22 Mayıs 2016 Pazar

İşte Ankara'da yapılacak dev stadyum!

İşte Ankara'da yapılacak dev stadyum!

UEFA standartlarına uygun olarak projelendirilmiş 20 bin kişilik stadın temeli, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından, 5 Mayıs Perşembe günü Etimesgut'ta düzenlenecek törenle atılacak.

Başkan Melih Gökçek'in 2016 yılı projeleri arasında açıkladığı önemli projeler arasında yer alan stadyum, 62 bin 255 metrekare arazi üzerine kurulacak ve 37 bin 765 metrekare inşaat kullanım alanına sahip olacak.

Bölgenin doğal eğimlerine uygun olarak ve topografyadan yararlanılarak inşa edilecek stadyum, kolay ve tıkanıklıklara yol açmayacak sirkülâsyonuyla, seyirciler, sporcular, basın ve VIP mensupları için güvenli ve hızlı şekilde hareket etme imkânı sağlayacak.
 
-YARI AÇIK KABUK ÇATI SİSTEMİYLE İNŞA EDİLECEK

Stadyum, betonarme prefabrik tribün üzerine dairesel çelik yapı, yarı açık "kabuk çatı" sistemiyle inşa edilecek. Taşıyıcı sistemi çelik strüktür; üstü de yalıtma işlemlerinde kullanılan membranla kaplanacak olan stat, 22 metre yükseklikte olacak; bodrum, zemin ve 2 kattan oluşacak.
 
-METROYLA ULAŞIM   

Eryaman Stadyumu, konumu itibariyle sporseverlere ulaşım kolaylığı da sağlayacak. Stadyum, metro istasyonuyla parsel komşusu konumunda bulunuyor.
Harikalar Diyarı'na 1 kilometre, Eryaman - Sincan bağlantı yoluna 1 kilometre, Ankara Çevre Yolu'na 2 kilometre ve İstanbul Yolu'na 4 kilometrelik mesafede olacak stat, mimari formu nedeniyle de yer aldığı çevreye değer katacak.

Ankara şehidini gözyaşlarıyla uğurladı!

Mardin'in Nusaybin ilçesinde sürdürülen operasyonlar sırasında şehit olan Piyade Astsubay Üstçavuş Adil Yurtoğlu için Çamlıdere Merkez Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.

ŞEHİDİN ANNESİNİN SÖZLERİ YÜREKLERİ DAĞLADI

Şehidin annesi Sabriye Yurtoğlu'nun al bayraklı tabuta sarılarak söylediği sözler yürekleri dağladı. Anne Yurtoğlu, al bayraklı tabuta sarılarak, “Yavrum sana hiç kıyamam ben. Nasıl dayanayım ben bu acıya” diyerek gözyaşlarına boğuldu. Baba Nurettin Yurtoğlu ise, “Şehide ağlanmaz. Allahım cennetine alsın, Peygamberimiz şefaat etsin, mekanı cennet olsun” dedi.

Şehidin uğurlandığı Çamlıdere sokakları bayraklarla donatıldı. Şehidin cenazesi cenaze namazının ardından toprağa verilmek üzere Şeyh Semerkandi Türbesi'ne götürülürken binlerce kişi “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganları attı. Şehit Yurtoğlu, vasiyeti üzerine Şeyh Semerkandi Türbesi'nde toprağa verildi.

Başkan Gökçek'ten Ankara'ya mania hattı müjdesi!

Gökçek, Büyükşehir Belediyesi ile Milli Savunma Bakanlığı ve Hava Kuvvetleri komutanlığı arasında yaklaşık 1,5 yıldan bu yana devam eden,4 görüşmelerin olumlu sonuçlandığını bildirdi.
         Mania hattının, Ankara'nın gelişiminde ciddi bir sorun olduğunu belirten Gökçek, şunları söyledi:
        
 "Ankara merkezinde bulunan askeri havaalanlarına ait mania planları, mevcut imar planlarında verilen imar haklarının kullanılmasına kısıtlama getiriyordu.  Ankara'da uzun yıllardır kangren olan mania hattı, yapılan görüşmeler neticesinde olumlu bir sonuca ulaştı. Etimesgut Havaalanı'nın yaklaşım alanı olan Yenimahalle ve Etimesgut bölgeleri ile Çankaya'nın, bu havaalanın etkisinde olan bölgelerindeki mania hattının kaldırılması konusunda, Milli Savunma Bakanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile mutabık kalındı. 1.5 yıldan beri devam eden çalışmalarımız, nihayet semeresini verdi. Ankaralılara hayırlı, uğurlu olsun.”
         
Çankaya bölgesini ilgilendiren Güvercinlik Havaalanı ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile Büyükşehir Belediyesi arasındaki görüşmelerin de devam ettiğini bildiren Başkan Gökçek, "İnşallah bu bölgeyle ilgili de 2-3 ay içerisinde çözüm sağlayacağız" dedi.
          
-MANİA HATTI NEDİR:

"Uçuş güvenliği" için Milli Savunma Bakanlığı'nca uygulanan mania hattı, havaalanlarını kullanan hava araçlarının, doğal zemin yükseklikleri ile mevcut veya yapılacak yapıların yüksekliklerinden olumsuz etkilenmeden güvenli bir şekilde iniş ve kalkışını sağlamak üzere mevcut pistlere yaklaşma bölgeleri ve bu bölgelerin yüksekliklerini belirliyor. 

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Dokunulmazlık Oylamasında Hangi Partiler Fire Verdi?

TBMM Genel Kurulunda fezlekesi olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik anayasa değişikliği teklifinin ilk oylamasından 348 kabul, 155 ret, 8 çekimser, 25 boş oy çıktı. Bu sonuçlara göre Anayasadaki dokunulmazlık maddesinin değiştirilebilmesi için yeterli olan 367 oy sağlanamamış oldu. Peki oylamada hangi parti ya da partilerden fire verildi?
FİRE HANGİ PARTİDEN?
Meclis'te oylama gizli yapıldığı için hangi parti milletvekillerinin oylamada red oyu verdiği bilinmiyor. Ama teklifi veren ve 316 milletvekili bulunan AK Parti'de tüm vekillerin kabul oyu vereceği düşünülüyordu. Teklife MHP'nin daha önce açıkladığı gibi 40 milletvekilinin de "evet" demesi bekleniyordu. AK Parti ve MHP'nin evet verdikleri düşünülürse toplam oyun 356 olması gerekiyordu. Bu durumda tüm partilerden fezlekesi olan milletvekilleri bulunduğuna göre her 3 partiden de yani AK PartiMHP ve CHP'den dokunulmazlık oylamasında fire verilmiş olma ihtimali bulunuyor.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN KAÇ OY GEREKLİ
Anayasa değişikliğinin Meclis'ten geçebilmesi için 550 milletvekilinden 367'sinin "evet" demesi gerekiyor. 367 ile 330 arasında evet oy çıkarsa bu sefer referandum yolu açılıyor. 330'un altı ise reddedilmiş sayılıyor.
KILIÇDAROĞLU'NDAN FİRE AÇIKLAMASI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlıklar için "evet" diyeceğini açıklamasına rağmen bazı milletvekilleri "hayır" oyu kullanacağını açıklamıştı. Cumhuriyet Halk Partisi Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, "İçtiğim yemine sadık kalacağım. Anayasa'ya aykırı olan bir düzenlemenin oylamasına katılmayı etik bulmuyorum" demişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıklara ilişkin anayasa değişikliği teklifi oylamasında partisinden fire bekleyip beklemediğine ilişkin bir soruya, "Gizli oylama bu arkadaşlar" yanıtını vermişti.

