzdeki yıldan itibarense seçmeli derslerin oturacağını söyledi. Kürtçe'nin yanı sıra çok sayıda seçmeli ders olacağını belirten Dinçer, diğer dil ve lehçelere ilişkin de seçmeli derslerin müfredatta yer alacağını kaydetti. Aleviliğin de seçeli dersler arasında bulunacağını söyledi.
MATEMATİK DERSİ ARTIYOR
Bazı gazetelerin Ankara Temsilcileri ile bir araya gelen Bakan Dinçer, yeni eğitim sistemine ilişkin önemli bilgiler verdi. Okulların 2 dönem yerine üç dönem olması konusunda henüz verilmiş bir kararın olmadığını söyleyen Ömer Dinçer, bu konuyu velilere soracaklarını açıkladı. Velilerden gelen talebe göre adım atılacağını aktardı.
Bakan Dinçer'in verdiği bilgiye zorunlu derslere ilişkin de önemli değişiklik yapıldı. Buna göre matematik öğretimine ayrılacak süre, uluslararası ortalamaların yaklaşık 90 saat üzerine çekildi. Yeni dönemde haftalık ders saatleri kademeli olarak artırılıyor.
8 YILDA 288 SAAT
Zorunlu ders saatleri de değişiyor. Türkçe dersinde halen haftalık ders saati ilk üç yılda 11 saat, dört ve beşinci sınıflarda altı saat ve altı-sekizinci sınıflarda beş saat olarak uygulanırken yeni dönemde ilk iki yıl 10 saat, üç ve dördüncü sınıflarda sekiz saat, beş ve altıncı sınıflarda altı saat, yedi ve sekizinci sınıflarda ise beş saat olarak uygulanacak. Matematik dersinde ise halen haftalık ders saati birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar haftada dört saat iken yeni dönemde birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar beş saat olarak uygulanacak. Böylece toplamda sekiz yıllık öğretimde 288 saatlik bir artış gerçekleşecek. Fen Bilimleri öğretimine ayrılan süre uluslar arası ortalamalar düzeyine yükseltilecek.
YABANCI DİL 2. SINIFTA BAŞLIYOR
Yabancı dil öğretiminde de yeni bir döneme giriliyor. Halen dört ve beşinci sınıflarda haftada üç saat, beş-sekizinci sınıflarda haftalık dört saat olarak uygulanan yabancı dil eğitimi, ikinci sınıftan başlayacak. Dördüncü sınıflarda haftada 2 saat, beş-sekizinci sınıflarda haftada dört saat olarak düzenlenecek. Buna göre yabancı dil öğretimi iki yıl daha erkene çekilecek. Daha küçük yaşta yabancı dil öğrenmesi sağlanacak. Yabancı dil öğretiminde toplamda 144 saatlik bir artış olacak.
DEMOKRASİ DERSİ MECBURİ
Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi dersinin adı 'İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi' dersi olarak değiştirilecek. Mevcut durumda 1 saat ve seçmeli olan bu ders, zorunlu olarak ve haftalık 2 saat olarak uygulanacak. Görsel Sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi ve Spor dersleri ilkokulda Görsel Sanatlar ve Müzik dersleri olarak haftalık birer saat verilecek. Oyun ve Fizikî Etkinlikler dersi ise ilk üç sınıfta haftada beşer saat, dördüncü sınıfta ise iki saat olacak.
KUR'AN DERSİ İSTEĞE BAĞLI
Zorunlu derslere ilaveten beşinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar her sınıf düzeyinde haftalık sekiz saat öğrencilerin ilgi ve tercihlerine göre dersler seçebilecek. Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed'in Hayatı, Yazarlık ve Yazma Becerileri 5'incisınıftan 8'inci sınıfa kadar sürekli olarak alınabileceği gibi, öğrencinin istediği herhangi bir sınıf düzeyinde de alınabilecek.
Yazılım müfredata girdi
Hıristiyanlık, Musevilik dinleri ve Alevilik inancına ilişkin seçmeli derslerde de 10 öğrenci şartı aranacak. Seçmeli dersler arasında 'yazılım' dersi de olacak ve her öğrenci basit bilgisayar yazılımı yapabilecek hale getirilecek. İmam Hatip'lerde de zorunlu dersler aynı olacak. Meslek dersleri ayrıca eklenecek.
ZEKA OYUNLARI DA DERS OLDU
Öğrenciler ilgi ve yetenekleri doğrultusunda seçmeli derslerin her birini iki ya da dört saat olarak seçebilecekler. Müfredata yeni giren Zeka Oyunları dersleri de birden fazla öğretim yılında 5'incisınıftan 8'inci sınıfa kadar sürekli olarak alınabilek.
Sadece Kürtçe değil diğer diller de ders olabilecek
Yeni dönemde seçmeli dersler arasında sadece Kürtçe olmayacak. 'Yaşayan Diller ve Lehçeler' dersini seçen öğrenciler, yeterli talep olması halinde, Kürtçe, Zazaca, Abhazca, Çerkezce, Lazca, Boşnakça gibi dersler açılabilecek. Yeterli talep 10 öğrenciye kadar kabul edilecek. Bu konuda en önemli sorun öğretmen temini olacak. Dinçer, Mardin ve Bingöl'deki üniversitelerle görüştüklerini Kürt kökenli Türkçe, Edebiyat öğretmenlerinin Kürtçe alanında yüksek lisans yapmaları halinde Kürtçe öğretmeni olarak görevlendirilebileceklerini söyledi. Bakan Dinçer diğer dil ve lehçeler konusunda doğabilecek öğretmen sıkıntısının nasıl aşılacağı konusunda ise bilgi vermedi.
66 aylık olan herkesi okula alacağız
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, toplantıda okula başlama yaşıyla ilgili tartışmalara da son noktayı koydu. Okula başlama yaşının ileri çekildiği belirten Bakan Ömer Dinçer, 66 ayını dolduran çocuklar zorunlu olarak okula kaydedileceğini anlattı. Doktor raporuyla çocuğun psikolojik olarak her hangi bir sorunu yoksa okula alınacağını söyleyen Dinçer, okula başlama yaşının öne alınmasına yönelik tepkilerin ideolojik olduğunu ileri sürdü. Bakan Dinçer, anamuhalefet partilerinin bu konudaki eleştirilerine ise şu sözlerle karşılık verdi: 'Eğer 66 ayını doldurmuşsa sayın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu'nun torununu da okula alacağım.'