14 Mayıs 2016 Cumartesi

Fiziksel Mekânın Öğrenciye Etkisi

Türkiye, OECD ülkeleri arasında derslik başına düşen öğrenci sayısının yüksekliği açısından en ön sıralarda yer almaktadır. Son yıllardaki derslik yapımındaki artışa rağmen bu durum çok yavaş değişmektedir.
Derslik başına düşen öğrenci sayısının yüksekliğinin yanısıra, eğitim ortamlarının dizaynı, düzenlenmesi, kullanılan teknoloji ve ders araç-gereçlerinin zenginliği de öğrenci başarısı ve davranışlarını etkilemektedir.
Sistemin belirlediği amaçların gerçekleşmesi, sınıf ortamının amaca en uygun biçimde örgütlenmesi ile gerçekleşebilir. Sonuçta, öğrenci okulda bulunduğu sürenin büyük bir bölümünü öğretmeni ile birlikte sınıfta geçirmektedir. Bu süreçte, öğretmen, öğrenci ve sınıfın fiziki koşulları eğitim-öğretimin başarılı olabilmesi için en önemli etkenlerdir. Öğretmenin kendisine verilen süre içerisinde belirlenen amaçlara ulaşabilmesi için kendi yeterlikleri ile beraber, sınıf ortamının eğitim-öğretim etkinliklerine uygun düzenlenmesi de gerekmektedir (Asan, 2011).
Öğretmen-öğrenci yaşamının büyük bir bölümünün geçtiği fiziksel mekan, içerisinde bir takım özellikleri barındırmalıdır. Bunların; işlevsel olması, öğrencide duygu yoğunluğu ortaya çıkarması, farklı amaçlara hizmet edebilecek esnekliğe sahip olması ve estetik bir değere sahip olması gerekir. Çünkü fiziki çevre, öğrenci üzerinde psikolojik etkilerde bulunmaktadır. Bu çevre, öğrenmeyi ya cesaretlendirecek ve artıracak ya da önleyecek veya cesaret kıracaktır( Odacı, Uludağ 2002). Öğrenme-öğretme ortamının fiziksel değişkenleri olarak; öğrenci sayısı, ısı, renk, gürültü, temizlik, görünüm ve yerleşim düzeni sayılabilir.
Öğrenci Başarısını Etkileyebilecek Unsurlar:
1. Sınıfta etkili zaman yönetimi
2. Eğitim teknolojisi kullanma
3. Eğitim teknolojisinden faydalanma
4. Motivasyon
5. Görsel materyal kullanımı
6. İstenmeyen davranışların ortadan kaldırılması
7. Konsantrasyon
8. Ders tekrarı
9. Bireysel farklılıklara dikkate alma
10. Öğrenci merkezli eğitim, olarak sıralanabilir.
Asan (2011) tarafından yapılan araştırma sonucunda;
Mükemmel Sınıfların, teknolojik donanımları ve fiziksel şartları sayesinde öğrenci merkezli eğitim modelinin uygulanmasına yönelik olarak öğretmenlere kolaylık sağladığı ancak bazı öğretmenlerin bu sınıflardaki teknolojiyi kullanma konusunda yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
Öğrenci sayılarının uygun hale getirilmeden fiziksel şartlarda iyileştirilme yapılmasının öğrenci merkezli eğitim modeli uygulama konusunda fayda sağlamadığı ve öğrencilerdeki stresi fazla azaltmadığı ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıfların, birden çok öğretim modeli uygulanmasına fırsat verdiği, farklı zeka seviyelerindeki ve farklızeka türlerindeki öğrencilere ulaşma konusunda kolaylıklar sağladığı anlaşılmıştır.
Mükemmel Sınıfların, öğrencilerin sosyal yanlarının gelişmesine katkıda bulunduğu, öğrencilerin kendilerini klasik sınıflara oranla daha iyi ifade edebildiği ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıfların, farklı öğretim yöntemleri kullanılmasını sağladığı, öğrenme becerilerini olumlu yönde etkilediği ve öğrenmeyi daha kolay ve kalıcı hale getirdiği ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıfların, klasik sınıflardaki zaman kayıplarını ortadan kaldırdığı ancak sınıflardaki teknolojiye yabancı olan öğretmenlerin zaman kayıplarının arttığı ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıflardaki teknolojik aletlerin öğrenciler açısından dikkat çekici olduğu, farklı araç- gereçlerin öğrencilerin dikkat sürelerini uzattığı, konsantre kayıplarının azaldığı ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıfların, daha fazla ders tekrarı ve araştırma yapma imkanı sağladığı, proje-performans ödevlerinin sınıflarda rahatlıkla yapılabildiği ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıflardaki ve bilgi teknoloji sınıflarındaki bilgisayarların kitap, ansiklopedi ve kütüphane kullanımını ortadan kaldırdığı ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıfların, her ders için öğrencilere yeterince görsel öğrenme materyali sağladığı anlaşılmıştır.
Mükemmel Sınıfların, öğrencileri rahatlattığı, bu sınıflarda stres oluşturacak bir unsurun bulunmadığı, bu sınıflarda eğlenceli zaman geçirildiği anlaşılmıştır.
Mükemmel Sınıfların, öğrencilerin temizlik alışkanlıklarını olumlu yönde etkilediği, öğretmen ve öğrencilerin klasik sınıflara oranla temizlik konusunda daha hassas davrandığı anlaşılmıştır.
Mükemmel Sınıflarda herkesin kendine ait bir dolabı olmasının sınıf düzenine olumlu katkı yaptığı anlaşılmıştır.
Bu projeyle birlikte öğrencilerde temizlik, düzen, sınıfını sahiplenme davranışlarının olumlu yönde değişmeye başladığı ancak bu davranışların standartlaşmasının zamana bağlı olduğu görüşü ortaya çıkmıştır.
Mükemmel Sınıfların, istenmeyen öğrenci davranışlarını önemli oranda azalttığı anlaşılmıştır.
Bu sonuçlar, fiziksel mekanın, öğrenci başarısını arttırdığını ve davranışlarını olumlu yönde değiştirdiğini göstermektedir.
Asan (2011) bu konuda şunları önermiştir;
-Öğretmenlerin, hizmet içi eğitimle desteklenmeleri gerekmektedir.
-Öğrenci sayılarının bu sınıflardan daha fazla verim alabilecek düzeye getirilmesi gerekir.
-Sınıflarda öğrencilerin dokunabilecekleri üç boyutlu ders araç-gereçlerinin de bulundurulması gerekir.
-Öğretmenlerin çoklu zeka uygulamaları konusunda bilgilendirilmesi gereklidir.
-Sınıflardaki teknolojinin amaç dışı kullanımının önüne geçilmesi amacıyla gerekli denetimlerin yapılması ve öğrencilerin teknolojinin amaç dışı kullanılmasının sakıncaları konusunda bilgilendirilmesi gerekir.
-Öğrencilerin bilgisayar ve internete bağımlı hale gelmesini önlemek amacıyla gerekli tedbirlerin alınması, öğrencilerin araştırma yaparken kütüphane kullanmalarının özendirilmesi gerekir.
Kaynaklar
Asan, C.(2011). Fiziksel Mekânın Öğrenci Başarısına ve Öğrenci Davranışlarına Etkisi. 20. Eğitim Bilimleri Kurultayı / Burdur
Odacı, H, Uludağ, Z. (2002) Eğitim Öğretim Faaliyetlerinde Fiziksel Mekan www.bilbulpaylas.com/etkinegitim-ogretimde-fiziksel-mekan/ Erişim Tarihi 21.12.2014


Kaynak: http://www.egitimciyiz.com/fiziksel-mekanin-ogrenciye-etkisi.html/#ixzz48f437OIO

İlham Veren En İyi Sınıf Tasarımları

İlham Veren En İyi Sınıf Tasarımları (Fotoğraflarla)

Bir çoğumuz üniversitedeki materyal geliştirme ve sınıf yönetimi derslerinden hatırlayacaktır sınıf tasarımı ile ilgili konuları. Genelde eğitim kitaplarımızda sınıf tasarımının işin temeli olduğu ve özellikle sınıf yönetimi, öğrenci motivasyonu, kalıcı öğrenme gibi konularda kilit rol oynadığı yazmaktaydı. Ancak mezun olduktan sonra özellikle devlet okullarında göreve başladığımızda o ideal sınıf ortamını yakalamanın neredeyse imkansız olduğunu gördük. Tabi özel okullarda çalışanlarımız bu konuda biraz daha şanslılar.
Aşağıda örnek sınıf düzenleri ile ilgili birkaç fotoğrafı inceleyip yazıya devam edelim…
Mezun olduğumda atanmadan önce Amerikan Kültür Dil Okulları’ında 4 ay çalışıp orada akıllı sınıf kullanan ve kişisel yaşamında da teknoloji bağımlısı olan  ben, memleketimden 1000km uzakta Tarsus/Mersin’in interneti geçtim suyu bile olmayan, Torosların eteğinde bir köy okuluna atanınca baya bocalamıştım. (İnternet çeksin diye cep telefonumu okulun damına koyup 3mt kablo ile pencereden sınıfıma çektiğimi hatırlıyorum 🙂 ) Eminim bu yazıyı okuyanlarınızın bir kısmı hala büyük zorluklarla bu yazıya ulaşabilmiştir.
Tabi bir çoğumuz bu örneklerin sınıflarda uygulanamayacağını veya uygulamanın zor olacağını söyleyeceklerdir. Okullarımızın öyle eksikleri var ki bu şekilde sınıflar oluşturmak hayalmiş gibi görünüyor. Ancak yurtdışındaki devlet okullarında ve ülkemizdeki özel okullarda bunların uygulanabildiğini biliyoruz ve görüyoruz. Bu konuda “devlet okullarını özel okullardan ayıran nedir?” kısmına hiç girmeyeceğim. Zaten farkın nereden kaynaklandığını siz değerli meslektaşlarım benden daha iyi biliyorsunuz.
Ben sadece bu konu aklımızın bir köşesinde bulunsun diye bu örnekleri vermek istedim. TED Mersin Koleji’nde aldığımız Cambridge Teacher Training eğitimlerinde yıllar sonra (içindeki heyecanı neredeyse kaybetmiş bir öğretmen olarak) kolejin öğretmenlerinden Larissa hanımın dil sınıfını görünce nasıl heyecanlandığımı, eşimle birlikte gittiğimiz Hollanda seyahatinde halamın evinin karşısındaki okulun sınıflarını incelediğimizde ağzımızın nasıl açık kaldığını çok iyi anımsıyorum. Bu heyecanı ben yaşıyorsam kim bilir o sınıfta eğitim almaya gelen öğrenciler derslerinden nasıl da zevk alacaklardır.
Hayatta yaptığım her işte hedefim önce o işten zevk almak olmuştur. Aynı şekilde öğrencilerimin de zevk almadan İngilizce öğrenemediklerini ve hatta İngilizce’den nefret ettiklerini yıllar içinde tespit ettim. Ne dersiniz siz sınıfınızda eğitim verirken zevk alıyor musunuz?