Alevilik bölümü dedelerle hazırlanabilir
Yeni dönemde isteğe bağlı olarak İslam Dini, Hristiyanlık, Musevilik dinleri ile Alevilik İnancına ait bilgilerin verilebilmesi öngörülüyor. Milli Eğitim Bakanı Dinçer, yeterli talep olmak kaydıyla, Temel Dini Bilgiler dersinde bir sınıfta islam dini öğretilirken bir başka sınıfta alevilik öğretilebileceğini söyledi. Dinçer, Alevilik dersi müfredatının dedelerle birlikte hazırlanabilecek ve derslere bu müfredat hakkında eğitim verilecek Derselere, Alevi öğretmenler girebilecek. Alevilik dersine sunni öğretmenin girmesini doğru bulmadığını da sözlerine ekledi. Dinçer, zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin kalacağını, ancak müfredatının baştan sona değiştirileceğini de söyledi. Buna göre abdest alma namaz kılma gibi detaylar seçmeli Temel Dini Bilgiler dersinde verilecek.
MATEMATİK DERSİ ARTIYOR
Bazı gazetelerin Ankara Temsilcileri ile bir araya gelen Bakan Dinçer, yeni eğitim sistemine ilişkin önemli bilgiler verdi. Okulların 2 dönem yerine üç dönem olması konusunda henüz verilmiş bir kararın olmadığını söyleyen Ömer Dinçer, bu konuyu velilere soracaklarını açıkladı. Velilerden gelen talebe göre adım atılacağını aktardı.
Bakan Dinçer'in verdiği bilgiye zorunlu derslere ilişkin de önemli değişiklik yapıldı. Buna göre matematik öğretimine ayrılacak süre, uluslararası ortalamaların yaklaşık 90 saat üzerine çekildi. Yeni dönemde haftalık ders saatleri kademeli olarak artırılıyor.
8 YILDA 288 SAAT
Zorunlu ders saatleri de değişiyor. Türkçe dersinde halen haftalık ders saati ilk üç yılda 11 saat, dört ve beşinci sınıflarda altı saat ve altı-sekizinci sınıflarda beş saat olarak uygulanırken yeni dönemde ilk iki yıl 10 saat, üç ve dördüncü sınıflarda sekiz saat, beş ve altıncı sınıflarda altı saat, yedi ve sekizinci sınıflarda ise beş saat olarak uygulanacak. Matematik dersinde ise halen haftalık ders saati birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar haftada dört saat iken yeni dönemde birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar beş saat olarak uygulanacak. Böylece toplamda sekiz yıllık öğretimde 288 saatlik bir artış gerçekleşecek. Fen Bilimleri öğretimine ayrılan süre uluslar arası ortalamalar düzeyine yükseltilecek.
YABANCI DİL 2. SINIFTA BAŞLIYOR
Yabancı dil öğretiminde de yeni bir döneme giriliyor. Halen dört ve beşinci sınıflarda haftada üç saat, beş-sekizinci sınıflarda haftalık dört saat olarak uygulanan yabancı dil eğitimi, ikinci sınıftan başlayacak. Dördüncü sınıflarda haftada 2 saat, beş-sekizinci sınıflarda haftada dört saat olarak düzenlenecek. Buna göre yabancı dil öğretimi iki yıl daha erkene çekilecek. Daha küçük yaşta yabancı dil öğrenmesi sağlanacak. Yabancı dil öğretiminde toplamda 144 saatlik bir artış olacak.
DEMOKRASİ DERSİ MECBURİ
Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi dersinin adı 'İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi' dersi olarak değiştirilecek. Mevcut durumda 1 saat ve seçmeli olan bu ders, zorunlu olarak ve haftalık 2 saat olarak uygulanacak. Görsel Sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi ve Spor dersleri ilkokulda Görsel Sanatlar ve Müzik dersleri olarak haftalık birer saat verilecek. Oyun ve Fizikî Etkinlikler dersi ise ilk üç sınıfta haftada beşer saat, dördüncü sınıfta ise iki saat olacak.
KUR'AN DERSİ İSTEĞE BAĞLI
Zorunlu derslere ilaveten beşinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar her sınıf düzeyinde haftalık sekiz saat öğrencilerin ilgi ve tercihlerine göre dersler seçebilecek. Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed'in Hayatı, Yazarlık ve Yazma Becerileri 5'incisınıftan 8'inci sınıfa kadar sürekli olarak alınabileceği gibi, öğrencinin istediği herhangi bir sınıf düzeyinde de alınabilecek.
Yazılım müfredata girdi
Hıristiyanlık, Musevilik dinleri ve Alevilik inancına ilişkin seçmeli derslerde de 10 öğrenci şartı aranacak. Seçmeli dersler arasında 'yazılım' dersi de olacak ve her öğrenci basit bilgisayar yazılımı yapabilecek hale getirilecek. İmam Hatip'lerde de zorunlu dersler aynı olacak. Meslek dersleri ayrıca eklenecek.
ZEKA OYUNLARI DA DERS OLDU
Öğrenciler ilgi ve yetenekleri doğrultusunda seçmeli derslerin her birini iki ya da dört saat olarak seçebilecekler. Müfredata yeni giren Zeka Oyunları dersleri de birden fazla öğretim yılında 5'incisınıftan 8'inci sınıfa kadar sürekli olarak alınabilek.
Sadece Kürtçe değil diğer diller de ders olabilecek
Yeni dönemde seçmeli dersler arasında sadece Kürtçe olmayacak. 'Yaşayan Diller ve Lehçeler' dersini seçen öğrenciler, yeterli talep olması halinde, Kürtçe, Zazaca, Abhazca, Çerkezce, Lazca, Boşnakça gibi dersler açılabilecek. Yeterli talep 10 öğrenciye kadar kabul edilecek. Bu konuda en önemli sorun öğretmen temini olacak. Dinçer, Mardin ve Bingöl'deki üniversitelerle görüştüklerini Kürt kökenli Türkçe, Edebiyat öğretmenlerinin Kürtçe alanında yüksek lisans yapmaları halinde Kürtçe öğretmeni olarak görevlendirilebileceklerini söyledi. Bakan Dinçer diğer dil ve lehçeler konusunda doğabilecek öğretmen sıkıntısının nasıl aşılacağı konusunda ise bilgi vermedi.
66 aylık olan herkesi okula alacağız
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, toplantıda okula başlama yaşıyla ilgili tartışmalara da son noktayı koydu. Okula başlama yaşının ileri çekildiği belirten Bakan Ömer Dinçer, 66 ayını dolduran çocuklar zorunlu olarak okula kaydedileceğini anlattı. Doktor raporuyla çocuğun psikolojik olarak her hangi bir sorunu yoksa okula alınacağını söyleyen Dinçer, okula başlama yaşının öne alınmasına yönelik tepkilerin ideolojik olduğunu ileri sürdü. Bakan Dinçer, anamuhalefet partilerinin bu konudaki eleştirilerine ise şu sözlerle karşılık verdi: 'Eğer 66 ayını doldurmuşsa sayın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu'nun torununu da okula alacağım.'
Alevilik bölümü dedelerle hazırlanabilir
Yeni dönemde isteğe bağlı olarak İslam Dini, Hristiyanlık, Musevilik dinleri ile Alevilik İnancına ait bilgilerin verilebilmesi öngörülüyor. Milli Eğitim Bakanı Dinçer, yeterli talep olmak kaydıyla, Temel Dini Bilgiler dersinde bir sınıfta islam dini öğretilirken bir başka sınıfta alevilik öğretilebileceğini söyledi. Dinçer, Alevilik dersi müfredatının dedelerle birlikte hazırlanabilecek ve derslere bu müfredat hakkında eğitim verilecek Derselere, Alevi öğretmenler girebilecek. Alevilik dersine sunni öğretmenin girmesini doğru bulmadığını da sözlerine ekledi. Dinçer, zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin kalacağını, ancak müfredatının baştan sona değiştirileceğini de söyledi. Buna göre abdest alma namaz kılma gibi detaylar seçmeli Temel Dini Bilgiler dersinde verilecek.
İlkokul ve ortaokul ders saatleri yenileniyor
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) hazırladığı taslak haftalık ders çizelgesine göre, gelecek yıldan itibaren ilkokul ve ortaokullarda okutulan haftalık ders saatlerinde artış olacak.
Bazı sınıflarda zorunlu
Milli
Taslak haftalık ders çizelgesinin hazırlanmasında, uluslararası karşılaştırmalar dikkate alındı. Yapılan çalışmayla okuma yazma, matematik ve fen bilimleri alanları başta olmak üzere uluslararası alanda rekabet edebilirliği sağlayacak temel becerilerin geliştirilmesi ve öğrencilerin gelişim, ilgi, beklenti ve tercihlerini dikkate alan, demokratik yapıda ders seçmeye imkan verecek bir öğretim yapısının oluşturulması amaçlanıyor.
Çalışmaya göre, haftalık ders saatleri kademeli bir artış içinde yapılandırıldı. Zorunlu derslerde 1. sınıftaki haftalık ders saati 25'ten 26'ya, 2. sınıftaki haftalık ders saati 25'ten 28'e, 3. sınıftaki haftalık ders saati 25'ten 28'e, 4. sınıftaki haftalık ders saati 26'dan 30'a çıkarıldı. Bu sınıflarda yapılacak serbest etkinlik saatleriyle haftalık toplam ders saati 30 olacak.
İkinci kademe olan ortaokuldaki zorunlu ve seçmeli derslerle birlikte 5. sınıftaki toplam haftalık ders saati 30'dan 36'ya, 6. sınıftaki haftalık ders saati 30'dan 36'ya, 7. sınıftaki haftalık ders saati 30'dan 37'ye ve 8. sınıftaki haftalık ders saati ise 30'dan 37'ye çıkarılacak.
Matematik ders saati artıyor
Zorunlu derslerden Türkçe'nin saati 1. ve 2. sınıflarda azalırken, ''Oyun ve Fiziki Etkinlikler'' ile ''İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi'' dersleri çizelgeye eklendi.
Türkçe dersi, mevcut durumda haftalık ders saati ilk 3 yılda 11 saat, 4. ve 5. sınıflarda 6 saat ve 6, 7 ve 8. sınıflarda ise 5 saat veriliyordu. Zorunlu derslerde yapılan değişiklikle Türkçe dersi ilk 2 yıl 10 saat, 3. ve 4. sınıflarda 8 saat, 5. ve 6. sınıflarda 6 saat, 7. ve 8. sınıflarda ise 5 saat olacak.
Mevcut durumda haftalık ders saati 1. sınıftan 8. sınıfa kadar haftada 4 saat verilen matematik dersi 1 saat artırılarak her sınıfta 5 saat verilecek. Böylece matematik dersi, sekiz yıllık öğretimde 288 saatlik bir artış gerçekleşecek şekilde düzenlenmiş olacak. Matematik öğretimine ayrılacak süre de uluslararası ortalamaların yaklaşık 90 saat üzerine çekilecek.
Temel sayısal becerilerin istihdam edilebilirlik, ekonomik ve sosyal kalkınmaya etkileri açısından önemiyle genel olarak matematik öğretimi için mevcut çizelgede ayrılan sürenin yetersiz kaldığına ilişkin araştırma sonuçları ve öğretmenlerden elde edilen bilgilerin de bu artış için rasyonel dayanak oluşturduğu belirtiliyor.
Fen ve Teknoloji dersinin adı değişecek
Hayat Bilgisi dersinde mevcut düzenlemede 3. sınıfta 4 saat olan öğretim süresi, taslak çizelgede 3'e indirilecek. Bu ders içeriğinde yer alan Fen Bilimleriyle ilgili az miktarda konuların da Fen Bilimleri dersine aktarılması öngörülüyor.
4. ve 5. sınıflarda haftada 3 saat, 5-8. sınıflarda haftalık 4 saat olan Fen ve Teknoloji dersinin adı ''Fen Bilimleri'' dersi olarak değiştirilecek.
Değişiklikle Fen Bilimleri haftalık ders saati ise bir yıl erkene çekilerek 3. sınıfta başlayacak. 3-4. sınıfta 3 saat, 5-8. sınıflarda haftalık 4 saat olarak düzenlenecek.
Düzenlemeyle Fen Bilimleri dersinin öğretim süresinde toplam 180 saatlik bir artış gerçekleşmiş olacak ve Fen Bilimleri öğretimine ayrılan süre de uluslararası ortalamalar düzeyine yükseltilecek.