İlköğretimde Öğretmen-Öğrenci Etkileşimine Sınıf Yönetimi Kurallarının Etkisi-3

Sınıf Kuralları
Tüm etkinliklerin belli bir kurallar dizisi içinde gerçekleşmesi beklenir.Kural, sınıfta yer alan eğitim yaşantılarının amaçlarına dönük kararlar dizisi olarak tanımlanabilir.Kurallar, önceden verilmiş hazır kararlardır ve uygulanabilmektedir.
Sınıfta meydana gelen ilişki karmaşıklığı kuralların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.Neleri yapması neleri yapmaması gerektiğini önceden bilen bir öğrenci, bunların sonuçlarını da bildiğinden davranışlarını bunlara göre düzenlemektedir.
Kurallar herkes içindir ve bir kişiden diğerine değişmediği için yansızlığı ve kişisel istekler doğrultusunda yapılacakları engelleme olanağı sağlar.Kurallar sayesinde bireysel üstünlüğe gerek kalmadan, yöneticinin yetkisinin benimsenmesi kolaylaşır. Yani öğrenciler yapılması istenenleri tereddütsüz kabul ederler.Ödül ve ceza kabul edilebilir bir hale gelir.Sınıfta, kurallar sayesinde öğretmenin karar gereksinimi ve öğrencinin yönlendirme arayışı azalır.
Sınıf kuralları sınıftakilerin ve okulun karşılıklı beklentilerinin gerçekleşmesini sağlayacak düzeni kurmalıdır.Amaçlara uygun beklentilerinin, sınıfta, uzlaşma ile sınıf kurallarına dönüştürülmesi gerekir.
Kurallar, amaçlara gidişi kolaylaştırmalı, görev dışı davranışı azaltıp görevle ilgili olanı çoğaltmalı, öğrenme ortamı ve çevresinin rahatını-güvenliğini sağlamalı, komşu sınıfın ve yakın kişilerin rahatsız edilmesini önlemeli, amaca uygun davranışların ölçümlerini belirtmelidir(13).
Kuralların niteliğinin yanı sıra, anlatım biçimi de önemlidir.Etkili bir anlatım yöntemi geliştirmek, kalıcı ve sürekli bir eğitim ortamı oluşturmanın ön koşuludur.Kural anlatımında, ceza yerine ödül vurgulanmalı ve asla emir cümleleri şeklinde ifade edilmemelidir(14).
Öğretmen-Öğrenci İletişimi ve Sınıf Kurallarının
Belirlenmesi
Sınıf içi iletişim, tanışma ile başlar. Öğretmen öncelikle kendini tanıtmalı ve öğrencileri ile birlikte olmaktan mutlu olduğunu belirtmelidir.Tanışma, öğretmen için hem öğrenciler hakkında bilgi almak, hem de sınıf iklimini yumuşatmak için iyi bir fırsattır.Öğrenciler açısından ise, insan olarak önemsenmesinin ve özgüven geliştirmenin en iyi fırsatlarından biridir(15).
Öğretmene etkili bir sınıf yönetiminin düzenlenmesinde ve yürütülmesinde çok büyük sorumluluklar düşer. Öğrencilerin ilgi, beklenti ve gereksinimlerini tanımak etkili bir sınıf yönetimi için gereklidir.
Öğrencilerin kendi varoluşsal gerçekliği içinde algılanabilmesi ve öğrencinin bireysel varoluşunun gereklerini yaşayabilmesi için, sınıfta empatik bir iletişim örüntüsü oluşturulması gereklidir.Canlı bir sınıf ortamı oluşturmada sorumluluk alan, paylaşan, tartışan, eğlenen, öğrenen kısaca yaşayan öğrenci tipini yaratmak önemlidir. Tabii bunun için öğrencilerin fark edilmesi gerekir.Fark etmek ise öğrencilerin öğrenme kapasitelerini, ilgilerini, duygularını bilmektir.
Öğrenci-öğretmen ilişkisi birincil bir ilişki türüdür.Yani bire-bir ve insancıl yaklaşımı olan ben-sen ilişkisidir.Bu nedenle sınıftaki ilişkiler öğretmen kılavuzluğunda ve öğrencilerin katılımıyla belirlenmelidir.Öğretmen açıklayıcı, öğretici, düşündürücü ve tam yerinde diyebileceğimiz uygun kuralı bulmada yardım edici olmalı ki ilişkilerin amaçlarını tanıtabilmeli ve ilişkileri belirleyen kuralların bu amaçlara uygunluğunun saptanmasını sağlayabilmelidir.
Bir kişinin özgürlüğünün başladığı yerde diğerinkinin bittiği düşünülürse; birlikte yaşanılan bir yerde özgürlük ve düzenin birlikte ve ölçülü kullanılması gerekir.Öğrenciler de tıpkı öğretmenler gibi düzeni severler ama baskıcı, sıkıcı ve kısıtlayıcı düzen istemezler.
Kural koymada önemli olan, öğretmen ve öğrencilerin ortak bir algı dayanağından hareketle anlayış birliğine ulaşmalarıdır. Öğrencilerin önceden bilgilendirilmesi ve görüşlerinin alınması kuralların geçerliklerini arttırır.
Sınıf içi olumsuz davranış olarak niteleyebileceğimiz; derse devam etmeme ya da derse geç gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma, arkadaşlarına, kendisine ya da eşyalara zarar verme, derste ders dışı etkinliklerle uğraşma gibi davranışların ortadan kaldırılmasında en etkili yollardan biri sınıf kurallarının belirlenmesidir.
Kurallar belirlendikten sonra, öğrencilere öğretilmeli, örnek çalışmalar yaptırılmalıdır.Okulun açıldığı ilk haftada sınıf kural ve süreçleri, programın bir parçası olarak öğretilmeli, dönütler değerlendirilip düzeltilmelidir (16).
Wandl’a göre kuralları bilmesi, öğrencinin kendine güveni, morali, başarısı üzerinde etkili olmaktadır. Kurallara uyum alışkanlık haline geldikçe, üst sınıflarda öğretmenin işi azalabilir.
Sınıf KurallarınınUygulanması ve Yaptırımı
Eğer öğretmen sınıfın tümünden sürekli haberdar değil, öğrencilerle iletişim kurmada yetersiz ve sınıfta uygun yerde bulunamıyorsa ne yazık ki bunlar konuşulanların dinlenilmemesine, yapılması istenenin yapılmamasına yönelmeyi kolaylaştırır.
Öğretmenin, yapmasını istediğinin yapılıp yapılmadığını denetlemediğini bilen öğrencilerden bazıları, bunları yapmamayı seçebilmektedir. Yani öğretmen, ders başında, izin almadan sınıfta konuşulmaması gerektiğini belirttiği halde ders anında buna dikkat etmiyorsa öğrenci de bu kuralı önemsemez.
Aynı zamanda kurallar ve uygulaması konularında, öğretmen ve yöneticiler arasında davranış tutarlılığının olması da gereklidir. Eğer öğrencilerin özellikleri gözetilip, kurallar ceza şeklinde değil de düzeltme-geliştirme amacıyla konup uygulanır ve bunların yanında öğretmenin soğukkanlılığına ve öğrencilerin sorumluluk düzeyine dikkat edilirse istenmeyen davranışlar önlenebilir.
Herkesin yanlış yapabileceğini bilerek, öğrencinin yaşının gerektirdiği ufak tefek yaramazlıklara hoşgörülü olan, soğuk ve dargın davranmayan, olumlu davranışı güçlendirmeye çalışan bir anlayışla, sağlık, sevgi, ait olma, güç, özgürlük, eğlence gereksinimlerinin karşılandığı bir sınıf ortamı olumlu davranışlara yöneltir(17).