Seçmeliydi zorunlu ders oldu
Bakanlığın yaptığı çalışmaya göre, yabancı dil öğretimine ilkokul 2. sınıftan itibaren başlanacak. Yabancı Dil dersi mevcut çizelgede 4. ve 5. sınıflarda haftada 3 saat, 6. ve 8. sınıflarda haftalık 4 saat veriliyordu.
Değişiklikle 2. sınıftan başlamak üzere, 2-4. sınıflarda haftada 2 saat, 5-8. sınıflarda ise haftada 4 saat olarak düzenlenecek.
Böylece yabancı dil öğretimi 2 yıl daha erkene çekilerek, öğrencilerin daha küçük yaşta yabancı dil öğrenmeleri sağlanacak. Yabancı dil öğretiminde toplamda 144 saatlik bir artışın gerçekleşmesi de öngörülüyor.
Çizelgenin zorunlu dersler bölümüne yeni konulan İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi dersini sadece ilkokul 4. sınıflar görecek. Mevcut çizelgede Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi dersinin adı ''İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi'' dersi olarak değiştirildi. Bu ders önceden 1 saat ve seçmeli ders olarak yer alıyordu. Değişiklikle bu dersin hem zorunlu hem de 2 saat olması planlanıyor.
İlkokulda Görsel Sanatlar ve Müzik dersleri haftalık 1'er saat, Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi ise ilk üç sınıfta haftada 5'er saat, dördüncü sınıfta ise 2 saat olarak düzenlenecek.
Görsel Sanatlar ve Müzik derslerinde öğrencilerde genel olarak sanat ve müzik kültürü ile estetik bilinci oluşturulması amaçlanıyor. Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersi ile öğrencilerin ilk 3 yılda her gün en az 1 ders süresi (40 dakika) çeşitli oyunlar ve fizikli etkinliklerle, fiziki olarak aktif olmaları sağlanacak.
Eğitimde 180 iş gününe devam edilecek
Bakanlık yetkilileri, bazı gazetelerde yer alan ''Eğitim süresinin uzayacağı, 3 dönem olacağı'' yönündeki haberlerin doğruyu yansıtmadığını, böyle bir çalışmanın olmadığı bildirdi.
Eğitim iş gününün diğer ülkelerde Türkiye'den fazla olduğunu belirten yetkililer, mevcut 180 eğitim iş günü uygulamasının devam edeceğini kaydetti.
MEB'in hazırladığı taslak çizelgeye göre, ortaokul 5. sınıftan 8. sınıfa kadar öğrenciler haftalık 8 saat ilgi ve tercihlerine göre ders seçebilecek, böylece de öğrencilere her öğretim yılı en az 4 farklı ders seçme hakkı sağlanacak
11 Haziran 2012 Pazartesi
Alex'in veliahtı Kocaman'ın gözüne girdi
Aykut Kocaman, önceki gün U18 Ligi Türkiye Şampiyonası'nda Beşiktaş'a 3 gol atarak yıldızlaşan öğrencisine tam not verdi. Tecrübeli hoca, Alex'in veliahdı olarak gösterilen 17 yaşındaki oyuncuya takımda yer arıyor.
U18 FİNALİNDE HAT-TRİCK YAPTI
Yeni sezon öncesi güçlü bir kadro kurmak isteyen Sarı-Lacivertliler, dört koldan çalışmalarına devam ederken mevcut futbolcular arasındaki bir isim Teknik Direktör Aykut Kocaman'ın planlarını etkileyeceğe benziyor. 15 yaşında Denizlispor'dan alınan Recep Niyaz, son dönemdeki performansıyla gelecek sezon ilk 11'i zorlayacağının işaretlerini veriyor.
Katıldığı tüm turnuvalarda hem maçın hem de turnuvanın en iyi oyuncusu seçilen genç yetenek, önceki gün Aykut Kocaman'ın da izlediği karşılaşmada adeta şov yaptı. U18 Ligi Türkiye Şampiyonası'nda Beşiktaş'ı 4-1 yenerek kupayı kaldıran Kanarya'da Recep müthiş futboluyla herkesi kendine hayran bıraktı. Attığı 3 golün yanı sıra sahadaki görüntüsüyle Kocaman'ın yüzünü güldüren 17 yaşındaki oyuncu, göze girmeyi başardı.
ALEX RECEP İLE YAKINDAN İLGİLENİYOR
A takıma yükseldiği 2011-12 sezonunda ilk kez Manisaspor karşısında sarı lacivertli formayı giyen Recep Niyaz'ın, yeni dönemde daha fazla şans bulacağı tahmin ediliyor.
Aykut Kocaman, basınla yaptığı sohbet toplantılarında Recep Niyaz'dan hep övgüyle bahsediyordu. Tecrübeli hocanın medyadan tek ricası ise bu oyuncu hakkında söylediklerinin yazılmamasıydı. Çünkü Kocaman, Recep'in kendini tam bulmadan şımarmasından çekiniyordu.
Takımdaki futbolcular da genç oyuncu için hep olumlu konuşuyordu. Kaleci Volkan Demirel, bir röportajında 10 yıldan beri üst düzeyde futbol oynadığını ve bugüne kadar gördüğü en yetenekli oyuncunun Recep olduğunu dile getirdi. Kimilerine göre Alex'in veliahtı, kimilerine göre de yeni Messi görülen Recep Niyaz'ın menajeri Erdil Arpacı ise genç yetenekten beklentilerin yüksek olduğunu anlattı.
Oyuncusunun, Alex, Sow ve Yobo gibi tecrübeli isimlerle idmanlara çıkmasını şans olarak değerlendiren Arpacı, "Recep, milli takımların alt kademesinde görev yapıyor. Ama kulüp takımında daha çok forma giymesi şart. Yaşı henüz 17. Efendi, saygılı ve düzgün bir oyuncu. Aykut Kocaman, Recep'in gelişimini takip ediyor ve onun gündemde olmasını istemiyor" dedi
U18 FİNALİNDE HAT-TRİCK YAPTI
Yeni sezon öncesi güçlü bir kadro kurmak isteyen Sarı-Lacivertliler, dört koldan çalışmalarına devam ederken mevcut futbolcular arasındaki bir isim Teknik Direktör Aykut Kocaman'ın planlarını etkileyeceğe benziyor. 15 yaşında Denizlispor'dan alınan Recep Niyaz, son dönemdeki performansıyla gelecek sezon ilk 11'i zorlayacağının işaretlerini veriyor.