Kuralların aşırı katılıkla izlenmesi, tekdüzelik, can sıkıtısı, hatta haksızlık yaratır, değişik durumlarda gösterilmesi de gereken esnekliği önler, ilişkileri mekanikleştirir. Katı kuralcılık, amaçlarla araçların yer değiştirmesine neden olur. Böylece kurallar araç olmaktan çıkar, kurala uymak amaç olur tıpkı yaşamak için yemenin, yemek için yaşamaya dönüşmesi gibi.
Öğrencinin davranışını engelleme yerine mantığına seslenilirse kurallara ait davranışın değiştirilmesi kolaylaşır.Çünkü engelleme, hırçınlık, direnme, olumsuz davranış yaratır. Buna karşın öğrencinin mantığına seslenilmesi olumlu davranış yaratılmasını hızlandırır. Aynı şekilde kuralların yukarıdan aşağıya asla değişmez mutlak doğrular şeklinde dikte ettirilmesi de olumsuz davranış yaratır.Egemen olmak amacına dönük bu tutum işlemeyen veya hatalı olan kuralların değiştirilmesini güçleştirir. Ayrıca bu, hem öğrencilerin kişilik gelişimlerini olumsuz yönde etkiler hem de sınıftaki yaşamı can sıkıcı bir hale getirir.
Kuralların denetimine ilişkin öğretmen ilgisi, her alanı kapsamalıdır.Örneğin öğretmenin öğrencinin kalemiyle bile ilgilenmesi, onun öğretmenle ilgili olgular oluşturmasına yol açar.
Sınıf düzeninin kurulması ve sürdürülmesi sınıf yönetiminin ana alanıdır.Eğitim stres yaratan bir iştir.Eğer düzensizlik yani kuralsızlık varsa ve bunu öğretmen düzeltemiyorsa bu stres daha da artar. Böylece, öğretmen verimlilik gösteremediği gibi öğrenci de hiç bir şey öğrenemez.Oysaki sınıf düzeni ve sınıfta uyum ile öğrenci başarısı arasında önemli bir ilişki vardır.
Sınıf yönetimi önem verilmesi gereken bir konudur.Çünkü; genel sınıf düzenini sağlamak gerçekten büyük bir çaba gerektirir. Bunun için de sınıf kurallarının belirlenmesi, uygulanması ve yaptırımı konusuna dikkat edilmesi gerekmektedir.
Buradan hareketle; ilköğretimde öğretmen-öğrenci etkileşimine sınıf yönetimi kurallarının etkisi konusunda sınıf öğretmenlerinin ve ilköğretim yöneticilerinin görüşlerini belirlemek amacıyla 1998-1999 öğretim yılı güz döneminde Denizli ilindeki Lütfi Ege İlköğretimOkulu,Hacı HalilBektaşİlköğretimOkulu, Raşit Özkardeş İlköğretimOkulu ve NamıkKemalİlköğretimOkullarında görev yapan sınıf öğretmenleri ve ilköğretim yöneticilerine literatür taraması sonucu oluşturulan 24 soruluk anket uygulanmıştır.Aynı zamanda bu okulların öğrencilerinin de görüşleri alınmıştır.
Yapılan araştırmaya göre üzerinde anket uygulanan öğretmenlerin büyük çoğunluğu (% 96,5) sınıf yönetimi ilke ve yöntemlerini bildiklerini, insanlarla ilişkilerinde iyi olduklarına inandıklarını ve derse katılımı sağlamak için uygun yöntemi kullandıklarını belirtmişlerdir.
Dilin iyi kullanımı konusunda bayan öğretmenlerin%58,6’sı olumlu yanıt verirken erkek öğretmenlerin %54,8’si bu konuda kararsız kalmıştır. Sınıfta öğrencilerin oturma düzenlerinin iletişim için önemli olduğunu düşünen öğretmenlerin hemen hemen hepsinin derste uygun yöntem ve teknikleri kullandıkları ve canlı bir sınıf ortamı oluşturmaya dikkat ettikleri ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlerin % 87’si öğrencilere iyi rehberlik edebileceklerini belirtmiş olsa da her öğrenciyle mümkün olduğunca yakından ilgilenemedikleri ortaya çıkmıştır.
Olumlu ve olumsuz davranışlar için ödül ve ceza uygulanmasının yararlı olduğunu düşünen öğretmenlerin % 76’sı sınıf kurallarını öğrenci ile birlikte belirlediğini belirtmiştir.Kuralları uygularken öğretmenlerin % 26’sı zorluklarla karşılaşmadığını, % 46,6’sı zorluklarla karşılaştığını belirtmiştir.
Öğretmenlerin tamamı, yönetici-öğretmen-öğrenci arasındaki iletişimin iyi olması gerektiğini, yöneticinin öğretmen ve öğrenci uyum problemlerini çözebileceğini belirterek sınıf içi kuralları öğrencilere açıklayarak öğrettiklerini ve kuralların yaptırımında otokratik tutum yerine demokratik tutum sergilediklerini söylemişlerdir.
Bulgular doğrultusunda genel bir değerlendirme yapılacak olursa; cinsiyete ve yaşa göre yapılan görüş değerlendirmeleri sonucunda her ikisi arasında fazla bir farkın olmadığı ortaya çıkmıştır.Genel olarak bütün öğretmenler öğrenci-öğretmen iletişimine önem vermektedir. 40 yaş altı öğretmenlerin, kuralların belirlenmesi, uygulanması ve yaptırımı konusunda 40 yaş ve üstü öğretmenlere göre biraz daha hassas olduğu gözlenmiştir.Bunun yanında kuralların yaptırımında bayan öğretmenlerin erkek öğretmenlere göre daha dikkatli davranmaya çalıştığı ama otorite konusunda erkek öğretmenlerin biraz daha etkin olduğu saptanmıştır.
İlköğretim yöneticilerinin sınıfta kuralların belirlenmesi, uygulanması ve yaptırımı konusuna ve öğrenci-öğretmen-yönetici iletişimi konusuna ilişkin görüşleri de sınıf öğretmenlerinin görüşleri ile aynıdır.
Araştırma yapılan okullarda bulunan öğrencilerle yapılan görüşmelerde öğrencilerin kuralların belirlenmesi sırasında, bazı öğretmenlerinden daha farklı yaklaşım bekledikleri ve bazı öğretmenlerin kuralların uygulama ve yaptırımında zaman zaman tutarsız davranışlar gösterdikleri ortaya çıkmıştır.Aynı zamanda kuralların açıklanmasında öğretmenlerinin her biri ile yeterince ilgilenmesini istedikleri gözlenmiştir.
Bunların yanında öğrencilerin, 40 yaş altı öğretmenlerin büyük çoğunluğu ile iyi anlaşabildikleri, onların kullandıkları yöntemi daha uygulanabilir buldukları gözlenmiştir.
Ama bazı 40 yaş altı öğretmenleri de kuralların uygulama ve yaptırımında 40 yaş ve üstü öğretmenlere göre gereksiz katı buldukları ve bu tutumun öğrencileri olumsuz yönde etkilediği ortaya çıkmıştır.
Genel bir değerlendirme yapıldığında öğretmenlerin çoğunun çağı yakalama isteklerinin olduğu ve bu doğrultuda gelişim ve değişimlerle ilgilendikleri ve öğrendiklerini öğrencilerle uygulamaya çalıştıkları ama her ne kadar kendilerini yeterli görseler de bazı durumlarda yetersiz olabildikleri ortaya çıkmıştır. Kuralların yaptırımında da genelde demokratik olmaya çalıştıkları halde öğrencilerin bazıları tarafından tutumlarının anlaşılamadığı gözlenmiştir.

İlköğretimde Öğretmen-Öğrenci Etkileşimine Sınıf Yönetimi Kurallarının Etkisi-2

Sınıf OrtamınınÖzellikleri
Fiziksel Özellikler:
1)Öğrenci Sayısı : Sınıfta öğrenci sayısının genel olarak% 30’un üstünde olması istenmeyen bir durumdur.Ancak ideal bir öğrenci sayısı yoktur.İdeal öğrenci sayısı sınıf düzeyine, dersin konusuna, kullanılan öğretim yöntemlerine, öğretmenin öğretmenlik beceri ve yeteneklerine göre değişebilir diyebiliriz.
2)YerleşimDüzeni : Başarılı bir yerleşim düzeni, sınıf içi etkileşimi ve öğretimi olumlu yönde etkiler, kaynakları kolaylaştırır. Bunun için öğrencilerin birbirlerini ve öğretmenlerini rahatça görebilmelerine dikkat edilmelidir.
3)Isı,Işık,Renk : Isı, öğrencilerin derse yönelik konsantrasyonunda etkiliyken ışık insan psikolojisi üzerinde etkili olan önemli bir fiziksel değişkendir. Sınıfta iyi renk uyumunun sağlanması da göz estetiği ve zihinsel etkinlik açısından uyarıcı etkiler yaratabilir.Bu nedenle öğretmenin mutlaka bunlara dikkat etmesi gerekir.
4)Gürültü : Öğretmen-öğrenci etkileşimini olumsuz yönde etkileyen bir değişken olan gürültü, derse yönelik ilgi ve dikkat kaybı gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar.Huzurlu bir öğretim ortamının sağlanması için öğretmen öğrencilerin ilgi ve dikkatlerini her durumda uyanık tutmalıdır.
5)Temizlik:Temizlik alışkanlığı kazanmak öğrencilerin gelişimi için gereklidir.Bedensel temizliğin önemini kavrayan öğrencinin aynı duyarlılığı çevresi için de göstermesi çok doğal bir tepkidir.
6)Görünüm: Sınıftaki eşyaların uyumlu ve amaca uygun olarak yerleştirilmesi gereklidir.Uygun bir görünüm öğrenciyi olumlu yönde etkiler ve öğrencinin seçici bir kişilik kazanma bilinci geliştirmesine de katkıda bulunur(10).
Toplumsal Özellikler:
1) Her grubun ortak amaçları ve özellikleri vardır.Yeni bilgiler öğrenmek, sınıflarını geçmek, derslerinde başarılı olmak, sınıftaki öğrencilerin ortak amaçlarıdır.
2)Bireylerin grup içindeki davranışları, tek başlarına gösterdikleri davranışlardan farklıdır.Bireyin tek başına gösterdiği davranış, içinde bulunduğu gruba göre değişiklik gösterir.
3)Grubun birey üzerinde toplumsal baskı kurma etkisi vardır.Birey istemediği bir davranışı sırf gruba uyum sağlamak veya grup üyelerince dışlanmamak için nedenler gereği yapabilir.
4)Her grubun kendine özgü norm ve değerleri vardır.Okulun değer ve normlarına göre öğrencilerin ortak bir değer geliştirmeleri sağlanarak sınıfta olumlu sosyal ortam yaratılabilir.
 
 
5)Grubun bireyin verimliliği üzerinde etkisi vardır.Grup, bireyin güdülenmesini ve faaliyet düzeyini artırır.Şöyle diyebiliriz ki; bireyin yapma eğiliminde olduğu tepkileri yapma olasılığı artar.
6)Birey grup içinde daha fazla risk alma eğilimindedir.Birey, grup üyelerine güvenerek daha kolay risk alabilir.
7) Her grup kendi içinde zamanla bir lider çıkarır.Her sınıfın“sınıf başkanı” olarak nitelendirilen öğretmen tarafından atanan ya da öğrenciler tarafından seçilen bir lideri vardır(11).
Sınıf Yönetimi Modelleri
Sınıf yönetimi modelleri; tepkisel, önlemsel, gelişimsel ve bütünsel olarak gruplanabilir.
1)Tepkisel Model:İstenmeyen bir düzenleniş sonucuna veya bir davranışa tepki olan sınıf yönetimi modelidir.Amacı istenmeyen durum veya davranışın değiştirilmesidir.
2)Önlemsel Model :Plânlama düşüncesine bağlı, geleceği kestirme, istenmeyen davranış ve sonucu olmadan önleme yönelimlidir.Bu model sınıf etkinliklerini bir“kültürel sosyalleşme süreci” olarak ele alır.Sınıfta yanlış davranışa olanak vermeyen bir sosyal sistem oluşturmaya çalışır.
3)Gelişimsel Model:Sınıf yönetiminde öğrencilerin, fiziksel, duygusal, deneyimsel gelişim düzeylerinin gerektirdiği uygulamaların gerçekleştirilmesini esas alır.
4)Bütünsel Model:Önlemsel sınıf yönetimine öncelik verme, gruba olduğu kadar bireye de yönelme, istenen davranışa ulaşabilmek için, istenmeyenin nedenlerini ortadan kaldırma vardır(12).
Bu modellerden tepkisel model, genelde sınıf yönetimi becerisi iyi olmayan ve diğer yöntemleri iyice kullanamayan öğretmenlerce kullanılır.Önlemsel model gruba yöneliktir.Bu modelde sınıf için yanlış davranışa olanak vermeyen bir sosyal sistem oluşturulmaya çalışılır. Gelişimsel model uygulanırken öğrencilerin fiziksel, duygusal, deneyimsel gelişim düzeylerine dikkat edilmelidir. Bütünsel modelde ise istenen bir davranışın uygun ortamlarda gerçekleşeceği bilincinden hareketle uygun ortam düzenlenip, istenmeyen davranışları düzeltmek için tepkisel yönetim araçlarından yararlanılmaya çalışılır.