Katıldığı tüm turnuvalarda hem maçın hem de turnuvanın en iyi oyuncusu seçilen genç yetenek, önceki gün Aykut Kocaman'ın da izlediği karşılaşmada adeta şov yaptı. U18 Ligi Türkiye Şampiyonası'nda Beşiktaş'ı 4-1 yenerek kupayı kaldıran Kanarya'da Recep müthiş futboluyla herkesi kendine hayran bıraktı. Attığı 3 golün yanı sıra sahadaki görüntüsüyle Kocaman'ın yüzünü güldüren 17 yaşındaki oyuncu, göze girmeyi başardı.
ALEX RECEP İLE YAKINDAN İLGİLENİYOR
A takıma yükseldiği 2011-12 sezonunda ilk kez Manisaspor karşısında sarı lacivertli formayı giyen Recep Niyaz'ın, yeni dönemde daha fazla şans bulacağı tahmin ediliyor.
Aykut Kocaman, basınla yaptığı sohbet toplantılarında Recep Niyaz'dan hep övgüyle bahsediyordu. Tecrübeli hocanın medyadan tek ricası ise bu oyuncu hakkında söylediklerinin yazılmamasıydı. Çünkü Kocaman, Recep'in kendini tam bulmadan şımarmasından çekiniyordu.
Takımdaki futbolcular da genç oyuncu için hep olumlu konuşuyordu. Kaleci Volkan Demirel, bir röportajında 10 yıldan beri üst düzeyde futbol oynadığını ve bugüne kadar gördüğü en yetenekli oyuncunun Recep olduğunu dile getirdi. Kimilerine göre Alex'in veliahtı, kimilerine göre de yeni Messi görülen Recep Niyaz'ın menajeri Erdil Arpacı ise genç yetenekten beklentilerin yüksek olduğunu anlattı.
Oyuncusunun, Alex, Sow ve Yobo gibi tecrübeli isimlerle idmanlara çıkmasını şans olarak değerlendiren Arpacı, "Recep, milli takımların alt kademesinde görev yapıyor. Ama kulüp takımında daha çok forma giymesi şart. Yaşı henüz 17. Efendi, saygılı ve düzgün bir oyuncu. Aykut Kocaman, Recep'in gelişimini takip ediyor ve onun gündemde olmasını istemiyor" dedi
10 Haziran 2012 Pazar
Peygamberimizin yüzünü göstereceklerdi!
SineMardin Uluslararası Film Festivali'nin onur konuğu olarak katılan İranlı ünlü yönetmen Majid Majidi, Hz.Muhammed'in hayatını anlatan sinema filmi çektiklerini belirterek, filmin O'nun çocukluğundan Peygamberlik dönemine kadarki dönemi kapsayacağını söyledi. Majidi, "İlk önce Peygamberimizin dış görüntüsünü göstermek istiyorduk. Ancak gelen tepkiler üzerine bundan vazgeçtik. Aslında dinde böyle yasak yok. Ama saygıdan dolayı göstermeyeceğiz" dedi. Mardin'de Film Ofisi Derneği'nin düzenlediği 7'inci SineMardin Uluslararası Film Festivali'ne onur konuğu olarak katılan İranlı ünlü yönetmen Majid Majidi, basın toplantısı düzenlendi. Hz. Muhammed'in hayatını anlatan bir film çekeceğini söyleyen Majidi, Batı da, İslam hakkında çok yanlış görüşler olduğunu, sanki İslam'ın Taliban'dan ibaret gibi, algılandığını, İslam dininin terörist dini gibi algalandıgını belirtti.
Batı da İslam hakkında çok az bilgiler ve düşünceler olduğunu söyleyen Majidi, çekecekleri Hz. Muhammed'in hayatını anlatan fulmin 3 saatlik olacağını kaydetti.
"YÜZÜNÜ GÖSTERMEKTEN VAZGEÇTİK"
Majidi, filmin Hz. Muhammed'in çocukluğundan Peygamberlik dönemine kadarki dönemi kapsayacağını belirterek şöyle devam etti:
"İlk önce Peygamberimizin dış görüntüsünü göstermek istiyorduk. Ancak gelen tepkiler üzerine bundan vazgeçtik. Aslında dinde böyle yasak yok. Ama saygıdan dolayı göstermeyeceğiz. Filmde fizik olarak görünüyor ama yüzü gözükmeyecek Hz Muhammed'in çocukluğundan Peygamberlik dönemine kadar süren hayatını ele alacağız. Bir diğer nedeni de ulemalar bu konuyu çok sıkı tuttular. Sinema iyi fikirleri dünyaya iletebilir. Ama çok zor. Çünkü radikal fikirler var. Bu radikal düşüncelerle ortayı bulmak çok zor. Örneğin Taliban düşüncesi görüntü haramdır diyor. Suudi Arabistan'da görüntü haramdır diyor. Bu İslam'ın sözü değil. Bu o kültürle alakalı. İslam'ın bakışı değildir" dedi.
"ULEMADAN GÖRÜŞ ALDIK"
Film için 4 yıldır araştırma yaptıklarını kaydeden Majidi, "2 yıldır proje hakkında çalıştık. İran'da Mekke ve Medine'yi anımsatan büyük platolar kurduk. Film için İranlı mollalarla ve Türkiye'deki Ulemalarla görüş aldık. Dünyanın birçok Müslüman ülkesi destek vermek istiyor. Hatta Türkiye'deki Diyanet İşleri Başkanlığı da destek vermek istiyor. Bu proje ile maddi olarak destek almadık ve istemedik zaten. Özel olarak destek aldık. Yabancı ortak olmayı çok istediler. Ama kendi bakış açımızla çekmek için kabul etmedik. Türkiye çok istiyordu. Ama senaryo hakkında oturup konuşmak istediler. Türkiye'de TRT ile konuşmuştuk. Diyanet İşleri Başkanlığı ile konuştuk. İyi bakıyorlar bu filme. Hiçbir Müslüman ülkede bu filme maddi katkısı yok ama manevi fikirleri ve destekleri vardır" dedi.