İlköğretimde Öğretmen-Öğrenci Etkileşimine Sınıf Yönetimi Kurallarının Etkisi-1

İçinde bulunduğumuz üçüncü bin yılda çağın hızlı gelişim ve değişimine ayak uydurabilecek nitelikli insan gücü yetiştirmek zorunlu hale gelmiştir. İyi bir eğitimin nitelikli öğretmenlerle sağlanacağı yadsınamaz bir gerçektir. Bunun yanında etkili bir eğitim için etkili bir sınıf yönetimi sağlanması da önemli diğer bir unsurdur. Öyle ki, sınıf yönetimi öğrencilerin etkili bir davranış örüntüsü kazanmaları yanında davranışlarını anlama ve yönlendirme yollarını geliştirmelerine de yardımcı olmalıdır.
Eğitim, insanın kalıtsal güçlerinin geliştirilip istenen özelliklerle yoğunlaşmış bir kişiliğe kavuşması için kullanılacak en önemli bir araçtır. İnsanlara bilgi ve beceri kazandırmanın ötesinde eğitim; toplumun yaşamasını ve kalkınmasını devam ettirebilecek ölçüde ve nitelikte değer üretmek, mevcut değerlerin dağılmasını önlemek, yeni ve eski değerleri bağdaştırmak sorumluluğu taşır; bu değerler, öğrencilerin davranışlarını ve dilek düzeylerini yine eğitim yolu ile etkilerler (1).
Görülüyor ki eğitimin farklı tanımları yapılabilmektedir. Burada asıl olan eğitimin, davranış değiştirme, davranış oluşturma amaçlı etkinlikler bütünü olmasıdır. Eğitim düzeyinin göstergesi insanların davranışlarıdır.Trafik kurallarını aksatmamak için kırmızı ışıkta durup, yeşil de geçmek ya da başkasına ait bir şey kullanılmak istendiğinde izin almak gerektiğini bilen bir insan bu davranışları uygun koşullarda yapmıyorsa bu kişi için öğrenmiş ama eğitilmemiş sözü doğru olur.
Bu açıdan toplumsal yaşamı değerlendirecek olursak; öğrenim düzeyi yüksek olan bir çok kişinin davranışını incelediğimizde yasal ve düşünsel kurallara uyulmadığı görülür.Bunun sürekliliğinin olduğu düşünülürse bu kişiler için öğretilmiş ama eğitilmemiş sözü geçerli olur.
Bu yüzden, zaman içinde unutulmadan uygun koşullarda davranışa dönüşebilen öğrenmenin gerekliliği gerçeği ortaya çıkmaktadır.Nitelikli bir öğrenmede, öğrenilen bilgilerin davranışa dönüşebilmesi ve bunun yanında öğrenilenlerin somutlaştırılması, yinelenmesi, yapılarak alışkanlık ve tecrübe kazanılması, gerekliliğine inanılıp düşünsel olarak da eylemselleştirilebilmesi yönetimi becerilerinin bulunması zorunluluğunu doğurmaktadır.
İnsanlığın doğuşundan itibaren var olan eğitim, canlı ve cansız çevre ile etkileşim yoluyla her ne kadar gerçekleşmekte ise de öğretici konumundaki bir öğretmen gözetiminde gerçekleştirilen eğitim daha kalıcı ve daha verimlidir. Öğretmenler, bilgi taşıyıcı ve aktarıcı değil, bilgi kaynaklarına giden yolları gösterici, kolaylaştırıcı birer eğitim lideri olmalıdır (2).
İşte bu yüzden sosyal yaşamın sürdürülmesi için geliştirilen kurumlar arasında eğitimin kurumsallaşmasıyla kurulan okullar öğretmenlerin liderliğine uygun olarak değiştirilmeli, yalnızca yaptığını doğru yapan değil, doğru olanı yapan insanlar yetiştirilmelidir(3).
Eğitim okulla sınırlandırılmamalı. Çünkü okul saatleri dışında da birey, sosyal ve doğal çevre ile etkileşim halindedir.O halde eğitim, okula gelmeden önce ailede, çevrede ve okul sırasında da okula paralel olarak çevrede ayrıca devam etmektedir.Önemli olan okul içi ve dışı eğitimin birbiriyle tutarlı olması ve birbirini tamamlamasıdır.Bunun için okul ve yaşam arasında bir kaynaşma gerekir(4).
Nedense sadece okullarda gerçekleştirilebilinen bir etkinlikmiş gibi görünen eğitim, aslında insanlığın var oluşundan beri süregelmektedir.Bununla beraber okul, eğitim amacıyla kurulmuş özel bir ortamdır.Kontrollü bir ortam olan okulda öğrenciye kazandırılacak bilgi, beceri ve tutumlar önceden belirlenmiştir.Bunlar, bu konuların uzmanı olan öğretmenler tarafından plânlı bir biçimde düzenlenen öğretim faaliyetleri ile kazandırılır (5).
Bir çok işlevi olan okulun bunları yerine getirebilmesi; öğrencinin gereksinimlerini karşılayacak ve okulun amaçlarını gerçekleştirecek bir fiziksel yapıya, nitelikli öğretmenlere, nitelikli yöneticilere, okul-veli iletişimine ve bunların birlikteliğinin sonunda oluşacak olumlu atmosfere bağlıdır(6).
Buradan da anlaşılacağı gibi, etkili bir eğitim için, uygun bir sınıf ortamı, verimli öğretmen-öğrenci iletişimi ve karşılıklı belirlenen sınıf kuralları ile oluşturulmuş bir düzen gerekmektedir.
Sınıf, eğitim-öğretim etkinliklerinin gerçekleştiği bir alandır.Yıllık öğrenim süresinin büyük bir bölümü sınıfta geçer.Sınıf öğrencilerle yüzyüze olunan bir yerdir.Öyleki eğitimin asıl hedefi olan davranış yaratılması burada gerçekleşir.Sınıfın içinde öğretmen, öğrenci, program ve kaynaklar yer almaktadır. Bu yüzden eğitim yönetiminin kalitesi sınıf yönetiminin kalitesine bağlıdır demek çok doğrudur.
Lemlech’e göre sınıf yönetimi, sınıf yaşamının bir orkestra gibi yönetilmesidir (7). Buradan da anlaşıldığı gibi sınıf yönetimine gerçekten çok değer verilmelidir.Çünkü sınıftaki kaynakların, insanların ve tabii ki zamanın yönetilmesi dikkat ve önem isteyen bir durumdur.
Sınıf yönetiminin diğer bir tanımı da Doyle tarafından şöyle yapılmıştır:“İçinde öğrenmenin gerçekleştiği bir çevrenin oluşturulabilmesi için gerekli imkân ve süreçlerin, öğrenme düzeninin, ortamının, kurallarının sağlanması, sürdürülmesine sınıf yönetimi denir”(8).
Tanımlarda da görüldüğü gibi sınıf yönetimi etkinliklerinin önemli bir boyutunu sınıf ortamı oluşturmaktadır.Sınıftaki öğrencilerin kişilik özellikleri, okula ve derslere yönelik tutumları, ders çalışma ve dinleme alışkanlıkları, ailelerinden getirdikleri kültürel birikim, öğrenciler arasındaki ilişkiler, sınıfın fiziksel koşulları ve öğretmen-öğrenci etkileşimi bir bütün olarak sınıf ortamını oluşturur.
Sınıf ortamı hem öğretmenin sınıf içi davranışlarını hem de öğrencilerin akademik başarılarını ve okulla ilgili duyuşsal özelliklerini etkiler(9). Sınıf içi yaşam toplumsal çevrenin sosyo-kültürel ögeleri tarafından etkilenen ve bir ölçüde onları etkileyen süreçler toplamıdır.
Bilindiği gibi sınıfta açık ve yüz yüze bir iletişim vardır.Bu da iletişimin, doğrudan ve anında gerçekleştiğini gösterir.Şöyle ki aynı anda birden çok olay gerçekleşebilir.Bir öğretmeni ele aldığımızda; öğretmen ders anlatırken bir yandan öğrencilerinin tepkilerini ölçer, kural dışı davrananları uyarır, diğer yandan öğrencilere sorular yöneltir, zamanı kontrol eder.Etkili bir sınıf ortamının sağlanması ve sürdürülmesi için öğretmen bu ortamı etkileyen fiziksel ve sosyal özelliklerinin önemini bilmelidir. 

eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 2. bölüm fragman


eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 1. bölüm fragman

Terör örgütünün 'intikam' taktiği

Polisin aranan canlı bomba kadın terörist listesinde bulunan ve Konya'da eylem hazırlığında iken yakalanan Adıyaman nüfusuna kayıtlı Necla Yıldız ile ilgili ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Necla Yıldız, geçen 5 Mayıs günü polise Karatay İlçesi Tatlıcak Mahallesi'nde oturan Şırnak nüfusuna kayıtlı Şeref B.'nin evine şüpheli bir kadın geldiği ihbarı üzerine başlatılan operasyonda yakalandı.
İhbarı alan polis Şeref B.'nin evine gelen kadının aranan canlı bombalı terörist listesinde yer alan Necla Yıldız olduğunu belirledi. Şefer B.'nin evine operasyon düzenledi. Necla Yıldız'ın burada bulunmaması üzerine Şeref B.'nin kardeşlerinin evine de baskın yapıldı.
Ancak burada bulunmayan Yıldız, merkez Selçuk İlçesi'nde eğlenmeye gittiği bir kafede yakalandı. Necla Yıldız ile birlikte irtibatlı olduğu Şeref B. kardeşleri Heybet ve Kudret B., Emrah A. Ve Ömer N. gözaltına alındı. Necla Yıldız ve diğer 4 şüpheli suçlamaları kabul etmedi.
Ancak şüphelilerden Kudret B., Necla Yıldız ve diğer şüphelilerin eylem hazırlığında olduğunu itiraf etti.
Kudret B. ifadesinde, Necla Yıldız'ın, kendisinden patlayıcı yapımı için 'Amonyum nitrat' istediği söyledi. 6 kişi çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
SEVGİLİSİNİ TANIYINCA ÖRGÜTE KATILMIŞ
Adıyaman nüfusuna kayıtlı olan Necla Yıldız'ın, 2 yıl önce Selçuk Üniversitesi'nde öğrenim gördüğü sırada tanıştığı 'Roni Serhat' kod adlı YDG-H’li Mehmet Şefa Gündüz birlikte olmaya başladıktan sonra örgüte katıldığı ortaya çıktı.
İki sevgilinin geçen yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki çatışmalara katılmak için Diyarbakır'a gittiği ve orada güvenlik güçlerine yönelik saldırılara katıldığı ileri sürüldü.
Batmanlı Mehmet Şefa Gündüz, geçen yılın 27 Ağustos’ta Diyarbakır’ın Lice, Hani ve Kocaköy ilçeleri arasında kalan bölge de güvenlik güçleriyle girdiği çatışma da öldürüldü. 
KOBANİ'DE CANLI BOMBA EĞİTİMİ ALDI 
Necla Yıldız'ın, sevgilisinin çatışmada etkisiz hale getirilmesinin ardından bir süre Sur'da çatışmalara katıldığı ve daha sonra da Suriye'nin Kobani bölgesine giderek burada canlı bomba eğitimi aldığı ileri sürüldü. 
'İNTİKAM AL' DENİLEREK KONYA’YA GÖNDERİLDİ 
Necla Yıldız'ın, yaklaşık 6 ay burada eğitim aldığı ve bu sırada örgüt üyeleri tarafından 'Sevgilini öldürenlerin intikamını al' diyerek bombalı eylem için hazırlandığı iddia edildi.
Ardından da Kobani'deki kampta tanıştığı ve yine polisin aranan canlı bombalı terörist listesinde yer alan ‘Jinda’ kod adlı Zeynep B.'nin Konya'da yaşayan kardeşleri Şeref B., Heybet B. ve Kudret B.'nin yanına 4 Mayıs günü gönderildiği ileri sürüldü. 
Konya'yı daha önce tanıyan Necla Yıldız'ın, gerekli keşifleri yaptıktan sonra polise yönelik eylem yapacağı belirtildi.

Meşhur Bilderberg toplantısına bu yıl hangi Türkler katılıyor

  Dışarıya tamamen kapalı bu kulüp, komplo teorisyenlerinin de sıkça beslendiği bir yer olma özelliğini taşıyor. Bu yıl, organizasyona 23 ül...