Film bütçesi 50 milyon dolar olduğunu belirten Majidi, bütçenin tamamını kendilerinin karşılayacağını söyledi. Majidi, "Filmin yarısı tamamlandı. Geri kalan yarısı için çalışmalar devam ediyor. Bütün oyuncular İranlı oyunculardan oluşuyor. Bir yıl boyunca bütün İran'ı gezerek yetenekli gençleri topladık. İtalya'dan birçok yönetmen bu filmde görev alıyor. Bu proje sadece İran'ın değil İslam aleminin projesidir. Batı dünyası 200'e yakın Hz İsa'yı anlatan film, 80'e yakın Hz Musa'yı 40'a yakın Buda'ı anlatan filimler ve sinema çekildi. Ama Peygamber efendimiz hakkında bugüne kadar sadece 2 film çekildi. Çağımız iletişim çağıdır. Bu filme sadece İslam gözüyle bakmadık. Herkes bu filmi izleyebilir ve sevebilir. İnsan bakışıyla baktık. Problem çıkmaz" dedi.
Batı da İslam hakkında çok az bilgiler ve düşünceler olduğunu söyleyen Majidi, çekecekleri Hz. Muhammed'in hayatını anlatan fulmin 3 saatlik olacağını kaydetti.
"YÜZÜNÜ GÖSTERMEKTEN VAZGEÇTİK"
Majidi, filmin Hz. Muhammed'in çocukluğundan Peygamberlik dönemine kadarki dönemi kapsayacağını belirterek şöyle devam etti:
"İlk önce Peygamberimizin dış görüntüsünü göstermek istiyorduk. Ancak gelen tepkiler üzerine bundan vazgeçtik. Aslında dinde böyle yasak yok. Ama saygıdan dolayı göstermeyeceğiz. Filmde fizik olarak görünüyor ama yüzü gözükmeyecek Hz Muhammed'in çocukluğundan Peygamberlik dönemine kadar süren hayatını ele alacağız. Bir diğer nedeni de ulemalar bu konuyu çok sıkı tuttular. Sinema iyi fikirleri dünyaya iletebilir. Ama çok zor. Çünkü radikal fikirler var. Bu radikal düşüncelerle ortayı bulmak çok zor. Örneğin Taliban düşüncesi görüntü haramdır diyor. Suudi Arabistan'da görüntü haramdır diyor. Bu İslam'ın sözü değil. Bu o kültürle alakalı. İslam'ın bakışı değildir" dedi.
"ULEMADAN GÖRÜŞ ALDIK"
Film için 4 yıldır araştırma yaptıklarını kaydeden Majidi, "2 yıldır proje hakkında çalıştık. İran'da Mekke ve Medine'yi anımsatan büyük platolar kurduk. Film için İranlı mollalarla ve Türkiye'deki Ulemalarla görüş aldık. Dünyanın birçok Müslüman ülkesi destek vermek istiyor. Hatta Türkiye'deki Diyanet İşleri Başkanlığı da destek vermek istiyor. Bu proje ile maddi olarak destek almadık ve istemedik zaten. Özel olarak destek aldık. Yabancı ortak olmayı çok istediler. Ama kendi bakış açımızla çekmek için kabul etmedik. Türkiye çok istiyordu. Ama senaryo hakkında oturup konuşmak istediler. Türkiye'de TRT ile konuşmuştuk. Diyanet İşleri Başkanlığı ile konuştuk. İyi bakıyorlar bu filme. Hiçbir Müslüman ülkede bu filme maddi katkısı yok ama manevi fikirleri ve destekleri vardır" dedi.
Film bütçesi 50 milyon dolar olduğunu belirten Majidi, bütçenin tamamını kendilerinin karşılayacağını söyledi. Majidi, "Filmin yarısı tamamlandı. Geri kalan yarısı için çalışmalar devam ediyor. Bütün oyuncular İranlı oyunculardan oluşuyor. Bir yıl boyunca bütün İran'ı gezerek yetenekli gençleri topladık. İtalya'dan birçok yönetmen bu filmde görev alıyor. Bu proje sadece İran'ın değil İslam aleminin projesidir. Batı dünyası 200'e yakın Hz İsa'yı anlatan film, 80'e yakın Hz Musa'yı 40'a yakın Buda'ı anlatan filimler ve sinema çekildi. Ama Peygamber efendimiz hakkında bugüne kadar sadece 2 film çekildi. Çağımız iletişim çağıdır. Bu filme sadece İslam gözüyle bakmadık. Herkes bu filmi izleyebilir ve sevebilir. İnsan bakışıyla baktık. Problem çıkmaz" dedi.
8 Haziran 2012 Cuma
F.Bahçe'den giden 3. isim..
Fenerbahçe'de gelenler bir yana, bazı oyuncular da ayrılık hazırlığında...
Sarı-lacivertlilerde takımdan giden ilk isimler Serkan Kırıntılı ve Fabio Bilica olurken, bunların yanına Issiar Dia'nın eklenmesi de an meselesi...
Dirk Kuyt transferinin ardından takım arayışlarını hızlandıran Dia'nın, kulübe gönderdiği son haberde, Marsilya ile anlaşmaya vardığı ve bonservisini istediği bildirildi. Ancak Fenerbahçe 6.5 milyon Euro'ya aldığı oyuncuyu 5 milyon Euro'dan aşağı bırakmayı düşünmüyor.
Dirk Kuyt transferinin ardından takım arayışlarını hızlandıran Dia'nın, kulübe gönderdiği son haberde, Marsilya ile anlaşmaya vardığı ve bonservisini istediği bildirildi. Ancak Fenerbahçe 6.5 milyon Euro'ya aldığı oyuncuyu 5 milyon Euro'dan aşağı bırakmayı düşünmüyor.
4 Haziran 2012 Pazartesi
Cemaat, eğitim hizmet kolunda sendika kurdu
Aktis-Sen adıyla kurulduğu belirtilen sendikanın,
Sendikanın bugünden itibaren
Okul sütünde yüzde 95'lik başarı
Eğitim dönemi sona ererken okul sütünde yüzde 95'lik dağıtım başarısı sağlandı. 32 binden fazla okulda eğitim gören 7.2 milyon öğrenci bu yıl süt içti
Türkiye genelinde 7.2 milyon ilköğretim öğrencisine 2 Mayıs'ta dağıtılmaya başlanan okul sütlerinin dağıtımı bu yıl için son buluyor. Öğrencilere bugünden itibaren son parti sütleri verilecek ve dağıtım okulların kapanacağı 8 Haziran 'da sona erecek. Okul sütü dağıtımında yüzde 95 oranında başarı sağlandı. Başka bir ifadeyle okul sütü projesi Sağlık Bakanlığı ortaklığında Türkiye genelinde ilk defa hayata geçirilen "Okul Sütü" uygulaması ile 32 bin 574 okulda, 7.2 milyon öğrenciye haftanın 5 günü her sabah 200 mililitrelik kutu sütlerden dağıtıldı. 2 Mayıs'ta başlatılan dağıtımlar, 8 Haziran'da okulların kapanmasıyla son bulacakken, Gıda Bakanlığı, 2012-2013 öğretim yılında öğrencilere yapılacak okul sütü dağıtımlarının planlamasına yönelik çalışmalar için kolları sıvadı. Okul sütü uygulamasının sonuna yaklaşılırken, Türkiye genelinde yüzde 95'lik oranda dağıtım başarısı sağlandı. Böylelikle Gıda Bakanlığı'nın koyduğu yüzde 80'lik hedefin de üzerine çıkılmış oldu. Şehir merkezlerinden dağ köylerine kadar tüm öğrenciler, hafta içi her gün 200 mililitrelik kutu sütlerini içti.
UEFA Euro 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Fikstürü ve Sonuçlar
| Tarih | Saat | Maç | Stadyum | Grup | Takım 1 | Sonuç | Takım 2 |
|---|---|---|---|---|---|---|---|
| 8 Haziran Cuma | 16:00 | National Stadyum, Warsaw | Açılış | ||||
| 18:00 | 1 | National Stadyum, Warsaw | Grup A | Polonya | — | Yunanistan | |
| 20:45 | 2 | Municipal Stadyum, Wrocław | Rusya | — | Çek Cum. | ||
| Haziran 9 Ctesi | 18:00 | 3 | Metalist Stadyum, Kharkiv | Grup B | Hollanda | — | Danimarka |
| 20:45 | 4 | Arena Lviv, Lviv | Almanya | — | Portekiz | ||
| Haziran 10 Pazar | 18:00 | 5 | PGE Arena, Gdańsk | Grup C | İspanya | — | İtalya |
| 20:45 | 6 | Municipal Stadyum, Poznań | İrlanda | — | Hırvatistan | ||
| Haziran 11 Pztesi | 18:00 | 7 | Donbass Arena, Donetsk | Grup D | Fransa | — | İngiltere |
| 20:45 | 8 | Olympic Stadyum, Kiev | Ukrayna | — | İsveç | ||
| Haziran 12 Salı | 18:00 | 9 | Municipal Stadyum, Wrocław | Grup A | Yunanistan | — | Çek Cum. |
| 20:45 | 10 | National Stadyum, Warsaw | Polonya | — | Rusya | ||
| Haziran 13 Çarçamba | 18:00 | 11 | Arena Lviv, Lviv | Grup B | Danimarka | — | Portekiz |
| 20:45 | 12 | Metalist Stadyum, Kharkiv | Hollanda | — | Almanya | ||
| Haziran 14 Perşembe | 18:00 | 13 | Municipal Stadyum, Poznań | Grup C | İtalya | — | Hırvatistan |
| 20:45 | 14 | PGE Arena, Gdańsk | İspanya | — | İrlanda | ||
| Haziran 15 Cuma | 18:00 | 16 | Donbass Arena, Donetsk | Grup D | Ukrayna | — | Fransa |
| 20:45 | 15 | Olympic Stadyum, Kiev | İsveç | — | İngiltere | ||
| Haziran 16 Ctesi | 20:45 | 17 | Municipal Stadyum, Wrocław | Grup A | Çek Cum. | — | Polonya |
| 20:45 | 18 | National Stadyum, Warsaw | Yunanistan | — | Rusya | ||
| Haziran 17 Pazar | 20:45 | 19 | Metalist Stadyum, Kharkiv | Grup B | Portekiz | — | Hollanda |
| 20:45 | 20 | Arena Lviv, Lviv | Danimarka | — | Almanya | ||
| Haziran 18 Pztesi | 20:45 | 21 | PGE Arena, Gdańsk | Grup C | Hırvatistan | — | İspanya |
| 20:45 | 22 | Municipal Stadyum, Poznań | İtalya | — | İrlanda | ||
| Haziran 19 Salı | 20:45 | 23 | Donbass Arena, Donetsk | Grup D | İngiltere | — | Ukrayna |
| 20:45 | 24 | Olympic Stadyum, Kiev | İsveç | — | Fransa | ||
| Haziran 20 Çarşamba | maç yok | ||||||
| Haziran 21 Perşembe | 20:45 | 25 | National Stadyum, Warsaw | Çeyrek final | 1A | — | 2B |
| Haziran 22 Cuma | 20:45 | 26 | PGE Arena, Gdańsk | 1B | — | 2A | |
| Haziran 23 Ctesi | 20:45 | 27 | Donbass Arena, Donetsk | 1C | — | 2D | |
| Haziran 24 Pazar | 20:45 | 28 | Olympic Stadyum, Kiev | 1D | — | 2C | |
| Haziran 25 Pztesi | maç yok | ||||||
| Haziran 26 Salı | |||||||
| Haziran 27 Çarşamba | 20:45 | 29 | Donbass Arena, Donetsk | Yarı final | 25 kazananı | — | 27 kazananı |
| Haziran 28 Perşembe | 20:45 | 30 | National Stadyum, Warsaw | 26 kazananı | — | 28 kazananı | |
| Haziran 29 Cuma | maç yok | ||||||
| Haziran 30 Ctesi | |||||||
| Temmuz 1 Pazar | 18:45 | Olympic Stadyum, Kiev | Kapanış | ||||
| 20:45 | 31 | Olympic Stadyum, Kiev | Final | 29 kazananı | — | 30 kazananı | |
Yaz tatilinde okunabilecek 100 temel eser
Yaz tatilinde okunabilecek 100 temel eser ise şu şekilde sıralayabiliriz:
100 TEMEL ESER
TÜRK EDEBİYATI
1 • M. Kemal Atatürk -Nutuk
2 • Kutadgu Bilig'den Seçmeler
3 • Dede Korkut Hikâyeleri
4 • Yunus Emre Divanı'ndan Seçmeler
5 • Mevlana -Mesnevî'den Seçmeler
6 • Nasreddin Hoca Fıkralarından seçmeler
7 • Divan Şiirinden Seçmeler
8 • Halk Şiirinden Seçmeler
9 • Evliya Çelebi -Seyahatnâmesi'nden Seçmeler
10 • Kerem ile Aslı
11 • Samipaşazade Sezai -Sergüzeşt
12 • Halit Ziya Uşaklıgil -Mai ve Siyah
13 • Hüseyin Rahmi Gürpınar -Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
14 • Ahmet Rasim -Şehir Mektupları
15 • Ahmet Hikmet Müftüoğlu -Çağlayanlar
16 • Ömer Seyfettin -Hikâyelerden Seçmeler
17 • Mehmet Âkif Ersoy -Safahat
18 • Ahmet Haşim -Bize Göre
19 • Yahya Kemal Beyatlı -Eğil Dağlar
20 • Yahya Kemal Beyatlı -Kendi Gök Kubbemiz
21 • Abdulhak Şinasi Hisar -Boğaziçi Mehtapları
22 • Ruşen Eşref Ünaydın -Diyorlar ki
23 • Yakup Kadri Karaosmanoğlu -Kiralık Konak
24 • Yakup Kadri Karaosmanoğlu -Yaban
25 • Refik Halit Karay -Memleket Hikâyeleri
26 • Refik Halit Karay -Gurbet Hikayeleri
27 • Halide Edib Adıvar -Sinekli Bakkal
28 • Halide Edib Adıvar -Mor Salkımlı Ev
29 • Reşat Nuri Güntekin -Anadolu Notları
30 • Reşat Nuri Güntekin -Çalıkuşu
31 • Falih Rıfkı Atay -Çankaya
32 • Falih Rıfkı Atay -Zeytindağı
33 • Faruk Nafız Çamlıbel -Han Duvarları
34 • Nazım Hikmet -Memleketimden İnsan Manzaraları
35 • Şevket Süreyya Aydemir -Suyu Arayan Adam
36 • Memduh Şevket Esendal -Ayaşlı ile Kiracıları
37 • Peyami Safa -Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
38 • Peyami Safa -Fatih-Harbiye
39 • Nihad Sami Banarlı -Türkçe'nin Sırları
40 • Ahmet Hamdi Tanpınar -Beş Şehir
41 • Ahmet Hamdi Tanpınar -Sahnenin Dışındakiler
42 • Samiha Ayverdi -İbrahim Efendi Konağı
43 • Necip Fazıl Kısakürek -Çile
44 • Sabahattin Ali -Kuyucaklı Yusuf
45 • Ahmet Kutsi Tecer -Şiirler
46 • Ahmet Muhip Dıranas -Şiirler
47 • Âşık Veysel -Dostlar Beni Hatırlasın
48 • Orhan Veli -Bütün Şiirleri
49 • Cahit Sıtkı Tarancı -Otuzbeş Yaş (Bütün Şirleri)
50 • Kemal Tahir -Esir Şehrin İnsanları
51 • Orhan Kemal -Eskicinin Oğulları
52 • Sait Faik Abasıyanık -Kayıp Aranıyor
53 • Sait Faik Abasıyanık -Hikâyelerinden Seçmeler
54 • Halikarnas Balıkçısı -Aganta Burina Burinata
55 • Kemal Bilbaşar -Cemo
56 • Samim Kocagöz -Kalpaklılar
57 • Tarık Buğra -Küçük Ağa
58 • Necati Cumalı -Tütün Zamanı
59 • Rıfat Ilgaz -Karartma Geceleri
60 • Orhan Hançerlioğlu -7. Gün
61 • Fakir Baykurt -Kaplumbağalar
62 • Faik Baysal -Drina'da Son Gün
63 • Abbas Sayar -Yılkı Atı
64 • Haldun Taner -Hikâyelerinden Seçmeler
65 • Oğuz Atay -Bir Bilim Adamının Romanı
66 • Aziz Nesin -Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
67 • Sabahattin Kudret Aksel -Gazoz Ağacı
68 • Yusuf Atılgan -Anayurt Oteli
69 • Cemil Meriç -Bu Ülke
70 • Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL -Gençlerle Başbaşa
71 • Naki Tezel -Türk Masalları
72 • Salâh Birsel -Boğaziçi Şıngır Mıngır
73 • Bahattin Özkişi -Sokakta
DÜNYA EDEBİYATI
74 • Beydeba -Kelile veDimne
75 • Eflatun -Devlet
76 • Eflatun -Sokrates'in Savunması
77 • Sadi -Gülistan
78 • Servantes -Don Kişot
79 • Balzac -Vadideki Zambak
80 • Viktor Hugo -Sefiller
81 • Goethe -Faust
82 • Daniel Daefo -Robenson Cruzoe
83 • Dostoyevski -Suç ve Ceza
84 • Gogol -Ölü Canlar
85 • Turgenyev -Babalar ve Oğullar
86 • Tolstoy -Savaş ve Barış
87 • Gustav Flaubert -Madam Bovary
88 • Charles Dickens -İki Şehrin Hikâyesi
89 • Knut Hamsun -Açlık
90 • Jack London -Beyaz Diş
91 • Rabindranath Tagore -Gora
92 • Ernest Hemingway -Çanlar Kimin İçin Çalıyor
93 • William Faulkner -Ses ve Öfke
94 • İvo Andriç -Drina Köprüsü
95 • Paniat İstrati -Akdeniz
96 • John Steinbeck -Fareler ve İnsanlar
97 • M Selimoviç -Derviş Ve Ölüm
98 • Cengiz Dağcı -Onlar da İnsandı
99 • Cengiz Aytmatov -Beyaz Gemi
100 • Cengiz Aytmatov -Gün Olur Asra Bedel
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor
Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...
-
1)Alışveriş yaparken kolaylıklar sağlar. 2)Sayıları yuvarlamak aklımızda daha kolay kalmalarını sağlar. 3)Karışık gibi görünen arazi , yol g...
-
Paketli Gıdalar... Koronavirüs COVID – 19 pandemiye dönüşüp tüm dünyayı etkilemesi sonrasında yiyecekten hijyene her şeye daha fazla...
-
I. Derse Giriş: a) Önceki dersin özeti Resim b) Dikkat çekme : Çocuklar çamaşır makinesi ne işe yarar? Çamaşırlarımız kirlend...
